[P 5] S$@k Arif, Tellalc@ Osman'@n kap@s@na gelip uyan- d@rmak ic$in haylad@g~@nda, ortal@k ga^vurla mu%slu%ma- n@n ay@rded@leceg~i kadar ayd@nlanm@s$t@. Az sonra asker kaputuna bu%ru%nu%p c$@kt@ Tapan Osman. Sabah@n sog~ug~una korku da kar@s$@nca her yan@ tutmaz olmus$. Titremekten soramad@ bile ni- c$in c$ag~r@ld@g~@n@. <> diye giris$ti S$ik: <> <> diye sokuldu Tapan. <> <> dedi S$ik. [Apak sakal@ ta dizinde, bulutun u%stu%nde oturuyor nur gibi...>> <> <> dedi, Allah@n da s$u emri verdig~ini so%yledi: <> Tapan'a: <> dedi. [Yu%ru% giyin de bir tella^h c$ag~@r. Herkes caminin o%nu%nde toplans@n.>> Sabah namaz@ ic$in gelenler de dag~@lmadan camiye- yetis$ti Arif. Tella^l@ duyup gelenler de kar@s$@nca ko%- yu%n ele gelir kis$ileri toplanm@s$ oldu. Arif, ALlah@n emriyle kendilerini toplad@g~@n@, emrin ne oldug~unu anlatt@ktan sonra, kazma ku%rek al@p hepten Il@k P@nar tepesine gitmelerini so%yledi... 35 yas$@ndaki bu sakall@ s$eyh birden go%zlerinde bu%yu%du%. Ind@lar dediklerine. G@pta ettiler. Ama ne de olsa kendi ko%ylerinin olacakt@ s$eref. Az sonra ko%y birbirine kar@s$t@. Tekke yerine gitmek ic$in imam asas@ynan, c$ifc$i mesesiynen, omuzda kazma ku%rek, yola do%ku%ldu% millet. En o%n- de c$ocuk ku%meleri anlay@p Aray@p dinlemeden kac$a- z@pla- r@ s$ey c$ocuklar@n. Tepeye dog~ru uzayan insan seli- nin arkas@ bir tu%rlu% kesilmiyor, ko%y boyuna, cu%s- sesinden umulmad@k say@da adam kusuyordu yola. Tevekkeli <> dememis$ler. S$imdiyse vurmadan kendi- lig~inden, pir as$k@na tozuyordu... Tepenin c$evresinde eskiden ic$inde yas$an@ld@g~@ anlas$@lan inler, y@k@nt@lar vard@r. Yer yer c$ak@l y@- g~@nlar@ bulunan tepenin u%stu%nde iyi arpa biter. Bun- dan da, buras@n@n eski bir mezarl@k oldug~u san@- s@na varm@s$t@r ko%ylu%ler. Butas$ y@g~@nlar@ aras@nda Arif'in go%sterdig~i ye- re sald@rd@ kazmac@lar. Ter go%vdeyi go%tu%rmu%yor ya, hayacan akl@ go%tu%yordu. Merakla bekliyorlar... Kazmalar boyuna el deg~is$tiriyor, yorulan b@rak@p [P 7] dinlenen al@yor... Kaz babam kaz... Kus$lug~a dog~- ru c$es$itli kemikler c$@kmaya bas$lad@ toprag~@n alt@n- dan. Ic$lerinde bir de bu%tu%n kafa kemig~i vard@... Evliyalar@n her ne kadar eti c$u%ru%yu%p kemikleri ka- l@rsa da, du%nya durdukc$a onlar@n canl@ durduklar@- n@ ve mu%slu%manlar@n bas$@na bir is$ geldig~inde sa- r@klar@n@ sar@p kos$tuklar@m bilmeyen olmad@g~@ ic$in, <> diye kafa kemig~ine sar@ld@lar... O%nce tarikata girmis$ olan S$@klar, sonra orada bu- lunanlar@n hepsi, c$ocuk c$ocuk, s@rayla o%ptu%ler Evli- yay@. Arif yele yele dolan@yor, milletin duygusunu ve heyecan@n@ du%rtu%s$lu%yordu. O%g~le sonu Evliyay@ kucaklay@p ko%ye geldiler. Arifin evine y@g~@lan kad@nlar Evliyay@ yalay@p yu- tarken, erkekler odada toplanm@s$ mes$veret ediyor- lard@. Bu arada kad@nlar Arif'in yu%zu%nu% hic$ go%rme- m@s$ler gibi, odaya sokulup pel pel ona bak@yor- lard@. Ona kars$@ davran@s$lar@ bambas$kayd@ s$imdi. Bo- zulmis$ da bir gu%n ic$inde yeniden du%zu%lmu%s$tu% san- ki S$@k. Halka art@k her s$eyin du%zeleceg~ini, is%leri- nin bozuk gitmeyeceg~ini, c$u%nku% ko%ycek hatta^ bo%l- gecek Allah@n sevgilileri olduklar@n@, bu hayret ve s$as$k@nl@ktan yararlanarak so%ylemeyi de unutma- d@. Ertesi gu%n, kurbanlar keserek tekkenin temelini atmaya karar verdiler. Durum ve haber, oldug~u gibi c$evredeki ko%ylere de geceden uc$uruldu... O gu%n o%g~leye dek, - bol tas$a bol gayret - te- mele konan her tas$ u%stu%nde kec$iden, tavuktan bir kurban kesilerek derme c$atma bir tekke kulu%- besi yap@ld@ evliyan@n c$@kt@g~@ yere. Bas$ka ko%ylerden gelenlerin de kat@lmasyla yap@lan to%rende, Kur'an,- dan parc$alar okundu, rekatlarca namaz k@l@nd@ ve sonunda tu%rbe ziyaret ac$@ld@. S$imdilik gelenlerin go%rmesi, o%pmesi duvara as@lan Evliyan@n, on [P 8] gu%n sonra tekkenin ic$ine go%mu%lmesi karar@n@ verdi S$@k Arif... Bu tekkenin, bulus$un diyelim daha iyi, nas@l bir susuzlug~u giderdig~ini buraya yap@lan kurbanl@ hediyeli ak@ndan anlamak mu%mku%ndu. Gelenler o%n- ce Evliyay@ o%pu%yor, sonra oray@ bekleyen, du%s$u%nu% her gelene tek tek anlatan S$@k'@ kucakl@yordu. Bun- lar aras@nda Elmas@z ko%yu%nden gelen bir kocaka- r@n@n Evliyay@, yani kafa kemig~ini dakiklarca ya- lad@ktan sonra oldug~u yere y@g~ilip: [Arifim, k@nal@ kuzum, nerelerdeydin s$imdiyeden, azd@g~@m@z uc$un Allah bizi unuttu, ga^vur olduk san@yordum... C$ok s$u%ku%r, c$ok s$u%ku%r,>> dedig~ini, daha o%nce kendi ak@l- lar@ndakinin ayn@s@ oldug~u ic$in midir, dillere des- tan ettlier... Yas$an@m yolu beni getirip bas$kente att@. Is$lerin pes$inde dolan@p dururken yak@nlar@mdan birisi bu- raya gelmis$. Hergele meydan@daki kahveye kac$ kere ug~ram@s$sam bulamad@m. O beni ar@yor, ben onu. Bir de Cihan kahvesine ug~ramak akl@ma gel- di. Iyi de etmis$im. Tam kahveden c$@karken bul- dum. <> <> <> <> <> <> dedi [c$@kar@yor do%yu%sler.>> <> diyerek ko- [P 9] lundan tuttum; girdik. Kap@n@n hemen arkas@nda ilk buldug~umuz masaya oturduk. Bir bakt@m, gar- sonlar, oturanlardan baz@lar@n@n yeniden yakas@n- dan su%ndu%ru%p duruyorlar, kalkarak c$@k@p gitmeleri ic$in. Neden bo%yle yap@yorlar diye du%s$u%nmeye, sor- maya s@ra gelmeden patronun kal@n sesi geldi: <> diyordu. Buras@ bir is$c$i kahvesi oldug~una go%re, is$c$ilerden de is$ bulamayanar, yerine go%re kahve paras@ bulunmayanlar, oluyor. Fakat, para olmay@ncca oturacak yer de olmuyormus$ anlas$@lan. Bu sog~uk havada nerede gu%n gec$irir insan? Hava iyi olsa bile, dolas$a dolas$a yorulup, y@k@lmaz m@? Caddenin ortas@na oturmak da yak@s$@k almaz ki... <> dedi bizim Ismay@l Ag~a. <> <> <> diyerek la^f@n@ kestim. <> [P 10] Elini kald@rarak ag~z@ma dog~ru uzatt@. Kestim ben de konus$yay@. <> dedi [kalk buradan gide- lim Gerc$i so%ylemesi ay@p...>> <> <> Gittik. Is$ini go%rdu%. Paras@n@ verip yu%ru%du%k. Hergele'deki kahveye do~ru. <> dedim. <> <> diye bagr@s$@p duranlar@n taksisine bi- nip kahveye geldik. Bizim us$aklardan kara Meh- med'i bulabildik... Is$i bas$@ndan anlatay@m da akl@n yats@n: O%gretmen ille bu k@z@ doktora go%tu%ru%n dedi. Biz de can@m@za minnet bildik hani. Ko%r Furs$ud'un arabas@yla bir gece al@p Aksaray'a geldik. K@z@ diril- telim derken ben o%lecektim nerdeyse. Yolda sog~uk alm@s$@m. Doktor Fikret Bey'i hana getirttik. Ikimi- zin de yu%ru%meye derman@m@z yoktu. K@zdan o%nce bana u%c$ kere ig~ne vurdu. Sog~uk seni go%tu%ru%yormus$ az kals@n, dedi. Esasen kendimden korktum da, Hanc$@ Mustafa'ya vasiyetimi bile yazd@rd@yd@m. ag~- go%cek'teki tarlay@ U%mu%s$'e, C$u%ru%kyer'dekini Emine'ye, [P 11] Bag~@rtlakl@ deredkini de avrada bag~@s$lad@yd@m. Ays$e iyiles$irse Dereyer'deki bag~ da onun olsun de- diydim. C$ok s$u%ku%r ig~neler beni kurtard@. Kurtul- dum ya, harc$l@k da suyunu c$ekti. Bu y@l bankan@n eski borcunu yat@rmad@g~@m ic$in yenisini alamad@m. Bir iki c$ebic$-toklu vard@, aceyele getirip de o%ldu% fiyat@na vermek istemdim onlar@. Kel Hatce'nin og~lundan otuz lira o%du%nc$ al@p yola c$@kt@m. Bir du%n- ya para otuz lira dedig~in. Bizi go%tu%ru%r getirir diye gu%vendik. Gelgelim Felek bize yar olmad@. Para- m@z@ ig~ne paras@ ettik. Ig~nesi, otobu%su% derken, bir de <> ya bindik. Iki lokma da ekmek... El elde bas$ bas$ta. O hasta c$ocug~un koluna girdim de, bir kolundan Mehmet tuttu yu%ru% babam yu%ru%, ho- rozlar o%terken vard@k o yatt@klar@ yere. Inleye in- leye sabahlad@k. Sabah@nan, yine koluna yap@s$t@m, ha gayret k@z@m! Hastahaneye vard@k. Makbuz yap@s$t@m, liymis$ muayeme ic$in Bas$ doktora c$@kt@m elimdeki fa- kir ilmuhaberiyle. Muayene ettirdik. Gu%n verdiler pazartesiye yatak bos$alacak da yat@racaklar... Ge- risin geri Alt@ndag~a go%tu%resirsen go%tu%r k@z@. Bir ad@m atmaya derman@ kalmad@. Mehmed'i buldum. Bir taskiciye gittik Alt@ lira dedi, Valla yalan deg~il. Ag~er yalan so%ylu%yorsam Allah kulum demesin, tam alt@ lira istedi. Delirmis$ herif... K@z@m bin s@rt@ma, dedim. Braz go%tu%rdu%m, biraz yu%ru%du%. Sana du%ve vereceg~im, tarla bag~@s$layacag~@m diye gu%nlu%nu% ede ede go%tu%ru%p b@rakt@m. Orada yat@yor. Bakal@m din- lensin de Pazartesiye yu%ru%yu%p gelebilir mi? Adam aptesaneye gidemiyor paras@z...>> <> derken kahveye de geldik. Oturduk hems$er@lerin yan@na. Numan c$avus$ derler biri. var Is$ tutar, is$ becerir. Ankara'n@n epey [P 12] paras@na alm@s$t@r. Hos$ bes$ten sonra Ismay@l Ag~aya c$@k@s$t@: <> <> O%teki ciddi^: <> dedi. [Benimle mi kazad@n, gel sen mi c$al@s. Size hep Allah yol- las@n istersiniz. Go%beg~inizi bag~lam@s$s@n@z ona. Der- diniz gu%nu%z bir kuru c$avdar ekmeg~i. Onu da bul- san@z... Bulamazs@n@z yine yatars@n@z. Ne fark@n@z var sanki o%lu%den? Du%nyadaki is$inizin gu%ndu%z hazine- ye para, gece orduya meh,etc$ik yetis$tirmek oldu- g~una inan@yorsunuz. Hazineye para da yetis$tiremi- yor,m tahsildarlardan kac$@p duruyorsunuz. Og~lunuz askeryig~ini yap@nca tarlalar@ sat@p da everdiniz mi, du%nyadaki is$iniz bitmis$tir. Art@k kalan o%mu%ru%zu%$nu%, gu%nde bes$ is$iniz yat@p kalkmak, tesbih c$ekmek ve hic$ durmadan s$u%kretmekle gec$irir k@rk y@l@n bas$@ bir hasran@z olur, cig~erpa^reniz, bir yatakta ya- t@rmamaz, peris$an edersiniz. Bu mu lan insanl@k mu%slu%manl@k? Hem de halk Partisi diye direnip du- rursunuz, sizin oral@lar.>> Ismay@l Ag~a k@zd@. Ama as$ag~@dan ald@: <> <> diye sordu Numan c$avus$. <> dedim. [Is$in mi yok. Dog~ru ha- ber almak istersen Ismay@l Ag~aya sor. Ben siyaset- le ug~ras$mam.>> Ismay@l Ag~aya do%ndu%: <> <> dedim. <> dedi. <> <> [P 14] <> Saymas@na kalmad@, elinde gu%vercin kafesiyle <> dedi kaderciye. Adam getirip o%nu%mu%ze koydu kafesleri. Gu%vercinler bir c$@kar@p bir c$eki- yorlar bas$lar@n@. <> diye elini cebine att@ C$avus$. Gu%- vercin gagay vurdug~u gibi bir ku%c$u%k ka*g~@t uzatt@. Otobu%s biletleri gibi bir s$ey. Okumak ds bize du%s$- yu%ru%mu%yor ya. Allah zaval vermein,>> dedi Ag~a. tu%: <> C$@plak koynundan geri durma. Her dileg~in yerini bulacak. aras@nda koyarken kag~@d@: <> dedi kaderciye. O da ayn@ s$ekilde, iyi- lik, sag~l@k vadediyordu. Onu da saklad@. <> dedi. Gu%vercin ka^g~@- d@ uzat@rken, ben, de kader aparalar@n@ uzatt@m. Ka- der, Ag~aya durumunu unutturmus$tu c$u%nku%... Bas$ka bir s$ey yapamadiska bile s$u anda, kader ka*g~@tlar@y- la Ag~ay@ teselli etmis$tik. Onun go%nlu%nu%n ayar@n@ bulmak da ancak bo%yle mu%mku%n olabilirdi zaten. Kadere bag~l@ oldug~u kadar neye bag~l@d@r o?>> [P 15] Asl@na kimsenin eremedig~i, neler yaz@l@ oldug~u anlas$@lmayan tas$basmalar dua ka^g@tlar@, din bu%yu%k- leriyle ilgili du%nya kadar uydurma resimler sat@la sat@la ko%s$e bucak doldu. Boyuna sat@l@yor yine de. Ama bir-iki c$ic$ekle ayz mi? Yeni yeni birs$ey- ler bulup satmak gerek. Bizim ev mi bulunmaya- cak. Elin ga^vuru bile durmadan modeller, modalar tu%retiyor... Ka^be'nin resimleri, Mekke medine camilerinin resimleri de kimseyi duyormad@. Hac@larsa, do%rt tesmleri bir yudumnluk zemzemden, hac@yag~@ndan bas$ka s$yeler, bu%yu%k s$eyler getiremedieler. Hos$ ora- larda ne var, ne yok yu%klenseler gelseler yine kim- se doymaz. Bilmem kimin og~lu, hangi ko%yu%n eris$kini ikicik k@l elde etmis$. Beribenzer k@l deg~il. Peygamberimiz Hazerti Muhammet Mustafa salla^hu% vesellem Effendimizin sakal@n@n telleri. Her teli ayr@ ayr@ k@rk kat sarg@ ic$ine koymus$. U%c yu%z lira bic$mis$ te- lintasine. Bic$mekle kalmamis$, ust yan@n@ al@c@ ya b@rakm@s$. Kim fazla artt@r@rsa, o alabilecek... ko%ylerde havadis duyulunca, kimi es$ekle kimi yaya yola du%s$en u%mmet, solug~u eris$kini yan@nda al@r. Fiyat bes$yu%ze c$@kar@l@r. Sonra ac$@k artt@ma bas$lar. Her ko%yu%n, her ko%ylu%nu%n elinden ne gelir- se vermek, evine, hic$ deg~ilse ko%yu%n camisine bir sakal@ s$erif almak emelidir. Emelidir ama. nerde o kadar sakal teli. Eris$kinin iki telinin birini bir mu%slu%man ag~a kendi odas@ ic$in muhtar@n biri alm@s$. ko%ylu%nu%n camisi ic$in muhatar@n almis$. Ucuzla- mas@n@ istemek, karaborsada olus$una u%zu%lmek ne- ye yarar. Kes$ke bu fiyatla kalsa. Arada bir, az sa- [P 16] y@da da olsa ortaya c$@k@p, bir kac$ ko%yu%n ac$l@g~@n@ giderse. Kendir k@l derken deriye geldig~imiz anlas$@l@- yor: Babayan og~ul, ikisinin s@rt@nda do%rt torba. Kur'an@ Kerim'den tutun, Namaz Hocas@, Hazreti Hamza Cengi, Hurs$it ile Mahmuri ve C$ak@c@ Efe- ye kadar her s$ey var torbalarda. Torbalar@ ko%s$eye koyar koymaz, [Ey Peygamberin u%mmeti!...>> diye bag@rd@ adam. Ka^g@t oynayyanlar is$i b@rak@p, ayakta maya bas$lad@lar. H@nca h@nc$ doluodadan, ayakta olanlar da kenara c$ekildiler ve ortal@k ac$@ld@. Adam ayakta <> dedi. Heyecanl@yd@. So- g~uktan m@ nedense go%zleri yas$l@yd@. Go%zlerini silme- ye koyuldu. Go%zyas$@ c$ok atkili oldu. Yufka yu%reg~i- ne etki yapan bir dem vurackt@. Elindeki karton- lar@ havaya kald@rd@. Ag~@rd@r@p do%ndu%rerek c$vresin- dekilere go%sterdi. Eski yaz@ ile c$epc$evre su%slenmis$, bir c$es$itten kartondu bunlar. Ka^g~@tlar@n iyice go%- ru%ldu%g~u%ne inan@nca so%ze bas$lad@: <> <> <> Herkes daha yak@ndan go%rmek ic$in adam@n eli- ne sald@r@yor; ug~ultu art@yordu. Elindenalmak is- tiyorlard@. O ise konus$mak istiyordu. <> [P 17] Ug~ultu azal@r gibi oldu. Millet yerles$ir go%ru%n- du%. Adam konus$tu.: <> <> <> <> Sol eliyle sakal@n@ tutamlad@ adam, <> diye isteyenleri is$aret ederek, c$ocug~una: <> dedi. <> dedi sonra. [Paras@n@ biraz sonra verirsiniz. K@ymeti paras@nda deg~il. Tanesi yaln@z elli kurus$tur. Bir daha bulamazs@n@z!..>> <> diyorlard@. Paras@ bulunanlar c$@ar@p el- li kurus$ veriyor; olmayanlar bas$ka ne ile alabile- ceklerini soruyorlard@: <> <> <> Adam oral@ deg~il: <> C$ocug~un yan@na yaklas$t@. Bak@yor. <> dedi, [her s$eyinen olur. Neyiniz varsa onu getirin...>> Biraz sonra, apra, c$avdar, bulgur... y@g~@lmaya [P 18] bas$lad@. S$inig~in do%rtte biri olan bir kutu dolusu- na veriyordu tanesini... yorulmus$lard@ ikisi de. Al@nlar@ndan ter ak@yordu. Al@n teriyle kazan@yor- lard@ yani. Kazanc$ar@ da o%nlrinde, torban@n di- binde o%bek o%bek y@g~@ld@. Ku%c$u%msenecek gibi de- g~ildi hani, u%stelik Peygamberin s@rt@ndan.. Almayan kalkmam@s$t@. Alanlardan baz@larl@ he- men asmak ic$in eve gidiyor, d@s$ardad yeni gelenler de is$i anlar anlamaz sar@l@yorlard@. Ortal@k az du- rulunca, ag~z@na bak@p duranlara do%ndu% sat@c@; so%y- liyecekleri bitmemis$ti besbelli. <> Artanlar da yar@n gittig~i ko%yde sat@l@r. Hepsi mu%slu%man ko%yu% C$an c$al@nmaz ezan okunur, ora- larda da. Sat@c@ yetmekte, daha ince noktalar@n@ anlar@- yordu is$in. S@n@r kapanmam@s$ ama bu mu%hu%r o%rne- g~inin s@r@rdan gec$irilmesine yeni izin verilmis$... Y@llar o%nce gec$seymis$ elimize, bas$@m@za gelen bela*- lar olmazmis$. Mis$ da mis$... Peygamberin kendi o%ldu% mu%, Cennete mi gitti belli deg~il. Herkes bir bas$ka tu%rlu% so%ylu%yordu. Ken- disi c$ekilince hadisleri ve yas$am@na ilis$kin anilar kald@. O%lduUg~u%ne inanmayanlar@n da gidip yoklad@k- kald@. mezar@ var bir de: Yollar@ belik belik olan Ka*- be. H@rkay@ s$erifi, sakal@ s$erifi derken, s$imdi de mu%hru% s$erifi c$@kt@ ortaya. Bunun da zaman@ gec$er, derinin u%stu%ndeki mu%hru%n... Belki ne kadar kulla- n@lsa bozulmayacakt@r bu mu%hu%r. Ebedi olsun di- [P 19] ye mi bast@ acaba Allah; S@rt@ndan gec$inecek u%mme- tinadu%s$u%nerek U%mmet kendi s@rt@ndan gec$in- dig~ini go%rse Peygamber ne derdi bilmem. Sag~l@- g~@nda, alacag~@ olan s@rt@ma vursun, dedig~ine go%re, o%lu%nce rahat b@rak@n demis$tir herhalde. Hele sab- redin. Daha derideyiz. Bir gu%n gelip b@c$ak kemig~e dayanacak. <> diye t@rnak kadar kemikleri okutacaklar millet... <> diye- cekler ola ki... Sonra da bir bulut parc$a@n@n resmini c$eke- rek, <> diye okutmaya kalkacak- lar@n c$@kmayacag~@n@ kestireemeyiz. Yu%zu%nu% go%rmu%s$ olan yok ki, benzemiyor desin o zaman. Peygamberin, k@l@yla kemig~iyle topraktan c$@ka- r@l@p u%mmete mal olunca, s@ra gelir Allaha. Ama [o mekandan mu%nezzehtir..>> PENCEREDEN KUS$ UC$TU Diminin ic$inde c@yak c@yak bag~@r@yordu c$ocuk. <> dedi, Elif. Alime Nine: <> dedi. [Sen bilmezsin. Deg~me sen, git Gu%lbahar'@ c$ag@r da gel.>> Elif, ko%yu%n kap@dan yetme ebesi Gu%lbahar'@ c$ag~@rmaya gitti. Kupkuru yerde titriyordu Alime Ni- Isan@r diye almam@s$, kuru yerde titriyordu Alime Ni- halde. Diminden s@zan kanlar, yolunu bulup ah@r@n kap@s@na as$ag~@ ak@yor. Cams@z pencereden gelen ayaz gitgide fazlalas$@yor. Alime Ninenin dis$leri birbirine vuruyor. <> diye du%s$u%nu%yordu. Kar da yag~ar m@ yag~ard@. Zateng gu%nlerdir u%stu%nu% bas$@n@ soymadan sokuluyordu s$iltenin ic$ine. U%s$u%yordu c$u%nku%. Buradaekim ay@n@n yar@s@ yaz, yar@s@ k@s$ olarak hesap edilir. Ay ise c$@kt@m c$@k@yorum di- yor. Soluyarak geldi Elif: <> dedi. El yordamiyle bir c$ul al@p lohu- san@n amzuna o%rttu%. Kendisi de u%s$u%yordu. aym s$e- kilde. Lohusa: <> <> Elif yeni gelin olmus$, kardes$inin kar@s@yd@ lo- husan@n. Dog~um gu%nu% yaklas$t@g~@ ic$in geceler@ gelip bunun yan@nda yat@yordu. Belki bir yard@m@ doku- nur, o%lu%mlu% duyna ne olur, ne olmaz, diye du%s$u%n- mu%s$lerdi. Gelinlig~in u%c$u%ncu% gu%nu%nde kocas@ An- kara'ya c$ekip gitmis$ti zaten. Du%g~u%n borc$lar@n@n en s@k@lar@n@ o%deyecek para getirebilirse daha rahat yas$ayacaklar@n@ konus$arak ayr@lm@s$lard@. Elif, Nine- nin neden kendine gu%venmeyip ille de Gu%lbahar, Senem istedig~ini c$o%zemiyor, fakat akl@ndan da ko%- tu% bir du%s$u%nce gec$miyordu. Bir s$ey demenden Se- nem'in evine yolland@. Alime Nine, ondan, hem tazecik, hem de ken- di gelinleri oldug~undan o%tu%ru% utan@yor, c$ekiniyordu [P 21] oysa. Yu%zu%nu%n kan@ gelip gelip gidiyordu. Onu ba- s$@ndan savmak isteyis%i yerindeydi kendince. Kim- bilir o gidince, Hatta^ Senem geldmeden bile bir gay- ret go%sterebiliri. Gerc$i kendine pek gu%veni yok- tu. Elif Gu%lbshsr'a gidince, c$ocug~u c$@karmay@ de- nemis$, fakat titreyen elleriyle diminin uc$kuru bile c$o%zemeis$ti. Yine de bu kez, dis$ini s@k@p son gu%cu%nu% kullanmaya karar verdi. Yaz@r@kt@r ki yine bas$aramad@. Bununla yedinci dog~umunu yap@yordu. Ilkini Go%ktas$'ta Memik Ag~an@n arpas@n@ yolarken, do%rdu%n- cu%su%nu% Bozyerde patates so%kerken, o%tekileri de s$im- diki gidi bu evde dog~rumus$tu. Genc$lig~inde yat@g~@- dog~umlarda, canl@ kanl@ oldug~undan- hers$eyi c$a- bucak yap@p c$att@g~@n@ c$ocug~un go%beg~ini tas$a k@s- t@rd@g~@ gibi tuzu bast@g~@@n... Sonra da eline su%- pu%rgeyi al@p u%stu%nu% topraklad@g~@ kan p@ht@l@n@ na- s@l su%pu%rdu%g~u%nu% anlat@r durur. Dog~um yapt@g~@n@ sa- atlerce sonra duyar koms$ular. Bu%tu%n dog~umlar@n@n yaln@z birinde iki gu%n yatm@s$, o%tekilerde iki saat bile yatmam@s$t@. Diminin ic$inde ic$indeki c$ocug~un sesi k@s@lm@s$, k@raca at@lm@s$ kurbag~a gibi ag~lay@p duruyordu. Kap@y@ ac$- mas@yla <> deme- si bir oldu Elif'in. Yine ber bekleme. C$ocuk ba- g~@r@yor, ana, gelin titriyor... Sonunda Kel Senem de geldi kar@s$t@. Hemen Elf'i itekledi: <> <> <> Alime Nine. <> dedi. [P 22] Senem kanl@ dimiyi c$@kart@rken. Elif de takay@ kar@s$t@rd@. Is pas ic$inde kalm@s$ b@c$ak k@r@klar@, sak- s@, teneke parc$alar@ aras@nda s@nd@ya benzer bir s$ey bulamad@. Ocag~@n u%stu%ndeki takay@ kar@s$t@rd@, ora- s@ da o%yle... <> <> Takay@ yeniden kar@st@r@p saps@z pasl@ bir nam- lu bulup getirdi. Alt@na bir saks@ parc$as@ uzatarak bu ko%r b@c$ak namlusuyla k@ya k@ya kestiler yavru- nun go%beg~ini. Alime Ninenin omuzlar@ndan du%s$mu$s$ olan ala kanl@ c$ulun bir parc$as@n@ y@rtt@g~@ gibi sar- d@. S@cak toprag~@ istedi sonra. Bir viyakl@yan bebeg~in. Kar- n@n@, ayaklar@n@ toprag~a beleyip s@k@ s@k@ bag~lad@. Elif'in ko%s$eye serdig~i kilim eskisinin u%stu%ne, atar- cas@na b@rakt@. <> dedi. [Sus anan kim, baban kim. S$u- na bak, nas@l venileyor; peygamber bu%zu%g~u%nden c$@km@s$ sanki.>> S@ra hastaya geldi. Senem su%pu%rgeyi dizinin o%nu%ne verip, hastan@n kar@na bast@r@rken, el c$a- buklug~uyla [son]u al@verdi. K@zg@n toprag~@n ka- lan@n@ yayd@g~@, biraz o%nce kan olur diye Alime Ni- nenin ic$inden c$@k@p bos$ b@rakt@g~@ s$ilteye dog~ru go%- tu%rdu%. S$ilte olup da ne olacak sana, do%rt bes$ par- c$a eski c$ulun u%tu%ste konmas@yle olmus$ bir yatak. <> dedi. Sar@l@ bebeg~i de yan@na koy- dular. Eski berki ne buldularsa u%stu%ne o%rttu%ler. Ala kanl@ bir toprag~a belenip s$iltenin alt@na ya- [P 23] t@r@lardan ku%c$u%g~u%n sesi c$@kmaz olmus$, bu%yu%g~u%- nu% de, bas$ucunda oturan Kel Senem zorla konus$- turtmaya c$al@s$@yordu: <> <> <> <> <> der gibi as$ag~@ya bak- makta olan kat kat is yu%klenmis$ kemer tas$lar@ndan sarkan o%ru%mcek ag~lar@ sallan@yor. Bunlar@ sallayan yel, kemerlere dog~ru su%nu%p yu%kselen c$@ra isini de pay ediyor tas$lara. Can@ s@k@ld@ Kel Senem'in: <> dedi. [Sini boklu hic$ ev- de durmaz>> Ince so%g~u%t dallar@ndan o%ru%lme seleyi ters c$evirip pencerenin alt@na koydu. Ocag~@n bas$@n- dan ald@g~@ tezeklerle, Tavs$an o%nu%ne boyunduruk ge- [P 24] rer gibi, pencereden gelen sog~uk yelin o%nu%nu% kes- meye c$al@s$t@. O bunu yaparken, lohusa kars$@l@k ve- reyordu so%zu%ne: <> <> <> <> <> [P 25] <> <> diyerek gitmeye haz@rlanan Kel Senem'e, ayak ucunda y@g@l@ u%c s$inik go%steris$indeki arpay@ go%sterdi: <> deyip c$@kt@. Alime Ninenin dog~um yapt@g~@, kus$lug~a dog~ru mahallede duyuldu. Kel Senem'den sonra ilk gelen- ler kaynatas@yla kaynanas@yd@. C$ocug~un k@z oldu- g~unu o%grenince Halil Dede: <> diye hos$lanmad@g~@n@ belirtti. Kar@s@ bulamac$ yedirmeg~e devam ederken briden bag~@rd@: <> <> dedi kar@s@. <> S$oyle bir bakt@ Kel Senem: <> dedi. [P 26] Dede ciddiydi: <> diye c$@k@s$t@. <> Az sonra arog~@n ucunu bir sog~ana bat@r@p pen- cerenin d@s$ yan@na koydu Kel Senem. Kaynatayla birlikte solug~u serinleyin kaynana: <> diye yatmakta olan gelinin merak@n@ gi- derdi. Kel Senem, sag~a sola bak@n@yor, yeniden tela^s$- lan@yordu. Dede: <> der gibi bak@nca: <> Dog~umdan k@rk@nc@ gu%ne kadar olan devre ic$in- de k@rkl@ kad@nlar@n u%stu%ne c$o%kerek eziyet ettig~ine inan@lan, ko%peg~e benzer, gerland@, bir s$eydir Enke- bit. Gu%nahl@ kad@nlar@ bog~arak, gu%nahs@zlar@ da h@r- pal@yarak do%nu%p gidermis$. Allah emriyle hareket ettig~i ic$in, emeli bozuk kullara korkunc$ bir s$ekilde go%ru%nu%rmu%s$. Ama yakalayan olursa, o soyun hic$ bir bireyine yaklas$mazm@s art@k... <> dedi Halil Dede. <> ettikc$e s@kt@rm@s$ bacaklar@n@. <> demis$. Ne gelir elinden ya- kay@ vermis$ bir kez ele. <> diye o%tmu%s$ u%c$ kere. Yani, yemin etmis$ dokunmayacag~@na. Pu%s- ku%l istemez onun uc$un. Eve t@vgal@ kar@ sokmay@n, bir de go%z deg~enleri sokmay@n yeter...>> ESKI DERT ESKI DERMAN <> diyordu. <> <> <> dediler. [P 28] <> <> <> <> demis$. <> <> <> <> <> <> dedim. <> dedi. <> <> <> <> <> Vuruna vuruna es$ya fiyatlar@na, merdivenin bas$@na geldik. Neyi sorsak <> diyor da bas$- ka bir s$ey emiyordu Muhtar. Bu gidis$le ceketle fa^stig~i al@r m@ bilmem. Merdivenden as$ag~@ inerken kulland@klar@ arac$ larla doldurduklar@ c$mento torbalar@n@ omunzlam@s$ kimbilir ne zaman yatacaklar@ yere varacak is$c$iler yukar@ c$@k@yorlard@. Arlar@nda zor yol buluyorduk. [P 30] Soluk solug~a hem yu%ru%yorlar, hem konus$uyorlar. Bir Mustafa var bizim oral@. Az geriden go%zu%m @s@r- d@. Ama o bizi go%rmedi. Yu%ksek sesle: <> diyordu yan@ndakilere, bize yakla- s$@rken: <> Ku%c$u%k biri s$o%yle kars$@lad@: <> Bas$ka biri.: <> diyordu. <> Omuzuna dokundum; so%yu% yar@m kald@. Hos$las$- t@k. Ka^z@m@ sorduk. <> dedi. <> <> Kahvenin o%nu%ne gelince Kerimlerin Su%leyman c$@kt@ kars@m@za. Gu%n bat@nca do%nen garip kus$lar gibi, o da Altindag~'in yolunu tutmus$, gitmekte. Onunla da hos$las$t@k. <> dedi Muhtar. <> dedi. <> <> [P 31] <> <> Su%leyman gittikten sonra kahveye bir haber b@rakarak ka^z@m ic$in, biz de parka as$ag~@ yu%ru%du%k. Yu%ru%rken du%s$u%ndu%m: Bu gece Muhtarla birlikte ti- yatroya gitsek! Herhalde bilet bulunurdu. <> dedim. <> <> <> <> dedim. <> <> Mesele s$u: U%c y@l o%nce, o%gretmen arkadas$la il- c$eye, oradan Ankara'ya gelmemiz gerekmis$ti bir is$ ic$in. Ko%y odas@n@n o%nu%nde yolculuktan konus$ur- ken, arkadas$@n ku%l alt@ndaki istekleri parlay@nca. <> deyivermis$ti. Utanc@ndan herkes yere eg~ilmis$, bizim yu%zu%mu%ze de utanc$ gelmisti. Is$te o vakit H@z@r'@n Memed gu%l- mu%s$, ag~z@n@n selini ak@tarak: <> demis$ti. <> demis$ti. [P 32] C$evredekiler, Memed'in dog~rulug~una bas$ sal- larken, k@r ali de, <> diye biber eksmis$ti sanki. Is$in bu gec$mis$i des$ilince, art@k muhtar@ ne olursa olsun go%tu%rmeliydim. Gittik. <> vard@. Amerikal@n@n c$evresini saranlara bir k@zd@; son- ra hep sag~@ solu incelemeye bas$lad@. Hos$lanmam@s$- t@ oyundan. <> diyerek kesti att@ yarg@s@n@. Binan@n ic$i- oyundan c$ok sarm@s$t@ onu. Bir yukar@ bak@yor, bir geriye, bir o%ne bak@yor. C$ok s$eyler du%s$u%ndu%g~u% bel- li. Ama neler gec$tig~ini ic$inden, ko%yde dinlemeli. Ba- na sadece bir cu%mlecik so%ylu%yor. Ikide bir kafas@- n@ yeniden k@v@racak yeniden so%ylu%lu%yor: <> Sonunda Amerikal@n@n kardes$ine de ic$erlerdi. <> diyordu. <> T@yatrodan c$@karken, c$okdurgundu. <> dedim. <> <> [P 33] Bu%yu%k Titatroya gitmek daha iyi olacakt@ ama, mu%mku%n olmad@. Talih hep Ku%c$u%kten ac$@l@yor. U%c$ y@l o%nce Kel Ali'yle de ku%c$u%kten bilet bulabilmis$- tik. <>n@ seyretmeye deg~er bul- mam@s$, pelte gibi donup kalm@s$t@ koltukta. C$u%n- ku% sonunda <> demis$ti. Kel Ali yar@ uykulu, is$in ne oldug~unu kavrama- m@s$t@. Fakat Muhtar@n <> hakk@ndaki fik- rinin deg~is$ip deg~is$medig~ini merak ediyorum. <> dedim <> dedi, <> Acaba kafas@ndaki, fakat hic$ gormedig~i, duy- duklar@na go%re tasarlad@g~@ taraturadan daha m@ as$ag~@ bulmus$tu. Bir fevkala^delik arad@g~@ belliydi yaln@z. Do%rt gu%n evveline so%z yerdikleri halde, paray@ kur- taramad@m,>> adam@. Ben hay@r is$leyecem deyim. Allah izin verirse senin is$ini go%ru%r, yar@na yolcu ederim...>> C$@kt@k. Sela^m b@rakt@; sela^m sald@m. Kucaklas$- t@k. Ayr@ld@k. A L L A H A L L A H <> diyordu gazetecinin biri. Gazetesi Son Havadis. Ic$i bir gazete, d@s$@ ayr@ bir gazete onca. Garaj is$i ne olacak. Sabahleyin Ka^z@m@ kahvede bekler bulduk. < P 34.> [On Kurus#a Medeniyet! Say@n vatandas# sevgili yurtas#, on kurus# verip Mediniyet alacaks@n. Mede- niyet o%g~reneceksin!] diye y@rt@n@yor o%teki. Otobu%su%n moto%ru% dakikalardir h@rlad@g~@ halde, bir tu%rlu% yu%ru%yemedik. Istediklerinden c#ok yolcu var. Yine de al@s#t@klar@ gibi is#i yu%ru%tmek hos#lar@na gidiyor. S#u bindi, s#u indi derken s#ofo%r ald@g~@ pa- ray@, yaz@c@ verdig~i hesab@ sil bas#tan edip, yeniden say@yor, go%zden gec#iriyorlar. Bu arada otobu%su%n hangi penceresine bakacag~@n@, sat@lanlar@n hangi- sini alacag~@n@ s#as#@r@yor yolcular. Hareket etmek u%ze- re olan otobu%s, sadece bizimki deg~il ki. Gazeteci- ler, nane s#ekerciler, dilenciler... Bir ona kos#uyorlar, bir buna. [Keskin nane,bas# ag~r@s@na dis# ag~r@s@na oto- bu%s tutmas@na...] Bir bas#lad@ m@ bitmesini bekle- me la*f@n. C#@g~@k birbirine kar@s#@yor. Ayn@ matah@ satanlar bir deg~il, bes# deg~il. Her biri bir yandan sald@r@yor. Alacak olan da [benimkini al!] diye o%ne at@lanlardan hangisini hos#layacag~@m derken akla karaya@ sec#iyor... C#evremde oturanlar hep c#alas#n ko%ylu%ler. Ay- lard@r Istanbul'da eski al@m-sat@m@yla ug~ras#@rlarm@s. On-onbes# gu%n s@la havas#@ al@p, gerisingeri eski is#- lerine do%neceklerini so%ylu%yorlar. [Tabana bag~l@,] diyorlar. [Taban@ kuvvetli olan kazan@r. Ne Kadar c#ok dolas#abilirsen mahalle ara- lar@nda...] Onlardan bir c#ocuk: [Bos#versene!] diyor. [Bize ac@y@p da ya la*f ol- sun diye u%c# bes# kurus#a, ya da bedavaya eski veren kibar han@mlar olmasa is#imiz duman. Allah go%nu%l- lerine go%re vermis# onlara da.] [C#ok s#u%ku%r halimize,] diyor baz@lar@. [C#ok s#u%ku%r.] < P 35.> [Su%kreden dilleriniz dert go%rmesin,] diyen sa- kall@ bir bas# uzand@, s#ofo%r yerinden. Ic#eri girdi son- ra. [S#u%kreden dilleriniz dert go%rmesin!] O%nde oturan yolculardan bir-ikisi ceplerine el att@lar. Sa- kall@ onlara el kadar ka*g~@t yapraklar@ verdi. Onlar bu is#e eskiden al@s#k@n besbelli. Geri kalan bizler, kal@n kafal@lar desek de olur, c#ok gec# kavrad@k is#i. O da adam@n konus#malariyle oldu. Haberimiz mi var memlekette olup bitenden? Herkes yeni yeni is#ler pes#inde. [Muhterem yolcular!] diye bas#layarak, elinde- ki destelerin cami yapt@rmak ic#in para toplama mak- buzu oldug~unu bize de anlatt@ sakall@. [Bes# vakit ezan@ Muhammediye okunacak gu%n- de. Camimize yard@m edin. Allah is#inizi rastgetirir. Muhterem cemaat! Camiye yard@m edin.] O%ne yak@n yerde 5-6 no.lu koltuklarda oturan orta yas#l@ iki bayan@n ikisi birden elleri titreyerek bu%tu%n birer lira uzatt@lar. [Dinimizin direg~i camilerimiz. C#og~als@n, c#og~al- s@n,] dedi cam@n yan@ndaki. [Iyice c#ogalt@n, her yer cami olsun dinimiz kurtulsun.] [Kurtulsun anam kurtulsun,] dedi yan@ndaki. [Bak s#u alt@m@zdakine, bizi kus# gibi ucurup go%tu%- recek. Amma niyneyim yine de ga*vur mal@. Dua et- mesen do%ner bir yana.] [Do%nme mi, hic#, dua olmasa gidebilir mi?] [C#ok s#u%ku%r, c#ok s#u%ku%r Allah bizi mu%slu%man yaratm@s#; elhamdu%lilla*h.] [Kes bir makbuz da bana,] dedim. Yan@mdaki eskiciler de davrand@lar, bir uc#tan veriyorlar, pek almayan da kalmayacag~a benziyor. Biz birinciyle ug~ras#@rken, arka kap@dan bir ikincisi girdi. Daha dog~rusu, so%zu%nden, sonra da sakal@ndan ve halin- < P 36.> den anlad@m cami yapt@rma yolunda yorulanlardan oldug~unu. C#u%nku%: [Cami yapt@ran cennet yapt@r@r, aziz cemaat!] diyerek ad@m att@ ic#eriye. [Sevaplar@n en bu%yu%g~u% bu- dur. Defteriniz bir ac#@ld@ m@, sevap defteriniz, k@- yametedek kapanmaz, boyuna is#ler...] Bir durgunluk bas#lay@verdi. Yere bakanlar c#o- g~ald@. [Birine verdik is#te, yeter sen de bas#ka yer- den al-...] der gibiyidi ic#erdekiler. Ama biliyorduk ki bu adamlar@n hepsi ayr@ ayr@ ug~ruyorlar, yolcu- yu doldurup kalamaya haz@rlanan otobu%slere. Ug~- rad@klar@ gibi, bos# da do%nmu%yorlar. K@zsan da,ag~- lasan da para koparman@n yolunu buluyorlar an- las#@lan! [Din unutuldu mu? Al@p al@p cebe indirmekten bas#ka du%s#u%nce kalmad@ m@ mu%slu%manlar? ASg~alar beyler, bilmis# olunuz ki, her s#ey Allah@n elinde ve emrindedir. Onun sayesinde kazand@n@z, onun iz- niyle bu arabaya bindiniz, onun go%nlu% olursa an- cak c#olug~unuza kavus#acaks@n@z... Is#te her s#eye kaadir olan Allah@n huzurunda ibadet ede- cek mu%slu%man kardes#lerinize yap@lacak camii s#erif ic#in...] S@laya do%nerken sac#@ sakal@ du%zene koydurmus#, u%stte bas#ta ne varsa onlar@n delig~ini dirseg~ini uy- gunca yamam@s# olanlar aras@ndan iki tanesi yine davrand@lar ve ic# cebe el att@lar. Ama c#ok ag~@r ve isteksiz hareket ediyorlard@. Ne yapacaklar@n@ s#a- s#@rd@klar@ muhakkakt@ bence. Bir yanda c#ocukla- r@na go%tu%recekleri yetersiz para; o%te yanda onu yol- dayken tu%ketmek istiyen mu%slu%manlar. Dilencisi, s#erbetc#isi, s#ekercisi, ibadetc#isiyle... < P 37.> Allah kimseyi s#as#@rtmas@n, s#as#@rsa da bo%yle tam s#as#@rts@n, deyip gec#meyi du%s#u%nen sen misin? Ilki gitti. Ikincisini nas@l edelim de saval@m diye eminim hepimizin ic#inden bir du%s#u%nce gec#i- yordu. Onun gec#mesinin is#e yaramad@g~@ gibi, is#in sonu olmad@g~@n@ da anlad@k. C#u%nku% bu kez u%c#u%ncu%- su% doland@ geldi... [Dahiliye Veka*lati Vila*yetler Idaresi bilmem ne umum mu%du%rlu%g~u%, say@s@, ta- rihi...] diye arkas@nda bir su%ru% yaz@ 'olan ve is#in resmi* desteg~ini yapan makbuzla oyalanay@m dedim, mu%mku%n mu% efendim. Yeni geleni dinlemeyecek [Bir hafta kald@ dindas#lar@m@z, bir hafta kald@ mu%barek kandil gecesine. O vaktedek sizler yurdu- nuza yuvan@za kavus#acaks@n@z. Sabahadek ibadet edeceksiniz. Camimize yard@m edin; Allah cu%mleni- zi o mu%barek gu%ne eris#tirsin...] C#atlama derecesine gelenler var. S#ofo%r bir tu%r- lu% gelmez yoksa. Motor @s@nd@ diye istop da ettir- diler. Bizimki so%yler durur bir yandan: [Bu gele- cek mu%barek gece Hazreti Peygamberin Tanr@ hu- zuruna yu%kseldig~i gecedir... En bu%yu%k ibadeimiz olan bes# vakit namaz kilma emri o gece teblig~ olun- du Peygamberimize...] [Is#te Camii s#eriflerimizin c#og~almas@...] derken s#ofo%r gindi ic#eri. Hay [Allah raz@ olsun.] Yine de Allah kurtar@yor insan@. Var Allah, yok Allah. Motor yeniden h@r@ldad@. Ic#imden [Allah Al- lah!] deyip duruyordum. Yard@mc@s@ tamam dedi s#o- fo%ru%n; arka kap@y@, c#at kapad@. Gu%nu%n her dakika- s@nda ayn@ h@zla oynanan ve ne idu%g~u% belirsiz bu oyunun c#emberini yar@p c#@kt@k. Oyun orada devam ediyor. Ama go%ru%yorsunuz seyri bedava deg~il...] < P 38.> Aks#am oldu; ortal@k iyice yos#udu. Hayat kap@- s@nda zag~ar u%ru%p duruyordu. Tan@d@g~@n birisi olsa bu kadar y@rt@nmaz. Bir yabanc@ olmal@ gelen. Bi- zimki c#@kt@, azarlad@ zag~ar@. Bakt@k H@r@d@ Arif, ge- len. [Hos# geldin, nas#@ls@n iyi misin?] [Hos# bulduk. Iyiyim c#ok s#u%ku%r.] [So%yle gec# otur. Hay@rd@r nas@l olsa?] [Hay@r ya, hay@r is#. Allah mu%slu%man@n bas#@na vermesin s#er is#i.] [Amin!] [Bilmem duydunuz mu, Kamberlerin Iramazan izinli geldi askerden. Onun ku%c#u%g~u% Gu%ddu% de Da- das@ndayd@. Biri gelince, adam sal@p haber ettiler; Gu%du% de geldi. Kamberin og~lu Mevlu*t okutacak bu aks#am. Bir daha bo%yle bir araya ya gelinir ya gelin- mez, du%nya o%lu%mlu%, gu%n aks#aml@ diyor. Sela*m@ var. Buyursun bir gayfe ic#elim, dedi... Bana da izin ve- rin. Ug~rayacag~@m yerler var daha. Bas#ka c#ag~@r@c@ yok...] Nasip olursa gelirim. Ama sen bizim kahveyi ic#meden mi gidecen?] [Dedim ya durumu; ic#misten say@n.] Kamberlerin hayat kap@s@ndan girdig~imde, du- man@n ic#ine du%s#mu%s# oldum. Karanl@g~@n rengini bile deg~is#tirmis# evden c#@kan duman. Yel de do%rt bir va- n@ndan girmis#, k@v@r k@v@r k@vrand@r@yor sanki. Eg~er evin ne yo%nde oldug~unu eskiden bilmesem, bag~@r@p c#ag~@rarak ic#erdekileri tedirgin etmeden kap@y@ bul- man@n olanag~@ yok. Dog~ruca eve yu%ru%du%m. [Yandaki kao@dan, yan- dakinden! Erkekler orada] diye herbiri bir yerden < P 39.> seslendi kad@nlar@n. Ama ic#eri dal@nca birden c#@k@l- m@yor. Soluk almak da bir sorun burada. Kad@nlar kolay@n@ bulmus#lar yoksa: Hepsi eg~ilmis#ler iyice; burunlar@ yere deg~ecek nerdeyse. Sanki bir dag~ gi- bi u%stlerine yu%klenmis# duman. Ezilmezler ama, eg~il- meseler bog~ulacaklar. Ortada yanan tand@r@n, yani duman kaynayan yerin bas#@nda iki kad@n var. [Ye- mekc#i] bunlar. Ah@rdan derlenip getirilmis# olan ala yas#li pislig~i ellerinin ayas@yla tand@r@n icine kak@- yorlar; o ic#erde yand@m tu%ttu%m deyinceye kadar da, elleri yettig~ince, tand@r@n u%stu%ne yerles#tirilmis# ten- cerelerin ic#ini kar@s#t@r@yorlard@. Yemekc#i olmayan- lar@n kimi, c#ag~r@l@ olup mevlu*t dinlemeye gelenler, kimi de ellerine sahan al@p, hastas@na halsizine yah- nili pila*v go%tu%rmeye gelenler. Tand@r@n gerisinde sergen olmus#lar; Ag~ustosta birbirine sokulan koyun su%ru%leri gibi birbirine sokulmus#lar. Boyuna, yanan go%zlerini oval@yorlar. Go%ru%nmu%yor ama, s#u anda ac@ go%zyas#lar@ ellerine isiyle birles#erek her yanlar@n@ @slat@yor, [Korcalak] denilen, yanmadan, ya da yan- d@ktan sonra duman@n ic#inde yu%zen pislikler, c#o%r- c#o%p parc#alar@, u%stlerini bas#lar@n@ bezemis#. Tencere- de kaynayanlar nelerse paylar@n@ onlar da almakta bu yu%zen o%teberiden. Tand@r@n bas#@na c#o%ktu%m. Ko%yu%n biricik yemek- c#isi Hafize nineye.[Ne pis#iriyorsunuz, ne yiyeceg~iz bu aks#am?] dedim. Sayd@: [S#unda pila*v@n suyu kayn@yor, o%lu%ncek og~lag~@ kestiler, onun eti. O%tekinde de pelte c#alacag~@m; Fa- dime pekmez getirmeye gitti.] K@sac@k vakitte be- nim de u%stu%m bas#@m korcalak doldu. Islendim ba- yag~@. Gelin, k@z da yo%nu%nu% o%teye do%ndu%g~u%ne go%re, s@k@ld@lar varl@g~@mdan; dumandan c#ektikleri yetmi- yormus# gibi. < P 40.> [C#abuk pis#irin de yiyelim Hafize nine,] dedim. [Hem siz de kurtulun s#u zehirin elinden.] [Biz al@s#g~@z yavrum,] dedi. [Zehir neresindey- mis#. O olmasa ic#imiz bilenem k@zmaz. Go%zu%nu% se- veyim. Ates#im olsun da dumanl@ olsun; ekmeg~im olsun da samanl@ olsun...] Dog~ru so%ze ne denir. Yu%zy@llard@r, dumanl@ ate- s#i ve samanl@ - kepekli arpa ekmeg~ini bulamayan- lar@n yan@nda, ah@r@nda iki hayvan bulundurarak o%l- meyecek kadar ekmeklig~ini kald@ran, u%stelik hay- vanlar@n pislig~ini yas# olarak ya da kurutup tezek yaparak yak@p @s@nanlar ag~a olarak go%zetilmis#ler- dir. Kamberin og~lu da ag~ad@r buna baka. S#u Mev- lu*tten Mevlu*de pila*v dilenmeye gelenler, gu%nde kac# kez as#@nd@r@rlar bu ag~alar@n kap@lar@n@ [sac#k@- l@k] diye. Altucu iki avuc# f@s#k@. Kurumasa da olur. Olsun da dumanl@ olsun. Ates#i d@s#ardan, duman@ ic#rden @s@ts@n... Bizde yanm@s# bir tahta parc#as@n@n kapkara k@r@nt@lar@na denir [ko%mu%r] diye... C#ocuk- lar bo%yle s#ey ele gec#irirlerse, duvara, tas#a su%rter dururlar, bir c#izgi c#imek, bir s#ekil yapmak ic#in. Erkeklerin bulundug~u yere geldim. Sela*m sa- bah, merhaba, hal hat@r... Ortaya tezekleri c#atm@s#- lar yan@yor. Iki yerinden cezveleri su%rmu%s# Danac@. Ortada kulpu k@r@k iki fincan do%nu%yor. Bitirenler- den bos# al@p, yeni gelen ic#memis#lere dolu veriyor fincanlar@. Geleneg~e uyarak, ates#in yan@nda duran su tas@na bat@r@yor, doldurmadan o%nce. Temizlenip temizlenmemesi sorun olamaz art@k. Mu%slu%man@n niyeti ne ise, o yerine gelmis# say@l@r. Vars@n tasa sokulan fincan, ic#indeki telve dururken d@s#@ndan da telveye bu%ru%nsu%n... Ates#in c#evresine f@rdolay@ bir kac# c#ul sermis#- ler. Gelenler de f@rdolay@ oturuyor. Ates#ten hepimiz < P 41.> yararlan@yoruz. Tezeg~i fazla yakm@yorlar. Az@n@n du- man@ da s#art hani. Duman hic# olmasa garipseyece- g~imiz muhakkak: Al@s#kanl@k. Buras@ davarl@km@s# eskiden. Gelen giden ka- d@n@n, k@z@n ic#inde olmuyor diye, davarlar@ o%ku%zle- rin yan@na kayd@rm@s# Osman Ag~a. [Daha bir du%zen veremedim,] diyordu. [S#u duvar deliklerinde bo%cu% dolu hep.Yakacakt@m. Gidip hocaya dan@s#t@m, gu%- naht@r, dedi. Sarkan o%ru%mcekleri su%pu%recektim, o da gu%nahm@s#. Yar@ndan tezi yok, o%n yan@na sedir yapacag~@m. Namaz k@larken iyi olur. Kap@n@n anna- c@na gelen duvara iki gazete c#akacag~@m. Belber U%s- seyin yapm@s# da bir iyi olmus# ki. O vakit bayag~@ bir oda olur. Hazreti Ali efendimizin iresmiynen bir de A*dem babam@z@ Havva anam@z@ bir arada go%ste- ren iresimden @smallaycag~@m gelecek hafta. Namaz k@larken arkaya gelsin diye s#u yan duvara c#akaca- g~@m. Adam@n ic#ini ac#acak, g~o%ru%n!] Biz Karmakar@s#@k: [Iyi iyi, hay@rl@ kademli olsun!] demekteyken ko%yu%n hocas@ da girdi kap@dan. Ayag~a kalkt@k. Alt ko%s#e u%st ko%s#e yoktu zaten; ates#in iyi geldig~i bir ye- re oturttuk hocam@z@. Bakt@m, adlar@na mevlu*t oku- nacak c#ocuklar yok go%ru%nu%rde. Hoca gelince o%gret- menin yoklug~unu da duydum. [Osman ag~a, Rama- zan, Gu%ddu% nerdeler? Sonrac@g~@ma, ko%yu%n kac# ho- cas@ var? Yenisi nerde, o%g~retmen?] dedim. [Affedin,] dedi. [Arif unutmus#tur. Valla ben tenbihlediydim. Durun, onu Iramazan c#ag~@r@r.] O%g~retmeni de getirdik. Eski hoca, yeni o%g~ret- men derken, konus#malar@m@z da bu yo%nlerden ac#@l- d@. Ko%yu%n okulu yap@lal@ yirmi y@l olmus#. Yirimi y@l- d@r da akar. C#at@daki kavak bedenleri o%nce bel ve- rerek bu%ku%ldu%, s#imidi c#u%ru%meye koyuldular. O%g~- < P 42.> retmen dert yanm@s# yukar@ya. Mu%hendis mi, kalfa m@ birisi gelmis#. [Girilmez bu binaya. C#ok tehlikeli. Var@r varmaz raporu vereceg~im. Rapor gelinceye kadar olacak bir kazadan sorumluluk kabul et- mem...] demis#.. O%g~retmense kac# gu%ndu%r yer bula- mam@s#. O c#u%ru%k c#at@n@n, Ko%hne duvar@n alt@na gir- mekte, c#ocuklar@ toplamakta devam ediyormus#. [Bilmem ne hal oluruz?] diye boynunu bu%ktu%, elini ovalamaya koyuldu. Hoca gu%lu%msedi: [B@rak@n, b@rak@n!. San@yorsunuz ki tas#@ tas#, tahtay@ m@h tutuyor. Allah@, Peygamberi akl@n@za ge- tirmiyorsunuz. Su bizim tas# kemerler yok mu bir- birine so%yleyerek bu%ku%s# edip de alt@na girdig~imiz koca koca tas#lar. Peygamberine ettirdig~i yemin tutu- yor onlar@. Medine'de ilk kemeri c#att@klar@nda tas#- lar tutmad@, du%s#tu%. Ikincisinde Hz. Muhammet al- t@ndan gec#ti. Kemerin yu%zu%ne tu%ku%rdu%. Utand@ ke- mer. Yemin etti uc#mayacag~@na.] [E hocam,] dedi o%g~retmen, [bu kemer deg~il, c#at@.] [O da onun gibi. Onlar@n hep yeri var Kur'an- da. Kemerden u%rettiler sonradan.] [Hic# uc#an kemer yok mu hocam; daha du%n Patron'un evi uc#tu?] [Onlar cenabet onlanlar@n evi. O%zu% bozuklar@n. Onlara so%zu%mu%z yok...] Arapc#aya benzer benzemez bir s#eyler m@r@ldand@. Onu Tu%rkc#eye c#evirdi. Yukar@- da so%yledig~i anlam@ c#@kard@ ondan da. Biz bak@s#@yo- ruz. Kimisi bas#@n@ sall@yor. Uyus#uk, korkulu bir ha- va. Hoca devam ediyor: [O%g~retmenler namaz k@l- mazsa, K@lmas@n@ da bilmezlerse orda oturan sabi c#ocuklara ga*vur yaz@s@ynan yaz@lm@s# at-es#s#ek oku- mas@n@ okuturlarsa, Peygamber gail olmaz buna. < P 43.> Yeminin de bir s#art@ var.] Yine Arapc#aya benzer bir s#eyler okudu, dinle ilgilenmeyenlere bela*n@n ha- z@r ve naz@r oldug~unua getirdi. [Allah korkusu kal- mad@ ki, Allah korkusu! Kork, Allahtan korkmayan- dan. Kur'an@ da ga*vur yaz@s@ynan yazm@s#lar, (bana): Sen diyordun hani!...] [Gu%nah neresinde bunun hocam. Daha iyi. Ye- ni yaz@y@ o%g~renmiyor mu genc#ler. Harman kalkt@k- tan sonra C#ukurovada pamuklar koza tutmadan se- kiz ay a*va*re herkes. Is# yok, gu%c# yok. Evin, odan@n ko%s#esinde eze eze okusalar ko%tu% mu% olur. Kendi kendilerine anlarlar dinimizi!... Onun da tad@ bas#ka- d@r. Allah sevgisi bas#larsa o vakit bas#lar. Sevmek anlamakla olur c#u%nku%. S#imdiyse asl@n@ esas@n@ bilmi- yorlar, bilmiyoruz. Senin dediklerin dog~ru mu, as@l- l@ m@ as@ls@z m@ onu da bilmiyoruz. Anlamad@g~@m@z her s#eyden korkup duruyoruz. Her dedig~in milleti eziyor. Ad@ da Allah korkusu oluyor. Oysa Allahtan korkulmaz, Allah sevilir. Hic# kul, kendini yaratan- dan korkar m@? Kendinden korksunlar diye mi ya- ratt@ Allah mu%slu%manlar@?] C#evremizdekilerin bak@s#@ u%stu%mde topland@. Ak- l@ hayra s#erre erenler go%z is#areti yap@yor [sus, ho- cayla bas#a c#@kamazs@n, denizin yan@nda kuyu kaz@- yorsun..] diyorlar. Ilk kars#@las#t@g~@m@z bir durum de- g~il a. Al@s#k@n@z. Hoca: [To%vbe, to%vbe!] derken cema- at da ac#@l@yor. [To%vbe de, to%vbe!.. Allahtan kork- mayan@n bas#@na tas# yag~ar...] diyor baz@lar@. Kalan- lar [o%yle] dercesine bas# sallamakta devam ediyor- lar. [Allahtan korkmamal@, Allah sevilmeli...] diye- cek, u%c# bes# cu%mle daha konus#acakt@m. Gu%lu%mse- mem de hos#lar@na gitmiyordu. O%yle bir hava ki, tart@s#ma kabul etmeden, hocan@n dedig~ini diyecek- < P 44.> sin. Hangi seviyemizde k@z@lm@yor da bo%yle du%s#u%n- celere, Osman ag~an@n odas@nda k@zmas@nlar, dinle- sinler seni... Necip C#avus# as#ag~@ndan as#ag~@dan: [Hepimiz Kur'an okuyacag~@z, Allah kela*m@n@ ag~z@m@za alacag~@z da, ne olacak sonu. Herkesin har- c@ m@. Anlayan anlar bir is#ten. Hoca hocal@g~@n@, boz adam boz adaml@g~@n@ bilmeli. Allah bir du%zen koy- mus#...] dedi. Bakt@m olmayacak. Biraz yol deg~is#tirmek gerek. Anlamadan dinlemeden, Ko%ru%ko%ru%ne yu%ru%meye al@s#- m@s#@z c#u%nku%. Anlamak gu%nah, dinlemek gu%nah. So- nucu korku. Kork babam kork. Allahtan kork, Pey- gamberden, Kur'andan, fizik kitab@ndan, frans@zca kitab@ndan, u%niversitedeki ag~@r dille yaz@lm@s# ders ki- tab@ndan kork... So%zun ag~z@n@ deg~is#tirmek ic#in: [Dellu%seyinlerin Dis#ikitli'ye Hat@b@n k@z@n@ m@ al@yorlar?] dedim. [Heye,] dedi Necip C#avus#. [Sinisi du%n gitmis#. Yar@n belli olur verip vermeyecekleri.] Ali ag~a: [Siniyi bugu%n yedilerse, verimker oldular, de- mektir,] dedi. Necip C#avus#: [Ama siniyi yemeynen biter mi? Iki bin diyor- mus# Hat@b. O s#eleklisine.] O%g~retmen: [Co#ocuklar birbirine severse, paran@n koplay@n@ bulurlar can@mn.] Hoca: [Gine sevmek diyor o%g~retmen. Halbuki k@z se- vilmez sat@l@r. Og~lan da sevmez, k@z aran@r, bulunur og~lana. Bak bunlar ko%yu%n altucundan girdiler u%st < P 45.> uncundan c#@kt@lar da kimse k@z vermedi. Hatib verdi. Hat@b@nkini al@yorlar.] [kaynanada is# yok.] dedi Osman ag~a. Necip C#avus#: [Is# kaynanada,] dedi. [O%yle oldug~u deg~il mi, Pulus bile dul k@z@n@ vermedi, Urgus#'u...] Hoca: [O bu deg~il. Allah yazg@s@n@ bulanadan gezdirdir adam@. Vars@n s#elekli olsun; demek aln@n@n yazg@s@ buymus#. Ne c#@kar s#elekten, kocas@na bag~li, kayna nas@n@n, kaynatas@n@n, yumus#unu tutar oldu mu ye- ter. Gelinlik go%steris#inen olmaz...] derken sofralar geldi o%nu%mu%ze ac#@ld@. Do%rde bo%lu%ndu%k. Sofralar se- kizer kis#ilikti. Yufkalar@ kucacag~@m@za ald@k. Her sof- rada do%rt kara tahta kas#@k. Ikis#er kis#i deg~is#tirerek kullanacag~@z. Gerc#i pila*v, pelte, ekmeg~i sokum yapa- rak da yenir. O%nce sog~anl@ yumurta geldi. Her sofran@n orta- s@na birer sahan konuldu. Sog~andan yumurtadan bas#ka s#eyler de vard@ sahanlarda. Sald@rd@k. Birer ikis#er lokmada bos#altt@k sahanlar@. Ard@ndan yah- nili pila*v. Bulgar, et sog~an, mercimek, nohut, su ve daha bas#ka maddeler birbirine kar@s#@nca ates#te, lez- zetli bir yemek olmus#. Bug~usu u%stu%nde... O da bit- ti. Pelte geldi. Ard@ndan hos#af buz gibi, bir gu%n o%nce tand@ra oturtulur zaten hos#af testisi. Hos#af bitmeden [devam@ devlet, nasibi cennet, kesiri rahmet, kabulu% dua...] diye duay@ bitirdik. Bo%yle yap@lmas@ gerek. Hos#af@n artan@n@ da duan@n u%stu%ne ic#tik. Ramazan leg~eni getirdi hocan@n o%nu%- ne, su do%ktu% ibrikten. Pes#kiri uzatt@. Hocan@n elle- rini y@kamas@, cemaat@n da y@kamas@ say@l@r. Her- kes y@kayacak olsa sabah olur... Leg~eni kald@rd@ktan sonra, do%rt ayakl@ bir tah- ta (sini alt@) getirdi Ramazan. Hocan@n o%nu%ne koy- du. Osman ag~a kalkt@. Duvarda taka gibi bir yerden, y@llard@r c#@lp@g~@ c#@kar@lm@s# Mevlu*t kitab@n@ indirdi. Gaz c#@ras@n@ da indirdi tahtat@n u%stu%ne. Mu%slu%man cematt@ yeniden yerles#ti. Diz c#o%ktu%k. Ellerimizi diz- lerimize koyduk. Dinlemeye haz@r@z. Duvarlardan sarkan o%ru%mcekler, c#@ra @s#@g~@ inince go%ru%nmeye, go%- zu%me go%zu%me sallanmaya bas#lad@lar. Hoca, sag~a dog~ru kitab@ ac#@yor. Ama Su%leyman C#elebinin ne dedig~ini anlayacag~@z s#imidi. Anlayacag~@z da, anlad@- g~@m@z ic#in , Kur'an dinlerken duydug~umuzdan daha c#ok s#ey duyacak, duygulanacag~@z. Her vakit de bo%y- le oluyor. Bunu hocaya da anlatamazs@n, s@rf anla- d@g~@ ic#in, [Mevlu*t] deyince deli olan cemaata da. Bunu, az da olsa anlayarak dinlerler. Kur'an@ ise hic# anlamadan, sallana sallana, sanki [Acaba ne di- yor, sorguya nas@l c#ekileceg~@z, S@rat'@ nas@l gec#ece- g~iz, Cehennemde nas@l yanacag~@z... Onlar@ m@ anlat@- yor ki...] dercesine dinlerler. Son dakikada kad@nlara haber edildi. Onlar gec# bas#lam@s#lar anlas#@lan yemeg~e. Yar@m koyup geldi- ler, diyordu Ramazan. Ag~@zlar@ yu%zleri sar@l@ kap@- n@n arkas@na c#okus#tular. [Allah ad@n zikredelim evvela*,] [Vacip oldur cu%mle is#te her kula...] Mevlu*t bas# lad@ ve Mevlu*t Hoca incelterek, uzatarak, makam@n- ca okuyor... Belli yerler geldikc#e ayag~a kalk@yoruz: [Salli a*la* seyyidina* Muhammet ve aleyhe ya...] ya- kar@s#@n@ okuyoruz. Mevlu*t Hoca yorulunca Necip C#a- vus#un o%nu%ne al@yorlar sinialt@n@; o devam ediyor. Kad@nlar@n go%zleri zaten yas#l@ dumandan. [Annei, du%rdanesi... U%c# melek geldi elinde u%c# s#is#e v.s.] den- dikc#e, her uyak onlar@ duyguland@rmaya, go%zlerini yas#artmaya yetiyor. < P 47.> Mevlu*t bas#tan sona okunmaz. Okuyan@n katla- nabileceg~i kadar ve yine okuyan@n kendi sec#tig~i yer okunur, dinlenir Hocayla Necip C#avus#, bir buc#uk saat kadar, bas#tan bas#layarak okudular. Yu%rekten okudular; can@na deg~di milletin... Ramazan, elinde- ki helkeye saps@z fincan@ dald@r@p c#@kararak s#erbet dag~@tt@ s@radan. En sonunda gereken duay@ yapt@k; [Bizi, senden korkanlar@n bas#@nda eyle! Senden korkmayanlar@n s#errinden esirge Yarabbi!..] Hep birden: [Amin!] dedik. Kad@nlar namaz k@lmak ic#in yerlerine gittiler. Bizimkilerden aptesti bozunlanlar tazelemeye c#@kt@- lar. Biraz sonra iki s@ral@ safta kibleye kars#@ durduk. Mevlu*t Hocaya [kametc#i] oldu Necip C#avus#. Namaz bas#lad@; bizi korkanlar@n en o%nde gideni yapacak namaz... MASABAS#INDAN UZAKTA Alt@ saatir kat@r s@rt@nday@z. Yola benzer bir ye de yok orman@n ic#inde. Kat@rlar@n ayaklar@ kay@- kay@veriyor. Inis#in ettig~i bir ayr@, c#@k@s#@n ettig~i bir ayr@... Ha babam, de babam; hayvanlarla birlikte biz de c#abul@yoruz. Gu%n as#ag~@ya salland@; varacag~@- m@z ko%yu%n imi timi yok daha. Aks#am karanl@g~@na kalmadan yetis#ebilsek de gu%ndu%z go%zu%yle okul in- s#aat@n@n durumunu bir go%rebilsek; sabah erkenden o%teki ko%ye yollanmak mu%mku%n olacak. Mu%du%r zay@fc#a oldug~undan, en zay@f kat@r@ ona la*y@k go%rmu%s#lerdi. C#etin ceviz gibi ne ediyor edi- yor, gene en o%nde gidiyor. Ne de k@s@lmaz sesi, bit- mez so%zu% varm@s#. Daldan dala deg~is#tiriyor konus#- < P 48.> mas@n@, fakat bir tu%rlu% bitirmiyor. Genc#lig~inde yay- ladan inerken yapt@klar@ at yar@s#@ndan tutun, ilk o%g~retmenlik y@l@nda gece okul penceresinden nas@l atlad@g~@n@, mu%fettis#lig~inde o%g~retmenlere toprak al- mak ic#in ko%y ag~alar@n@n sakallar@n@ tutamlad@g~@n@, Hasanog~landa s@rt@yla tas# c#ektig~ini, kendisindeki meyva sevgisinin sebep ve tarihc#esini... en ince noktalar@na kadar anlat@yor. Bes#er-onar ad@m ara- l@kla arkas@ndan gelen do%rt kis#iye yettig~i gibi, biraz@ da artiyordu gu%r sesinin... Ins#aat denetmeni Saim, kucag~@ndaki c#ifte tu%feg~ine bakarak yutkunuyor, [Gec#enki yolculukta bir Kaya Bu%lbu%lu%nu%...] diye- rek konus#mak istiyor, ama mu%du%r, [tecru%belerime istinaden...] diye giriveriyor araya... Mu%fettis# Hu% seyin'le ben boyuna dinliyoruz. Ben yer yer fay- dalan@yorum da so%ylenenlerden. Mu%teahhit Cemal, kasden arkada kal@yor, s@cag~@ s@cag~@na, aks#am Du%m- bu%llu%'nu%n yeni filminde go%rdu%g~u sahneleri anlatma- ya c#al@s@yor... C#al@s@yor ama, o%ylece kal@yor. Mu%du%ru%n go%nlu% cos#tu birinde: [Eh be!] dedi. [Daireymis#, evrakm@s#, lokantay- m@s#, ku%lu%pmu%s#, kahveymis#, hepsi yerin dibine! S#u ug~ultuya bak ag~ac#lar@n aras@ndaki. S#u kus# olup uc#a- s@m geliyor benim de..] C#ubug~u kat@r@n kabalar@na vurduktan sonra havaya kald@rd@. Gemi c#eke c#eke kat@r@ h@zland@rarak yanlamas@na uc#uyor... Kars#@ dag~larda duman@ c#@kan orman yang@nla- r@ go%ru%nu%p duruken, birisini de yolumuzun u%stu%n- de go%rduk. Yang@n bas#layal@ c#ok olmam@s#. C#amlar c#at@rdayarak devrilirken, adam@n biri de yang@n@ genis#letmek ic#in c#abal@yor bir yanda. Hic# ummaz- ken, dag~bas@nda birkac# yolcunun go%ru%nu%vermesi hos#una gitmedi adam@n. Yap@n@p kac#maya yeltendi. < P 49.> Saim Bey c#ifteyi c#evirince kac#amad@; yan@m@za gel- di. Kimlig~ini saptad@k. Orman@ nic#in yakt@g~@n@ sor- duk bir su%ru% o%g~u%tten sonra. [Ekeceg~im. Ekip de ekmeklik kald@racag~@m. Avuc# ic#i kadar toprag~@m yok ekmek ic#in,] derken sapsar@ kesildi o kans@z benz@. B@rak@p yu%ru%du%k. [Maarif, ah maarif!] diyordu Mu%du%r. [Nas@l edip de anlatnal@ bunlara ki, bu yem- yes#il ormanlar yurdun gu%zellig~i ve servetidir. Do%rt avuc# arpa kald@r@p da kursag~@m@ dolduracag~@m di- ye bu yes#illig~i ates#lemek, vatan hainlig~i yapman@n bir c#es#ididir..] [Cahillik zor efendim; bu dag~larda bos#una kos#- turmuyoruz okul yapt@rmak ic#in..] dedi denetmen Saim. Mu%du%r: [Cahillik bir, bir de inat var bunlarda. Y@llard@r denmedik kalmad@ orman yakman@n zaralar@, ko%- tu%lu%kleri ic#in, bir kulag~@ndan girip, o%tekinden c#@k@- yor seninkinin, kendini du%s#u%nu%yor. Memleket s#uuru yerles#memis#...] diye kars#@lad@. Hani kul bunalmay@nca H@z@r yetis#mez derler. Dilimizin damag~@m@z@n, susuzluktan iyice yand@g~@, maarif ve orman da*valar@n@ nerdeyse unutup derdi- mizi du%s#u%ndu%g~u%mu%z bir anda, hayvan@nda iki sepet c#at@l@ bir yolcu c#@kt@ kars#@m@za. Daha dog~rusu Mu%- du%ru%n kars#@s#na c#@kt@. En o%ndeo vard@ c#u%nku%. Yu%k- teki u%zu%mmu%s#. C#antas@n@n dolusunu iki kilo saya- rak veriyordu. U%zu%n@u%n kilosu yirmibes# kurus#. Hem u%zu%m o%lc#tu%, hem konus#tu mu%rdu%rle: [Nerden olursun?] [Nivil'den.] [U%zu%mu% nereye go%tu%ru%yorsun?] [Bizim kazaya; satmaya.] < P 50.> [Aks#ama varabilir misin?] [Geceye.] [Yar@n satars@n gayr@?] [Evet. Yar@n haftan@n pazar@.] [Orda da ayn@ fiyata m@ vereceksin?] [Tabi. Yirmibes# kurus#a verecem.] [Ne tutar?] [40-45 kilo geliyor bu iki sepetin dolusu. Her y@l birkac# yu%k satar@m. Gec#imimiz bunun u%stu%ne..] [Demek on lira falan eder.] [Pek tutmuyor. O%g~leye kadar satamazsam, on kurus#tan verme de var. Bir kile c#avdar ederse, o%g~u%- tu%r dag~a c#@kar@m yar@n gece, eve do%nerim yani...] [Gece mi?] [Gece. Du%n kestim, haz@rlad@m bu u%zu%mu%. Bu- gu%n gece yar@s@ var@r@m kazaya. Yar@n o%g~lene is#im zor biter. Deg~irmene gitmek de var. Bayag~@ gece bile zor c#@k@l@r. Neyse, ay @s#@g~@ varolsun...] [U%c# gu%n sag~lam!.] [Daha bal da arayacam bey. U%stu%nu%ze iyilik, bir og~lum var benim, ko%leniz, 18 yas#@nda. Do%rt-bes# y@ld@r yatalak. Ince hastal@km@s#. Ko%ydekilerin c#og~u o%yle. Anas@ da yata gitti. Kim sag~lam ki?.. Ona bal bulacam is#te. O%teygu%n yeni bir hoca geldi de, okudu u%fledi. [Kur'an@ Kerim takada dururken u%s- tu%ndeki tozu on kas#@k bala kat@n, yedirin,] dedi. [Gec#mis# olsun. Iyiles#ir insallah.] [Allah raz@ olsun; cu%mleninkiynen... U%stu%mu%z bas#@m@z da culad@. Ig~ne, iplik, birkac# du%g~me de ala- cag~@m.] U%zu%mcu%, yu%ku%nu%n hafifledig~inden, biz de um- mad@g~@m@z bir yiyecek buldug~umuzdan memnun, ay- r@ld@k. Salk@mlar@ s@y@r@p s@y@r@p at@yoruz. Yedikc#e < P 51.> kafam@z da yerine geliyor. Mu%du%ru%n keyfine hic# di- yecek yok. Saim Bey: [C#ok s#u%ku%r Yarabbi,] deyip ag~z@n@ sildikten sonra, c#ubug~unu dikene, yetis#tirene, sata- n@n babas@na rahmet okudu. Bu arada u%zu%mcu%nu%n so%nu%k go%zleri, burus#uk derili ince boynu, kirli be- deni ve yamal@ giysileri go%zu%nu%n o%nu%ne yeniden gel- di anlas#@lan: [Ac@d@m herife,] dedi. [Hali peris#an f@karan@n. Derdi bir deg~il, iki deg~il. Paran@n k@ymetini anl@- yor insan onu go%ru%nce..] Mu%du%r Bey: [S#u ormanlar@n tad@n@ c#@karmak ic#in, onun gi- bi olmay@ ne kadar isterim. Ama ne mu%mku%n. Son- ra, ne derdi var adam@n sanki? U%zu%mu%nu% satacak, onun paras@yle ekmeklik alacak. Temiz hava, temiz su. Daire yok, evrak yok. Du%nayan@n gu%ru%ultu%su%nden. s@k@nt@s@ndan haberi yok. Masan@n bas#@na gu%nde se- kiz saat may@s#@p oturmak yok. Yas#amak be! Yas#a- mak budur is#te. [Ne hos# yas#ar s#u ko%ylu%ler, gece gu%ndu%z sefa su%rer.] Ah, gene ak@lma geldi bu mars#.] [Bir hesaptan o%yle,] dedi Saim Bey. Mu%du%r: [F@karal@k dert deg~ildir bir kere. Ne kadar mes'uttu go%rdu%g~u%nu%z. Ko%ylu%mu%z manevi* bak@mdan o kadar zengin, mukaddesat@na o kadar bag~l@ ve mi- safirperverlikte, an'anelerine bag~l@l@kta o kadar ile- ridir ki, milli* duygusu da o derece yu%ksek olan bu ko%ylu%lerin, ufak tefek eksikliklerini go%ru%p de, ko%y- lu%mu%z fakirdir, geridir diye c#@rp@nmak en az@ndan milli* duygu noksanl@g~@n@ go%sterir ve de vatan ha- y@nl@g~@n@. Allah korkusu zay@flad@; genc#lig~in ahla*k@ bo-

zuldu. Dua edelim o da du%zelsin. Hamdolsun ko%ylu%- nu%n her sevi istedig~imiz gibi...] Bana do%nerek: [Deg~il mi?] dedi. MEKTUP Yu%ksek bir Tu%rk ko%vlu%su%ne; Derunu dilden, canu go%nu%lden pek sevgili Is- mail ag~a, go%ndermis# oldug~unuz tarihsiz mektubu al@nca derecesiz memnun oldum. Kurban@ oldug~um Ulu Mevla* sizleri de memnun etsin. Nas@ls@n@z, iyi misiniz, iyi olman@z@ da Mevla*dan dilerim. Benden de bir mikdar sual edecek olursan@z, hamdolsun can@m sag~d@r. Senin her vakit dedig~in gibi, o%lmedi- g~imi onmad@g~@ma sayarak katlan@p gidiyorum. Her ne kadar can@m@n s@k@ld@g~@ s#eyler oluyorsa da, gayr@ ald@rm@yorum. tavs#an derisine katlan@r, ne ola- cak. Bir ayd@r go%zlerim yolda kald@. Hani bana so%z vermis#tin: Dudu ninemi getirecektin de doktorla- ra go%sterecektik. Dizlerinin s@z@s@na bir c#are araya- cakt@k. Gayr@ gelmeyeceg~ine akl@m yatt@. C#u%nku% mektubunda: [Gec#ende Kozanag~a H@c@b@n bag~lar@n- dan bir canavar (kurt) o%lu%su% bulmus#,] diyorsun. [Yahnili'nin dam@nda derisini yu%zdu%k. Millet bas#@- na biriktiyse de, dis#lerinden birini de ben ele ges#ir- dim. Sen, benim de, Dudu nineyin de evla*d@m@z sa- y@l@rs@n. Canavar dis#ini bacag~@n@n aras@na bag~lad@k. Ya yeg~enim, Allah kimseye dert verip de derman aratmas@n. Allaha su%ku%rler olsun, ettig~imiz hay@r yerini bulmus# da, merhem yaraya kars#@ geldi. Cana- var@n disleri nas@l kap@s kap@s gitti go%rseydin. En

biri Hasan c#avus#tan kimseye s@ra gelmedi. Iki ta- nesini ald@. Gelininin kulag~@ duymaz olmus; birini onun koynuna koydu. Kar@s@n@n da koltug~unun al- t@nda meme gibi bir c#or tu%redi. Dis#in birini de onun koluna bag~lad@. Bir dertliymis# ki millet, bin cana- var o%ldu%ru%lse dis# yetmeyecek. Hort Osman'@n kar@s@ da ag~laya ag~laya gitti. [Bes c#ocug~um yas#amad@ da, t@vgam@ do%kmesi uc#un bir dis#i vermediler,] diye. Harman veresiye ikis#er liradan verdi dis#leri Koza- nag~a.] diyorsun. Gerc#i kendi derdinize kendinizin c#are bulmas@ iyi ya, gelseniz daha iyi olurdu. Gene de bir du%s#u%n, dis# s@z@y@ kesmezse, al gel bir go%ste- relim. Ben s#imdilik burday@m. Bir de diyorsun ki; [Kis# gireli o%len c#og~ald@. Ko%- ye k@ran m@ girdi ne, mezarl@ktan hic# kalabal@k ek- sik olmuyor. Hastalan@p o%lenlerden bas#ka H@g~d@t'@n og~lu Bektas#'@n da Etem'in ah@r@nda sav kazarken ayag~@na bir tas# belig~i du%s#tu%. O%g~retmenin zoruyla hastahaneye go%tu%du%ler. Atlar c#amurdan arabay@ c#@- karamam@s#, peris#an olmus#lar yolda. Doktora gec# kalm@s#lar, yara azm@s#. Bas#tan savma sarm@s#lar, geri ko%ye salm@s#lar. Zaten arabac@ Dede'ye [o%lu%r!] de- mis# doktor. Parmaklar@ mosmordu. Ko%ye gelince daha morard@. Bir buc#uk gu%n mu% ne durdu, sonra o%ldu%...] C#ak@r'@n Pevriza. Bila*l'@n Meliha; diye yirmi ta- ne o%leni sayd@n, beni de ag~latt@n. [Yahya Hoca o%l- du%, ko%y bomdos# kald@,] diyorsun hele, cu%mlenizin bas#@ sag~ olsun. O%lecek adam m@yd@ o. Ko%ylu% kime su%rdu%recek y@ld@z@n@? As#ag~@ oban@n us#ag~@n@ kim okutacak gayr@. Dedig~in gibi, Somuncanun og~lu onun yerini tutarsa c#ok iyi olur. Onun yetis#tirmesi deg~il mi zaten? demek hafta gec#miyor birkac# du%gu%n oluyor? Allah genc$lerimizi bas$adan go%nendirsin. Yaln@s, Asi- ye'nin og~lu ko%tu% etmis$ o is$i. Du%g~u%n dam@na as@lma- s@ ic$in okulun bayrag~@n@ vermedi diye o%g~retmene bask@n yap@l@r m@? Yak@s$t@ramamd@m ona. Anas@ ola- cak da gitti demek o%g~retmene: [Sen ver bayrag~@; seni ipe c$ekseler, ipten alacak olan ka*tip og~lum,] dedi o%yle mi? Bir de, [ko%y ka*tibinin deg~ril, herhalde hocan@n k@sk@rtmasiyle oldu bu,] diyorsun. Eg~er o%y- leyse Ismail ag~a, dinin hakk@ ic$in so%yle Osman Ho- caya, bunlar@ b@raks@n da, ellerin memleketinde ezan okundu mu Alanyurt ko%yu% gibi yerden duyulu- yor. Hoparlo%r tak@l@ minarelerin do%rt bir yan@nda. O da gu%zel gu%zel ezan@n@ okusun, namaz@n@ k@ld@rs@n. O%g~retmenin c$ocuk ic$in gelip de onu s@k@s$t@rmas@ dog~rudur. Kanun o%yle emrediyor. Can@m, orda da var din dersi. Neye bo%yle go%zu%nu%z doymuyor? Bir gu%nde mi c$ocuklar@n karnma koyacaks@n@z Kur'an@? Ah s$u s@byan mektebi bir serbest olsa yeg~enim; [bo%y- le havadis varsa yaz,] diyorsun. Ne diyeyim s$imdi Ismail ag~a? Sanki yasak diye y@llard@r c$ocuklar@n@z@ hocalar@n o%nu%ne kat@p okutmam@s$ gibi konus$uyor- sun. Gel etme bunu. Hem yeni haberlerim var size. Bas$bakan@m@z dedi ki o%teygu%n, [Tu%rk Milletri mu%s- lu%mand@r ve mu%slu%man kalacakt@r. Evla*d@na ve ge- lecek nesillere dinini telkin etmesi, onun esas@n@ ve kaidelerini o%g~retmesi ebediyen mu%slu%man kalma- s@n@n mu%nakas$a go%tu%rmez bir s$art@d@r.] Eg~er bu so%z- de anlamad@g~@n@z yer olursa, o%gretmen size anlat@r ne demek istedig~ini. Ortaokullar@m@za da din dersleri konacak. Hademeyi hayat@n u%cretleri de artacak. Zaten gazeteyi de adresinize postal@yorum. Mezarl@ Han@ yoklay@n. Bu havadislerin hepsini ora- dan okutur, dinlersiniz. Tezzav'a so%yle: [Hani ya du%nya mu%slu%man du%nyas@ olacakt@, Abdu%lhamid za- man@ndaki gibi, nerde?] deyip durmas@n bir daha. Gazeteyi iyi dinlesin. Her s$ey birden bire olur mu? Yavas$ yavas$ olup gidiyor is$te... Go%zleriniz ayd@n! Eg~er mektubum okunurken odada bulunmaz- sa, Karaca'ya da so%yle, o da [Cela*l Bayar@n hic$ gu%- nu%nu% go%remedim,] deyip durmas@n. Emeklilerin maas$@ da art@yor. Gazetede bu havadisi de bulup okutun. O harpte parmaklar@n@ do%ktu%ru%r de, onu du%s$u%nmezler mi? [Ismet Pas$ay@, Cela*l Bayar'@ hic$ go%rmu%yon mu,] diye soruyorsun. Valla u%stu%mde Allah Dedem var, go%rmu%yom. Go%ru%rsem yazar@m. Ikisi de sag~. Gec$en- de bir arkadas$, Ismet Pas$an@n evine gitmes$, c$ok gu%- lec$ imis$. Ona su%tlu% kahve ic$irmis$. [Memleketin istikbali parlakt@r,] demis$. Yani iyiles$ecekmis$... Bas$ka ne deyim bilmem ki. Havadis havadis di- yorsun boyuna. Gazeteleri kar@s$t@r@yorum. Du%nya- n@n gu%nu% gu%nu%nu% tutmuyor. Her gu%n neler oluyor. Is$te bunun ic$in, elim yettikc$e sizlere gazete yollu- yorum. Mahkemeye gelip gidenlere s@k@ tenbih edin, handa koymas@nlar. Yaln@z ben bir iki daha say@s$- t@ray@m da, [ben gazeteden deg~il, havadisi senden istedim,] deme. O%teygu%n Pantik Ali'ye so%ylemeniz ic$in yazm@s$- t@m hani, pehlivan Yas$ar hasta diye. O bilir Ya- s$ar'@. Odas@n@n duvar@nda resmi as@l@ Yas$ar'@n. Ona de ki: Yas$ar iyiles$mis$. Go%zu% ayd@n olsun onun da. Yunan@nan aram@z gene iyiles$meye yu%z tuttu. Eski du%s$man dost olmaz; es$ek derisi post olmaz, deme. S$u du%nyada he@imiz bir gec$im ic$in kos$tu- ruyoruz... Allah@n izniyle K@rbr@s adas@ da bizim ola- cak. Siyasetle hakk@ndan geleceg~iz o Yunan@n. Tu%rk milletinin yapam@yacag~@ hic$ birs$ey yoktur. C$olak Ali'yi, Hac@ c$avus$'u de dinledim durdum sizler- le beraber. Ac$, susuz, ayak yal@n, bas$ yal@n, odun parc$as@ynan su%rmu%s$ler ko%tu% Yunan@. S$imdi duma- n@m c$@kar@r@z alimallah. C$atamaz gayr@ bize. Ne dese, sopam@z@n tad@ damag~@nda... On gu%n o%nce burada y@lbas$@yd@. 1955 y@l@ c$@kt@, 1956 y@l@ girdi. O gu%nlerde bir de parti kuruldu yeni. Ad@n@ [Hu%rriyet] koydular. Hu%rriyeti de o%g~- retmen size ac$@klar. S$una gu%c$ gu%c$ yetmiyor, buna gu%c$ yetmiyor, diye say@p, bir de, [bunald@k iyice altayd@r bir pil bulup radyonun birini is$letemedik,] diyorsun. Buray@ go%r- sen akl@n s$as$ar. T@rnak kadar s$eyler bes$ yu%z - bin lira. Ad@n@ bile bilemeyiz bizler. Her s$ey de ona go%re. O%teberi alman@n s@ras@ deg~il. Aman@n, siz siz olun, yag~@n@zla kavrulmaya bak@n... Bekir ustan@n Mustafa'y@ go%rdu%m iki gu%n o%nce. Zaman buldukc$a giderim Hergele'deki muhacirin kahveye. Mustafa'n@n so%yledig~ine go%re, derenin k@y@- s@na yapt@rd@g~@m apdeshaneyi y@kt@rm@s$ muhtar. Bas$ka yer bulamam@s$ da oraya yapt@racakm@s$ S@b- yan Mektebini. Size mektep de la*z@m ama, unuttunuz mu, hani bir mu%fettis$ geldi de gitmesi ic$in herife abdeshane go%steremedik. Sonra derenin iki gec$esi- ne no%betc$i durduk da is$ini go%rdu%? Bunlar size de, ko%ye de iyilik getirmez, y@kma- dan yapmal@ bir is$i. Osman emminin og~lu Karpiz Yusufu da go%r- du%m, kahvede. U%stu% bas$@ erimis$. Allahl@k olmus$ iyi- ce. Sekiz ayd@r burada ama, hic$ go%rmemis$tim. Hele kumar damlar@ndan c$@k@p da kahveye geldig~i ya iki ya u%c$ olmus$. Kazan@rsa bes$ kurus$, hemen o aks$am u%ttu%ru%rmu%s$. Hems$eriler bo%yle so%ylediler. Daha ge- leli s@rt@ndaki is$lig~i go%mleg~i c$@kar@p, y@kamad@, de-

diler. Ko%yle nas@l giydiyse, o%yle duruyor, gerc$ek- ten. Bit alm@s$ her yan@n@. Osman emmiye de de eli kandaysa b@raks@n gelsin; go%tu%rsu%n s$u og~lan@. Bu kez bu kadar. Sonra gene yazar@m. Siz de beni havadissiz komay@n. Bes$ vakit namazda hay@rl@ dualar@n@s@ bezler; daima s@hhat ve a*fiyette olma- n@z@ Ulu Tanr@dan niyaz eylerim. Bu%yu%klerin ellerin- den, ku%c$u%klerin go%zlerinden o%perim. Dede emmiye K@rp@k Idris'e, Du%du%n Ag~aya ve bana sela*m yok mu diyen koms$ular@n cu%mlesine sela*m ederim. Bizim Cinavlar@n odas@ndaki okuyan efendiye ve dinleyen cemaate ayr@ ayr@ sela*m ettikten sonra odalar@n@n cemiyetiyle birlikte Kel Hac@ya ve topal Mehmed'e de ayr@ca sela*m eder, Hat@rlar@n@ sual ederim. Baki sela*m, cu%mleniz Hu%daya emanet olas@n@z. Dedig~im gibi, Dudu ninemi ihmal etmeyesin... 10 Ocak 1956 S$U SORUN Gu%nes$li bir S$ubat ikindisi. Kas@m Onbas$@n@n duvar@ dibinde on kis$i var. Kimi oturuyor; kimi uzanm@s$ yat@yor. Tosduk Bayram, ayag~@ndaki na- l@nlar@ f@rlatm@s$, s$apkas@n@ bas$@n@n alt@na alm@s$, yu%- zu%koyun yat@yor. Tabans@z c$oraplar@ndan, ayaklar@- n@n alt@ go%ru%nu%yor. Yatt@g~@ yerden konus$uyor: [Dedig~im gibi is$te; bu ortada benim og~lan@n ad@ an@ld@ m@, u%stu%ne daha bir ha*fiz an@lmayacak...] Gu%ru%ltu% c$oktand@r devam ediyordu. Evden c$@kan Kas@m Onbas$@, k@zg@nd@: [Dilimde tu%y bitti so%yleye so%yleye,] dedi. [Siz vars@n@z diye tavuk cu%cu%k c$@k@yacak m@ kap@n@n o%nu%ne? S$eyta-

n@n@zdan bulun dedim, bulmad@n@z. Sonunda Toklu'- nun og~luna do%ndu%ru%ru%m birinizi.] [Tavuk cu%cu%k, yay@lacak yer mi bulamad@?] dedi Koca Mevlu*t. [Deyis$ deyis$ anlay@s$: Senin geli- ninde k@z@nda so%zu% yok kimsenin. Dog~ru konus$ da can@n dog~ru c$@ks@n. Yedik mi duvar@n@?] [Toklu'nun og~lunun la*f@ da ne arar burada?] diyerek dog~rulup oturumuna geldi Deli Durmus$. [Yahya Hocan@n penceresini go%zetlemis$ de, hoca- n@n og~lu c$ekip yap@st@rm@s$ kurs$unu. Amma etmis$- ler... S$imdi sen onu so%yle: Var m@ gelinine, k@z@na yan bakan?] Koca Mevlu*t: [Yok can@m,] dedi. [Kim yan bakacak. Hoca- n@n gelinine bakm@s$lar amma, deg~er de ondan. So%z gelimi, bunun gelinine u%c$ saat o%zendiyse Allah, ho- can@nkine u%c$ gu%n o%zenmis$tir...] [O%yle ya,] dedi Deli Durmus$. [Hocan@n gelini uc$un diyar diyar beyaz toprak aram@s$. Eliynen ok- s$aya oks$aya gu%zelce yapm@s$. S@vam@s$ yeniden du%- zenlemis$. Kolay@nan m@ olur o yu%z, o gu%zellik? Ya senin gelin? Harman yerinin c$amuru gibi pis bir C$amur gec$mis$ Allah@n eline, s$o%yle tasarlay@vermis$. Parmag~@n@ tak@p iki as$ag~@dan, bir yukar@dan del- mis$; al sana bir insan. Bunu mu dedirtecektin ya- ni!] Onbas$@ tekrar evine girdi. [La*f@m@z@ yar@m koydu deyus,] dedi, Tosduk, gene yatt@g~@ yerden: [Ikide bir gelip so%ylenmese edemez. Ulan buras@ ko%yu%n meras@ say@l@r. Sana ge- lene dek hic$ mi gelin sahibi olmus$ yok? Senin geli- nin var diye millet diriliksiz mi kals@n?] Eski so%- zu%nu% hat@rlayarak ekledi: [Var mal@m@ ug~runa do%-

kecem bu og~lan@n. Konya'daki mi, Kayseri'deki mi, hangisinde derin hoca varsa, oraya go%nderecem.] Mevlu*t Ag~a: [Iyi ya, burdayken iyi olmazsa c$ocuk, orda da iyi olmazm@s$. O%teygu%n pazarda sapmazl@ Hac@ Der- vis$ anlat@yordu...] dedi. [Sar@ Ha*f@z ne demis$ bi- liyon mu?: Osman Hocaynan ben oldukdangilli, as$a- g~@ oban@n (mahallenin) us$ag~@na hic$ bir hocan@n okut- tug~u us$ak c$@kamaz bu kalemde...] Deli Durmus$: [Gerc$i hocan@n iyisi bas$ka ama, bizim gibi man- kafalardan da var: As$ag~@ obal@lar para esrigemiyor- lar. U%c$ kile veriyorlar c$ocuk bas$@na. U%c$ hocaya bo%lu%s$tu%rdu%ler c$ocuklar@m. Ic@k fazla versek bizim Yukar@ Oban@n c$ocug~unu okutacakt@ Sar@ Ha*f@z. On- dan vazgec$tim, bir hoca daha tutamad@k da ona yanar@m. Doldurduk Yukar@ Oban@n us$ag~@n@ Der- vis$'in uc$ug~una, ne suyunu al@r, ne tuzunu. Dur ba- kay@m, benimbildig~im bir Savran'@n, bir Ko%se'nin. bir de Hatib'in ah@r@nda, u%c$ yerde okuyor As$ag~@ Oba- n@n us$ag~@.] U%c$u%nden gerisi la*fa kar@s$m@yor, bunlar@n ko- nus$tuklar@n@ dinler go%ru%nu%yorlard@. Onlar@ ilgilen- direcek bir yan@ yoktu zaten konus$ulanlar@n. S$im- dilik, ne Kad@ M@st@g~'@n, ne Masrafs@z Mehmed'in c$ocug~u var. Cibininkiler dog~ar dog~ar o%lu%r. Birisini olsun yas$atamazd@ zavall@, Kamal@ysa, kar@y@ babas@ evinden getiremiyor bir tu%rlu%. Uzan@p kara kara du%s$u%nmek geliyor elinden. C$apakl@ Veli, Bozog~lan ve Topal Mevlu*t ise, du%nya evine girmek ic$in bin- lerce lira bilet paras@ndan bas$ka du%s$u%ndu%kleri yok... Tosduk Bayram dog~ruldu. Yeleg~in cebinde sar- k@p duran tabakay@ c$@kar@p bir [Go%kleme] sard@.

C$opur yu%zlerini kapatm@s$ olan sakal@n@n ic$ine iki elini iki yandan sokarak kas$@d@ktan sonra s$apkas@- n@ da tu%ysu%z bas$@na koydu. C$akmak demirini c$@- kar@p, ku%t ku%t vurmaya bas$lad@ tas$a. Gu%c$ bela* si- garas@n@ yakarken bir o%ksu%ru%k no%beti geldi. Neden sonra. Kas@m Onbas$@ya olan o%fkesi gec$memis$ gibi: [Deg~il kardas$@m deg~il. Deg~il Sar@ Haf@z, As$g~@ Oba- l@lar gidip de C$ekic$leli S$@k Baban@n og~lunu hoca getirseler, yine c$@kamaz us$aklar@ bizimkilerin kar- s$@sma. Hele benim og~lan@ derseniz, is$ cilis deg~is$ir. Daha sizinkiler bir kerecik aktarmadan Kur'an@, benimki yar@s@n@ ezberledi bile. Allah diyenin mu- rad@ yerde kalmaz. S$imdi go%kleme mi ic$iyom, ca- n@m s@k@l@rsa ondan da vazgec$erim, nem var nem yok do%kerim ug~runa icab@nda.] Ag~z@n@ dolduran bir avuc$ balgam@, yatanlar@n u%stu%nden ta ileri tu%ku%r- du%. Tarikata yeni girmis$ olan Deli Durmus$, is$in c$ok heveslisiydi. Yukar@ Oban@n c$ocuklar@ derken, sa- dece kendi c$ocug~unu du%s$u%ndu%gu% de belliydi. Bir eliye tesbihini c$ekiyor, bir eliyle koltug~unu kas$@- yordu. P@sk@r@nca tesbihi b@rakt@. Iki elini birden ag~- z@na kapay@p p@sk@rmay@ su%rdu%rdu%. Bitince ag~z@n@ elleriyle sildi. [C$ok s$u%ku%r,] dedi. [C$ok s$u%ku%r Yarabbim, bu gu%nu%ne.] Sag~ elinin bas$ parmag~iyla is$aret parma- g~@n@ @slayarak kas$lar@na su%rttu%. Bas$parmag~@na bir tu%y yap@s$@nca, [Ali an@yor beni,] dedi. [C$ocug~un pa- ras@ tu%kendi herhalde. C$ok pahal@ym@s$ asgerlik yap- t@g~@ yer... Banka ne vakit verecek acep yem para- s@n@?] Tosdug~'a do%nerek devam etti: [O s$imdi belli olmaz, ak koyun, kara koyun.] Ayag~a kalkt@. U%stu%nu% bas$@n@ c$@rpt@. Donunu c$o%zu%p

uc$kurunu yeniden bag~lad@ tekrar oturdu. Tosduk cevap verdi so%zu%ne: [Neye belli olmaz Ian? Go%rus%nen dag~@n uzag~@ m@ olur? Go%ru%rsu%nu%z, hoca duracag~@nda sizinkilerden yirmi kile hak fazla vermezler mi ona? ben og~lu- ma, s$urdan kalk s$uraya otur demem. Aks$am sabah o kitab@n bas$@nda.] [Isterse uyumas@n. Kalabal@k oluyor, c$ocuklar suyunu alm@yorlar diyorum sana. Hangi birine bakacag~@n@ s$as$@r@yor hoca. Ucuz etin suyu.] [Ikindin gu%nu% go%rmez, kokum kokum kokan As$ag~@ Oban@n c$ocug~u deg~il mi altucu: [As$ag~@ Oban@n us$ag~@ Belinden sarkar kus$ag~@ Anas@ gider bay@r as$ag~@ Babas@ dolna@r Kocadag~@.] Deli Durmas$'un cevap vermesine kalmadan, iyi adam so%zu%nu%n u%stu%ne gelir dedikleri gibi, hocan@n dag~@rr@g~@ din kurtar@c@ yavrulardan bir ku%me de so%z- lerinin u%stu%ne geldiler. Bizim ag~alar@n u%c$u%nu%n c$o- cug~u da bu ku%mede. Boyunlar@nda keseler as@l@. [Durun!] deyip eg~lediler c$ocuklar@. [Yar@s$t@ral@m m@?] dedi Tosduk. Deli Durmus$: [Olur!] dedi. [Pila*vdan do%nenin kas$@g~@ k@r@ls@n. Halep ordaysa, ars$@n burada.] Koca Mevlu*t, as$ag~@ basmad@: [Getirin!] dedi. [Ben onun babas@ysam...] [Bak bakal@m Hocafendi, bizim og~lanlar@n han- gisi iyi okuyacak?] diye, oradan gec$mekte olan o%g- retmeni do%ndu%rdu%ler. O%g~retmen eline c$ocuk verme- yen hocalarla, c$ocuk babalar@yle ug~ras$a ug~ras$a yo-

rulmus$, fayda etmeyince, eline gec$en birkac$ c$ocuk- la yetinmis$, katlan@p gidiyordu. C$ocuklar alt@ taneydi. Hocan@n yan@nda oldug~u gibi mu%slu%manlar@n en iyi, en sayg@l@ oturus$ s$ekline uyarak, s@radan diz c$o%ktu%ler. Onlar@n kars$@s@na, ora- dakiler de diz c$o%ktu%ler. Yaln@z Tosduk ayaktayd@. O%g~retmen s$o%yle ko%s$eye yasland@. [Hep odada, evde okunmaz ya kitap,] dedi Tosduk, [hayd@n bakal@m, herkes birer sayfa Kur`an okuyacak, millet dinleyecek. O%g~retmen de var ba- k@n.] O%nce, babas@ burda olmayan u%c@ c@ocug~a okut- tular. [Bismillahirrahmanirrahim] diye bas$layarak, hic$ kimsenin anlamad@g~@ birer sayfa yaz@ okudu c$o- cuklar. Mesele kekelemek veya kekelememek mese- lesiydi. Bunlar*n ic$inde, S$aps$akc@n@n og~lu en iyi oku- du. Oradakilerden bir ikisi: [Go%rdu%n mu% tavs$an alacak taz@y@,] diye so%ylendiler. [Susun!] dedi Tosduk, [Herifin og~lunu c$atla- t@p da bas$@ma is$ ac$may@n.] Kamal@ hemen f@rlad@; bir parc$a es$ek pislig~i al@p c$ocug~un cebine koydu. Nazar deg~mesin diye... [Allah sela*met versin. Mu%slu%manlar sevinsin,] diye diye, g@ptayla yollad@lar bu u%c$u%... Kald@ kendi c$ocuklar@. O%nce Deli Durmus$'unki okudu. Sarar@p solmus$ c$ocukcag~@z. Dudaklar@ tit- riyerek, [Bismillah,] dedi, kitab@n kapag~@n@ ac$t@. [Bismillahirrahmanirrahim,] deyip bas$lad@. C$ekin- cesinden k@zara k@zara okuyup bitirdi sayfay@. Sonra Koca Mevlu*t'inki, son olarak da tosdug~un og~lu bi- rinci sayfalar@ ayn@ s$ekilde okudular. [Bitti mi?] dedi o%g~retmen. [Bitti,] dediler.

[Izin var m@; ben de bir s$ey soracag~@m c$ocuk- lara?] [Hay hay Hocam.] [Peki o%yleyse. Ahmet sen so%yle: 'Bismillahirrah- manirrahim,' dedin. Ne demekti o?] [Allah bir demek.] [Gu%zel. Okudug~un sayfada ne anlat@yor?] [Allah@n birlig~ini.] C$ocug~un babas@na do%ndu% o%g~retmen: [Sen ne anlad@n?] [Allah@n birlig~i ve Muhammed'in hak peygam- ber oldug~unu...] O%teki c$ocuklara ve babalara da ayn@ sorular@ tekrarlayarak sordu. Cevaplar: [Allah birdir, demek.] [Allah@n birlig~ini anlat@yor.] [Muhammed onun hak peygamberi,] diye gidi- yordu. Tosduk: [Mu%slu%man@z elhamdu%lillah,] deyince, o%g~ret- men: [Elhamdu%lilla*h ne demek?] diye sordu. Cevap: [Allah birdir...] Gu%nes$ batmak u%zereydi. Oturman@n tad@ kac$- mis$ oturanlar ayag~a kalkm@s$lard@. S$imdi birinci se- c$ilecekti. Ama kim sec$ilecek? Babalar@n@n u%c$u% de: [Benimki iyi okudu,] diye dires$iyorlar. Dinleyicilere sorulsa, onlar da akrabalar@n@ go%s- tenecekler. O%g~retmen: [Bana kal@rsa u%c$u% de iyi c$ocuklar@n,] dedi.

[Okuduklar@n@n ne demek istedig~ini anlasalar daha iyi olurdu.] [Mu%slu%manl@k anlas$@l@r m@?] dedi Tosduk. [Mu%slu%manl@k anlas$@l@nca ne hayr@ kal@r? Allah@n emri var. Mu%slu%manl@g~@ anlayacak kafa gelmeye- cek du%nyaya. Hazreti Muhammed annard@ Mu%slu%- manl@g~@. Mu%slu%manl@k sadece okunur. Allah duyar.] [Benimki iyi okudu.] [Benimki iyi okudu.] [Benimki iyi okudu.] Ortada hangisinin iyi okudug~unu sec$ecek kuv- vet yoktu ki... Kamal@: [Dinime iman@na Bayram ag~an@nk@ iyi okudu!] dedi. M@st@k: [Dinini iman@n@ dedirtme, seninki go%z de elin- ki c$ingi parc$as@ m@ lan? La*f@n@ bil de so%yle.] [Bilmesem ne olacak?] Isli Bayram yu%ru%du%: [Sus lan.] dedi M@st@g~a. [Bayram ag~a avar yeri virmedi diye burda it gibi u%rme.] [Itin sesi geliyor. Bir evlek bostan yeri verdi de sen de kimseye so%z du%s$u%rmu%yon s$imdi.] M@st@k, Deli Durmus$ taraf@m tutuyordu besbel- li. Deli Durmus$ c$@k@s$t@: [Kim o it diyen M@st@g~a? C$enesini ay@r@vereyim c$ekilin de...] Gu%ru%ltu%yu% duyanlar orac@g~a kos$us$tular. Kad@n- lar@n bag~@rmas@ da bir ayr@: [Babas@n@n ag~z@na...] [Anas@n@n mezar@na...] Erkekler devam ediyorlar. Kimin konus$tug~u be- lirsiz:

[Kerhanecil...] [Du%rzu%...] [C$ocug@unu...] [Mercimekten ufag~@n@...] Is$i ates$leyen Tosdug~'un kolundan tuttu sonunda o%g~retmen: [Yahu Bayram Ag~a,] dedi. [Neden bos$u bos$u- na c$ene yorup koms$u koms$uyla ko%tu% oluyorsunuz? Yar@n hepimiz o%lmeyecek miyiz? S$imdi hangi c$ocu- g~un iyi okudug~unu Allah deftere yazd@. Orada o%g~- reniriz...] Tosduk bas$@yla tasdik etti: [Ya benim beynimi k@zd@ran ne ya!] dedi. [Al- lah@n bildig~ini kuldan saklamak istiyor namussuz- lar. Go%z yok mu, a*lemde? Onun kar@ld@g~@ toprak ayr@, bununki ayr@...] Karacan@n dam@ndaki c$ocuklar, bu gu%ru%ltu%den hic$ habersiz, u%s$u%su%nler u%s$u%mesinler, her aks$am yapt@klar@ gibi, gene giden gu%nes$i c$ag~@r@yorlard@: [Gu%n gel gu%n gel, K@r at@na bin gel, Sog~uk kap@n@ o%rt gel, S@cak kap@n@ ac$ gel...] C$ocuklar, yar@n sabah yeniden dog~acak gu%nce- s$e seslenis$lerinde, yu%zy@llard@r, bir tu%rlu% dog~mak ve gelmek bilmiyen birc$ok @s$@klara da sesleniyorlard@ sanki. O @s$@klar ki, hep sog~uk ve karanl@k kap@y@ ac$@p gelmis$ler, gerecek ve iyi taraflar@n@ getirip bu- ray@ ayd@nlatmam@s$lar... KARS$ILAMA

Mahkemesi olanlar, ellerine verilen gu%n ka*g~@d@- n@ yitirmezlerse, o%g~retmeni yakalay@p go%sterirler ve mahkemeye gidecekleri gu%nu% bellerler. Ama bir iki sormakla bitmez. Her restlad@klar@ yerde yeniden sorarlar. Kendisi unutur da, seni unutmamakla zo- runlu sayar. O%g~retmen her s$eyi bilir c$u%nku%. Bildik- lerini, go%rdu%klerini, duyduklar@n@ da unutmaz... Gu%n ka*g~@d@n@ daha o%nce go%rdu%klerini, duyduklar@n@ da unutmaz... durus$ma gu%nu%nu% tekrar tekrar so%ylemis$ ve s$u ka- dar zaman sonra, falanca ay@n fila*nce gu%nu% demis$- sindir. Ara uzam@s$, ka*g~@t yitmis$ veya eskimis$tir. Sor- sam bir, ne vakit gideceg~im, diye du%s$u%nu%p durur- ken, kars$@s@na c$@k@vermis$sin: [Iyi adams@n, seni du%s$u%nrken u%stu%me geldin!] diye seviniverir. [Hayrola?] dersin. [Hay@rd@r. Benim mahkemenin gu%nu%nu% unut- tum. De bir ne gu%ndu%?] [Getirdig~inde ka*g~@d@ okuyup so%ylemis$tim. Ak- l@m defter mi?] demekle kurtulamazs@n. bas$lar@ darda kal@ncaklar@ tek kis$isin.Is$te bu yu%z- den cep defterinin bir yan@n@ da mahkeme gu%nle- rine ay@rm@s$t@m. O%yle is$e yarad@, sormay@n. Tam yap@lmas@ gerekli bir is$mis$. Daha ilc$eden do%ndu%k- leri gu%n yazd@r@yordu c$oklar@. Nelerine gerekti, kor- kulu du%s$ go%rmektense, uyan@k durmas@ yeg~dir. Ka*- g~@d@ yitirmeden yazd@rs@nlar da, gerisini yazan du%- s$u%nu%n. Bunu bo%ylece su%rdu%rmek ve zevkle yapt@g~@ inanc@n@ vermek, o%g~retmenin yapacag~@ dig~er is$ler- de de ko%ylu%lerin ona yard@m@n@ sag~lar ve elbirlig~iy- le birc$ok s$eyler yap@lm@s$ olur. Bunun gibi, basit baz@ s$eyleri bilerek, ko%ylu%lerin yan@l@p ya da bileme-

dikleri anlarda s$@ppadak dog~rusunu so%ylemek de o%g~retmenin her an kars$@ kars$@ya oldug~u bir durum- dur. O%gretmen, karanl@kta yolunu bulmak ic$in ko%y- lu%nu%n sar@ld@g~@ bir deg~nektir. Bu yo%ne ko%ylu%lerin ne kadar o%nem verdiklerini belirtmek ic$in, s$u ku%- c$u%cu%k olay yeter: Ag~ac$l@'n@n iki o%g~retmeni var. Okuldan yeni c$@- k@p geldi c$ocuklar. Bir gu%n, hepimizin yapt@g~@ gibi, ellerinde birer deg~nekle yaya yap@ldak yola du%s$- mu%s$ler, ilc$eye gidiyorlar, bir toplant@ ic$in. Biri es$ekli, ikisi yaya olan u%s$ yolcu geliyor kars$@lzr@n- dan. [Sela*m.] [Aleyku%msela*m.] [Nerden gelip nereye gidiyorsunuz; kimsiniz?] [Biz, Ag~ac$l@'n@n o%g~retmenleriyiz. S$ehire gidiyor- ruz.] [Biz de Yaprakl@'dan@z. Ikindine ne kadar var; saate bir bakin.] C$ocuklar saate bak@yorlar: [Iki!] Adamlar hic$bir s$ey anlam@yor bundan. Gu%n as$ag~@ya sarkar da saat ikide kal@r m@? Neredeyse aks$am olacak. O vakit saat on ikiyi bulacak. [Yan@l@yorsunuz; saatinizde yanl@s$l@k var.] di- yorlar. Bunu so%ylerken, babadan go%rme, eski saat- ten, yani hocan@nkinden bas$ka bir s$ey ak@llar@na gelmiyor ama, o%g~retmenler anl@yor is$i. [Bizimki yeni usul, alafranga,] diyorlar. [Peki, bizim usule vurunca kac$ olur?] [...?] Olurmsuz not almalar@na yetti bu. Iki y@ld@r duy- mayan kalmad@ hika*seyi. O%lc$u% yapt@lar gitti. [Ki-

rec$li'nin o%g~retmeni de Ag~ac$l@'n@nkiler gibiymis$. Ye- ral@n o%g~retmeni Ag~ac$l@'n@nkiler gibi deg~il, iyiymis$.] O%g~retmenler, cumhuriyetin yollayabildig~i tek @s$@k, o kapkaranl@k yerde, kara deride bir ak tu%y gibi... Namazl@g~@, yaz@n@n, saatin, her s$eyin eskisini o%g~renmeye ve deg~is$tireceg~i yerde, oraya uymaya zo- runlu mu, deg~il mi, tart@s$@lmal@d@r. Gerc$ek olan, o- rada aks$kamlar@n ha*la* onikide olmas@d@r. Mahkeme deyip aks$am@ ettik. Oysa, daha diye- ceklerimize gelemedik bile. Mahkeme salonunda ayak izleri kurumayanla- r@n en o%nu%de babamla Baykus$ Emmi gelir. Babam daha es$ekten inerken veya heybeyi omuzundan in- diriken firlat@verir gu%ncesini. [Unutturma, bir gu%n o%nce so%yle!] der, is$ine ba~ kar. Baykus$ Emmiyse, ko%ysu%n en ak@ll@s@. Gu%nu%nu% yazd@rmaya c$al@s$@r, gideceg~i gu%nu%. Ama o%yle de me- rakl@d@r ki, as$ag~@ yukar@ her gu%n sorar. Gu%n as$@rd@r- g~@- pek azd@r. Mahkemesi de bir deg~il, iki deg~il. Bu vesileyle kimlerle neden da*val@ oldug~unu anlat@r. Evi okula yak@nd@r. Elinde bir ekmek du%ru%miyle c$@- kar hep. Ya ekmeg~in yar@s@n@ tand@rda gevretip di- g~er yar@s@n@n ic$ine sarm@s$; ya da sog~an du%ru%nmu%s$- tu%r. Bir yandan onu yiyip, bir yandan avucuna h@n- k@rd@g~@ su%mu%g~u%nu% kaput donuna veya duvar@n tas$- lar@na su%rerken, bir yandan da bana seslenir. Benim soluk almak ic$in d@s$ar@ya c$@kmam@ beklemis$tir za- ten. [Efrence kac$ bugu%n?] So%ylerim. [Ana baba hesab@ndan ne olur?] Onu%c$ c$@kar@r onu da so%ylerim. Durur. Su%mu%klu% elini yeniden siler u%stu%ne. Du%ru%mu% o eline al@r. O%te-

ki temiz elini o%nu%ne uzatarak hem parmaklar@yle. hem de so%ylenerek saymaya bas$lar: [Demek efrence yirmibes$ oldug~una go%re ana- baba hesab@ndan oniki ediyor. Kara Bayram'la olan mahkeme, girecek ay@n u%c$u%nde oldug~una go%re, se- kiz gu%n var. Eski hesa@tan c$@kacak ay@n yirmisine mi geliyor?.. O%yle olunca bugu%n gu%nlerden ney, is- nay@n (Pazartesi.). Isnay@ndan @snay@na sekiz, gele- cek bugu%ne mi gideceg~im s$ere?..] [Herhalde,] derim. [Bir de Fak@'n@n og~luynan var,] der. [Devresi ay@n onsekizine. Gelecek @snay@na olan- sa girecek ay@n u%c$u%ne denk geliyor.] [Tamam.] Parmaklar@n@ makine gibi is$letmektedir. [Ana-babaca olunca, c$@kacag~@n yirmisi miydi? Sonraki ne olur; onbes$ gu%n aralar. Gireceg~in bes$ine gelir. Isnay@ndan isnay@na sekiz, ne eder, yirmi se- kiz eder. Sal@ yirmidokuz. Aksaray pazar@ (C$ars$am- ba) otuz. Bes$ gu%n kal@r. Pers$embe bir, cumay@ iki, ko%y pazar@ u%c$, Ulu pazar do%rt, demek aradan bir is- nay@n atlanacak; gelecek @snay@na; gelecek @snay@na da o%teki...] Nasrettin'in c$o%mlek hesab@ gibi... Ucu bucag~@ yok. Da*valar@ daha az kar@s$@k deg~il. O%teki alacag~@m vermemis$, beriki harman@n@ c$alm@s$, su da t@rman@- n@ gec$mis$, tarla benimdir diyormus$. Zilliyet ispat edecek de... Ko%yu%n toprak is$leri de Baykus$ Emmi- nin kafas@ ve is$leri gibi kar@s$@k, eskice... S$ehire gideceg~i gu%nleri kafas@nda s@ralad@ktan sonra, mahalle odas@na gidi@ Hasta Hu%seyin'in kar- s$@s@na oturur Baykus$ Emmi. Nas@l mahkeme gu%nle- rini bir, bir daha hesapl@yorsa benimle; oda cemaa- tiyle da her vakit tekrarlad@klar@ ya*renlikleri var- dir.

[Yonana yesir du%s$tu%g~u%mu%zde...] diye bas$lar. Ben de az dinlemedim. Cu%mleler bile deg~is$mez. Son- ra Yunan zabitlerinin kendine yapt@g~@ muameleyi, [Tu%rko!] diye c$ag~@r@ld@g~@n@ ve o%g~rendig~i Yunanca kelimelerle onlara nas@l seslendig~ini kelimeleri ay- nen so%yleyerek anlat@r. Unytmas@n@n olanag~@ yok- tur. Kafas@nda yaln@z askerlikte go%rdu%kleri vard@r. Du%nyayla temas@ askerlig~i su%resince olmus$tur. Esirlik hika*yesi bitince. araya la*f kar@s$@r: [Kac$ sene oldu Emmi bunlar olah?] Art@k bas$tan bas$lar: [Ben 305'liyim. Irahmetli babam @c@k ufak yaz- d@rm@s$, askere gec$ gitsin diye. Ko%mu%k Veli'ynen iki- mizin duhulu% birdir. Alt@nc@ ay@n yirmi ikisinde Konya'da teslim olduk...] Kac$@n alt@nc@ ay@ oldug~unu bulup c$@karamaz, kafas@n@n bir ko%s$esine kaz@lm@s$ nas@lsa... Kac$ yas$@nda oldug~unu aras$t@rmaya bas$larlar. Eski hesa@tan (Peygamber y@l@) hangi y@lda oldug~u- muzu sormak ic$in adam salarlar. So%yleriz. Ama bu hesaba go%re yetmis$e merdiven dayam@s$t@r Emmi. Kabul etmez. [360 da almam, 370'e koymam demis$ Allah. Se- ne 70 olsa, du%ya batar. K@yamet kopar. Daha 70'e var,] der de bas$ka demez. O%yleyse Emmi kac$ yas$@nda? Onu da aras$t@r@r- lar. [Halil Emmiyin du%g~u%nu% olurken dog~dum!] der ko%yu%n en yas$l@s@ Koca Ali, du%g~u%n ne vakit olmus$tu? Halil Emmisinin bir kayd@ kuydu, isinnamesi yok ki elde. [Halil Emminin du%g~u%nu%nu% nideca*m; o bu%yu%k k@tl@kda daha don giymemis$im. (Ko%yde 7-8 yas$@na

kadar k@z erkek entari giyer c$ocuklar.) Ag~ac$ ata bi- ner, Digilli Ru%stemle yar@s$ edermis$iz...] Ama bu%yu%k k@tl@k ne vakit oldu? Bu%tu%n bunlar, ko%yu%n belirsiz tarihi... Ne bag~, ne dizgin, alabildig~i- ne o%zgu%rlu%k. Dog~ dog~ana, o%l o%lene. Yas$a yas$ayabil- dig~in kadar. Her y@l bir o%ncekinin, her gu%n bir o%n- cekinin, her konus$ulan bir o%ncekinin ayn@... Yeni yetmelerin yas$lar@ belli mi? Anam her he- saplay@s$@nda ayr@ yas$ta c$@kar@r beni. [Kars$@da pata- tes so%kerken ag~r@m tuttu...] diye bas$lar. [Peki s$imdi kac$ yas$@mday@m ben?] [S$inasi hocay@ Arab'@n vurdug~unda sen karn@m- dayd@n, iki canl@yd@m...] [Eee?] [Ishak c$avus$un o%ldu%g~u% y@l dog~urdum.] Babama soruyorum. [Ishak c$avus$ ne vakit o%ldu%?] [Karabay@rdan bir yeg~in sel geldiydi de Keskin Ali'nin c$ocuklar@ bog~rulduydu. O bahar deg~il de, er- tesi bahar o%ldu%ydu%.] [Peki ben kac$ yas$@nday@m?] [Anana sor!] [Senin yas$@n?] [Allah bilir, dog~al@ yas$@yorum! Anan@ kac$@rd@- g~@mda Deli Musa muhtard@. Askerden do%ndu%gu%mde sen iki yas$@nda kadard@n. O y@l c$ok yag~murlu gec$- ti. Talas$lar@n koca so%g~u%de y@ld@r@m du%s$tu5...] Dedem dog~rular gibi oluyor: [Es$refin tahsildarl@gd~@nda dog~dun. Sonra bir celpi geldi; seni yeni dog~mus$ gibi yazd@. U%c$ yas$@n- da vardin. Bir de soyad@ verdi. Fakat o kay@t [Mus- kai sani] ye gec$meden kalm@s$.] [Neden Makal ald@n soyad@n@?] [Ben mi ald@m yavrum, adam tuttu, 'sana da

Makal veriyorum' dedi. Uydurdu uydurdu bir ad tak@ herkese. Ko%tu% Veli uzaktan gelirken: [Yu%ru% lan Habigon!] dediydik, tuttu herifin soyad@n@ [Ha- big@n] koydu. As$@k oynarken hep u%tu%lu%rdu% Veli. Kemiklere yalvar@rd@ k@z@nca: [Ulan kemik, ha bi gon] derdi, hic$ durmadan. Kendi aram@zda, so%yle- dig~ini ad yapm@s$t@k ona. celpei de soyad@ yapt@...] Konus$uyoruz, kay@tlar@n, soyaldlar@n@n gereksiz- lig~inden so%ylu%yor. [K@rk y@ll@k Cinavlara Makal de- mek de ne oluyor?] diyor. [Ku$rt Ali'nin yapt@g~@n@ biliyon mu? Buraya bir hap dag~@tan dok'tor gelmis$- ti. Ku%rt Ali'yi muayene ederken yas$@n@ sordu. O da; [Anamdan dog~al@ yas$ar@m,] deyince, doktor k@zd@: [Git, acele nu%fus ka*g~@nd@n@ getir!] dedi. ku%rt eve gitti geldi. Sordu doktor: [Yas$@n kac$t@r, ver go%relim,] dedi. Ne bilsin bizimki. Go%rdu%k mu% nu%fu%s ka*g~@d@? Bir tutam hu%ku*met ka*g~@d@ (makbuz v.s.) getirmis$. Dok- torun o%nu%ne f@rat@p att@ can s@k@nt@s@ndan. [Bak bakal@m,] dedi, [kac$@m yas$t@r!] Bir hapisane arkadas$@m vard@. Veysel. [Kac$ ay oldu gireli/] dedig~imde. [Kavaklar gazel do%kerken girdim; sen hesabet gerisini,] diye hapishane avlusundan kavaklar@ go%s- terirdi. Nisan sonunda vesermis kavaklar@. S$imdi anac@g~@m yan@mda olsa da, aydan gu%nden so%z etme- den desem ki: [Ben bu hastahaneye ilk kar du%s$tu%g~u% gu%n yat- t@m. Sol bo%g~ru%mde bir sanc@ var; gec$mek bilmiyor. Aksine, sizleri du%s$u%ndu%kc$e artiyor. Hele do%rt gu%n sonra y@lbas$@. Yeni bir y@l daha giriyor. Y@lbas$@, ye-

ni bir y@l girmesi sizlere bir s$ey so%ylemez bilirim. S$u y@ldaym@s$@z, bu aydaym@s$@z, sizin ne is$iniz var bunlarla. Oysa benim yatt@g~@m s$ehirde herkes yeni y@l@ kars$@lamaya haz@rlan@yor. Bir yas$ daha ihtiyarl@- yoruz diye u%zu%lenler var. Belki bunu unutmak ic$in olacak, bilmem, kac$ yu%z liraya y@lbas$@ balosu ic$in elbise yapt@rd@g~@n@ so%ylu%yor kad@nlar. Sen, ya sen, benim gari@ anac@g~@m, gelin olursun Kel Hatc$e'nin samanl@g~@nda. Ne gelinlig~in, ne k@z@l@g~@n belli olur. Giydig~in ayn@, duydug~un ayn@ hep. Yas$@n@ bilmezsin ki yas$ gu%nu%n olsun. Burada da kad@nlar bilir, fakat saklarlar yas$lar@n@. Bugu%n senin, babam@n, kardes$lerimin ve be- nim kac$ yas$@na basmak u%zere oldug~umuzu du%s$u%n- du%m. Hic$ birimizinkini tam olarak c$@karamad@m. Ic$imizden bir benim kimlik cu%zdan@m var ama, o da cel@cinin yaz@s@na go%re... Yukar ebemin seferber- likte Su%leyman dedemin al@ndan kurs$un yiyip kanl@ dereye es$ik oldug~u s@ralarda, senin Nevriye kadar olup, o%ksu%z kald@g~@n@ so%yledig~ine go%re. Nev- riye de s$imdi 10'unu as$m@s$ go%zu%ktu%g~u%ne go%re, s$o%y- le bo%yle 50 yas$@nda vars@n. Hasta halimle ancak bu kadar hesa@layabildim. Ays$e senden u%c$ yas$ ku%c$u%k, topal Mehmet Ali'- nin davetlisi olarak Dadasu'na gittig~im y@l dog~du, derdin. Demek onun yas$@ da belirsiz. Ya onun do- g~acak c$ocug~u, acaba onun yas$@ belli olacak m@/ Okuttug~umuz c$ocuklar@n kayd@n@ bulup diploma veremedig~imze go%re, onun da ketum kal@p kalma- yacag~@ belirsiz... Rahmetli ku%c$u%k kardes$im Ismet'i du%s$u%ndu%m. C$ay@n buz tuttug~u y@l dog~du, derdin. Cehalete, bil- gisizlig~e kurban gitmese s$imdi aslan gibi delikanl@ olacakt@. Ays$e'nin c$ocug~u da belki k@s$@n iyi gec$tig~i

y@l ya da k@s#@n s#iddetli gec#tig~i sene dog~acakt@r. Bel- ki ko%y es#raf@ndan birisi o%lecek. O da onun o%ldu%g~u% seneyle an@lacakt@r. Istemeden, bizim es#eg~in yas#@n@ da merak ettim. Harmanlar@ sel go%tu%rdu%g~u% y@l sat@n ald@g~@m@z@ bili- yorum. O vakit ufac@k bir s@payd@. S#imdi hat@rlam@- yorum harman@ sel ne zeman go%tu%rdu%... Is#te bo%yle sana yazd@g~@m mektuplar aylarca han@n duvar yar@g~@nda bekliyor. Ayda y@lda oradan bulup getiren olsa, mus#tuluk ne versem diye etek- lerin tutus#ur. Sonra okutacak kimse bulamazs@n. Yaa! Benim go%zu% yas#l@, bag~r@ tas#l@ anac@g~@m. Ha*la* kel o%ku%z, kara sabanla kara kara inan@s#- larla orada yas#@yorsunuz gu*ya. Ilgisiz ilis#iksiz, ay- r@ uzak olarak du%nyadan. Evler ayn@; yollar ayn@ ve her s#ey ayn@... K@s# gelir yatar, yaz gelir tarlaya c#@- kars@n@z. Ya du%nyada neler oluyor bir bilsen. Dev ad@m- lar@yle yu%ru%yorlar; yu%ru%tu%yor. Ama du%nyan@n da sizlerle ilgilendig~i yok. Evlerine c#am ag~ac#lar@n@ yerles#tirip, dallar@n@n alt@na p@r@l p@r@l incik boncuk doldurup asanlar ara- s@na hos# gelebilden, ne biz hos#layabildik seni. C#u%nku%, bi- zim ic#in her y@l bir. Hanginizin girip, hanginzin c#@k- t@g~@ndan haberimiz yok... Ikindi namaz@n@ bitirir bitirmez, la*stiklerini gi- yip c#@k@yor anam. Bas#layal@ on gu%n kadar oluyor. Daha yeni. Her gu%n bo%yle. Sabah, o%g~le ve ikindiyi, yani bes# vaktin u%c#u%nu% evde k@l@yor kendi bas#@na.

Bu u%c#u%ncu%yu% bitirdi mi durumu deg~is#iyor, elleri ri. O%nce la*stikler giyilcek, sonra o%rtu%su%nu%n uc#la- r@yla ag~z@n@ yu%zu%nu% saracak. Bir de, evde ne bulur- sa hediyelik, c#abuk taraf@ndan onu alacak ve yu%- ru%yecek. [As#ure Molla] kad@n@n evine. D@s#ar@yla gi- derken giyiminde bir deg~is#iklik olmaz la*stikten bas#ka. Onun ic#in la*stik deyip duruyorum. Ic#erde de d@s#arda da ayn@ h@rka var s@rt@nda... Bas#@n@n ag~r@y@p durmas@, burnunun akmas@, o%ksu%rtu%p aks@rmas@ bu yu%zden midir bilemiyorum. Bilemiyorum dememin nedeni, anam@n bu durumdan kurtlmak ic#in Mol- la Kad@n@n yan@na gide-gele kafam@ kar@s#t@rm@s# ol- mas@d@r. Sadece bu durumadan kurtulmak ic#in olsa gene neyse. O%te du%nyaya gidince de rahat@n@ garan- tiye almak istiyor... Sabah@ da var bu is#in. Daha dog~rusu s#afag~@ var. Ad@na [tak-tuk] dedig~imiz ve bu ad@ gerc#ek- ten haketmis# u%stu% kapal@ bir nal@n@ var evin. Safa- g~@n so%kme vakti ilk anam@n ayaklar@n@ o%per bu ta- kunya. Tak-tuk ettire ettire onunla abdestini al@r anc@g~@m. Arkas@ndan d@s#ar@ya c#@kar yine. Kaybo- lur. Namaz@n@ do%nu%s#te k@lacakt@r. Tabil* tak@rt@s@n- dan uyanm@yoruz gayr@ al@s#t@k. Onun ic#in aks#am c#@k@s#lar@ dikkartimi c#ekiyor ya. Ama biliyorum, han- gi yar@s#@ kazanmak ic#in nereye gittig~ini. Belki de, belki deg~il, muhakkak, aks#am c#@k@s#@nda onun kafa- s@na ekilen tohum gece boyunca bu%yu%yor ve anac@- g~um, sabahla beraber bu tohumun meyvas@n@ top- lamag~a gidiyor. Erkenden davranmas@, dedig~im gi- bi; dig~er kad@nlardan o%nce yetis#ip yar@s#@ kazanmak ic#indir. Do%nen dolab@n yap@s@na ve ic#indekilere dair ufak tefek so%zler kulag~@ma gelmiyor deg~il. Fakat

is#in gerc#eg~i ancak anamdan o%g~renilebilir. Og~lundan gizleyecek deg~il ya. Aksine, bizler de faydalan@r@z Sonra mendil diye cebinde gezdirdig~i ve su%mu%g~u%- nu% silip durdurdug~u beze doldurup her sabah ic#in de hers#ey bulunan bir c@k@n toprak getirip bir pe- teg~e biriktirmesi ne ola? Sordug~um zamanlar: [Camiden,] deyip, bas#ka birs#ey demiyor. Bir gu%n, aceleye getirmeden o%g~le namaz@n@ bi- tirip ellerini yu%zu%ne su%rer su%rmez, konus#maya bas#- lamak istedim. [Ana!] [Ne var yavrum?] [S#ey ana. Yine birazdan As#ure Mollan@n yan@- na gideceksin.] [Ne olmus# yavrum bir ben miyim giden? Sa- d@g~@n kar@s@, Hasan ag~an@n kar@s@...] [Onu demiyorum anac@g~@m. Gideceksin, yani, yine git. Yaln@z neler yap@yorsunuz onu so%ylemedin. Muhakkat hay@rl@ s#eyler...] [To%vbe to%vbe! Hay@rs@z is# yap@l@r m@? As#ure Molla okuyor, u%flu%yor, hepimiz de dova ediyok bi- riken gar@lar. Soona, s#@k Veli geliyor. Ne va@zlar ve- riyor go%rsen. Kes#ke k@z olsan da seni de go%tu%rsem.] [Aman istemem k@z olmay@ anac@g~@m, onu gec# bir kalem. Neler so%ylu%yor Molla Kar@ ile S#@k Ve- li?] [Molla okur u%fler, s#eytanlar@ defeder bas#@m@z- dan. Soona, S#@k Veli demeye bas#lar diyeceklerini. C#al@s#may@n der, elinizi havadan, dilinizi dovadan ay@rmay@n der. Gece gu%ndu%z ibadet edin der. O%te du%nyan@z@ kazan@n; bas#ka bir s#eye eliniz su%rmeyin der....]

[Peki, sabah erkenden c#@k@nca mi gidi- yorsun hep?] [Heye.] [Anahtar ko%r hocada deg~il mi?] [Var@p uyand@r@yorum. Benden evvel gelip alan olmad@ysa, go%tu%ru%yorum anahtar@. Alan olduysa ko- s#a kos#a camiye var@yorum, pay@ma ne kadar su%p- ru%ntu% du%s#erse al@p geliyorum...] [Su%pru%ntu% mu%?] [Go%rmedin mi petekte? Camiyi su%pu%ru%p bo%lu%- s#u%yok o%teki gar@lar@nan. Hepsi geliyor.] [Ne oluyor anac@g~@m, ne olacak su%pru%ntu%? Di- yelim ki camiyi su%pu%ru%p temizleyerek sevap kaza- n@yorsunuz. Peteg~e doldurup nideceksiniz su%pru%n- tu%leri; onun bunun ayag~@dan do%ku%len pislig~i?] [To%vbe de yavrum; to%vbe de benim gu%zel og~- lum. Hela*l etmem ak su%du%mu%.] [To%vbe, to%vbe! Peki?] [Ic@k daha biriksin hele; s#o duvarda as@l@ ku%c#u%k kasnag~@nan kerpic# keseceg~im...] [Iyi, saman@ falan hepsi ic#inde...Kerpic# ic#in bi- rebir...] [Keseyim de haz@r olsun. Ellim yetis#ip go%zu%m go%ru%ken elimle haz@rlayay@m mezar@m@n s#eyini...] [Aman ana dur, daha...] [Dahas@ m@ var; bir ayag~@ c#ukurdu say@l@r be- nim gibilerin. Az m@ oldu. Yas#ad@g~@m gu%nleri unut- tum.] [Mezar@n s#eyi ne oluyor?] [Yapip haz@rlayay@m da mezar@m@n sapma tas@ yerine o kerpic#leri koyun. Vasiyetim olsun s#imdi- den.] [Bunu da m@ Hocaker As#ure Molla so%yledi?.] [Bundan daha sevap s#ey yog~umus# Mehmed'im.

Sorgucular gelince, ellerin mezarlar@n@ zang@r zan- g@r titretiken, cami toprag~@ndan yap@lm@s# kerpic#- leri go%ru%nce topuzlar@n@ geri c#ekecekler, kerpic#leri o%pecekler.] [Bunu da m@ Veli?..] [Ya kim diyecek ya, bunu da Veli dedi...] Gu%zel olmayan bir yan@ var m@? Du%s#u%ndu%m bu- nun u%zerinde. S#unu bulabildim: Neden bu sevaba do%rt, bes# kad@n girme yolunu bulmus#lar da, o%tekiler yoksun b@rak@l@yorlar? Bir de, erkekleri da ayn@ yo- la yo%nelterek Yangeldizmin gevs#emis# yanlar@n@ per- c#inlemiyorlar?... Ac#t@m bunu da. [Usul usul olacak,] dedi [Bizler, kocalar@m@- za, konuya komus#uya deyip de...] [Onlar@ da deg~il mi?] [Ya, ya!] [Su%pru%ntu% yeter mi o vakit?] [Akl@na gelene bak hele. herkes kaderine ku%s- su%n. Kimse kimsenin nasibini alamaz...] Bir aya var@p c#at@yor okul ac#@lal@. Semtine ug~- rayan yok. Birkac# c#ocuk avlu durvar@na yaklas#@yor, o%g~retmenleri go%ru%nce geri kac#@yorlar. Insan s#u okul o%g~retmen denen nesnelerin ha*la* bir korkuluk ol- maktan c#@kar@lamamas@n@n u%zu%ntu%su%nu% c#ekiyor. Ne yaparsan@z yap@n, deg~is#miyor bunlar: Bahara kadar okula al@s#t@r@s@n bir k@sm@n@ su%ru%kleye su%ru%kleye. Yaz@n gene sog~urlar okuldan. Okumay@ yazmay@ da unuturlar, bir uc#tan. Gu%z gelince, ayak ayak okula yaklas#ma fasl@ bas#lar. Ele gec#ebilen bu%tu%n s@n@flar-

daki c#ocuklara, yeniden okuma-yazma tekrar@ yap- mak gerekir mevsimin bas#@nda... Daha epey var kar@n yag~mas@na. Demek cami- nin yan@ndaki [S@byan Mektebi]ni ac#@p c#ocuklar@ toplamas@na vakit var ko%y hocas@n@n. Ama mahal- le mektebi ac#@lmam@s# oldug~u halde gene gelen yok. Gelmeme nedenleriyse say@lacak gibi deg~il. C#ocu- g~un keyfi, baban@n keyfi, gec#im derdi... Bunlardan tutun da, o%g~retmene, o%g~retmenin ailesine k@rg@nl@- g~a, okulun bir angaryadan bas#ka bir s#ey olmad@g~@ hakk@ndaki telkinlere kadar uzar gider. Okula gi- derlerse c#ocuklar@n, namazl@k, Kur'an ezberi ders- leri ala@yacag~@ bas#ta gelir s#u%phesiz. Koca kita- b@ zihnine yazarak [ha*f@z] olmak gibi paha bic#ilmez bir as#amaya eris#meleri mu%mku%nken, c#ocuklar@n be- riki okula gitmesine yatacak akl@ siz go%sterin de ben go%reyim. Babalar@n akl@n@ bui is#e yat@rabilmek, en bu%yu%k gu%c#lu%k olarak, o%g~retmenlerin kars#@s@nda dag~ gibi durmaktad@r... Sonu olumusuz bir harekete yeniden giris#mek gerek. C#ocuklar@ tek tek yakalay@p ic#leri almaktan bas#ka c#are yok. Alt@ y@ld@r hep ayn@ yolu izledik. Bu verimsiz yoldan gayr@ bir c#@karyol bulamad@k. Hele ilk y@l@n bas#@nda tam bir buc#ak ay, ne c#ocuk, ne de c#ocuk okutacak yer bulanmay@p ko%yu%n orta yerinde s#as@p kalm@s#t@m. [Olkulun tas# ve c#at@ k@sm@ haz@r, o%g~- retmeni bekliyor] diye c#at@r c#at@r rapor yazarak Bakanl@g~a bildiren milli* eg~itim memuruna: [Ha- ni?] diye yazd@m birkac# kere. Bana da okulun ha- z@r oldug~unu so%ylemis#ti. Ama ben haz@r deg~il, ya- r@m bir okul binas@ bile bulamam@s#@m ko%yde... S#i- ka*yetlerime k@zd@lar. [Sen yu%ksek bir makama ya- z@ yazmas@n@ o%g~ren o%nce, o ne s#@mar@kl@k?] diye c#@- k@s#t@lar bana. Her zaman tekrar ettig~i [ko%ylu%nu%n

yumurtas@n@ ye, yat] so%zu%nu% so%yledi gene. Yumurta yemedim ama, bir buc#uk ay yatt@m. 15 Kas@m'da, bir ikidiu%stu%, hocan@n go%lu%ne girerek, bas#@nda pos#u sar@l@ do%rt c#ocug~un kolundan tutup camiye oturttum. Bunlar ilk dakiklalar@n@ yas#@yordum. Fa- kat ayn@ dakikalar ic#inde, bana bakma ve dan@s#ma gereg~ini duymadan kalkip kalkip gittiler. C#u%nku% babalar@ gelip, o%fkeyle c#ag~@rd@lar kap@dan: [Lan Ali, ne dediydim ben sana; toklular@ su- la Yu%ru%!] [D@s#arda gu%nes# iniyor. Git es#eg~i bul gel vakit- ken.] [Getir lan ayag~@ndaki eski kelig~i, bac@n giyip suya gidecek...] Ayn@ s#ekilde tekrar, o y@l@n sonuna kadar su%r- du:du%, tutup camiye ald@g~@ndaki c#ocuklar, gerektikc#e, hep c#ag~r@ld@lar. Go%ru%nu%s#te de [Okul binas@nda dehs#etli o%g~retim] yap@yorduk. Y@llarca sonra Ankara'da rastlad@g~@m o zaman@n milli* eg~itim memuru [Sen yalanc@s@n,] dedi. [Bir memur, hic# so%yler mi maiyetinde c#al@s#an bir o%g~ret- mene, ko%ylu%nu%n yumurtas@n@ ye yat diye? Dog~ru- dan kanu@* cezay@ icabettirir. Gazetecilere so%yledi- gimde, [tekzip et] dediler. Ac@d@m sana. Tutundu kitab@, pis#mis# as#a sog~uk su katm@yay@m dedim.] Dilin kemig~i mi var? Yaz@l@ bir vesika olmad@g~@ ic#in, tekzip de edebilirler... Atand@g~@m ikinci ko%yde de, camiye c#ocuk top- lamaka ic#in ayn@ s#eyleri yapm@s#t@k. Orada camiyi de c#ok kere ac#t@ramad@k. Gittig~im u%c#u%nu% ko%y olan kendi ko%yu%mde de. u%c# y@ld@r ayn@ s#eyler. Ilgililerin o%nu%mu%ze gerdig~i en-

gel iplerinin yan@nda, ko%yu%n yerinden oynat@lmas@ zor, durgunlug~a var... Demis#tim ya: Yine harekte gec#tik bu gu%nler- de. Devam fis#lerini mu%hu%rleyip dag~@tt@rd@g@na s#u%k- rediyoruz muhtar@n. Sonunun bos# oldug~unu bile bile boyuna fis# dolduruyoruz. Mahkemeye gitti mi fis#ler, ilk durus#ma S#ubat'ta yap@lar, ikincisinin gu%- nu% de tarla mahkemesi gibi Temmuz'a at@l@r... C#a- l@y@ tepesinden deg~il, yaprag~n@n ucundan tutup su%- ru%mektir bu... Gayret bas#a du%su%yor. Ilk O%mer Sak'@ yakalad@m avlunun d@s#@nda. To- pac# do%ndu%ru%yor. Kimsesi yok. Evde ihtiyar bir ni- nesiyle yaklas#mas@n@ so%ylu%yorum; kac#@yor Uzaktan: [O%mer, niye gelmiyorsun?] diyorum. [Ben ev gec#indiriyorum] diyor. [Topac#la m@?] [Eh, sen o%yle bilirsin.] O s@v@s#yor. Birisi: [Anam hasta,] o%bu%ru%: [Babam beni Kon- ya'ya go%nderecek,] deyip s@v@s#yor. O%tede, eg~itmenlerin evindeki do%g~u%s#u% duyuyo- ruz. C#ocuklar@ istenenler, hu%cum etmis#ler eg~itmene... Anlat@yor eg~itmen: [Bizimkiler de ald@ direkleri, u%lesini sereceklerdi o%tekilerin. Ama b@rakmad@m. U%stelediler, so%vu%p saymaya bas#lad@lar. [C#@k@n da go%sterelim go%nlu%mu%z yokken c#ocuk isteyip, s@k@s#t@- r@p durmay@] diyorlard@. Duramad@m. [Hu%cum lan! dedim kardas#lar@na. Hu%cum Irza, Kat@k! O%lu% u%stu%- ne mi geliyor deyu%sler!] C#es#meye dog~ru gidip geliyoruz aks#amu%stleri. Bas#ka nereye gideceksin? Hareketsizlik iliklerimize dek sinmis#. Bir zamanlar, Tu%rkc#einin verdig~i [bah-

c#enin bir ko%s#esini tasvir etmek] konulu kompozis- yon o%devini yazabilmek ic#in bir arkadas, o hafta her gu%n son dersten c#@k@nca yatag~a gider, pencere- den bahc#eye bakar dururdu. Bizim is#ler de o%yle, gece kapan, gu%ndu%z kapan diyeceg~im geliyor ama, d@s#ar@ya bakacak pencere var m@? Deg~il bahce ko%- s#esi tasvir etmek, ne yapacag~@m@z@ bile saptayam@- yoruz. En iyisi, s#u gu%z gu%nlerinin gu%zel ikindilerini c#es#me yolunda gezerek gec#irmek. C#ocuk, babalar@n@ bulup yakal@yoruz gezerken. Is#imiz derdimiz bir iki fazla c#ocuk getirbilmek. Bu da adamlar@n go%nlu%nu% etmekten bas#ka hic#bir s#eye bag~l@ deg~il. Faka, hepsinin ilk so%zu%: [Hocalar, u%stu%me gelmeyin; Allaha so%z verdim!] oluyor. Her- birinin sebebi ayr@, ama bir yola c#@kar: [Anam o%lu%rken bas#ucundu okuyacak adam bu- lamad@m. O gu%n karar verdim, Mehmed'i Kur'an mektebine salmaya.] [C#ocug~un otuz sayfa ezberlenmis#i var. So%z ge- limi babam@n mezar@n@ bos# koymas@n gidip bir fa- tiha okusun, ben o%lu%nce benimkini bos# koymas@n diye okurduyorum. Fakat babam kalksa da, [o%teki okula sal c#ocug~u] dese, yine alamam hocan@n o%nu%n- den.] [Hem Allaha so%z verdim; hem Karako%ylu%lere. Iki sendir Imams@z durur, heriflerin ko%yu%. Bunun yetis#mesini bekliyorlar. Hakk@n@ bile kestik: y@ll@g~@ doksan kile bug~day...] Kalemci, Bektas# Hoca, Ali Hoca, Ko%r Kadir Hoca olmak u%zere, do%rt hoca var ha*f@z yetis#tiren. C#ocuklar@n bir k@sm@ ona, bir k@sm@ berikine gidi- yor... Ben hep, bu c#ocuklar@n nas@l birer insan olsun, ko%yleri, milletleri ic#in olsun ne olacag~@n@ du%s#u%nu%-

yorum. Bu bak@mlardan, bizim ko%yden c#ok ileri olan Ag~ac#l@ ko%yu%n yetis#tirdig~i du%zu%nelere ha*f@z c#ocukla- r@n, bayram arefelerinde ilc#enin Ulu Camisinde du- varlara su%rtu%nerek, kendilerini dine hizmet etmis#- lerden sayd@r@p Kur'an'dan a*yetler m@r@ldanarak di- @endikleri go%zu%mu%n o%nu%ne geliyor. Daha c#ok du%s#u%- nu%yorum. Aln@m k@r@s# k@r@s# oluyor... Seni du%s#u%nmeye b@rak@rlar m@? C#ocug~unu Ka- lemciye yollamakta olan Deli Ahmet geldi yan@m@- za: [Hocalar, mikdar ka*g~@t go%ndermis#. Barnak bas- mad@m. Yu%z yu%zden utan@r, tatl@ dil y@lan@ delikten c#@kar@r diye size geldim. Bu c#ocug~u bana bag~@s#la- y@n,] dedi [Allaha so%z verdim. Elli sayfa ezberi var c#ocug~un. Olu%yok deseniz bir dakika ay@ramam. Al- lah etmesin, mahvolur c#ocug~un emeg~i. Ne derseniz deyin, bunu teklif etmeyin bana. C#@k Yal@m@n ka- yaya ulu deyin uluyay@m. Ayda iki kile arpa veri- yom hocaya. Tek ekmeg~e muhtac# gitsem yine b@- rakd@rmam.] [Gec#en Pers#embe mezarl@g~a gidince bakd@m ki dedesinin mezar@n@n bas#@na diz c#okmu%s#, su gibi ak@- d@yor... Du%s#u%nu%n beyler daha sekiz yas#@nda bu og~- De bakal@m, eliniz vars@n da s#uncag~@z@ dersinden ay@r@n...] Sonra: [Idal@ inad@ sanmay@n ha!] dedi. [Benimki onun so%z vermesine benzemez!] S#uymus# Idal@n@nki: Bahar gelince c#@raklar ta- Hat@b@n o%g~lu c#ag~@rm@s# bir bahar: [Idal@, bize c@rak dur!] demis#. zelenir ya. Idal@ da her y@l c#@rak durmakla gec#inir. sand@ go%zlerimden. S#ap@r s#ap@r o%ptu%m sevincimden. lan. Ulema* olur bu%yu%yu%nce. Suvac@k suvac@k yas# bo- < P 84.> [Duramam!] demis#. [Adana'ya so%z verdim.] [Ne so%zu% yahu?] [C#apa c#apalamaya gideceg~im. Ta k@s#@n c#orba ic#erken so%z verdim. Adanaya. Git eve, avratdan sor istersen. Adana'ya so%z verdim ben...] C#apan@n gelini eve geldi bir aks#am. O%teki o%g~- retmenlerin evine gidenlerden, bize de gelip duran- lardan birisi. Yalvar@p yakar@p c#ocug~u sildirmek, ya da gelmeyis#ine go%z yumulmas@n@ dilerler. Koynundan bir ekmek topac@ c#@kard@: [O ne o?] [S#ey emmiog~lu. C#apan@n og~lu (kocas@) s#o ko%y- lerde yap@ yapt@ geldi. Ag~as@ halva sarm@s# yag~l@g~@na. Bos# gitmeyim dedim de bir du%ru%mlu%k ald@m yan@- ma, Ahmediniz uc#un,] dedi. Ve ekledi: [Gelir gelmez Ko%r Hocan@n yan@na gitti. C#ocu- g~un ne kadar ezberledig~ini sordu. Getirdig~i paray@ go%tu%rdu% verdi. U%c# ayl@g~@n@ verememis#tik... Ben de mikdardan gelen mo%hu%rlu% ka*g~@d@ go%sterdim (devam fis#i). O sald@ beni buraya. Hoca demis# ki ona, mual- limin elinden kurtar c#ocug~u. O da bundan korkuyor. Allaha so%z verdim; gelmesin u%stu%me diyor. Bak kazand@g~@m@ hocaya veriyom. Onun da bu%yu%yor, bir og~lu; anlas@n halimizden, diyor...] [Ben de hu%ku*mete so%z verdim,] dedim. [Ben onu takip etmezsem; c#ocug~un yakas@n@ b@rak@rsam, hu%ku*met [mapis] eder beni.] [Ho%ku*metten sana bir ko%tu%lu%k gelecek olursa, kocam da eteg~indeki tas#@ do%ker; gece gu%ndu%z senin uc#un kopturur. Mapise girersen az@g~@n@ c#eker. Can- evimden demiyorsam o%lu% yu%zu%nu% o%peyim bidenimin. So%z bir, Allah bir...] < P 85.> M A S A B A S# I N D A Yeni atand@g~@m go%reve bas#lad@g~@m dairede ben- den bas#ka oniki kis#i daha vard@. Mu%du%r, onun iki tane yard@mc@s@ bas# ka*tip, sicilci, falan derken; ev- rak memuru Mehmet Beye kadar iniyordu. Bir de ben kar@s#@nca onu%c# olduk. Hademeler bu listenin d@- s#@nda. Dairede, go%reve bas#lama s@ras@nda en son gel- dig~im gibi, go%revim de sondan birinciydi. Herkes ko%s#esini tutmus#, masas@na oturmus#, o%nlerinde dak- tilolar@ falan, t@k@r t@k@r c#al@s#@yorlar. Bana ne yap@- lacak bir is#, ne oturacak bir ko%s#e bulunmad@ o%nce. S@k@s#@k durumda c#al@s#@yorlar zaten. [Dinlenedur he- le,] dedi mu%du%ru%m. Sabahlar@ geliyor, bos# buldug~um bir sandalyeye oturarak ya gazete kar@s#t@r@yor, ya da Kerim olursa onun dibi bulunmaz an@lar@n@ din- liyordum. Her s#eyin bir s@n@r@ var ya, gu%nu%n birinde, ben de memurlug~umu hissedecek du%zeye getirildim. U%stu%ne eski defterleri, is#e yaramaz yaz@lar@, buru- s#uk kopya ka*g~@tlar@n@ koyduklar@ masan@n bos#alt@- larak bana teslim edilmesini emretti mu%du%ru%mu%z. Hemen bos#altt@lar. K@ymetli ve efendi bir kis#i olan Ibrahim Ag~a s#o%yle bir sildi masay@. Ayn@ odada u%c# masa daha vard@ benimkinden bas#ka. Oda arkadas#- lar@m, ellerini at@nca hemen kullanacaklar@ baz@ malzemenin masadan al@n@p dolap ko%s#elerine kalk- mas@na kafa k@v@r@rken, benim de bir yerim olma- s@na sevinerek, oturdum masama. Kap@dan girince hemen sol yanda s@k@s#@k bir durumdayd@. Kap@ ac#@- l@p kapan@rken hep ayag~a kalkarak sandalyey@ az c#ekmem gerekiyordu. C#oktan katlanacag~@m bunla- ra. Vars@n, arkadas#lar@n masalar@ caml@ cumlu ol- < P 86.> sun. Termit mikroplar@n@n delik des#ik ettig~i bu ma- sa c#ok bile bana. Zaten memuriyetim de s@g~@nt@ gi- bi bir s#ey. Ne is# yapacag~@m@, c#evremdekiler, atayan- lar gibi kendim de bilmiyorum. [Olur mu bo%yle s#ey?] demeyin oluyor is#te. Oladursun o. Dokunuverince tahtalar toz olup do%ku%lsu%n. U%stu%ndeki delikler daha az. Delik olma- yan yerler parl@yor. Meg~ersem, oralar@ eski delik- lermis#. Vaktiyle balmumuyla t@kaya t@kaya hal ol- mus#lar anlas#@lan. Bir ig~ne al@p bat@rd@m m@, c#ic#ek bozug~u bir insan yu%zu%ne benzeyecek. Mu%zelik bir s#ey k@sacas@. Ben de mu%zelik olacag~@m nerdeyse. Ama daire bu%yu%klerinden birisi halden anlar c#@kt@. Benim yazd@g~@m bir iki yaz@y@ okumus#: [Sen de udebadanm@s#s@n anlad@m. Fakat c#ok o%vu%nme, ben de udebadan@m. Sizin ug~runda c#@rp@n- d@g~@n@z yurt da*valar@n@n, ko%y meselelerinin biz c#ok so%zcu%lu%g~u%nu% yapt@k. Genc#lerle birles#erek ko%ylere gittik. Her bak@mdan onlar@ uyand@rmak ic#in dili- miz neye do%nmu%s#se u%s#enmeden, saatlerce, gu%nlerce so%yledik. Hela*l olsun,] diyordu. [Ama bu memleket- te birlik, inan@s# birlig~i yok. Bizim tuttug~umuz bu yu%ce da*va ic#in yazd@g~@m@z yaz@lar@, yollad@g~@m@z der- giler, gazeteler basmad@. Bo%yle gittikc#e bu ko%yler ol- dug~u gibi kalacakt@r.] [Ko%ycu%]nu%n c#ok tatl@ bir dili vard@. Su%rekli gu%lu%msu%yordu konus#urken. Da*vas@nda desteklenme- dig~inden bas#ka u%zu%ntu%su% yoktu. Genc#lig~inde c#@kan ergenliklerden yu%zu%nde baz@ oyuklar kalm@s# ya, on- lar da c#ok yak@s#@yordu. Bir sabah, mu%zelik masam@n yan@na gelip otur- mak benim gibi ku%c#u%cu%k memuriyle konus#mak te- nezzu%lu%nde bulundu. [C#aylar@ gelirken so%yledim,] diyordu. [S#imdi, yazd@g~@m bir yaz@y@ okuyacag~@m < P 87.> sana. Ko%y da*vas@ ic#in ezelden beri so%ylenmedik kal- mad@ ama, kimi dertli dedi, kimi dertsiz dedi. Fa- kat o%zlenen ko%y nedir, nas@l olmal@d@r, kimse bo%yle birs#ey ortaya atamad@. Fikir adam@m@z, cidd@* cidd@* bu is#leri du%s#u%nenimiz yok maalesef. Ben bo%yle k@- y@da ko%s#ede bu derdin c#ilesini c#eker dururum. O%te- ki yaz@lar@m@ kucaklay@p gelmek olmazd@. Bir gu%n eve buyur, bir kahve ic#elim, onlar@ da okuyal@m da go%r. Yazd@klar@m tatbik edilsin, memleketin yu%zu% nas@l gu%ler, go%r. Senin tan@d@g~@n dergiciler vard@r. S#u en son yaz@m@ oku da go%r, birinci sayfada yay@n- lanacak bir yaz@. Bak bak, ne k@sa, ne o%z deg~il mi? Ama her s#ey so%ylendi bu k@sa yaz@da...] C#aylar geldi. Ic#erken, daktilo ile yaz@lm@s# bu [veciz] yaz@y@ okudum. Is#te okuyuculara da sunu- yorum. Hem de uzun bir giris#le deg~il mi? O da k@y- metli ko%ycu% yazar@n hakk@ olsa gerek. C#u%nku%, yaz@- s@n@ ad@yla yay@nlamaktan bile c#ekinecek kadar bu%- yu%k. [Is# yaz@n@n c#@kmas@nda efendim,] diyordu. [Bir c#@ks@n da go%r. Rica ederim uzun bir mektupla beni tan@t. Bundan sonraki yaz@lara imza atacak de. Oku- yucu kim oldug~umu merak edecek, idarehaneye mektuplar yag~acakt@r. Derginin su%ru%mu% birden f@r- layacak. Bunu c#ok ma*nal@ bir imza ile c#@karal@m: Gelincik. Bir gayedir gelincik; bir idealdir...] Daha c#ok konus#tuk. C#ok anlatt@. Ama neye ya- rar, la*f@n@ aktar@p durmak. Is#te o gu%zel, k@sa, o%z ya- z@s@: [HAYALIMIZDEKI KO%Y] Ankara Radyosunun Pazar gu%nleri yay@nlamak- ta oldug~u kad@nlar birlig~i saatinde [Hasanog~lan]da < P 88.> kurulacak nu%mune ko%y hakk@ndaki konus#may@ mu- hakkak ki her vatandas# bu%yu%k bir sevinc# ve heye- canla dinlemis#tir. Go%nu%l, bu numune ko%yu%n Vila*yetlerde tes#kil edi- lecek birlikler veya tes#ekku%llerle kurulmas@n@ arzu eder. Ko%y da*vas@n@n, halledilmesi memleket mesele- lerinin en bas#ta ve en o%n pla*nda ele al@nmas@ gere- ken mu%him bir konu oldug~u herkesc#e malu*mdur. Hepimiz, ko%ylerimizi, muntazam yolu, temiz ic#- me suyu, ekilmis# veya ekime haz@rlanm@s# tarlalar@, meleyen kuzular@, aks#amlar@ ag~@llar@na do%nen hay- vanlar@, sabah s#afag~@nda tiz sesleriyle yeni bir gu%- nu% mu%jdeleyen horozlar@, s#ips#irin ve gu%nu%n bu%tu%n yorgunlug~unu giderebilecek rahat do%s#enmis# ve ay- d@nlanm@s# evleri ile tahayyu%l eder ve bo%yle olmas@- n@ isteriz. Ko%ylu% vatandas#lar@m@z@n ileri ve birbirini takip ederek kurulacak ko%ylerde ve ku%c#u%k birer c#iftlik nu%munesi olacak yuvalar@na kavus#mas@n@ candan te- menni eder. Hasanog~lan nu%mune ko%yu%nu% kurmak ic#in faaliyete gec#en Kad@nlar Birlig~i U%yelerinin bu hay@rl@ tes#ebbu%slerini takdirle yadederim. GELINCIK < P 89.> -- Yas#anm@s# ko%y hika*yeleri -- U%c#u%ncu% Bas@l@s# < P 90.> Birinci bas@l@s#: Kas@m 1960 Ikinci bas@l@s#: Mart 1970 < P 91.> Harmandan gelince c#ulun u%stu%ne y@g~@l@p iniyor babac@g~@m. K@p@rdayacak, yiyip ic#ecek hali kalm@yor. Hemen de derin uykulara dal@veriyor. Neden sonra uyand@r@p yatag~a girmeye zorluyoruz. [Gayri ben- den gec#ti c#al@s#mak,] diyor. [S#inci efendim ben gec#- mis# borc#lar@m@ o%demeliyim. Kurtulmal@y@m kag~n@- lar dolusu gu%nah@n elinden. Insanl@k hayr@m@z kal- mad@ bu du%nyada. O%te du%nyada olsun yu%zu%mu%ze ba- k@ls@n da rahat edelim @c@k.] Sonra ah ediyor bunca namazlar@ y@llar y@l@ ara- ya verdig~ine. [Adam m@s@n, gu%nde bes# vakitten y@l u%c#yu%z altm@s# bes# gu%n namaz@n@ k@lacaks@n. Bundan u%styan@ yalan,] diyor. Uzun uzun du%s#u%nu%p solug~unu ald@ktan sonra yine bas#l@yor dertli Kerem gibi. Dana su%ru%su%nu%n, s@g~@r su%ru%su%nu%n ve kag~n@lar@n ko%ye gel- mesi u%stu%nden saatler gec#tig~i halde bir tu%rlu% dinme- yen toz yag~murunun alt@nda, birbirimizin yu%zu%nu% go%rmeden konus#uyoruz karanl@k dambas@nda. Ay'@n dog~mas@n@ bekleyeceg~iz bo%yle bo%yle. Sonra babam kag~my@ kos#up sap getirmeye gidecek ay@s#@g~@nda. Din- memis# ve dinmeyecek olan yorgunlug~una yorgun- luklar kar@s#acak. O is#in bu taraf@nda deg~il. [Gayr@ benden fayda yok, herkes bas#@n@n c#aresi- ne baks@n. Harman@ kald@rd@m m@ sag~lam@na nama- za bas#l@yorum ben. O%ku%zlerin pazarl@g~@n@ bile yap- t@m Sad@g~'@n og~luynan. Kesip sucuk yapacak. Ondan < P 92.> sonra ben de, oruc#da gelen hocan@n dedig~i adam olacag~@m.] [Nas@l adam olunur diyor hoca?] [Ah efendim ah, o adam bir daha gelse, gec#se elime, ah! Gec#en senelerde gelseydi o adam, kurtu- ladu%s#erdik gu%nahlardan. Akl@m@z erken bas#@m@zca ge- lirdi. Bu adam@ ho%ku%mat go%ndermis# @ramazan ay@n- da. Kendi yok Allah@ var, iyi demikrat c#al@s#t@ herif. C#al@s#t@ ki nas@l...] 1960 bahar@nda Ankara'n@n ve daha birc#ok ille- rin ko%ylerine imam-hatip okulu o%g~rencilerinin da- g~@t@ld@g~@n@, onlar@n da ko%ylu%leri c#ok sevindirdikleri- ni du%s#u%nu%yorum. Demek ayn@ ayda buralara da de- g~erli adamlar gelmis#. Baz@ yerleri ak@t@p baz@ yer- leri bak@tmam@s#lar anlas#@lan. [Namaz derdi de bas#ka bir s#eycik demezdi ag~- z@n@ sevdig~im...] [Yok can@m,] diyorum, [namazdan bas#ka yap@- lacak is# yok mu?] [Sus, sus yine gu%naha girme. Bak o hoca ne anlatt@ bir gu%n teraviden sonra: Adam@n biri benim gibi namaz@n@ tam k@lamam@s#. K@s# alt@ ay iyi k@lar yaz geldi de is# gu%c# c#@kt@ m@ namaz@n@n c#og~u araya gidermis#. Amma o%yle ak@ll@ bir adamm@s# ki o kadar olur is#te. O%leceg~inde vasiyet etmis#, ben kefenimi kara bir bezden ald@m sand@g~a koydum, onu sar@n bana, demis#. Dedig~ini yapm@s#lar. Meg~ersem adam ne kurmus# bak: Sorgucular gelince kefenime bak- s@nlar, taze o%lu% olmad@g~@m@ sans@nlar da hesap sor- mas@nlar... Sorgucular gelince [ben eski o%lu%yu%m] demis# Allah bunu yutmam@s# amma: Yu%ru%yu%n sor- guyu tam al@n heriften, onun du%zenbazl@g~@ bize so%k- mez, demis#. Gidip yeniden sorgusunu yapm@s#lar. Hem topuzu bas#@na vura vura. Namaz@n@ neden tam < P 93.> k@lmad@n dediklerinde oevap verememis#, kekelemis#. Bunun cevab@ geldig~in yerde namaz g@lmaynan ve- rilirdi, s#inci elbet s@k@y@ go%ru%nce s#as#alars@n deyip de indiriverince topuzu, bas#@ go%zu% paramparc#a ol- mus# kara kefenli ak@ll@ adam@n!...] [Bu kadar@ da fazla can@m,] diyorum. [Bunun fazlas@ eksig~i olur mu, bu borc#tur, o%de- yen o%der, o%demeyen de cezas@n@ c#eker. Onun mah- kemesi yerin alt@nda. Katran kaynayan kara kazana cup diye att@lar m@ go%ru%rsu%n mahkemeyi sen...] [Benim bildig~im k@zg@n sac# u%stu%nde yakarlar.] [O senin bildig~in la*f, benden beter yufka hoca- lar@n la*f@. Bu hoca, kazana atacaklar dedi.] Tevekkeli, y@llard@r halk eg~itimi so%zu% ederler de kulak vermezdim. Ne gu%zel eg~itiyorlarm@s#... Ko%yde nu%fus, bu%tu%n bak@ms@zl@g~a, bu%tu%n peri- s#anl@g~a kars#@n umulmad@k bir bic#imde art@yor. Bu art@s#, ko%yu%n genis#lemesine, yeni yap@lar@n yap@lma- s@na yol ac#@yor. Bu%nu%s# meydan@, mezarl@g~@n o%tesin- deki Kuyucak du%zlu%g~u% evle doldug~u gibi, ko%yu%n kar- s#@s#@ndaki Osmanc@g~@n tas# ocaklar@na, Haydar'@n ge- dikten sonra uzanan deg~irmen yoluna da evler ya- p@lmaya bas#land@. Bas#@n@ go%zu%nu% bag~layan herkes, k@r@p du%g~u%p bir go%z say delik yapt@r@yor. Yapt@r@yor- lar ya, bu yeni yap@lar@n eskiden hic# ayr@m@ yok. O%nce sand@k kaz@l@yor, zemin indiriliyor yani. Son- ra da onun u%stu%ne tas# kemerler c#at@l@yor. Ufac@k bir pencere, ortas@na bir tand@r, tamam... Y@k@l@p yeni- den yap@lan ko%hnelerin bic#imi de eskiden neyse yi- ne o... < P 94.> Buna kars#@n, tas#@n c#oklug~unda, toprag~@n c#ok- lug~unda kolayl@kla yap@lan bu evler go%zlerde o%yle bu%yu%yor ki, kap@ u%stu%ne ya da pencere o%nu%ne na- zarl@k asmadan duram@yorlar. Ko%pek kemig~i, o%zel- likle c#ok as@l@yor. Nereye baksan@z bir ko%pek kafa- s@ da s@r@tarak size bak@yor... O%yle ya, yepyeni ev yapt@r, ondan sonra da nazarl@k asma, bu olur mu? Kem go%zlu%ler tas#lar@ bile eritmezler mi bakt@kc#a? Evin u%stu%ne bir oda da biz yapt@rd@k. Onun na- zarl@g~@ da eksik deg~il. Evde so%z ac#@l@yor bazan, c#u%- ru%k bir yap@y@ bir kemig~in ayakta tutamayacag~@n@ so%ylu%yorum. Bir-iki kis#inin yan bakmas@yla da sag#- lam bir yap@n@n y@k@lamayacag~@n@ ekliyorum. Yeni yetmelerin inanc#s@z yetis#meleri, bunun da c#og~un- lukla okuma yu%zu%nden olmas@ u%stu%ne veris#tiriyor babam. [Biz bas#ka s#eylere inan@yoruz,] diyorum. [Neymis# onlar?] [Es#itlik, hak, iyi kos#ullar ic#inde yas#ayan uygar bir toplum olma, bar@s# ic#inde yas#ama...] Sonra uy- garl@g~@n, bar@s#@n anlam@n@ ac#@klamaya c#al@s#@yorum. [Go%rdu%n mu%, go%rdu%n mu% es#s#ek haks@z m@, kun- namamakta?..] Es#eg~in hakl@l@g~@n@ haks@zl@g~@n@ aras#t@rmaya f@r- sat vermeden: [Bir de hak mak diyor; bu kafayla du%nyada k@smetin ko%ku%nu% keseceksiniz,] diyor. Anlat@yor ard@ndan: [Eskiden var ya eskiden, hocalar kuzuyu ye- dikten sonra kemig~ini ortaya y@g~@p dua ettiler mi kuzu yeniden dirilirdi. O devirde bet bereket vard@ c#u%nku%. F@karan@n biri hocaya dert yanm@s# f@karal@- g~@ndan. Bu gece benimle mezarl@g~a gel, demis# hoca. Ser mendilini yere demis#, adam sermis#. bir bas#la- < P 95.> m@s# duaya, mendilin u%stu%ne sar@ sar@ alt@nlar yag~- maya bas#lam@s#. Derken alt@n yag~muru kesilmis#. Ada- m@n kalbini bozdug~unu anlam@s# hoca, surat@na in- dirivermis# tokad@. [Bak sen kalbini bozdun, k@smetin kesildi,] de- mis#. Kalp bozuklug~u ko%tu% olurmus#. Kalbini bozan c#og~ald@g~@ndan k@smeti azalan da c#og~alm@s#. [Es#ek neden kunnam@yor?] [Eks#ek mi? Hoca Nuri'nin go%zu% deg~di es#eg~e. U%s- tu%ste u%c# kere kanc@k s@pa kunnad@. Bunu duymus# Nuri. Harmandan gelirken sordu bana, [Bu mu u%c# kere kanc@k kunnayan?] dedi. [Heye,] dedim de yi- ne mas#allah demedi. Ondan beri kac# kere c#ektiysem avunmad@, do%l tutmad@. So%ylemeynen oldu, so%yle- meynen. Es#eg~e go%z deg~diler, gayr@ kunnamaz bu es#ek. K@smete de paydos bundangilli..] Du%s#u%nu%yor so%ylu%yor: [Benim aht@m kanc@k s@- pa m@, deg~il. Hikmet var is#in ic#inde. Es#s#ekler kun- namad@ m@ ahir zaman@ geldi belle. S#u Allahm is#le- rine ak@l fikir ermez. K@smetini kesecek oldu mu, adam@ ho%ku%mdar yapar, ondan sonra da oturak a*le- mi yapt@rtarak tahttan indirir...] Is#i yolunda gidecek adam@n es#eg~i gerc#ekten kanc@k kunnarm@s#. Bizim es#ek erkek bile kunna- mad@g~@na go%re k@smetimiz kesildi mi? Nerdesin, han- gi cesaretli elin alt@ndas@n, tas# kulu%belerdeki ko%pek kafas@n@ indirtecek ve bize modern evler yapt@rta- cak, es#eg~imizi kanc@k kunnatarak k@smetimizi ras- lant@n@n elinden kurtaracak eg~itim seferberlig~i? Bir zamanlar@n tarikat babas@ C#ekic#lerli Ahmet < P 96.> Efendi o%ldu%. Yerini tutmaya yeltenenler aras@nda og~lu da var ama, onun yerini tam olarak tutan Ye- niceli Mehmet Efendidir. Zaten elini de Mehmet Efendiye vermis#, iki ko%yu%n aras@nda bir tepe oldu- g~una go%re, tarikat ilis#kinleri ic#in pek bir deg~is#iklik yok demektir. Yaln@z, baban@n biri gitti, biri tu%redi, o kadar. S#imdi Hac@ahmetli bo%lgesinde gece gu%ndu%z ye- ni Baban@n kerametleri, ermis#lig~i konus#uluyor. Cu- ma namazlar@n@ eski Baba gibi Mekke'ye uc#up gide- rek k@larm@s#. Babayla benim go%ru%s#mem bir kerecik oldu. Okul yapt@rmak ic#in ko%yleri dolas#@nken Yenice'ye de yolumuz du%s#tu%. Arkadas#lar, Babaya ug~rayal@m da ko%ylu%ye etki yaps@n okulun tas#@n@n c#ekilmesi ic#in, dediler. Ug~rad@k. C#evre ko%ylerden ku%me ku%me ge- lenler aras@nda yu%zu%mu% go%rdu%k. Pencere o%nu%nde ku%f kokan bir kac# tozlu kitapla duvarda as@l@ zift gibi kirli bir el havlusu go%zu%mu% ald@ yan@na girince. Oku- ya okuya go%zlerinin geriledig~ini so%ylu%yorlard@. Ama bakt@m ki tozlu bir iki kitab@n yapacag~@ is# deg~il bu go%zlerdeki durum. C#apak bag~lam@s# Baban@n go%zle- rini c#apak. Bas#ko%s#ede oturan kendinden tut odan@n kap@s@na kadar sanki her yer c#apak bag~lam@s#, koku- yor. Bar bar bag~@r@yor pislik. Hele dizine inen sa- kal@ baban@n. Orada bekleyen ku%me ic#inde gene en k@sa sakal baban@nkiydi. O%tekiler daha genc# olduk- lar@ndan, sakallar@ kapkara, koyuvermis#ler dize as#a- g~@. Odan@n bitis#ig~indeki bos#lug~a yeni bir ev yap@l@- yordu. Ama yap@da c#al@s#anlar@n kara sakallar@ bir- biriyle yar@s# ediyordu. O%g~rendik ki, bu ev Babaya yap@l@yormus#. Yapanlar da sag~dan soldan gelmis# s#eyhler, Baban@n mu%ritleri yani. Baba biraz yas#l@ < P 97.> oldug~u ic#in, karasakal@ bag~r@n@ dolduran og~lunun s#imdiden yerini tutmaya bas#lad@g~@ seziliyordu... Baba bize sureti haktan go%ru%ndu%. Bir su%ru% ma- sal anlatt@, ilmin, okuman@n iyilig~i u%stu%ne. Ama son- radan, kendi ko%yu% dahil oradaki ko%ylere okulu ka- bul ettiremedik. Meg~ersem ilim dedig~i de, okuma dedig~i de kendi du%s#u%ncesine uyan s#eylermis#... S#u- ras@n@ ac#@klay@m ki, o ko%ylere okulun giremeyis#inde Eg~itim Bakanl@g~@n@n sakat tutumunun etkisi bu%- yu%ktu%r. Tas# kum c#ekilirse okul yap@lacak, ko%ylu% c#ekmek istemezse, c#eken ko%ye okul yapt@r@lacakt@! Baban@n aray@p bulamad@g~@ s#ey. Eskiden oldug~u gi- bi s@k@s#t@rmak gerekir. Dag~dan dereden birikip Ba- baya ev yapan adamlar, c#ocuklar@n@n okuyacag~@ okul ic#in iki kag~n@ tas#@ c#ekmiyor, kendine b@rak@l@n- ca. Baba denen herif [c#ekin, okul iyi s#eydir,] dese yetecek. Ama demez. Oy yu%zu%nden okulun iyi s#ey oldug~unu Babaya da kabul ettirmek ic#in sag~lam bir tutumu kimse go%stermedi. 1960 y@l@n@n bahar@nda go%ru%s#tu%g~u%mu%z Baba, ay- lar gerc#erken elbette bos# durmuyor. Gelen haberle- re go%re, mevsim deg~is#ip gu%z geldig~i halde, Baba Ce- la*l Bayar'dan girip Menderes'ten c#@k@yormus. Bo%lge- de o%teden beri bu iki adam@n Babay@ ziyarete gel- dikleri so%ylentisi var zaten. Onlar@ istedig~iniz kadar Yass@ada'ya yollay@n. Mademki bo%lge halk@ Babaya inanm@s#, Baban@n isteg~ini go%z k@rpmadan yerine ge- tirmeye haz@r. O halde? Bu, Babadan kalma Babal@k is#leri halledebiliyor muyuz? [Tu%rlu% mu%la*hazalarla] Babalar@n sakal@n@ tutamlayamad@ktan sonra, Baba- lar da borular@n@ gerine gerine o%ttu%receklerdir. Te- mizlik, du%zenleme c#ok yo%nlu% olmal@. Sakal@ kaz@t- mad@ktan sonra, b@ng@ldag~@n@ istedig~in kadar ustu- raya verdir hic# bir s#eye yaramaz. < P 98.> Demek isterim ki ben, garp cephesinde yeni bir s#ey yok. Garp cephesinde yeni bir s#ey olmad@g~@na ne bakars@n@z, s#ark cephesinde her s#ey var. Hem de eskisi gibi duruyor. Buna go%re s#ark cephesinde de yeni bir s#ey yoktur, diyebiliriz. Zaten bunlar birbiri- ne bag~l@ is#ler. Biri harekete gec#erse o%teki pusar, o%te- ki harekete gec#erse, beriki susar. Bu tutumdan bir yenilik dog~acag~@na inanmak ic#in ise, en az Baba ka- dar keramet ve kehanet sahibi olmak gerekir. Baban@n ko%yu% Yenice'den c#@k@p Sulak ko%yu%ne vard@k. Sulak ko%yu%nu%n y@k@k bir okulu var. Ama eg~it- men kendi elceg~iziyle yapt@g~@ binada okutuyor c#o- cuklar@. Derslig~e girince ne go%reyim, sakal@ uzam@s# iki delikanl@, eg~itmeni ko%s#eye c#ekmis#ler, terletiyor- lar. [Ne bu hal?] dedim eg~itmen Mehmed'e. [Bunlar,] dedi, [boyuna ug~ras#@rlar benimle. Ille de sakal uzat@p tarikata gireceksin. Baba bo%yle is- tiyor. Ben de olmaz, ben iyi ko%tu% memur say@l@r@m, diyorum. Baba da boyuna haber yollarm@s# ki, ko%y- lerde herkes sakal@ b@rakacak diye. Valla s#as#t@m kald@m. Her gu%n bo%yle. Terletiyorlar beni. Ne yapa- cag~@m@ bilemiyorum. As#ag~@ tu%ku%rsem sakal ama, yu- kar@s@ da b@y@k...] Dikkatlice bak@nca tan@d@m delikanl@lardan bi- rini. Domates toplar, salc#a yap@p satard@ gec#en y@l- larda. Daha gu%zu%n bile sakal@ falan yoktu bunun. [Yahu sen!] dedim. [Evet, ben art@k elimi eteg~imi c#ektim du%nya- dan, baba bo%yle istiyor,] dedi. [Elinde koskoca bir tesbih, bir de yerde su%ru%- nen tu%ru%nden pardesu%ye benzer eski bir s#ey s@rt@n- da. Ayak uydurmus# hani... D@s#ar@ c#@k@p oturduk. < P 99.> [Baba bo%yle istiyor gardas#,] dedi yine, [du%nya- n@n dibi yooook bucag~@ yok. Gelip gelip gec#iyoruz. S#imdi ko%yu%mu%zde bu eg~itmen Memmet'ten bas#ka sa- kal b@rakmayan kalmad@. Baba bo%yle istiyor. Bu Mehmet var ya bu Memmet, benim enis#temdir ha! Ama yine de so%zu%mu%z gec#gel olmuyor. Bir de siz- ler so%yleseniz c#ok iyi olur. Baba sizin ic#in de bir dua eder de gelmis# gec#mis# bilcu%mle gu%nahlar@n@z@ sildirir defterden...] [Gu%zel ama kardes#lik, sakall@ olmakla sakal- s@z olman@n ne fark@ var da bu kadar ug~ras#@yorsu- nuz? Baba bu kadar du%s#u%yor bu is#in u%stu%ne?] [Ha bak s#inci, sakal kibri k@rar, kibirli olup s#eyhine kafa tutmaktan kurtar@r insan@. Ikinci ola- rak efendime so%yleyim, Peygamberimiz Sallallahu% vesselem efendimizin su%nnetidir.] [Peki, alt@ u%stu% sakaldan m@ ibaret bu sizin is#- lerin?] [Sakaldan ibaret olur mu hic#. Halakay@ zikir (halka) yapar@z. Bu zikrin kendimize ve cu%mle mu%s- lu%manlara faydas@ vard@r. Ehli isla*m@n ruhuna ilel mag~r@p, ilel masr@k, deriz zikrederken.] [Go%rdu%m ki bir ayag~@ c#ukurda Baba'n@n. O gi- dince kim tutacak elinizden?] [Efendi Baban@n u%stu%ne varsa Bediu%zzaman vard@. Fakat o Babadan o%nce gitti. S#inci umudu muz, Baba giderse og~lu var. Hic# de as#ag~@ kalmaz Babadan ha!] [Demek sakal ve halkai zikir, hepsi tamam olu- yor yani?] [O%yle deg~il, deg~il o%yle. O%yle almayacaks@n bu is#i. Bu is# kelama vurulmaz. Hasta olsan@z da Baba elinizden tutsa, ates#iniz olsaat kesilir. Halkai zikire giren ufac@k c#ocuklar@n yu%zu% nurlan@veriyor. Bir hik- < P 100.> met var bunda. Bunu hikmet deyip alacaks@n. Ba- ban@n en bu%yu%k mu%ridi Devedam@'nda. Baba ne so%y- lemis#se kafas@na yazm@s#. O%yle bir yazm@s# ki, pey- gamberimiz neler yapm@s#sa annad@yor. O kadar de- rin...] So%z yine eg~itmene geliyor. Bu s@rada eg~itmen de yan@m@zda. [Zarar@ sen edersin,] diyor eg~itmene. [Ekecik Dag~@n@n ard@ndan kalk@p da Ortako%yu%n kaymakam@, hakimi gelip Baban@n elini o%ptu%ler, tarikat@na gir- diler. S#u gidende memur kalmad@ Babaya gelip de dersini almayan. Sen memurum memurum dersin, de bakal@m Ortako%y u%n kaymakam@ndan bo%yu%k mu%- su%n?] Eg~itmen susuyor, aln@nda ter damlalar@ go%ru%- nu%yor, go%zu%me bak@yor boyuna. So%zu% deg~is#tirmek istiyorum yeniden: [Ne dersi veriyor memurlara Baba?] [Memurunan boz adam ayr@ m@ ders al@r. Hep- si bir. Baba so%yleyeceklerini so%yler. Dersini alan, tarikata girdikten sonra k@ld@g~@ her namazda, yu%z besmele c#eker. Yu%z kere istig~far getirir. Yu%z kere hu, yu%z kere hay der. En sonunda da yu%z kere Allah der, yu%z kere de Lailaheillallah, der.] Merak@m gittikc#e art@yordu. [Sonra?] deyivermis#im. [Sonraaa!] dedi. [Tarikata yeni girenler ilk gu%nlerde zikrederken [Seherde ac#@l@r perde] ilahi- sini so%ylerler. Derinles#tikc#e o%tekilere gec#erler. Bes- meleyi, istig~far@ on, yirmi yaparlar. Derinles#tikc#e yu%ze c#@kar@rlar. Aks#am namazlar@nda onbir gu%lhu%, onbir salavat@ s#erife, onbir yahaviyel, onbir su%pha- nallah okurlar. Derinles#tikc#e bunlar da otuz u%c#ere < P 101.> c#@kar. Dersleri azar azar verir, sonra yu%kler Baba. Otuz bin dersi olan s#@h var aram@zda...] [Ac#l@k P@nar@], do%rt ko%yu%n ortas@na du%s#en bir kara tepenin eteg~indedir. Kimler bu p@nar@n bas#@na kos#up derdine derman aramaz ki... Yaln@z bu do%rt ko%yden deg~il daha uzak ko%ylerden de, sevdig~i k@z@n go%nlu%nu% edemeyen, onulmaz hastal@klara tutulan, hayat yolunun c#og~unu yu%ru%du%g~u% halde bir c#ocug~a kavus#amayan kim varsa kos#ar Ac#l@k P@nar@n@n ya- lag~@na yu%z su%ru%p suyundan ic#meye... Kars#@l@ks@z sevgilere, ko%k salm@s# hastal@klara ve do%lsu%zlu%g~e derman olmas@ yan@nda, bu p@nar@n as@l o%nemi ac# kalanlar@n bas#vurma yeri olmas@ndad@r. Yag~mur hele bir geciksin, do%rt ko%yu%n bekc#ile- ri o ko%yden bu ko%ye gezmeye bas#larlar. Bu gidip gelmeler, Ac#l@k P@nar@na bas#vurulacak gu%nu% karar- las#t@rmak ic#indir. P@nar@n bas#@nda yap@lan dualar- dan, do%ku%len go%zyas#lar@ndan sonra, buluta vurma- lar@ ic#in eli k@rbac#l@ meleklerine Allah@n emir ver- mesi ya da vermemesi ayr@ is#. Dilerse verir, bu em- ri, dilerse vermez, bas#ka nedenleri hesaba katarak. Anadolu yaylas@n@n her yan@nda bir bas#ka bi- c#imdir yag~mur dilenme yolu. C#ok yerde koyun ku- zu su%ru%lerini al@p en yu%ksek tepeye c#@karlar. Allaha daha c#ok yaklas#@ld@g~@ san@lan bu yerlerde, kuzular meler, insanlar bag~@r@r, bo%ylece de deleg~in duyurul- dug~u san@l@r... Baz@ yerlerde k@rk tane koskoca tas#@ okuyup bir ag~ac# ko%ku%ne bag~layarak suya b@rak@rlar. Hic# bir s#ey yemeyip ic#meyip de bir gu%n bir gece ac# durmakla dileklerini duyuran yerler de var. Bu, bir

c$es$it ac$l@k grevi oluyor Allaha kars$@. Cikcik Hocan@n dinsel o%nderlig~ini yapt@g~@ bu bo%lgenin ko%ylerinde de, dert Ac$l@k P@nar@na anlat@l@r. Aks$am u%stu%, P@nar Allah@yla bas$bas$a b@rak@larak ko%ylere do%nu%lu%r... Bu bahar da yolland@lar Ac$l@k P@nar@na. Ad@ yu%z- y@llardan gelen bu sessiz p@nara yu%zy@llar boyunca kac$@nc@ bas$vurmayd@ bu, kimseler bilmez... Do%rt ko%yden en az biner kis$i deyin, kalabal@g~@ anlamak ic$in. O%lmeden o%nce halka bir hizmette da- ha bulunmas@ ic$in, Cikcik Hoca da hasta hasta do%- s$eg~inden c$@kar@l@p boz es$eg~e bindirildi. Biriken top- luluk umut du%nyas@n@n umut ekip de dert bic$en top- lulug~uydu. Bu y@l da dert bic$memek ic$in tek umut yine P@nara kal@yordu. P@nar, her zaman oldug~u gi- bi, yad@rgamad@ toplulug~u... Ic$meyen kalmamacas@na, birer avuc$ su ic$ildi o%nce. Aradan bir y@l ya da iki y@l gec$meden bo%yle s@ra s@ra olup suyunu ic$enler olmad@g~@ndan, bugu%n suyu ic$ildikc$e yu%zu% gu%lu%yordu sanki p@nar@n. Alt yanda birikmis$ sularda kararan avuc$ avuc$ kurbag~a yavru- lar@ da bas$ka zaman bunca k@p@rt@l@ olmazlar gibime geliyor... P@nar@n ayag~@nda bu%yu%yen tere otlar@n@n dalgalan@s$@ bile bas$kayd@. Su ic$me is$i bittikten sonra P@nar@n bas$@na c$ep- c$evre oturdu millet. Zor c$@kar sesiyle o%nce Cikcik kuran okudu, onun ard@ndan su%mu%klu% Salih dua et- ti, amin c$ekerek o%nce havaya ac$@ld@ eller sonra yu%z- lere su%ru%ldu%.. Dua biter bitmez, hic$ bir is$aret bek- lemeksizin eski bir al@s$kanl@kla hemen dag~@l@verdi topluluk. Herkes yedi tane c$ikil getirerek (ku%c$u%k tas$ parc$as@) Cikcik'in ve o%teki hocalar@n o%nu%ne b@ra- k@yordu. Hocalar@n o%nu% o%bek o%bek tas$ doldu. Biri- ken tas$lar@ teker teker okumaya bas$lad@ hocalar. Bir yandan dudaklar@ m@r@l m@r@l ediyor, bir yandan da

yerden ald@klar@ tas$@ o%nlerindeki kalburlara at@yor- lard@ tek tek... Bir kac$ sat su%rdu% bu. Kalburlardaki tas$lar@ c$inedir denen c$ok bu%yu%k bir kalbura topla- d@lar. Cu%mu%lu% hocaynan su%mu%klu% Salih Cikcik'e yard@m ettiler, tas$ dolu olan c$inediri p@ara@n go%ze- g~i u%stu%nde u%c$u% birden dolas$t@rd@lar elek eler gibi yaparak. M@r@lt@ halinde duay@ da su%rdu%ru%yorlard@. Yine dua bitmis$ olacak ki, Cu%mu%lu% c$enesiyle bir is$aret verdi. Bu is$aret zaten beklenmekte oldug~un- dan, herkes ayag~a f@rlad@ ve ellerini bag~r@nda bag~- lad@. Cikcik bag~@racak halde olmd@g~@ndan ve c@l@z bir sesin Allaha ulas$amayacag~@ du%s$u%nu%lerek, c$ine- diri Cu%mu%lu% hoca kucaklad@. [S$eeeyle bir yag~mur ver heeerif!] diye bag~@ra- rak yukar@ bakmas@yla c$inedirdeki tas$lar@ p@nar@n go%zeg~ine do%kmesi bir oldu... Pla*ns@z yap@lar@yla iki dag~@n aras@n@ doldurmak- tan bas$ka bir is$e yaramayan barajlar@m@z@, ilkel ka- falar@m@z@, ilkel arac$lar@m@z ve bunlar@n u%stu%nde il- kel tutumumuzu du%s$u%nmemek mu%mku%n mu%ydu% bu manzara kars$@s@nda? Tutumumuz go%steris$ oldukc$a, barutumuz nutuk, hedefimiz avutmak oldukc$a, ve toprak hepimizin olmad@kc$a, y@llar@ Ac$l@k P@nar@na tas$ do%kmekle o%ldu%receg~imiz ortada. Solmus$ umut- lar@m@zla Ac$l@k P@nar@na kos$maktan kurtulup da tokluk p@nar@n@n yollar@m arayabilmemiz ic$in hepi- mizin toprag~a kavuz$mam@z gereklidir. Toprakla bir- likte modern ekim bic$im arac$lar@na da kavus$tuk- tan sonra, ic$imiz atarak karakucak gu%res$meye bas$- layacag~@z toprakla... ESKI HASTAL@K Dikkat ettim, yaz@lar@mda [go%steris$] ve [avut-

ma] deyimlerini c$ok kullanm@s$@m. Du%s$u%ndu%m kendi kendime: Acaba benim kelime deposu iyice bos$ da onun ic$in mi do%nu%p dolas$@p ayn@ kelimeleri kulla- n@yorum? Fakat du%s$u%nu%nce anlad@m ki bir daha, bunun kelime deposuyla ilgisi yok. Yap@lanlar@n hep- si ayn@ yoldan c$@k@p ayn@ noktada birles$tikleri ic$in, benim anlat@m@ma da s@k kar@s$@yorlar. Gece vakti ilc$eden ko%ye gidecektik, yola c$@ka- cag~@m@z s@rada, bizim ko%yden bir kad@n@n hastahane- den c$@kar@ld@g~@n@, bir duvar@n dibinde bekledig~ini so%ylediler. Yol arkadas$@ olacag~@m@z ko%ylu%lerimle gittik yan@na. Kad@ncag~@z du%nyas@ndan gec$mis$, c$ek- mis$ elini eteg~ini. Sessiz, habersiz yat@yor. Bakmay@n kad@ncag~@z dedig~ime daha yirmisine bile varmam@s$ bir gelin. [Yatt@g~@nda bundan diriydi,] diyor yan@mdaki- ler. Neden c$@kar@ld@g~@n@ sormaya kalk@s$t@k, anlayabi- lirsen anla. Hem sesi c$@kmaz c@l@zl@g~@ndan, hem de, ses saklar erkeklerden. Akrabas@ olan birini b@rak@p uzaklas$t@k ki ona so%ylesin diye. [Bidene yap@lacak ondan c$@kard@lar,] diyormus$. [Git ko%yu%ne yat,] de- mis$ler. [Ila*c$s@z hastahaneynen ko%ydeki evin fark@ ne?] demis$ler. Bidene dedig~inin badana oldug~unu, kirec$ten so%z ac$mas@yla ellerini duvara su%rmesinden anlad@k. Sonra aras$t@rd@k, dog~ruymus$, hastahane ba- dana edileceg~i ic$in bos$altm@s$lar. Bu akl@n da cebe konacak yan@ yok. Hastahanede bir cankurtaran arabaa@ oldug~unu so%yleyip duruyorlar, bir yandan da el sallayarak haypflanpyorlardp. Sebebini sordum, [para, parra!] dediler. Anlatt@klar@na go%re, bu arabadan f@karalar faydalanamazm@s$. C$u%nku% ru%s$vet vermeyenlere [bo- zuk] derlermis$, akan sular dururmus$. Bir yanl@s$l@k

met Sungur'a sordum. [Ne yaz@k ki dog~ru dostum,] dedi. [Gelenek haline getirdi bunu doktor. Gec$en- lerde yeg~enimi babas@ damdan att@ ac$ kal@p ekmek bulamad@klar@ ic$in, enis$tem kendi o%ldu%g~u% halde c$o- cuk o%lmedi. Ankara'ya yetis$tirelim dedik, ac$l@ktan o%lmu%s$ insandan ru%s$vet istedi. Benden bas$ka kimse- leri yok, ben de bakanl@k emrinde inledim, paras@- z@m, lu%tfetsin,] dedimse de bos$una. [Bozuk] dedirt- ti para gitmeyince... Doktoru tan@r@m. Bu ilc$eye gelelei para babas@ oldu, milleti soya soya. Onbes$ dakika hastahanede, yirmi u%c$ saat k@rkbes$ dakika muavenehanesinde ve ona bits$ik evinde... Yeni geldig~i s@ralarda ben de git- mis$tim bir kere, muayeneye. Gittig~imde saat onbir- di. Doktor henu%z gelmedig~inden, elliye yaklas$an hastalar@n kimi kap@ o%nu%nde geziniyor, kimi duva- r@n dibinde oturuyordu. Bir makbuz kestirdikten sonra gezinmeye bas$lad@m. Say@n doktor onikiye c$eyrek kala geldi. Tan@d@g~@m bu doktor, iki doktor- lu hastahanenin dahiliyecisiydi. Demek no%bet bun- da... Evet, geldiler ve hemen hastalar@ kabule bas$la- d@lar. Saat onikiye geldig~inde u%c$-do%rt hasta kalm@s$- t@, kimini azarl@yor, kimini koval@yor, kimine de re- c$ete c$iziktirip savus$turuyordu. Tam s@ram gelirken, bir at arabas@ gelip hastahanenin o%nu%nde durdu. Ya- mal@ ve kirli bir yorgan ic$ine sar@lm@s$, benzi soluk, derisi burus$ burus$ burus$mus$ hasta bir kad@n vard@ arabada. [Hangi ko%ydensin hems$erim?] dedim. [Akc$akent'ten.] Hastan@n can@ c$@kt@ c$@k@yordu. [Bir ay oldu ya- tag~a du%s$eli,] dedi kocas@. [Ic$indeki z@kk@m dert d@-

s$@na m@ vurdu bilmem; go%g~u%nu% yaralar kaplad@. Mantar gibi c$@blanlar sard@ her yan@n@...] Ikimiz birden girdik ic$eri. S$u hastan@n bir an o%nce go%ru%lmesini ne kadar istiyordum. [Hani makbuz kestirmedin mi, makbuzsuz mua- yene edemem!] dedi doktor. [Beg~im, allah o%mu%rler versin, hasta ben dig~ilim, d@s$arda arabada hasta ka- r@m. Go%nu%l alc$akl@g~@ynan bi bak@ver ne olur? Mak- buzluk param yok amma f@kara ilmabar@m var. S$u arabay@ bilenem bulanadan go%beg~im yerinden sap- t@. Zorunan ald@m Gu%lu%zar@n og~lundan, on gu%n eki- nini bic$eceg~im...] Saat@na bakt@ doktor: Onikiyi bes$ gec$iyordu. Muayene fasl@ da bitmis$ti. [S$imdi yemek zaman@,] dedi. [O%g~leden sonra ge- tir hastan@. Bir ikibuc$ukluk bul makbuzunu da kes- tir emi?] Adam peki deyip c$@karken, bir bakmas@n@ ben de rica ettim. [Derdi ne?] diye so%ylendi adam@n ar- d@ndan, bu kez. Adam geri do%ndu%: [Her yan@ yara beg~im!] dedi ellerini c$aresiz bir s$ekilde ac$arak. [O%yleyse yar@n getir e mi,] dedi. [S$imdi su%r hana arabay@. Ben hariciyeci deg~ilim, onun no%beti yar@n. Haa acele dersen evine go%tu%r, G@ca mahallenin girecek yerinde sorunca go%sterir- ler...] SABAH AKS$AM AG~IT Ko%yu%n is$leri Allaha kalm@s$t@r. Otobu%s kap@lar@n- da ve berber du%kka*nlar@nda oldug~u gibi, ko%yu%n her-

hangi bir yerinde [Allah@n dedig~i olur] yaz@l@ olma- sa da Allah@n dedig~i oluyor ko%yde de... Go%zler c$apak, eller ayaklar yara, bog~azlar ku%- tu%r ku%tu%r o%ksu%ru%k... Evlerde s$iltelerin ic$i, ates$ler- o%ksu%ru%kler ic$inde k@varanan hastalarla dolu. Hasta- lar@n bas$uc$lar@, ag~layan s@zlayan kad@nlarla dolu. Yatanlar@n c$og~u tas$l@ko%ye gidiyor c$u%nku%. Onun ic$in ag~@t erken bas$l@yor. Ishal mi, s@tma m@ yoksa ince hastal@k m@ al@p go%tu%ren, belirsiz. Ne arayan ne so- ran var. Ag~lamaktan bas$ka bir s$ey gelmiyor ko%ylu%- nu%n elinden. C$ocuklar@n o%ksu%re o%ksu%re bog~ulduk- lar@n@, gu%nde en az bes$ c$ocug~un o%ldu%g~u%nu% yukar@ya haber vermis$ o%g~retmen. Bu haber verme u%stu%ne, a- radan onbes$ gu%n gec$ince bir sag~l@k memuru geldi. Paras@ olan bir-iki evin c$ocug~una ne oldug~u be- lirsiz ig~neler yap@p gu%nlu%g~u% dog~rulttuktan sonra, [Bog~macaya benzer bir salg@n hastal@k yoktur. Bu mevzim hastal@g~@d@r be bu%tu%n ko%ylerin c$ocuklar@ bo%yledir,] deyip gitti... Ne hastal@g~@ olursa olsun, [Kerimlerin Su%lman'- @n c$ocug~u o%ldu%, Liliyar'@n c$ocug~u o%ldu%, Cennet'in c$ocug~u o%ldu%...] diye o%lenleri saymaya bas$gelemiyor gelen gec$en. [Hilmi Hoca ko%r oldu,] dedi gec$enler- den biri de. [Nerden?] [Go%zu%ne tenturut do%kmu%s$...] Hilmi Hocan@n evine dog~ru yu%ru%du%k. Ko%y ima- m@n@n kardes$i, ko%yu%n en ak@ll@s@, la*fc@s@ Hilmi Ho- ca ko%r olursa, ko%y c$ok s$ey yitirir. [Ne oldu da bo%yle ettiniz?] dedik. [Ellez'in Kemal'de evvelki seneden kalma go%z ila*c@ var dediler de ona gittiydim go%zu%me do%ktu%r- mek uc$un. O da sag~ olsun do%ku%yu%m, dedi ve taka- dan araya araya buldu geldi parmak kadar bir ka-

ra s$is$e. Yatt@m, c$okc$a do%ktu%. Ondan gerisini bilmi- yorum...] Kar@s@ kar@s$@yor: [Kos$us$up vard@k ki ak c$o%kelik gibi ag~arm@s$ go%z- leri. Go%z ila*c@ sanarak nekdep hademesinden ald@g~@ tenturutu gel ha etmis$ Ellez'in og~lu..] [Mukadderat,] diyor Hilmi Hoca. [Olacak is$e c$are bulunmaz. S$eytan onun elinden tutacak, go%z ila*c@ diye o%tekini do%ktu%rtecek. Allah o%yle karar ver- mis$ c$u%nku%. Bos$a yorulmay@n Allah@n dedig~i olur, ka- derden o%te yol gitmez.] Kaderiyle bas$bas$a b@rak@p c$@k@yoruz. C$@karken gene ag~@t geliyor, kulag~@m@za. [Bu ag~@t Dabaz'@n evin- den geliyor, korkar@m iki c$ocuk birden o%ldu%!] di- yor Emmiog~lu. Kooperatif muhasibi Emmiog~lu, o%g~retmen C$e- zik, Hu%seyin C$avus$, Belediye muhasibi Adem, es- sah o%g~retmen Cafer'le birlikte Dabaz'@n evinden ya- na yu%ru%du%k ve girdik eve. Konya c$o%llerine ekmek paras@ kazanmaya ta mart dokuzunda gitmis$ olan Dabaz'@n kar@s@, iki c$ocug~unu birden teslim etmis$ azrailin eline. Ag~l@yor, c$@rp@n@yor. Birikmis$ olan koms$u kar@lar da kat@l@yorlar ag~@da. [Dabaz gelince ne diyeceg~im ben,] diyor kar@. [Emanetlerim nerde derse Dabaz, ne diyeceg~im ben? Nas@l bakacag~@m Dabaz'@n yu%zu%ne? Getirdig~i boyal@ s$ekerleri, s$ehir ekmeg~ini kimlere yidirece- g~im...] Teselli etmeye c$al@s$@yoruz, go%zlerimizden yas$ bo- s$an@yor bizim de. Dayanamay@p ayr@l@yoruz. C$@kar- ken, Dabaz'@n kap@s@n@n ard@na yap@s$t@r@lm@s$ bir ka*- g~@t go%zu%me c$arp@yor, okuyorum: Haftada bir kere sag~l@kc$@ gelip aileyi muayene etmis$ de tarihlerini yazm@s$... Alt yanda da [s@tma edikasyonu] yaz@l@.

Bu deyimi okuyunca, @s$@ks@z ko%ylerle alay eder gibi Bay@nd@rl@k Bakanl@g~@na bag~l@ olarak Ankarada [ko%y elektirifikasyonu] s$ubesinin y@llard@r c$al@s$t@g~@n@ ha- t@rlad@m. Deli olmak is$ten deg~ildi. [Bu s@tma edikasyonu nedir Emmiog~lu?] de- dim c$@k@nca. [Ohoo!] dedi. [Seneden seneye bo%yle bir ka*g~@t getirip kap@ artlar@na yap@s$t@r@yorlar, her yan@n@ da o gu%n doldurup gidiyorlar...] Her evin durumu belli. Du%n o%lenlerden sonra bugu%n o%lenleri say@yor Adem, sonra gene bugu%n o%le- cekleri ekliyor. Yar@n o%lecekler ic$in hava tahmin raporu okur gibi tahminlerini so%ylemeye bas$larken Emmiog~lu araya girdi: [Bundan evvel c$al@s$t@g~@m c$o%l ko%ylerinde firen- gi bas$lang@c@ vard@. Her ko%ye bir firengi kontrol defteri koydular. So%zde doktor s@k s@k gelecek, kont- rol yapacak ve defteri is$leyip gidecek. Ha bir ke- re ug~rasa ya ko%yu%n birine doktor! Muhtar@ s$ehire c$ag~@r@p dolduruyor ve u%c$ ayl@g~@n@ birden imzal@yor- du. U%stelik ko%ylere gelmis$ gibi harc@rah ald@g~@n@ da herkes biliyordu. Bu memleket bo%yle is$te, edikas- yonu, elektirifikasyonu derken gene bizi altta b@ra- k@yor. Altta kalan@n da can@ c$@k@yor...] Bu s@k@nt@yla Remzi'nin du%kka*n@na gittik. Rem- zi tu%kenmis$ pili ates$te @s@tm@s$, c@z@r c@z@r ses veri- yordu radyo. O%lu%mle penc$eles$en ko%yde bile [Hayat] derisinin rekla*m@ duyuluyordu radyodan: [Elle- rinizin fal@na iyi bakmay@ bu hafta Hayat size o%g~- retiyor] Hayat'la oyalananlar@n d@s$@nda kalanlar da ga- zetelerin fal ko%s$esinden bas$ka yere bakmadan ede- miyorlar. U%st yan@na bakmay@ gereksiz buluyorlar. Gazetelerin en c$ok o%nem vererek haz@rlad@klar@ ve

en c$ok okunan yerleri de zaten fal ve spor su%tun- lar@... Ko%ylu% o%lmesin de ne yaps@n bu ilgisizlik kar- s$@s@nda?.. PLASTIKTEN NAYLONA Aks$am olup ko%ylu% is$den do%nu%nce, bir aht@r, of- tur bas$lar dambas$lar@nda. Dinlenmeye bas$layan be- denlerin ag~r@s@ s@z@s@ duyulmaya bas$lam@s$t@r. Duyul- maya bas$lamalar@yla birlikte giderilme yollar@ da aran@r. Dertlere derman bulma is$i ay @s$@g~@nda el yordam@yla yu%ru%tu%lu%r... Ekin tarlas@ndan, harman yerinden gelen c$o- cuklar@n ayaklar@n@n alt@ diken dolmus$tur bir ke- re. C$es$idi de o kadar c$ok ki bu dikenin. C$oban al- datan@ndan tutun, s@y@rmas@na, kerteg~enine, c$a- k@rdikenine, c$o%g~u%re kadar uzar gider. C$ocuklar@n ac@s@n@ bir an o%nce dindirmek ic$in analar o%nce di- kenin c$es$idini o%g~renirler. Kolay olmuyor bu. Sa- bahtan aks$ama dek nelerin nelerin u%stu%ne basm@s olan ayag~@n alt@n@ temizleyeceksin. T@pk@ bir kundu- ra onar@c@s@n@n onaracag~@ yeri gu%zelce bulabilmesi ic$in ayakkab@n@n alt@n@ temizlemesi, y@kamas@ gibi bir is$lem. Bunu yapmak ic$in ayag~@n y@kanmas@ ge- rekmez. Zaten y@kanacak hal kalm@s$ m@d@r ayakta? Suya girip ard@ndan toza c$@kt@klar@ndan, ard@ndan da gu%nes$ c$at@r c$at@r yakt@g~@ndan, c$atlaklar@n s@z@s@ inletmektedir c$ocuklar@. Bu ayag~@, dikenin c$@kar@la- cag~@nda bir daha suya sokmak ancak c$ocug~un ag~@- d@ yu%kseltmesini sag~lar. Bunu iyi bilen analar, c$o- cuklar@n ayak altlar@n@ tu%kru%kleyip parmakla ova- lay@ ovalay@ y@karlar. Kat kat pislikler temizlendik-

c$e dikenin oldug~u yer ortaya c$@kar, hangi dikenin oldug~u da belli olur. Ondan sonras@ kolayd@r. Diken ku%c$u%k ince c$es$ittenes, kerteg~en, s@y@rma dikeniyse yani, fesindeki dikis$ ig~nesiyle dikenin bulundug~u yeri iki yandan oyarak ya tutup c$@karacak kadar ucunu bulur ya da yufkaysa tu%mu%nu% c$@kar@r. C$ak@r dikeniyse, hele c$o%g~u%rse, o zaman semercilerin kul- land@g~@ k@y@k'la c$@kar@l@r. Derine giden bir c$al@ dike- nini c$@karmaya dikis$ ig~nesinin gu%cu% yetmez c$u%n- ku%. Bana sorarsan@z, dikenin c$@kmas@ derdin bas$la- mas@d@r. Sonuc$lar da bunu go%steriyor. Bizim Nev- riye'nin ayaklar@n@ ayaklar@n@ c$@karm@s$ c$atlaklar, diken yaralar@. Bunlardan bas$ka tas$lara tu%msekle- re c$aka c$aka paramparc$a etmis$ ayak parmak- lar@n@... Evet, diken yaralar@ndan sonra yeniden suya girmeler, toza toprag~a belenmeler yu%zu%nden Nev- riye'nin de Aysel'in de ayaklar@ndaki yaralar azm@s$- Kurtulmalar@ ic$in bak@m isterler, sar@m isterler. Is$e gitmemelerini gerektirir bu. Iyiles$tikten sonra da ayakkab@ giymeyi. Ama yapmas@ du%s$u%nmesi kadar kolay deg~il bunu. Ko%y s$artlar@ ic$inde yas$ayanlara go%re bo%yle du%s$u%nmek bile lu%ks... Nitekim Nevriye, benim bu%tu%n @srarlar@ma kars$@n, harmana gidiyor o haliyle, topug~una kadar c$amurlara go%mu%lerek fa- sulya suluyor Kad@c$ay@r@nda. Bunu Nevriye yapma- sa kal@r m@ is$ler? Kalmaz ya, yaz mevsiminde bir c$ocug~un gu%nu%nu% bos$ gec$irmesi ay@p. Peki, bu c$a- l@s$mayla gene de neden karn@m@z@ bile doyurama- y@z, ac$@k c$@plak kal@r@z? Buras@ da bir ayr@ dert is$te. Hem de c$atal c$atal... Beni s$imdilik deli eden, Ay- sel'in sabahadek ayaklar@n@n ac@s@ndan bag~@r mas@, bir yandan o%ksu%rmesidir... Bu%yu%klerin de c$ocuklar- < P 112.> dan pek kal@r yerler@ yok ya, ne olsa daha dayan@k- l@lar... Ela*z@g~'@n Izzetpas#a Mahallesinde bir koms#umuz vard@. Genc#, dipdiri ve o bo%lgeye has bir esmer gu% zellig~ine sahipti. Ayn@ zamanda iyi bir insan, iyi bir koms#uydu. Ama gu%nde birkac# kere beni u%zer, is#imi gu%cu%mu% b@rak@p du%s#u%nmeme sebep olurdu. Yal@na- yak evin o%nu%ne c#@kan c#ocuklar@na bag~@r@rd@: [Ko%ylu% c#ocug~u musunuz siz?] Orada kald@g~@m do%rt ay ic#inde al@s#amad@m bu so%ze. S#imdi de kulaklar@mda c#@nl@yor Gu%lten Han@- m@n sesi. Ko%yu%n c#ocuklar@n@ bas#@ma toplay@p [Siz s#ehirli c#ocug~u musunuz?] diye bag~@rmak isterdim ama, bir istedikleri yok ki bu c#ocuklar@n. Onlar da hayat@ndan yak@nm@yorlar, onlardan habersiz yas#a- yanlar da... S#ekerko%yde Aziz O%g~retmenin, @braml@'da Hu%se- yin o%g~retmenin c#ocuklar@ gibi bizim ko%yu%n o%g~ret- meni C#ezik'in c#ocuklar@ da la*stik ayakkab@ giyiyor- lard@. Han@ s#u u%stten kus#akl@, atlar@ c#izgi c#izgi ucuz ayakkab@lar. Babalar@n@n zoruyla giyiyorlard@ ya, c#og~unlukla onlar da yal@nayak gezmakten hos#lan@- yorlard@. O%g~retmenlerimiz sayesinde ko%ye pla*stig~in girmesi bile iyi bir sey. Ucuz ayakkab@ almada da ko%ylu%lere o%rnek olurlar, dilerim. Pla*stikten so%z ac#@nca naylon, naylon deyince de naylon ayd@n ak- la geliveriyor. Hani naylon u%lkelerine gide gele nay- lonlas#anlar... Onlardan birini du%s#u%ndu%m. Halk@n kars#@s@na c#@km@s#, halktan ald@g~@ gu%c#le halk@n sorun- lar@n@ savunacag~@na and ic#mis# ve saylav sec#il- mis#ti. Bir y@l sonra dedi ki [Ben bir yu%sek okul bitirdim ama hukuk da bitirmem s#art. Hukuku bi- tirmeyen insan, yurt sorunlar@n@ go%remez, go%rse de savunmaz. Bundan bas#ka bir de ekonomik < P 113.> durum var. O%nce kendi ekonomik durumumu iyilers#tirip, geleceg~imi sag~lama bag~lamal@y@m. Eko- nomik durumunu sag~lama bas#layamam@s# insan mu%- cadele edemez. Bir apart@man yapt@ray@m dedim, onu bile bitiremedim. Bir o%zel arabadan bas#ka bir s#eycig~im yok, t@g~teber, s#ah@merdan@m...] Ekle- dig~ine go%re, arkadas#lar@ndan c#og~u, zengin oldukla- r@ndan iyi isim yapm@s#lar, tan@nm@s#lar. C#u%nku% on- lar, para esirgemeden s@k s@k ziyafet c#eker, isimle- rini gazetelerin sayfas@na gec#irirlermis#. Paras@ ol- mayan insan@n tan@nmas@na, tan@nmayan@n da is# yapmas@na [imka*n] yokmus#... Bas#ka partiden oldug~u ic#in Yass@adaya gitme- dig~ine go%re herhalde kendini kalk@nd@rm@s#t@r s#im- diyedek... Saylav maas#lar@ndan so%z ac#@ld@g~@ bir s@rada, do%rt binin la*f@n@ duyunca hayretten ag~@zlar@ ac#@k kalan ko%ylu%lerime anlatt@m bu naylon adam@n hika*yesi- ni. Eski muhtar Idris de s#unu anlatt@: [Bu bir ayl@k para bizim ko%yu%n var@n@ yog~unu eder. Ha zaar onlar o%yle olmasa bizler de bo%yle ol- mazd@k. Bir s#is#ko adam varm@s# da eskiden, c#o%p gi- bi birisine: seni go%ren du%nyay@ ac#l@ktan o%lu%yor sa- n@r, demis#. O%teki de demis# ki, seni go%renler de bu halin sebebini kevs#eder... Baksana, ayag~@na c#ar@k bulan bannakla go%steriliyor burda. Bir tahta nal@n bulamayan k@yamet kadar. Seninki alt@na taksi al- m@s# da yine t@g~teberim diyor...] EG~ITIMCI AG~L@YOR Uykusuzluktan k@zarm@s# go%zlerimi k@rpa k@rpa girdig~im ko%y odas@n@n karanl@g~@na go%zlerim al@s#@r- ken iki delikanl@ geldi soluk solug~a: < P 114.> [O%g~retmen, seni Ag~a istiyor,] dediler. [Hele s@ras@ deg~il Ag~an@n,] dedim. [Du%nden beri yan@m belim s@zlad@ yollarda...] Yan@mda oturan Deko uyard@ beni: [Ag~a istedi beg~, sen gidecek. Ag~a ag~ad@r, bey- dir pas#ad@r. Ko%yu%n parti ocak bas#kan@d@r..] Ag~@n@ kulag~@ma yaklas#t@rarak ekledi: [Ag~aya itaat ede- ceksin beg~, o ne derse yapacaks@n, olmaz bas#ka tu%r- lu%] Apar topar kalkt@m, kendimi ag~an@n kars#@s@nda buldum. [Ben,] dedi, [bu ko%yu%n ve de s#u kars#@ ko%ylerin ag~as@y@m.] [Ben de ko%yu%nu%ze yeni verilen o%g~retmenim,] dedim. Toprak sedirin alt yan@nda yer is#aret etti, ora- c@g~a oturdum. Bir sessizlik oldu arada. Ag~a go%zle- rini su%zu%yor, as#ag~@dan yukar@, yukar@dan as#ag~@ ba- karak beni go%zden gec#iriryor... Ben de, eevvelki gu%n eg~itim memurunun kulag~@ma ku%pe takar gibi so%y- ledig~i so%zleri du%s#u%nu%yorum. Yoksa dog~ru mu c#@ka- cak so%yledikleri? Sessizlik su%rdu%kc#e eg~itim memuru- nun so%zleri duruluyor kafamda: [Bana bak og~lum,] demis#ti, [daha okulu yeni bitirdin, du%nyaya bak@s#@n deg~is#ik. Ama, art@k okul hayat@n@n pembe go%zlu%klerini c#@kar@p hayat@ oldu- g~u gibi go%rmek zorundas@n. Yani olgunlas#man ge- rekir art@k. Demek istedig~im s#u: Gideceg~in ko%yu%n ag~as@ ne derse [bas#u%stu%ne] di- yeceksin. Aksi halde seni ortadan kald@r@rlar. Bo%yle kald@rmalar c#ok olmus#tur. Genc#lig~in var..] Bunlar@ ans@y@p dururken so%ze bas#lad@ Ag~a: [Ad@n ne?] [Ali,] dedim. < P 115.> [Memlektet?] [Gu%ls#ehir.] [Ana avrat var m@?] [Ana var, avrat yok.] [Iyi,] dedi. [Bu odada yatacaks@n. Adamlar@m yiyeceg~ini, ic#eceg~ini getirirler. C#ocuklar@ toplama- yacaks@n. Onlar namazl@k o%g~renecekler. Zaten yu- kardan emir var. Emir olmasa da buran@n her s#eyi benim. Amma sen de bos# durmayacaks@n. Benim tarla takan is#lerinin hesab@n@ tutacak- s@n. Ko%ylerimin gelirini yazacaks@n. Zaman bulduk- c#a da askerlig~i yaklas#an og~luma yaz@ o%g~reteceksin..] O%lu%r mu%su%n o%ldu%ru%r mu%su%n demeye kalmadan, c#evrenin sipsivri dag~larla c#evrili oldug~unu anlay@- verdim. S#ehire gitmenim olanag~@ yok. Bir yolunu bula- y@m desen Ag~a izin vermez. dag~dan dereden kac#a- y@m desem yapamam. Ag~a adamlar@n@ du%s#u%ru%r ar- d@ma, ko%r bir mavzer kurs#unu c#ok gelir bana. Ko- nus#malar s@ras@nda u%stu% kapal@ da olsa bu olas@l@k- lar duyuruldu kulag~@ma. Yemem yeme deg~il, ic#- mem ic#me deg~il. Uykum uykusuzlug~uma kar@s#t@, gecem gu%ndu%zu%me... Ag~an@n dediklerini yaparak getirdik bahar@. Nisan@n sonu deyince s#ehire indim. Sac#@m sa- kal@mla, u%stu%m bas#@mla ve alt@ ayd@r su%ren sersem- lig~imle, neye benzedig~imi kendim de bilemiyordum. Tavla c#at@rt@lar@n@n go%g~e c#@kt@g~@ s#ehir ku%lu%bu%- ne gireyim dedim. Kap@da raslad@g~@m eg~itim me- muru beni kucaklad@, s#ap@r s#ap@r o%ptu% yanaklar@m- dan, go%zleri yas#arm@s#t@. [Tebrik ederim,] dedi. [Neyi tebrik ediyorsun hocam?] dedim. [Sag~ salim c#@ktan geldin ya..] < P 116.> [Peki ag~lamak da nes#i?] [Eg~itimicinin hicran yas#lar@. Bas#ka bir s#ey gel- miyor ki elimden...] ESSAH O%G~RETMEN Yurdumuzun ilkokul o%g~retmenine olan ihtiyac@ gec#ici o%nlemlerle giderilmeye c#al@s#@lmaktad@r. Bu yu%zden de ortay@ yar@m b@rakm@s# ya da ilk'i bitir- mis# genc#leri o%g~retmen vekili olarak tayin etme ge- leneg~i hayli ko%k salm@s#t@r. Fakat halk, bunlar@n ve- rimsiz oldug~unu go%rerek yak@nmakta ve essah o%g~- retmen okulundan c#@kma o%g~retmen istiyor] bic#imi- ne sokulmus#tur. Birc#ok inciler gibi, bu inci de ad@ Ileri olan bir eski bakan taslag~@n@nd@r. Essah o%g~retmen la*f@n@n nereden geldig~ini k@sa- ca ac#@klad@ktan sonra konumuza gec#elim. O%g~retmen okulunun son s@n@f@ndayken gec#en y@l, babas@yla kafas@ uyus#amad@g~@ ic#in babas@na [is- kolastik] diyen bir Cafer C#o%rtu%k var. Onun bu tek kelimleyle babas@n@ geri kafal@l@kla suc#lad@g~@n@ se- zen ko%ylu%ler hemem kullanmaya bas#lam@s#lard@ bu kelimeyi. Karpuzun suyunu ak@ta ak@ta yiyen Veli Ag~aya bile iskolastik diyorlard@. Cafer, eski ko%y enstitu%lerinden c#@kan o%g~retmenlere de iskolastik diyordu. Bu yaz okulu bitirdi geldi. Kendi deyimiy- le essah o%g~retmen oldu. O da yanl@s# anl@yor c#u%nku% bu essah o%g~retmen la*f@n@. Diyor ki: [Okumaktan tehlikeli ne var, du%n ko%y enstitu% lerini bitirenlere birc#ok tehlikeli kitaplar verilmis#. Oysa Talim Terbiye Kurulunun tavsiye etmedig~i ki- < P 117.> tap okunmaz. Onlar@ da o%g~renciler okur. O%g~retmen kitap okumaz.] Esasen okumak kafay@ bozarm@s#. Ne denirse onu yapmal@, gerisini du%s#u%nmemeliymis# kis#i. Bunlar, yaymaya c#al@s#t@g~@ du%s#u%nceleri. Mu%du%r- lerinin o%g~udu%nu% de kulaklar@na ku%pe yapm@s#: [Siz o%nce memur, ondan sonra vatandas# veya insans@- n@z...] Birkac# y@ld@r ayn@ c#evrede c#al@s#t@g~@m@z genc# o%g~- retmenleri du%s#u%ndu%m ister istemez. Onlar@n da oku- makla bir al@s#veris#leri yoktu. Gazete, dergi, kitap... Bunlar@ unutmus#lar. Daha dog~rusu, hic# kars#@ kar- s#@ya gelmemis#ler bo%yle s#eylerle, getirilmemis#ler... Okuma al@s#kanl@g~@ vermek, yurdumuzda u%stu%ne ug~- ranmam@s# bir konu. Son y@llarda o%g~retmen okulla- r@nda bu o%zellikle unutuldu. Diyor ki bir de Cafer: [Madem iyi s#eylerdi ni- ye ad@n@ deg~is#tirdiler, her s#eyini altu%st ettiler bu enstitu%lerin? Siz ho%ku%metten iyi mi biliyorsunuz? Essah o%g~retmen yetis#tirmekten iyi ne var?] C#ocu- g~a hak vermemek elde mi. Is#imiz gu%cu%mu%z go%steris#- le kendimizi avutmak, kelime oyunu oynamak. Bu enstitu%lerin bir adlar@ deg~is#ti, bir de onlara ad ek- lendi. Onlara Yavuz Selim, Alpaslan adlar@ tak@ld@. Ernis Mernis de ad m@ deg~il mi ya! Ko%yu%n ad@ da okula verilir mi? Olunca s#o%yle koskoca bir ad ol- sun da yetis#en de essah c#@ks@n oradan... Essah o%g~retmenler yoluyla ko%ylere [iskolastig~i] sokar m@y@z sokmaz m@y@z oras@ du%s#u%nu%lmeg~e deg~er. Ben burada, Cafer'in son tela*s#@ u%zerinde duraca- g~@m: Cafer koskoca bir ko%ye atand@. Yak@nda okullar ac#@l@rken gidip ko%yu%n c#ocuklar@n@ toplayacak. Biz- ler onun mesdleg~e girerken kars#@las#acag~@ s@k@nt@lar@ du%s#u%nu%p, elden gelen tavsiyeyi, yard@m@ yapmak is- < P 118.> tiyoruz.. Oral@ deg~il hic#. [Ad@m@ deg~is#tireceg~im,] di- yor da bas#ka bir s#ey demiyor. Ad@ Cafer C#o%rtu%k. Cafer'i bilmem ama diyorum, C#o%rtu%k'ten gu%zel so- yad@ bulmak gu%c#. C#o%rtu%k'ten gu%zel so- yad@ bulmak gu%c#. C#o%rtu%k, gu%zel kokan bir ot- tur. Arpa ve bug~day@n iyi bu%yu%du%g~u% k@r@m@z@ toprak- larda biter. Koklamaya doyulmaz. [Koskoca ko%yu%n o%g~retmeni oldum, Cafer C#o%r- tu%k de mi o%g~retmeni ad@ olurmus#, millet gu%ler ha*li- me, ko%ylu% oldug~um meydana c#@kar,] diyor. H@mm. Ko%ylu% olmayacak, ad@ da s#ehirli olacak. Konus#uyoruz: [Peki ne ad alacaks@n?] [Yu%ksel Yu%ce koyduracag~@m ama nas@l edersem k@sa zamanda yapar@m bunu?] [Nu%fus memurunu mahkemeye vereceksin,] di- ye, art@k onun muhtac# oldug~u konuda tavsiyeler yapma yoluna gittim. Dilekc#esini verdi san@r@m, mahkemelerin tatili bitince s#ehirli bic#imi bir ad alarak gider go%rev yerine. Ad@n@ gu%zel yapman@n, iyi bir insan, iyi bir va- tandas# olarak du%ru%st c#al@s#makla mu%mku%n olaca- g~@n@, mahkemede deg~is#tirmekle bunun sag~lanama- yacag~@n@ nas@l Cafer'e anlatamam@ss#ak, yap@lan yap- mac@k eg~itimin meyvas@n@n da yapmac@k oldug~unu ilgililere anlatam@yoruz. Benim zavall@ memleketim, sana ne ko%tu% to- humlar ekiyorlar. BIR C#IFT K@RM@Z@ ELMA Demirci ko%yu%nde bir eg~itmem var: Mustafa Y@l- d@r@m. Alt@ ayl@k kursta kendini donatarak ko%yu%ne do%nen Y@ld@r@m, bir yandan okulda c#ocuklar@ oku- < P 119.> turken, bir yandan da halka rehberlik etmeye bas#- lam@s#t@r. Bahar gelir gelmez s#afakla kalkar, fidan dikecek olanlarla tarlaya gider, fidanlar@n dikilme- sinde nas@l hareket edilecekse yol go%sterir, onlara yard@m eder. Saat dokuz olunca kan ter ic#inde oku- luna do%ner. Hasanog~lan eg~itmen kursunda o%g~ren- dig~i fidanc@l@g~@ ko%ye bo%yle yayd@. Gene kurs- ta o%g~rendig~i as#@c@l@g-@ da yetis#en fidanlara uygulad@. Zaten halk@ elbirlig~ine c#ag~@rarak 1947'de iki bin li- ra toplay@p okulun temelini atan da ondan bas#ka- s@ deg~ildi. Rec#berlig~ini de su%rdu%ren bu eg~itmen, ay- n@ zamanda bir gazete kovus#turur. Gazeteler gu%nu%- gu%nu%ne eline gelmese de onlar@ sat@r@ sat@r@na our, c#evresine duyurur olan@ biteni. Haftal@k aktu%alite dergilerinden birini de getirir bin gu%c#lu%kle. Bu eg~itmen, iki tane elma bahc#esi de kendine kurmus#, fidanlar@n@ bak@lm@ bir s#ekilde yetis#tir- mis#tir. K@sa zamanda meyvaya duran bahc#elerin el- malar@, ikisi bir kucak dolduracak bu%yu%klu%kte olur. Her iyiyi y@kmaya yo%nelmis# bulunan du%s#u%k yo%ne- timin eli ta Demirci obas@na da ne yaz@k ki uzan- m@s# ve eg~itmenin madd@* manev@* tedirginlig~ine se- bep olmus#tur. Ilc#eden ayart@lan birkac# kis#i, dog~ru du%ru%st c#al@s#an ve ko%yu%n bu%tu%n is#lerini yoluna koy- maktan bas#ka endis#esi olmayan Y@ld@r@m'@ [demok- ratlar@n c#ocuklar@n@ yere, o%tekileri s@raya oturtur, gereklim cezay@ veriniz] diye dog~rudan dog~ruya Cum- hurbas#kanl@g~@na telliyorlar. O%te taraftan da elma bahc#esinin birini tu%mu%yle ko%kten dog~ray@p kupku- ru tarla haline getiriyorlar. Bundan sonra bir yan- dan ifadeler, savunmalar... Bir yandan da bahc#e- yi koumak ic#in c#@rp@nmalar bas#l@yor. Ama ka*fire ku%su%p de oruc# yemek asla akl@na gelmiyor. Onun ic#ine, ko%yu%nde geriliklerle savas#man@n ko%zu% du%s#- < P 120.> mu%s# bir kere. O hic# deg~lise kendi yetis#tirdig~i c#o- cuklar@n gelis#kin bir kus#ak olmas@ ic#in ug~ras#@yor. Y@ld@r@m'dan so%z ac#arken insan, ister istemez oku- lu yeni bitirmis# genc# o%g~retmenlerin ne edip edip ko%ye gitmemek ic#in kos#turmalar@n@ gidenlerin ora- da eli kolu bag~l@ bir durumda bekleyerek ipi k@r- ma yollar@ aramalar@n@ du%s#u%nu%yor... Demek oluyor ki, kurs alt@ ay olsa da, o kursta gerc#ek bir o%g~retim yap@lm@s#, askerden do%nmu%s# okur yazar, ko%y genc#- lerinin benlig~ine, kop%yu%ne hizmet as#k@ sindirilmis#tir. Bu as#k s#imdilerde alt@ ay deg~il, alt@ y@l o%g~renim go%ren o%g~retmen adaylar@na ne yaz@k ki verileme- mektedir. Deg~il bahc#e kurmak, ag~ac# as#@lamak, ko%y- lu%ye fidan dikme yolunu go%stermek ve onunla bir- likte geceden gidip bahc#ede fidan dikmek. Okulun kap@s@n@ ac#arak alfabe bile o%g~retmiyor genc#ler, s@z- lanmadan... Onun ic#in ko%y enstitu%leri ve eg~itmen kurslar@- n@n tu%rku%su%nu% so%ylemekten usanm@yoruz. Onun ic#in kurtulus# yolu diye bu yolu go#steriyoruz. Ko%yleri bilgiyle donatacak, ko%y halk@na en az Y@ld@r@m ka- dar o%nderlik edecek o%g~retmenlerin bas#ka bir ku- rumda ve ko%y enstitu%lerinde uygulanan gerc#eklere dayal@ o%g~retim yap@lmadan yetis#tirilmeyeceg~ini onun ic#in savunuyoruz. Bu kuru bir savunma deg~il, o%rnekleri bol olan bir eserin savunulmas@d@r. @s#in savunma yanpnp b@rak@p bir c#ift k@rm@z@ el- maya gelelim s#imdi: Y@ld@r@m@n bahc#esi bas#lad@ ya k@rm@z@ k@rm@z@ yuvarlak elmalar yetis#tirmeye. Askerden do%nu%s#te onun kursa gitmesine, orada elma yetis#tirecek bil- gileri o%g~renmesine sebep olanlar@ du%s#u%nu%yor o. Bun- da emeg~i gec#enler s#u%phesiz c#ok. Ama o, en c#ok emeg~i gec#eni, daha dog~rusu bu yolu ona ve arka- < P 121.> das#lar@na ac#an@ du%s#u%nu%yor: Hakk@ TONGUC#'u. Mev- siminde yollad@ m@ bilmem ama, May@s@n ortas@n- da benden, Tonguc#'la go%ru%s#u%p go%ru%s#medig~imi sor- du. Go%ru%s#tu%g~u%mu% so%yleyince, [Ona bir c#ift elma saklad@m, biraz daha beklerlerse c#u%ru%yebilirler, bu- nu nas@l edip ulas#t@rsam?] dedi. [Kendim c#ekiniyo- rum, acaba bunlar@ go%tu%remez misin, onun emeg~i, onun eseri bu elmalar o da tadarsa ic#imize si- ner...] Elmalar@ go%tu%rdu%m. Tonguc# evde olmad@g~@ ic#in verilmek u%zere koms#usuna b@rakt@m. Ondan sonra bir arkadas#@n@n evinde bularak, elmalar@ b@rakt@g~@- m@ so%yledim. O s@rada bir de ac@ haber gelmis#ti, Se- la*hattin S#ims#ek'imizin Hakkari'de Zap suyuna du%- s#u%p bog~ulmas@. Y@llard@r, kendine ve eserine kars#@ yap@lanlar@n u%zu%ntu%su%yle, eserinin meyvalar@n@ go%r- menin sevincini birles#tirdig~i gibi, bu u%zu%ntu%lu% ha- berle eg~itmenin davran@s#@ndak@ asaleti, unutulmaz- l@g~@ go%zyas#lar@nda birles#tirmis#ti. Eg~itmene hemen mektup yazmak ic#in adresini ald@ benden. Tonguc#'- un ortaya koydug~u gerc#eklerden biri de Zaten, ne kadar iyi yetis#tirilirse yetis#tirilsin, ko%ye yollanan eg~itimcinin pes#i b@rak@lmaml@d@r.. Her an destek- lenmeli, korunmal@. Bunu, eg~itimciyi yetis#tiren ku- rumlar o%rgu%t olarak yapmal@d@r. Ama Tonguc# ko%y- deki kentteki binlerce eg~itimciyle su%reli olarak mek- tuplas#arak onlara kitap, fikir go%ndererek, onlardan c#al@s#malar@na ilis#kin haberler alarak bunu tek ba- s#@na yapmaya c#al@sm@s#t@r. C#u%nku% o%g~retmen yetis#ti- ren kurumlar gerc#i yine o%g~retmen yetis#tiriyorlar- d@ ama is#te o kadar. Sald@m c#ay@ra, mevla kay@ra hesab@ndan bir gidis# oldu bu, on iki y@ld@r. [Gec# duydum, Tonguc# Baba'n@n cenazesine eris#-

sem son go%revimi yapsam u%zu%ntu%m belki biraz aza- l@rd@,] diyor Y@ld@r@m. O o%lmedi Y@ld@r@m! Demirciobas@nda sen, De- mirciko%yu%nde C#ezik, Bozkus# ko%yu%nde Ilyas P@nar- bas#@ ve yurdun do%rt bucag~@nda senin gibi c#al@s#an yu%zlerce eg~itmen, binlerce o%g~retmen, onu yas#atm@- yor muyuz? Onun yolunda yu%ru%me gu%cu%nu% ve ce- saretini kendilerinde go%remeyenlere yaz@klar ol- sun... GURBET Ko%y Enstitu%lerinin ad@n@ deg~is#tirip es#ineg~iti- mi de oralardan kald@r@d@ktan sonra, ko%y k@zlar@n@n dog~duklar@ ko%yu%n s@n@r@n@ c#@kamaz olduklar@n@ bili- yorsunuz. Elli y@l ya da altm@s# y@l her neyse, eline gec#en yas#ama su%resini, bes# kilometre c#apl@ bir yer- de tu%ketmek! C#ok ac@ bu. Bunun u%stu%nde uzun uzun du%s#unmeli. U%stelik son y@llarda bu ko%y k@zlar@ ilk- okula bile dig~ru du%ru%st yollanmad@lar. Okutmak ic#in inlar@n arkas@n@ kimse aramad@. Kanun ilis#e- mez, o%g~retmen ses etmez oldu. Beri yanda da ha- vanda su do%g~er gibi eg~itim seferberlig~inin la*f@n@ et- tik durduk. Erkekler hic# olmazsa askerlik dolay@- siyle ya da ekmek ug~runa yorgan@ s@rtlay@p Adana- lara Ankaralara gidiyorlar. Peki bu k@zlar@n bir k@s- m@ olsun g~u%n go%rmeyecek mi? Okuyup ko%yu%ne do%- nu%p de orada kalanlara gu%n go%stermeye c#al@s#maya- caklar m@? Okula ayak basmam@s# su%ru% su%ru% k@z@ du%s#u%e- rek ko%yu%den ayr@ld@m. Vard@g~@m bucak merkezi nin ilkokulunu staj okulu yapm@s#lar. Il merkezin- deki o%g~retmen okulundan gelen on tane o%g~retmen

aday@ k@z staj yap@yor. Ayr@lma gu%nleri yaklas#t@g~@ ic#in haz@rl@k yapmakla ug~ras#@yorlard@. Ayr@lmadan o%nce halka bir oyun oynamak istiyorlar. Molyer'den Ediskun Du%rder ikilisinin aktard@klar@ [Ne Oldum Delisi] oyunlar@. Bu adylar, iki ay sonra mesleg~e girecekler. Heyecanlar@ sonsuz bu yu%den. Konus#uyoruz soluk alma zaman@: [Sen nerelisin?] [C#orumlu.] [Neresinden?] [Ic#inden.] [Sen?] [C#anakkale, ic#inden.] [Ya sen?] [Mug~la'n@n ic#inden.] Yaram tepres#ti ama kimselere ac#amad@m. Bu- na benzer go%rdu%g~u%m k@z o%g~retmen okullar@nda, kur- s#un atsam deg~il, fu%ze f@rlatsam bir ko%y k@z@ go%r- mem mu%mku%n deg~ildi. Bubo%yle de erkek o%g~retmen okullar@ bas#ka tu%rlu% mu%? Orda da kurs#unla ko%y c#o- cug~u bulamazs@n@z. Genc adaylara so%yleyemezdim bunu. Budert- lerden habersiz yetis#tiriyorlar onlar@ c#u%nku%. [Bakal@m iki ay sonra nerelere atanacaks@n@z,] dedim onlara. [Aln@n@za neresi yaz@ld@ bakal@m. Bu bucak gibi yerlere du%s#er istekle c#al@s@rs@n@z herhal- de?] [Buradan daha geri yerler var m@?] Bucak, yarg@c@, doktoru, orman s#efi, sag~l@k me- muru, ebesi, mu%du%ru% ve c#avus#uyla koskoca bir bu- cak. Uygar yas#ama olanaklar@ sag~lanm@s. Bu haliy- le onlar zor katlan@yorlar buna. Daha, daha gelis#kin kalabl@k yer istiyorlar. Istiyorlar ki kus#un su%du% bu-

lunsun. L@k su, lak deyince ekmek ellerin- de olsun. [Belki!] diye kars#@l@k veriyorum sorular@na. Durakl@yoruz belkiden sonra. Herkes kendi il ya da ilc#e merkezinin ic#inde c#inde c#al@smay@ her yo%nden uy- gun buluyor. Bu du%s#u%ncelerine kat@lmamak elde mi? Bas#ka iller emrinde uzak ko%ylere atand@klar@ zaman ne yap@p gitmiyorlar.O%zellikle k@z o%g~- renciler ic#in dog~up bu%yu%kleri yerde c#al@s#mak da- ha verimli olabilir memleketimizde. Her ne kadar yurdun her yan@ birdir ya da dog~dug~un yer deg~il doydug~un yer desek de gerc#ek bu. Hic# deg~ilse bel- li su%re,ku%ltu%r tohumlar@n@ iyice ekene dek, bu- nun bo%yle olmas@ c#ok iyi sonuc#lar verebilir. Zamanl@ zamans@z nakil isteklerinin, c#al@s#ma isteksizlikleri- nin ve gi%nu% gu%n etme anlay@s#@mn o%nlenmesinde aca- ba bir etken olamaz m@ bu? Budediklerim yaln@z k@z adaylar ic#in deg~il, erkekler ic#in de bo%yledir. Og~retmenin dog~dug~u yerde ya da oraya yak@n yer- de yerles#mesi birc#ok yo%nden iyidir. Ko%y Enstitu%- lerinde o%g~retmenin ko%ye yerles#mesi ve ko%yu%n ic#in, bu ilkeye s@k@ s@k@ya bag~li kal@nm@st@. S#imdiyse, bos#una yoruluyoruz: Ne ko%y ensti- tu%leri kald@ ne oralara al@nan ko%y c#ocug~u kald@. Er- kek okuluna da k@z okuluna da otuz-k@rk o%g~renci alarak durumu kurtar@yorlar. Onlar da, so%yledig~im kos#ullar yarat@lmad@g~@ndan atand@klar@ yerlere git- miyorlar. Eg~itim dairelerinin kap@lar@nda go%zyas#@ do%kerek s#ehir okuluna atanmak isterler. Bizim ko%- yu%n k@zlar@ da okuma olanag~@na kavus#sayd@ onlar da kendi ko%yleri ic#in, olmazsa yak@n ko%yler ic#in di- lekde bulunurlard@ herhalde. Bizim ilgililer, bu

ku%c#u%k is#leri du%s#u%nmektense, mans#etlik la*f etmeyi yeg~ tutuyorlar simdilik.. Bu yu%zden ko%ylerde milyonlarca c#ocuk @s@ks@z kalmakta, ko%yler GURBET olmaktan kurtulama- maktad@r. Istanbul'dan Kayseri'ye atand@g~@ zamanlarda gurbet u%stu%ne epey s#iir yazan Faruk Nafiz diliyle bir beyit so%ylemek gerekse, s#o%yle demeli: Gurbet geceden kara, o%zlem o%lu%mden ac@ Ne zaman varacag~@z bu ko%ye arabac@? Gurbet deyip de Fatma'y@ anmamak olur mu? S#ehrin ve okumus#un gurbeti ko%yse, ko%yu%n ve oku- mam@s#@n gurbeti de s#ehirdir. Fatma Ankara Hastahanesinde c#al@s@yor. Trab- zonun Ku%tku% ko%yu%nden gelmis#. Ufac@k tefecik da- ha. [Yas#@n@ biliyor musun?] diyorum. [Ondo%rt,] diyor. [Peki ama ondo%rt yas#@nda almazlard@ seni bu- raya, nas@l oldu?] [Babam onsekize c#@kartt@.] Yas#@ ondo%rttu%r ama, b@rakmam@s@z ondo%rtte. C#als#@p para kazanmak ic#in do%rt y@l@ bir gu%nde ya- s#ay@p onsekize bas@vermis# k@zcag~@z. Sarar@p solmus# ekmek ug~runa. Babas@n@n ko%r isteg~i ug~una, ayak- ta kalabilme ug~runa k@z@g~@ndan o%nce c#ocuklug~unu, safl@g~@n@, tombullug~unu veris#. Ko%rpe bedaninin gelis#mesine setler c#ekilmis# Fatma'n@n. Bir ak o%nlu%k beribenzer. Bir ak o%tu% bas#@na. Bir elinde su leg~eni, bir elinde fay kutusu. Odalar, oda- lar. Musluklar, banyolar pencere camlar@, kap@ kol- lar@, etajerler... Sonra gelsin yemek tepsileri, top

lans@n yemek kaplar@.. Silmeye, tas#@maya, getirme- ye: FATMA. Saffet han@mlar, Saynur han@mlar da hems#ire ya da hems#ire aday@d@rlar so%zgelimi. Hem- s#ire adaylara so#ylenir go%revi gereg~i: [Etajerlere bak@n, toz toprak varsa sildirin...] Her biri bir odaya girer adaylar@n. Etajerlerin go%zlerini tak@r@yla c#ekip, ondan sonra bag~@r@rlar: [Fatma!] Fatma gu%nde onyedi saat c#al@s#@yor. Kaytarma bilmedig~i gibi dinlenme de bilmiyor. C#ok c#al@st@- g~@n@, bu yas#ta dinlenmeye ihtiyac@ oldug~unu so%yle- dig~inizde dar@l@r. Kendisine en ko%tu% telkini yapt@- g~@n@z@ du%s#u%nu%r. [C#al@s#mayacam da is#im ne burda?] der. Sorarsan@z, aydan gu%nden, okumadan yazma- dan oldug~u kadar, saattan dakkadan da haberi ol- mam@st@r. Hakdan o%zgu%rlu%kten hic# olmayacak bu gidis#le. Fatma okulsuz, Fatma sag~l@ks@z, sapsar@. Fatma kendinin fark@nda deg~il. Fatma gidiyor o%te ko%ye dog~ru, bugu%n deg~ilse yar@n... Bacaklar@ cin c#al@s@n@n dallar@ndan ince Fatma'n@n, bilekleri ira- han ko%ku%nden. Yemesi ic#mesi, yatma yeri ne du- rumda kimbilir. Anac@g~@ nas@l dayan@r onun o%zle- mine. Haydi og~lan@n gurbete gitmesi olag~an hale gelmis# bu dar gec#imli hayatta, s#u k@zlar@n bu yas#ta para kazanmaya c#@k@s@ da olg~an m@? Hem ne c#@k@s#, ne kazan@s#! Ko%ylerinde okul varm@s# Fatmalar@n. Bu%- yu%kmu%s# ko%y. Fatman@n ku%c#u%k erkek kardes#i ikinci s@n@fa gec#mis#. [K@zlar girmez okula bizde. K@z oku- la m@ gidermis#,] diyor. Ayl@g~@ yu%zelli lira. Paralar birikince babas@ bir parc#a tiprak alacakm@s# da birs#eyler ekeceklermis#... Gecci Meliha han@m@n durumu, Fatman@n ay- n@s@. Yaln@z yas#@ onun iki misli. O da gecenin Fat- mas@'d@r bir bak@ma. Iss@z gecekondusunda iki o%ksu%z

yavrusunu uyuttuktan sonra saat yirmi olmadan damlar hastaneye. Kos# babam kos#, kos# babam kos#, sabaha dek. Bir tepsi uzatsan@z gec#eci hems#ire aday@ eliniz- de kor yu%ru%r, [Meliha kad@n@ yollar@m,] der. Onlar okumus#lar, okuyorlar da. Yaz@k deg~il mi kalem tutan ellerine, benbeyaz o%nlu%klerine? Bas@n zile, z@r o%tsu%n ve yeni dog~mus# c#ocug~u kucag~@ndan b@rakmadam dog~um k@sm@ndan Meliha kad@n kos#sun sesinize. [Bas# doktor geziyor] fiskosu bas#lay@nca da, Bo- yal@'l@ Osmanla Boyabatl@ Mustafa paspaslar@ al@p kos#sunlar. Bakan gelecek dendi mi bir gu%n, asl@ c#@k- s@n c"@kmas@n, o gu%n aks#ama dek okumus#lar u%stu%nu% bas#@n@ du%zenler, su%slenir, bag~@r@r, o%tekiler terler teftis# haz@rl@g~@ yapacag~@z diye.. U%stu%ne u%stlu%k has#- lan@rlar bir de. Yap@m@z bo%yle kurulmus# toplum olarak. Oku- man@n anlam@, her s#eyden el etek c#ekmektir. Is#tler, okuma olanag~@na kavus#amam@s# Fatmalar@n, Osman- lar@n omuzundad@r. Kimbilir, onlar@ okutmamak, bo%yle b@rakmak, olanaks@zl@klardan c#ok, bo%yle kal- malar@n@ isteyis#imizdendir? Hastanede Fatma, Osman, Mustafa; memleket- te ko%ylu%du%r. Ne kadar yan c#izersek c#izelim, bu ger- c#ek vard@r. Bunu go%zlemek ic#in,bu%yu%k s#ehirlerde yas#ayanlar@n iki yanlar@n bakmalar@ yeter. S@rt@ yorganl@, u%rkek bak@s#l@ insan ku%melerinin, nereden. nic#in geldiklerini go%ren go%z bilir. Bilir ya ayr@ du%n- yadan gelmis#, o%teki gurbetten bu gurbete gelmis# in- sanlar du%s#u#ndu%rmez onlar@. Nas@l ki hastahanede Fatma kimseyi du%s#u%ndu%r- mu%yor...

C#O%TELEK Halkodalar@ yap@m@ ic#in seferberlik ac#@ld@g~@nda ko%y enstitu%su%nde o%g~renciydim. Yaz@n izinle ko%yu%- mu%ze do%ndu%g~u%mu%z zaman bu odalar@n pla*n@n@n uy- gulanmas@nda kaz@klar@n@n c#ak@lmas@nda az c#ok emeg~imiz gecti. C#evre ko%ylerin halkodas@na kavus#- mas@nda en c#ok emeg~i gec#en de s#imdi bizim ko%yu%n bas#o%g~retmeni olan Kuddusi C#ezik'tir. Halkodalar@n@ anmam@n nedeni, o gu%nlerde s#imdiki kadar bu oda- lar@n o%nemini kavrayamam@s# oldug~umu belirtmek ic#indir. Derdim ki, ko%ylu% bu, is#ni gu%cu%nu% b@rak@p da tozun saman@n ic#inden gelip de bu odada kitap m@ okuyacak sana? Ama belli olmaz, belki de c#ala c#ala bir havaya do%ner.. Ko%yu%mu%zun halkodas@ yap@ld@, u%stu% o%rtu%ldu%. Kullan@lmas@na s@ra gelince, eksiklerini tamamlay@p kullanmaya bas#lamadan olumsuz propag~anda bas#- lad@. Her y@l c#at@s@ndan bir k@sm@ y@k@l@r, duvar@n- dan birkac# tas# du%s#er. Bugu%nku% durumuyla bile du- varlar@n yukardan bozlan yerleri tamamlansa da c#at@s@ yenilense, kurtulur bu sag~lam yap@... Halk- odas@n@n kurtar@lmas@ ic#in yeni bir giris#im de var ko%yde. Bakal@m sonu ne olur bu giris#imin de... Aks#amdan bunlar@ konus#tug~umuzdan olacak arkadas#larla, sabah olunca yatag~@m@ toplay@p yu%k- lu%g~e koyunca sedire oturdum, gene bunlar@ du%s#u#- nu%yordum. Art@k o%g~renci oldug~um zamanki gibi du%- s#u%nmem yersizdi. Halkodalar@n@n gerekli ve yararl@ kurulus#lar oldug~u gu%nden gu%ne daha iyi anlas#@l@ yordu. Ko%yu%n okulunu bitiren sekiz-on c#ocuk ilk- okulun u%stu%ndeki okullara gittiler so%zgelimi. Yaz olunca do%nu%p buraya geliyorlar tatilde. Ko%y ens- titu%leri devrinde yetis#mis# olan bir o kadar o%g~ret-

men var, onlar da tatilde ug~ruyorlar. Bunlar@n ya- n@nda, iyi ko%tu% elini yu%zu%nu% du%zeltmis ilkokul c#@k@s#- l@ gencler de var. Hepsi var ko%yde. Ama hepsinin bir s@k@nt@s@ var: Oturacak, vakit gec#irecek ve vaktini iyi ug~ras#larla gec#irecek yer ar@yor hepsi. Yusufun karanl@k kahvesi. Remzi'nin du%kka*n@ bir sey so%yle- miyor onlara. Bir sey so%ylemese de bu yerler, zo- runlu olarak her f@rsatta oraya gidiyorlar, domine oynuyorlar ister istemez. S#u Halkodas@ s#imdi olsay- d@ tertemiz salonu, yu%zlerce sec#me kitab@yla, su%reli gelen dergisi gazetesiyle? Ben bo%yle du%s#u%nu%rken anam geldi. [Is#in yoksa C#o%telek seninle konus#mak istiyor,] dedi. [Gelsin,] dedim, [bir de dan@s#@yor musunuz?] [C#ekiniyor da.] C#o%telek, Kisgilli'nin k@z@. Ag~@z@n@ yu%zu%nu% sarm@s# adamak@ll@. Go%zleri zor go%ru%nu%yor yemeninin alt@n- da. C#ocug~un biri s@rt@nda, ondan daha ku%c#u%g~u% ku- cag~@nda. Bu ikiden bu%yu%k olan o%teki ikisi de etek- lerinden su%ndu%ru%p duruyorlar. [S#u ag~z@n@n sarg@s@n@ c#o%z de rahatc#a bir konu- s#al@m.] dedim. [Yemwninin ucunu @slat@p durma ko- nus#tukc#a.] C#o%zdu%. [So%yle C#otelek Bac@?] [S#unlar...] Dedi. Eteg~ini tutanlar@, kucag~@ndakini, oturdu- g~u halde s@rt@ndan inmeyeni go%sterdi. [Ne oldu onlara?] [Bilmez gibi soruyon: Biberci Omar b@ld@r o%l- du%, babalar@, iki elle gec#inen babam@n yan@na s@g~@n- d@k o o%lu%nce. Ac# c#@plak duruyorduk onun koltug~un- da. Onu da bu y@l ald@ Allah. Zat@ ne hayr@ vard@, bilme misin Fetti'nin og~lunu? S#incileyin kald@k or-

talarda. Kimi uyur kimi uyan@k eve kapat@yorum bunlar@, zenginlerin yufka ekmeg~ini yapmaya gidi- yom, demirci Hacalilerin, Yabarakc#@lar@n... Bunla- r@ diyom, gine sen iyisini bilina bir yerlere ko%mse- lesek? S#u on yas#@nda, s#u dokuz. Bunlara o%ksu%z mek- tebinde neyim bir yer bulunursa, s#u ikiyi ben idare ederim ac@-zulum...] Yas#lar oluk gibi akmaya bas#lad@ go%zlerinden. Bir yandan da h@c#k@rmaya bas#lad@. Bog~az@ t@kana- cak, oraya y@k@lacakt@ nerdeyse. [Tarla takan ver- memis# ki Allah,] diyordu h@c#k@r@klar aras@nda. Ku- cag~@ndakinin do%rt yas#@nda oldug~unu so%ylu%yordu. Oysa daha yere basam@yor, yu%ru%yemiyor iki ayl@k gibi... S@ska... [Du%s#u%neyim, elimden bir s#ey gelirse sana haber ederim,] dedim, gitti. Ne gelecekti benim elimden? Ne yapabilirdim bu gerc#ek kars#@s@nda? Yaln@z bu ko%yde yu%z tane var C#o%telek'e benzeyen ana, halleri s#o%yle bo%yle olanlar@ bir yana b@raksak bile. Bu da eder do%rtyu%z c#ocuk. K@rk bin ko%yde onalt@ milyon eder. Kald@ ki bu c#ok iyimserce yap@lm@s# bir hesap. C#o%telek'in durumuna du%s#meyen ailelerin c#ocuklar@ kurtulumus# mudur sanki, onlar da o%yle. Bana du%s#u%nmek kalm@s#t@ gene. Uykusuz go%zle- rimi ovalaya kalkmaya c#al@s#t@m, kalkama- d@m. Kafam zonklamaya bs#lam@s#t@, go%zlerimin o%nu% karark@. Oturdum yeniden. Dag~@n@k kafamla, okul bulamayan korunmak ic#in genis# bir o%rgu%te kavus#a- mayan, ko%ylerde kum gibi kaynayan c#ocuklar@ du%- s#u%du%m. Istedig~i kadar c#og~als@nd@ nu%fus, ayr@m@ ka- l@r m@yd@ Bektas#inin c#amur adamlar@ndan? Okuya- bilen u%c#-bes# tanesinin de okuyacag~@ bir kitaba, otu- racag~@ bir salona kavus#mam@s# olduklar@n@ go%mek, du%s#u%mesine de engel oluyordu kis#inin...

Nerdesiniz mans#etlik la*f eden eg~itimciler? C#o- cuklar@ koruyacag~@z diye uydurma birlikler kura- rak kendi s@rtlar@n@ kalas#t@ranlar? C#o%teleklere bir cevap verin bir c#@kar yol go%sterin. Ne olacak bu c#ocuklar?.. DAVAR DAM@ YAP@LAN KO%Y OKULLAR@ Yaz tatilinde ko%y okullar@n@n durumu derttir. Nerde bu derdi ko%ku%nden kurutmak ic#in ko%ye yer- les#en o%g~retmen yetis#tirmek s#imdi. O%g~retmenlerimiz ko%ksu%z ag~aca do%ndu%. ko%y enstitu%leri gibi gerc#ek o%g~- retmen yetis#tiren kurumlar y@k@lal@. Mart gelir gel- mez ko%yu%n o%g~retmeni s#ehirden bir ev tutarak c#o- lug~u c#ocug~u tas#@yor. Nisan sonunda okulu kapata- rak kendisi de gibiyor ve bu%tu%n yaz, bir ad@ s#ehir ku%lu%bu%, bir ad@ kumarhane olan yerlerde al papaz@ ver k@z@ oynuyorlar... Ne kulaktan ne de go%zden bir yenilik girmiyor kafar@na. Gu%z gelince, go%ru%s# ve du%s#u%nu%s# eski hamam eski tas olarak c#@k@yorlar c#o- cuklar@n kars#@s@na. Oysa insan s#ehir yerine gitti mi, hic# bir s#ey getirmese bir ag~@z tadland@racak s#eker, bir ak@l yatacak havadis getirir bizim bildig~imiz. Yatt@g~@ yerden bir avuc# toprakla kalkar yani. Ama bizimkilerde ne o var ne o%teki. Muhtara okulun es#- yalar@n@ al@s#@ld@g~@ s#ekilde teslim ederler ayr@l@rken, iki ayaklar@ bir papuca girer ivedilerinden. San@rs@- n@z bu gidis#le s#ehirde dag~lar@ yerinden oynatacak- lar. H@c# bir s#ey yapmazlar oysa, dedig~im gibi. Gu%- zu%n do%nu%s#lerinde de, okulu ve okulun es#yalar@n@ b@- rakt@klar@ gibi bulamazlar, ama umurlar@nda deg~il. Y@llar y@l@ ilko%g~retim ve ko%y eg~itimi da*vas@n@n la*f@ edilir, ko%ylerde okul bir go%stermelik yap@, bir ig~-

reti kurulus# olmaktan kurtulamam@s#t@r. Valisinin, kaymakam@n@n ve muhtar@n@n go%zu%nde en son gelir okul is#leri. Bu%tc#eye konan para bile okula harcan- maz, salma verisinin toplanamyan k@s@mlar@ okul paras@ olur... O%g~retimin yap@d@g~@ aylarda biraz te- mizlik, biraz du%zen go%ren okul yap@lar@, yaz ayla- r@nda kap@s@na o%ru%mceklerin ag~ o%rdu%g~u% o%renlere benzer. Bo%ylece, y@ldan y@la y@pran@r, y@k@l@r gider. Yuval@ ko%yu%ne bas#o%g~retmen olarak atanan Mus- tafa Kos#ar, yaz@ anlatt@g~@m s#ekilde Aksaray'da ge- C#irdikten sonra, 15 eylu%lde bir at arabas@na es#ya- lar@n@ yu%kleyerek tuttu yeni atand@g~@ Yuval@n@n yo- lunu. Ko%yu%n okulu 1944'te ko%ylere okul seferber- lig~i ac#@ld@g~@nda yap@lm@s#t@. Fakat aradan gec#en 16 y@l ic#inde, s@k s@k o%g~retmensiz kald@g~@ ic#in ko%ye pek faydas@ olmam@s#t@. C#u%nku% bu okul seferberli- g~ini yapanlar, ayn@ zamanda o%g~retmen seferberlig~i- ne de giris#mis#lerdi. O%g~retmen seferberlig~i sonradan, halka iyilik yap@yoruz gerekc#esiyle durduruldu. Ama okul yap@lar@ yapayaln@z ortalarda kald@... Yuval@'n@n okulu da avlusuz olarak bir du%zu%kte yapayaln@z bek- liyordu. Mustafa es#yalar@n@ okulun o%nu%ne indirdi. C#evresine bak@nca, gu%bre y@g~@nlar@ go%rdu%. Araba okulun o%nu%nde durunca, harman@ kald@rm@s# ko%ylu%- ler, c#al@s#maktan ag~z@ yu%zu% belirsiz olmus# c#ocuklar o yana yu%ru%du%ler. O%g~retmen, bu davar gu%bresinin okulin o%nu%nde nic#in y@g~@l@p durdug~unu sordu ge- lenlere. [Muallim bey, sen d@s#ar@sm@ ne yapacaks@n, ic#erisine bak,] dediler. [Ic#erisine ne olmus#?] [Hele gel girelim de ne oldug~unu go%ru%su%n.] Girdiler. Ne go%rsu%n, bir zamanlar kap@lar@, pen- cereleri, tavan@, s@vas@ tastamam yap@lm@s# olan oku- lun s#imdi kap@ pencereleri k@r@k do%ku%tu%. Tavan-

dan go%kyu%zu% go%ru%nu%yordu. Duvarlar delik des#ik... Bunlar@n u%stu%nde, taban diz boyu koyun gu%bresiy- le dolu. Hem de taze taze kokuyor gu%bre. O%g~ret- menin merak ic#inde kald@g~@n@ go%ren ko%ylu%lerden biri ac#@klama yapmak zorunda kald@. [Buras@n@ da- var ag~@l@ bizim muhtar. Su%ru%su% geceleri bur- da yatar. Nerdeyse su%ru% gene gelir s#imdi, aks#am yak@n...] Derken mahtar c#oban@yla birlikte su%ru%nu%n ba- s#@nda oldug~u halde geldi. Davarlar@n boynuna ta- k@lm@s# c#anlar cangur cangur o%tu%yordu. Muhtar@n kulag~@ bu sesteydi, neylesin okulu, netsin o%g~ret- meni.. [Muhtar, bu ne hal, buras@ okul mu davar ag~@- l@ m@?] dedi o%g~retmen. Koyunlar@ @s@l@klayarak okulun ic#ine sokmaya c#al@s#an muhtar kars#@l@k verdi: [Ne olmus# sanki okul olduysa? Demokrat Par- ti o%ldu% diye demokrasi de o%lmedi ya! Istersem okul, istersem davar ag~@l@ yapar@m, kim kar@s#@r...] O gece o%yle gec#ti. Ertesi gu%n Mustafa, bu%tu%n kars#@ koymas@na rag~men muhtar@n, c#ocuklardan bu- labildig~ini toplad@ ve su%pu%rge, su testisi getirterek okulu temizlemeye bas#lad@. O%g~leye kadar is#ler iyi gitti. O%g~leyin, Toklucu dedikleri kad@n@n og~lu su tas#@dg~@ testiyi k@rd@. Haberi olan Toklucu bir kos#- mayla gelip yakas@n@ tuttu Mustafa'n@n. [Ag~z@na s@c#- t@g~@m Yezit tohumu, senelerdir rahatt@k, o%g~retmen@ unutmus#tuk, nerden c#@kt@n geldin de benim aslan gibi k@rm@z@ testimi de k@rd@rd@n? Hep sizin dedi- g~inizi yapacak, sizin istedig~inizi mi verip duraca- g~@z? S#eyimizin k@l@n@ da verelim isteyin de, emi?] Sonra bir c#@g~l@k kopararak c#ocuklar@ evlerlerine kova- lad@ Toklucu.

Mustafa o%g~retmen, ne yapacag~@n@ bilmez bir halde, bu gece konuklad@g~@ ve okula yak@n olan eve dog~ru yu%ru%du%. Bir araba tutarak yeniden ilc#eye do%nmeyi ve [haz@r, muntazam okul, o%g~retmen evi de var] diye onu buraya yollayan eg~itim memuru- na c#atmay@, gerekirse istifay@ basmay@ akl@ndan ge- c#iriyordu. Aksaray'daki eg~itim ilgililerinden bas#ka, Ankara'daki Bakanl@g~@n Paris go%rmus# yetkilileri de bundan habersizdi... C#O%P TENEKES@ Bir kamyonun o%nu%ne ard@na dolmus#lar, gel diler. Alt@ kis#iler. Her biri ayr@ bir konuda ko%ylu%- leri ayd@nlatmaya gelmis#ler. Ku%me bas#an@ oldu- g~unu so%yleyen go%bekli ada@n [tozlu yollardan c#@p- lak tepelerden as#arak ko%ylu vatandas#lar@m@z@ ayd@n- latmaya geldik,] diyordu. [Bo%ylece, hem go%revimi- zi yapm@s# olacag~@z, de y@llard@r su%ren ko%y ve ko%ylu% o%zlemimizi dindirmis#.] Sag~a sola adam kos#turarak epey dinleyici top- land@. Gu%nlerden pazar olmas#@na kars#@n herkesin is#e gu%ce gitmesine hayret ediyorlard@. Oysa onlar, [bugu%n nas@l olsa pazard@r, ko%ylu%ler istirahatta- d@r, kendi rahat@m@z@ feda ederek gidersek, onlar@n tatilini deg~erlendirmis#, birc#ok bilgileri kafalar@na yerles#tirmis# oluruz] diye du%s#u%nmu%s#ler. Gelenlerin c#evresini saranlar c#og~l@nca, ayd@n- latmaya bas#lama zaman@n@n geldig~i du%s#u%nu%ldu%. Dinleyenleri iyi go%rebilmek ic#in tas#@n u%stu%ne c#@kan genc#, [ilk so%zu% ben al@yorum,] diye bas#lad@. [Ben besleme mu%tehass@s@y@m deg~erli ko%ylu% vatan- das#lar. Sizlere o%nce malu*mat kabilinden s#unu so%y-

liyeyim ki, verdig~imiz su%t tozlar@ asla domuz su% tu%nden deg~ildir. Bunlar@ size yanl@s# aksettiriyorlar. Su%t tozu ve yan@nda verdig~imizhaplar A ve B vi- tamini ihtiva ettikten bas#ka, c#ocuklar@m@z@ ras#itiz- me kars#@ koruyucu unsurlar@ da muhtevidirler.] Anlad@g~@ma go%re, ko%ylu%ler sayg@s@zl@k olmas@n diye susuyorlar, bu anlas#@lmaz so%zleri dinler go%ru%- nu%yorlar. Beslemeci ise, vitamin haplar@n@n iyilik- lerinden, vitaminsizlig~in zararlar@ndan, iyi g@da al- man@n ve temiz yas#aman@n o%neminden anlat@p du- ruyordu, kitaplar@n yazd@g~@ gibi... Beslemeciden sonra [ar@c@] oldug~unu so%yle- yen, sac#lar@ kafas@n@n arkas@ndan do%ku%lmeye bas#la- m@s# birisi c#@kt@ tas#@n u%stu%ne. Ar@ beslemenin hem vu%cudumuza hem de kesemize ne kadar faydal@ ol- dug~unu, her vatandas#@n marsrafs@z bir is# olan ar@- c@l@g~@ bir zevk meselesi kabul ederek yapmas@n@, so%yledi. Kurul bas#kan@ c#@kt@ ar@c@n@n ard@ndan. [Gerc#i arkadas#lar@n u%stu%nde durduklar@ konlar da o%nem- li konulardi ama s#imdi ana konumuz olan 4 K Ku- lu%pleri konusunda arkadas#@m@z Perihan han@mefen- di sizleri ayd@nlatacaklar ve ondan sonra ko%yu%mu%z- de 4 K Kulu%bu%nu% kuracag~@z,] deyip indi. perihan han@mefendi tas#@n u%stu%ne c#@kmaya c#a- l@s#t@, iki ayag~@n@ da yerles#tiremedig~i ic#in geri indi. Ilk att@g~@ ayag~@n@ sag~lam basmas@na dar eteg~i ve ayakkab@n@n yu%ksek o%kc#esi engel oluyordu. Ayak- kab@lar@n@ c#@karmak zorunda kald@. Ku%me bas#kan@- n@n yard@m@yla da eteg~in engel olmas@ o%lendi de bu%tu%n vatandas#lar@ go%recek s#ekilde tas#@n u%stu%ne c#@kt@. Kolunda tak@l@ s#@p@d@k c#antas@ndan kag~@tlar c#@- kard@. K@sa bir su%re hem kag~@tlara go%z gezdirdi hem de bog~az@n@ temledi. O temizleye dururken yan@mdakilere sordum : [Su%t tozu, vitamin hap@ dag~@t@ld@ mi ko%ye?] [Go%rmedik o%yle s#ey...] Dudaklar@n@n boyas@n@ yalad@ktan sonra elin- deki kag~@d@ okumaya bas#lad@ Perihan han@m. So%z- lerini dinlemekten c#ok kendini seyrettikleri belliy- di. O konus#uyordu: [Vatandas#lar, okul d@s#@ eg~itim ve o%g~retimi olan 4 K ile s#unlar@ yapmak istiyoruz: Yenilikleri ko%ylere sokacag~@z. Bu c#al@s#malar elli memlekette vard@r. Gerek tar@m yo%nu%nden, gerek sosyal yo%nden birc#ok yenilikler, bu kulu%pler yoluy- la ko%ylere ulas#acakt@r. Demokratik ilkeler,birlikte c#al@s#ma anlay@s#@, ve eg~lenceyi dengeli bir s#enkilde yu%ru%tme al@s#kanl@g~@, ko%y delikanl@lar@n@ ko%ylere bag~- lamak gayelerimiz aras@ndad@r. Kafa, kol, kalp ve kuvvetin bir araya gelmesi demek olan bu kulu%p, ko%yu%mu%zu% sag~l@g~a, temizlig~e ve refaha kavus%tura- cakt@r. Bunun ic#in de, ko%yu%nu%zden sec#eceg~iniz li- derler, ilko%nce ko%s#e bas#lar@na c#o%p tenekeleri koya- caklar ve bo%ylece ko%yu%nu%z pislikten kurulmus# ola- cakt@r.] So%zu%n buras@nda ag~@r ag~@r dag~@lma bas#lad@. [Ak@la bak ak@la!] diyorlard@, [hic# cebe konacak k@- l@k var m@ bu ak@lda! Ko%y kim c#o%p tenekesi kim, ahah!] Koms#u u%lkelerden birinde bir ko5ye giden gez- ginciler ku%mesini ko%y muhtar@ dog~ruca mezarl@g~a go%tu%rmu%s#. Mezar tas#lar@nda: [Buraya otuz y@l hiz- met eden doktor], [25 y@l hizmet eden o%g~retmen], [Bu ko%ye 27 y@l hizmet eden mu%hendis], [Buraya otuz y@l hizmet eden tar@mc@] falan gibi yaz@ltar go%ru%lmu%s# o%nce. Sonra da, ayaklar@ c#ar@kl@, ko%ylu% ki l@g~@nda bay ve bayan o%g~retmenlerele go%ru%s#tu%ru%p, ko%

yu%n gelis#kin duruma gelis#inin nedenlerini anlatma- ya c#al@s#@rlarm@s# konuklara... Darmadag~@n edilen Ko%y Enstitu%lerini tedirgin edilen, her c#@kara koz edilen ko%y o%g~retmenlerini, s#imdilerde yetis#tirdig~imiz go%stermelik o%g~retmenleri du%s#u%nu%yordum ki, Perihan han@m so%ylevini bitirdi. O arada Zeynel derler biri, ku%me bas#kan@na yak- las#t@: [Bi diyecem var bey,] dedi. [Buyur evla*d@m.] [Iyi diyorsunuz a, biz karn@m@z@ nas@l doyura- cag~@z onu dimiyorsunuz. Toprak yok, ekecek yok, yiyecek yok, avrat-ak@l yok. Biz burda sorarsan, do%rt ag~an@n bas#@n@ bekleyip duruyok...] Adam@n surat@ karard@ kas#lar@ c#at@ld@, yumruk atacak sand@k. [Sen komu%nistlik mi istiyorsun be!] diyerek arkadas#lar@n@ kamyona c#ag~@rd@... BARAKA TO%RENI Bu%tu%n bag~@rmalar@n, o%g~u%nmelerin kars@s#@nda uzayan ve yoldan bas#ka her s#eye benzeyen c#izgi u%s- tu%nde ilerlemeye bas#layan cip, bazan homurdan@- yor, bazan inliyordu. Bu haliye, s#ofo%r Abdullah'la birles#iyordu sanki. Bu yolculug~un en ku%c#u%k c#ukur- lar@n@ bile gide gele ezberlemis# olan Abdullah as#a- g~@ yukar@ her yolculukta bir araya gelen bu insan- lar@n ag~z@ndan her zaman duydug~u la*flar do%ku%ldu%k- c#e [C#@k] c#ekiyor, o c@k c#ektikc#e dudaklar@na k@s- t@rd@g~@ [U%c#u%ncu%] sigaras@ sallan@yordu. Ko%ylu% milletinin, go%sterilen ilgiye kars#@ sog~uk davrand@g~@ konusunda fikir birlig~ine var@yorlard@.

[Bu cahil topluluk nanko%du%r. As@rlard@r, hatta* son y@llara kadar kimse yu%zu%ne bakmam@s$, ayag~@na git- memis$ken, biz Pazar@m@z, tatilimizi bunlar aras@nda dolas$makla o%ldu%ru%yoruz, bize de pas vermiyorlar,] diyoru Belediye Bas$kan@ Ali Bey. Tu%ccardan Bay Hayrettin'le Il Yo%netim Kuru- lunun su%reli u%yesi Salim Ag~a durmadan sallad@klar@ bas$lar@n@, belediye bas$kan@n@n so%zu% bitince, daha bir h@zla, daha bir dog~rularcas@na sallad@lar... [Evet,] dedi Vali bey, [evet, arkadas$lar. Reis Beyin so%zlerinde bu%yu%k bir hakikat pay@ oldug~u s$u%phesizdir. Ancak, o%lmek var, do%nmek yoktur. Ne pahas@na olursa olsun bo%lgemizde birlig~i sag~lamak zorunday@z. Gerekirse her yola bas$ vuracag~@z...] Sonra bir derin [Ahhh!] c$ekti. Bu ah'ta, yitirip de y@llard@r bulamad@g~@ bir s$eyin o%zlemi tu%tu%yor- du. * Ah o gu%nler. Cipteki sessizlikle birlikte an@lar@na dald@. Kaymakaml@g~@n@n ilk y@llar@... Bugu%n gibi an- s@yor, sular@ s$@r@l s$@r@l akan bir ko%ydeler, Zongul- dak dolaylar@nda, Karaman ko%yu%ndeler... Bir ku%- me ko%ysever (!) birles$mis$ler, halkevi genc$lik kolu u%yeleriyle birlikte kalk@p ko%ye gelmisl$ler. Han@mlar, c$ocuklar ko%y go%rmek, ko%ylu% go%rmek ic$in yol s@k@n- t@lar@na seve seve katlanm@s$lar. Fakat is$in en gu%zel yan@, ko%ylu%lerin ag~z@ var, dili yok yarat@klar olarak, bozulmam@s$, ac$@lmaml@s$ el penc$e divan durmaktan bas$ka bir s$ey go%rmemis$ halleriyle bunlar@ kars$@lamamlar@d@r. Neydi o gu%n hey. Orman@n uygun bir yerine at-

m@s$lard@ kapag~@. S$imdi oldug~u gibi hos$ geldin, bes$ gittin deyici ko%ylu% nerde o zaman, konuklar@n ya- n@na bile yaklas$am@yorlard@. U%c$yu%z metre kadar o%te- de toplan@p oturmus$lard@ ko%ylu%ler. Ko%yu%n muhtar@ olan Molla Memet'le ko%yde [Ka*tip] dedikleri ko%- yu%n tek okur yazar@ Haz@m Efendi gelip ko%ylu%ler ad@na [hos$ geldiniz] diyebilmis$lerdi. Onbes$ kis$iydiler, bayanl@, bayl@. Bir su%re din- lendikten sonra, c$antalar@nda getirdikleri kuru yi- yecekleri, muhtar@n getirdig~i yog~urt-su%tle birles$ti- rerek kahkahalar aras@nda yediler. Sonra kos$up oynas$maya bas$lad@lar. Dinlenirken, yerken, ic$erken, gu%lu%s$u%p oynas$@r- ken, yerli dokuma entarileriyle, bunlara babalar@n- dan daha c$ok yaklas$m@s$ olan su%mu%klu%, c$apakl@ c$o- cuklar hep dikkatrlerini c$ekmekteydi. Hem ziyaret, hem ticaret du%s$u%ncesiyle, o%teki de- yimle: Hem piknik, hem ko%ycu%lu%k yapmak ic$in yo- la c$@kmam@s$lar m@yd@? Hemen el edip c$ocuklar@ yanlar@na c$ag~@rd@lar. Piknik fasl@ bitince ko%ycu%lu%k damarlar@ ayaklanm@s$t@. Herkes c$ocuklara iyilik etmek, ko%ycu%lu%k go%re- vini yap@p huzura ermek ic$in birbiriyle yar@s$a bas$- lam@s$t@. Kimi cebinden c$@kard@g~@ tertemiz mendile k@y@p c$ocuklar@n su%mu%g~u%nu% silmeye, kimi t@rnakla- r@n@ kesmeye, kimi de tuttug~u bir c$ocug~un yu%zu%nu% y@pay@p o yozlas$m@s$ sac$lar@n@ taramaya c$al@s$@yor- du. Hele Vali Bey (O zaman kaymakam) hic$ unut- maz: Han@m@ ne kadar sevip oks$am@s$t@ c$ocug~un bi- rini. Sonra c$antas@ndan c$@kard@g~@ kininleri u%c$er- bes$er dag~@tm@s$t@ c$ocuklara: [Ac$@n avucunuzu,] diye diye... S@k@ s@k@ pekis$tirtmis$ti:

DaSak@n anneniz bnlarunlar@n hepsini verme- sin, lolur mu s$ekerim.] * Abdullah ac@ ac@ o%ttu%rdu% cipin du%du%g~u%n%. Bir- den kendine geldi Vali Bey. Karaman ko%ydu% silindi kafas@ndan. S$imdi Bahc$eli ko%yu%ne giriyorlard@. Bah- c$eli ko%yu%ne gireken, bahc$eye bag~a benzer bir s$ey go%remeyen Vali: [Niye Bahc$eli demis$ler buraya?] diye ortal@g~a sordu. [Efendim, eskiden kalma ad@d@r. Belki eskiden vard@ bahc$esi,] dedi Ali Bey. Kendini tutamad@ s$ofo%r Abdullah: [Beyim!] dedi, [bu ko%ylerin ad@ndan bas$ka bir s$eycikleri yok. [Bahc$eli] dersin kupkuru c$@kar. [Ag~ac$l@ vard@r, dis$ kurcalayacak c$o%p bulamazs@n. [Demirci] vard@r, de- mirin du%mu%ru%n yan@ndan gec$memis$tir. Hele bir [Gu%zeloba] var, du%nyada oras@ kadar c$irkin yer bu- lunmaz. [Hasko%y] var bir de, ne hasl@k ne pakl@k ara, kepazelikten bas$ka bir s$ey bulamazs@n...] Tu%ccardan Bay Hayrettin yutkunduktan son- ra: [Ama beyefendi, s$u%ku%rler olsun buralar@n hava- s@na, suyuna hic$ diyecek yok,] dedi. Vali, Belediye Bas$kan@na do%nerek sordu: [Bu- rada durumumuz nas@ld@r?] [Iyi efendim, yu%zde seksen falan var@z.] K@z@lhac$ ko%yu%ne kurulacak olan barakan@n te- meline harc$ koymaya gideceklerinden, Bahc$eli'de durmak niyetleri yoktu. Ama ko%ylu%ler cipin o%nu%ne c$@karak el kald@rd@lar, arabas@n@ tan@d@klar@ valile- rinin ko%ylerine inmeden gec$mesine engel oldular.

Gelen elini uzat@yor, gelen elini uzat@yor, [Hos$ geldin Vali Pas#a,] diyordu. El s@kma is#i ve onunla birlikte hos# bes# epey su%rdu% ayaku%stu%. Sonra okulun o%nu%ne serilen seccadelerin u%stu%- ne oturdular. O%g~retmene: [Ne var, ne yok hoca, rahat@n yerinde mi?] di- ye sordu Vali. O%g~retmen c#ok sevindi, ko%ylu%lerinin yan@nda hat@r@n@n sorulmas@na. [Iyiyim efendim, sag~ olun.. Ama izin verirse- niz bir kac# dilekte bulunacag~@m...] Salim Ag~a ile tu%ccar@n nedense ivecenlikleri u%st- lerindeydi. O%g~retmenin dileg~i falan derken geciki- leceg~ini biliyorlar, hos#nutsuzluklar@ yu%zlerine vuru- yordu. Ama Parti ve Belediye Bas#kan@ Ali Bey'le, Vali Bey ic#in bu gibi durumlar iyi sonuc# verebiler- di. [So%yle yavrum,] dedi Vali. [Efendim, mutemetlig~imizi yapmakta olan mer- kez eg~itim memurundan s#ika*yetc#iyim. Paralar@m@z@ dog~ru du%ru%st alam@yoruz. Istedig~i kullan@yor. As#ag~@ yukar@ bin lirami kesti. Nereye kestig~i belir- siz. Sesimizi duyuramad@k bir tu%rlu%. Zatia*linize, du- rumu bildirmeye niyetlendik gec#en ay, du%nyay@ ba- s#@m@za y@kmaktan so%z ac#t@. Remzi Birant'@n day@s@ oluyor bu adam. Ne yapacag~@z?] Vali, Ali Beye bakti. Sonra Salim Ag~a ile tu%c- car Hayrettine go%z att@. Onlara hic#bir etki yapma- m@s#t@ o%g~retmenin so%zleri. Bu arada o%g~retmen konus#mas@na yeniden bas#- lad@. [Efendim, tir tir titriyoruz. Bizim ald@g~@m@z pa- ran@n eti budu nedir, du%s#u%nmeden her ay ziyafet haz@rl@yor, ellis#er liram@z@ kesiyor. Para la*f@ ettik < P 142.> mi, ne ziyafeti oldug~unu sorduk mu, [su%rdu%ru%ru%m ha!] diyor da bas#ka bir s#ey demiyor. Bize ne evrak, ne Teblig~er Dergisi yollar. Dert yanmaya bile cesaret edemiyorum. Ag~z@n@ ac#an@ has#l@yor. Hatta* ben, bu%tu%n bunlara ses c#@karmad@g~@m halde, kendi- si taraf@ndan sevilmedig~im ic#in terfiimi engelledi. Mu%fettis#e rag~men terfiimi o%nledi. Bu yu%zden de bi- liyorsunuz mu%fettis# Veli Bey Osmaniye'ye su%ru%l- du%.] O%g~retmen so%zu%nu% kesip, konuklar@n yu%zu%ne ba- k@nca ko%s dinlemis#lere has bak@s#lar@ u%stu%ne c#evril- mis# buldu. Bu sessizlikten yararlan@p son so%zu%nu% de so%yledi. [Aff@n@za s@g~@narak s#unu da so%ylemekten ken- dimi alam@yorum. Ko%ylere hepten is#e yaramaz o%g~- retmen vekilleri yolluyor kendi adamlar@ndan. On- lar@n da ilk ve son ayl@klar@n@ ic# etmektedir.] Valinin go%zlerinde bir deg~is#iklik oldu. Belki bos#anacak, belki patlayacakt@. Amma ko%yu%n parti ocak bas#kan@, elinde ayran tas@ ve bardakla tam bu s@rada o%nu%ne geldig~inden, dolan bardag~@ al@p ag~- z@na go%tu%rmeyi uygun buldu. Patlamaya c#atlamaya bakmamal@, durumu olu- runa b@rakmal@yd@ en iyisi. O%g~retmenin Bahc#eli'de so%ylemesiyle o%g~renecek deg~ildi ya onlar@. Bu s@z@l- t@lar ac#@k kapal@ aylard@r kulag~@na geliyordu. Resmi* olarak bir tanesi dilekc#e vermek is#temis#, onu de tutunup durdug~u bir duvard@. Bu duvara siymeye, yeltenmek, Toros dag~lar@n@n Konya Ovas@na y@k@l- mas@ demekti. O zaman kendisi de altta kal@p ezil- mez miydi? [Bu%yu%tu%yorsun og~lum, her s#eyden al@nma,] de- di. [Du%zelir hepsi du%zelir. Sen so%yle bana, s#imdi, bu- < P 143.> rada neler yap@yorsun, halk@n olup bitenlerle, mem- leketteki kalk@nma hareketleriyle ilgisi - bilgisi ne durumda? Hangi tarafa meyil fazla?] [Efendim, s#u yandan olanlar da var, bu yandan olanlar da var. Ben durumum gerektirdig~i ic#in pek kar@s#m@yorum.] [Kar@s#acaks@n! Olur mu o%yle s#ey. Kalk@nmay@ bas#arm@s# olan tarafa ko%ylu%yu% yanas#t@racaks@n. Bu, senin bas#l@ca go%revindir.] Bas#@n@ yere eg~di o%g~retmen. Bu s@rada, topluluk aras@ndan birisi Valiye yaklas#t@. Ko%yu%n Ocak Bas#kan@ onu tan@tt@: [Susuz Ko%yu% es#raf@ndan Irifat Ag~a!] Rifat Ag~an@n derdi, yolsuzluk: [Susuz ko%yu%nu%n yolu, azc@k yag~murdan alabu- ra oluyor bey,] dedi. [S#u sert yol ko%tu% mo%tu% ama yine gelinip gidiliyor u%stu%nden. Bu sert yol kadar u%c# kilometre bir yerimiz var, oraya kum do%ku%lme- si u%c#u%n yard@m@n@z@ irca ediyoruz.. Zaten zat@n@z@ dairede rahats@z etmeyi du%s#u%nu%yordum, buraya Al- lah go%nderdi.] Iyice sokulup [Yaln@z Vali Bey,] diye bas#lad@ Ocak Bas#kan@, [Efendim bunlar o%te gec#eli...] [Ne demek?] [Bizden deg~iller bu kalemde alt@ ko%y...] [Babac@g~@m, duydun mu?] dedi Vali, Rifat Ag~a- ya. [Duydum amma...] [Duyduysan iyi. Seninle yollar@m@z ayr@ym@s# baksana. Sen eteg~indeki tas#@ do%k, ko%ylu%lerini yola getir, ben de yolunuza kum do%ku%lmesi ic#in emir ve- reyim...] [Gec# kald@k, c#ok beklettik K@z@lhac#l@lar@,] diye- < P 144.> rek izin istediler. Cipe yanas#@nca Valinin kulag~@na birs#eyler f@s@ldad@ Ocak Baks#am. [Hesab@n@ go%ru%ru%m onun,] dedi Vali. Yine eller s@k@ld@... Cipin horultusuna du%du%k sesini de katan Ab- dullah, ikinci vitesle hareket etti. Ko%yu% c#@kar c#@kmaz Ali Bey'e: [Not et!] dedi Vali, [Biraz o%nce gevezelik eden o%g~retmeni not et de do%nu%s#te ac#@g~a al@p, sonra da il d@s#@na su%rdu%relim. Yaln@z Birant'a atmakla kalm@- yor bunun gevezelig~i, kars#@ taraf@n davullar@n@ c#a- larm@s# hic# durmadan...] [Belli duruyor zaten,] dedi Salim Ag~a. [Evet, ne mal oldug~unu o%g~renmek ic#in kimse- ye bir s#ey sormak istemez..] Son cu%mleyi Hayrettin Bey so%ylemis#ti. Bir cu%m- leyi toplaray@p so%yleyene dek kendisini c#ok s@km@s# ol- mal@yd@. Terleyen dazlak kafas@n@, boynunu iyice sildi mendiliyle. Ali Bey notunu yaz@p defteri cebine yerles#tir- dikten sonra: [Bu K@z@lhac# ko%yu%nde de birkac# yanaz adam var amma...] dedi. O adamlar u%stu%ne bas#layan konus#ma bitmeden ko%ye girdiler. Barakan@n kurulacag~@ yeri biliyordu Abdullah. Dog~ra oraya su%rdu% cipi. Ko%ylu%ler ve barakay@ kuracak ekip, haz@r bek- liyorlard@. Yolda so%zu% edilen u%c# kis#iyi buldurup kars#@s@na ald@ Vali. Elinde de harc# dolu malay@ tutuyordu. [K@ymeti yu%ksek ko%ylu% vatandas#lar@m,] diye so%- ze bas#lad@. [S#imdi barakan@z@n temelini atacag~@z. Elimizden gelirse o%nu%mu%zdeki gu%nlerde bir de ilk- okuldan diploma alm@s# o%g~retmen vekili vereceg~iz. < P 145.> Bo%ylece, ko%y hocas@ndan namazl@k, ha*f@zdan eski yaz@y@ o%g~renen yavrular@n@z, isterseniz la*tinceyi de o%g~renirler...] Go%zlerini u%c# yanaz adama diktikten sonra; [Biz buraya kadar geliyoruz, memleket hizme- tini ayaklar@n@za kadar getiriyoruz amma, deg~er mi, kars#@l@k go%ru%r mu%yu%z?] Dik dik bakt@ o u%c# yanaza: [Sizlere soruyorum; zahmetlerimiz, emekleri- miz kars#@l@k go%ru%r mu%, ma*kes bulur mu sizlerin vicdan@nda?] [Bulur!] dedi biri. [Kars#@l@k go%ru%r mu%yu%z?] U%c#u% birden: [Go%ru%rsu%nu%z,] dediler... [Biz burada yaral@ oldug~umuzu san@yorduk. Mademki siz bu gu%veni veriyorsunuz. Is#in ayr@nt@- lar@n@ sonra go%ru%s#meye b@rakarak esasta anlas#t@g~@- m@z@n sevinciyle temele ilk harc#@ koyuyorum. Size, ko%yu%nu%ze, millete ve memleklete hay@rl@ olmas@n@ candan dilerim.] Temel at@ld@ktan sonra camiye gittiler. Pen- cere camlar@, gaz, tavan tahtas@ vs. ihtiyac@n@ kars#@- lamak u%zere ilk elde bir bes#yu%z liray@ o%nu%mu%zdeki gu%nlerde vereceg~ini, vaad ettikten sonra, haz@rla- nan ziyafetin hakk@n@ vermek u%zere muhtar@n oda- s@na gittiler. Ic#erde durmadan konus#uluyor, koca koca dag~- lar c#ak@l gibi ordan al@n@p buraya at@l@yordu... D@- s#ardan ic#eriye yemek tas#@y@p, bos# kaplar@ ic#erden c#@kar@p duran bekc#i Zobu Su%leyman, bir uc#tan da d@s#arda biriken ko%ylu%lerle la*f yetis#tiriyordu. Ic#erde neler konus#uldug~unu soran C#olak Ve- li'ye k@zd@: < P 146.> [La*fa merakl@ysan gir de dinle arkadas#,] dedi. Sana c#ene yetiremem ben. Ne bileyim, konus#uyor- lar is#te. Bana sorarsan att@klar@ hep kuru s@k@. Yol tozundan barut, kec#i k@g~@ndan sac#ma, doldur doldur bos#alt. Alt yan@ fasa fiso...] Bu s@rada odan@n o%nu%nden yas#l@ bir nine gec#i- yordu. Ko%ye Vali geldig~ini duymus# olacak, orada duran cipin farlar@n@ go%stererek [V@h!] dedi. [Va- linin go%zleri de kocaman kocaman...] Besinsizlikten kirden pastan o%lmesek hale gelmis# olan ve [Tavuk karanl@g~@] hastal@g~@na tutu- lan go%zleri de belli belirsiz go%ren ko%r Dervis# c#@k@s#- t@ C@vanlar@n Urkuya Nine'ye: [Go%zlerinde 'It dirseg~i' c#@ks@n da bana benze e mi?] dedi. [Vali dedig~in adamdan olur, ic#erde o%vu%n yiyor. O senen go%rdu%g~u%ne demirk@rasi] derler..] SU BORULAR@ Ilc#enin bak@ms@zl@ktan y@k@lmaya yu%z tutmus#, c#evresine kediler - ko%pekler kunnam@s# olan eski halkevinde ko%ylerin kalk@nmas@yla ilgili toplant@ iki sat su%rdu%. Toplant@n@n as@l ereg~inin, ko%yleri kal- k@nd@rmak deg~il de ko%ylu%leri kand@rmak oldug~u s@- r@t@p duruyordu. Bunu anlamak ic#in kafa yormak bile gerekmez, orada bulunmak yeterdi. Demokrat Parti Bas#kan@ Fikri Bey, toplant@n@n en ates#li konus#ucusuydu. [Ko%yler benim avucumun ic#indedir,] diyordu. [Onlar bize inan@rlar. Yap@lacak is#lerin bas#@nda, onlar@n ayag~@na kadar gidip dil do%k- mek gelir. Kim hangi dilden anlarsa o dilden ko- nus#mak zorunday@z.. Kimi cami isteyecek, kimi okul isteyecek, kimi ko%yler su isteyecek... Bas#l@k para- < P 147.> s@n@n kald@r@lmas@n@ ve k@zlar@n bedava evlendirli- mesini isteyeceklerden tutun da is#siz olduklar@ndan ko%ylerine fabrika yap@lmas@n@ isteyeceklerle bile kars#@ kars#@ya geleceksiniz.. La*f paralyla deg~ildir ar- kadas#lar, ark alt@ndan bag~ bag~@s#lar gibi herkese is- tedig~ini bag~@s#layacaks@n@z. Yaln@z bir noktaya dik- kat etmenizi rica ederim: Bu%tu%n bu dileklerin an- cak sec#imden sonra yerine getirilebileceg~ini ekle- yeceksiniz. Bunu so%yledikten sonra bucak olmak is- teyen ko%ye bucakl@k, kaza olmak isteyen bucag~a kazal@k verebilirsiniz. Yak@nda sec#ime gidecekleri- ni ihsas ettirmis# olan Ankara'daki bu%yu%klerimiz bo%y- le yap@lmas@n@ uygun go%ru%yorlar...] Hele son k@sm@, kimsenin kars#@ bir so%zetmesi- ne f@rsat vermedi. Go%revli ve go%revsizlerden mey- dana gelen topluluk, ilc#enin ileri gelenlerini ic#ine almaktayd@. Hangi bo%lgelere kimlerin gideceg~i karar- las#t@r@ld@ktan sonra pazaryeri meydan@nda bekleyen cip ve pikap arabalr@na dog~ru yu%ru%du%ler. Parti bas#kan@yla o%zel idare memuru Ag~go%cek bo%lgesi- ne gideceklerdi. Hareketten o%nce son o%g~u%ndu%nu% de verdi parti bas#kan@: [Aman arkadas#lar, size harc@rah da c#@kartaca- g~@m. Sec#imden o%nce yap@lacak propaganda ic#in mil- yonlar ayr@ld@. Her ko%yu%n nesi eksikse onu yapmaya so%z verin siz. Merkeze yazar@z. Belki bir iki yere bir s#ey yapmak mu%mku%n olur. O%tekilere de [merkez- den gelecek,] deriz. Paralar@n c#og~unu size s#eyderim ben.] Bo%ylece, 1960 y@l@n@n gu%zel bir bahar gu%nu%nu%n kus#luk vaktinde, yolsuzluklar aras@nda unutulmus# < P 148.> bir politikadan ine kalka ilerleyen kaymakam@n cipi Demirciobas@na geldi. S#ofo%r, cipin du%du%g~u%nu% ko%ye yaklas#@rken c#almaya bas#lad@g~@ndan, ko%yu%ler birik- mekte gecikmediler. C#evresine toplanmalar@n@ elle- riyle is#aret ettikten sonra so%ze bas#lad@ kaymakam: [Say@n vatandas#lar@m, sevgili yurttas#lar@m, siz- lere daha c#ok faydal@ olabileceg~imi sanarak araba- ya atlay@p ayag~@n@za kadar geldim. Yan@mdaki ar- kadas# eg~itim memurudur. O da ko%yu%nu%zu% eg~itim ba- k@m@ndan go%zden gec#irecek, arzu ederseniz o%nu%mu%z- deki y@l size bir o%g~retmen vekili vereceg~iz... Vakitimiz dar oldug~undan ko%yu%nu%zu%n su is#ini hemen go%ru%s#elim. (Camimizin bir c#ok eksig~i var, o%nce onlar@ giderin) dedig~inizi go%zlerinizden okuyo- rum. Siz onu c#atada keklik say@n da gece gu%ndu%z bu mahelleden su tas#@maktan kurtulal@m.] [Bi s#ey diyecem ben,] diyerek so%zu% Seli m Day@ ald@. [Bey, bey, ben s#u kars@da go%rdu%g~u%n mahelle- de otururum. Ko%yu%mu%zu%n bu mahellesinde iyi ko%tu% bir c#es#me var. Eg~er su getirilecekse bizim oraya bir su getirelim. Es#eklerin s@rt@na testileri c#at@p da ge- ce gu%ndu%z bu mahalleden su tas#@maktan kurtula- l@m.] Kaymakam [durum bo%yle mi, sakall@ baban@n so%yledikleri dog~ru mu?] dedi Muhtara... [O%yledir amma, ammas@ var is#te,] dedi muhtar. [Nedir yan@?] [Onlar efendim emgrettig~iniz listeye yaz@lmak istemediler.] Kaymakam, sakall@ babaya do%ndu%: [O%yleyse ne yu%zle su istiyorsun babac@g~@m. Ge- lirsen bir ayak, geliriz bir ayak. Her s#ey kars#@l@kl@ deg~il mi?] < P 149.> [Ama susuzluktan iman@m@z gevredi..] dedi sa- kall@ baba. [Borular@ getirir de ko%ye y@karsak o zaman muhtar@n listesine yaz@l@r m@s@n@z ko%ycek?] Sakall@ baba diliyle dis#inin aras@ndan: [Hele su gelsin de,] diye so%ylendi. Yar@n borular@ yollayacag~@n@ so%yleyerek cipe yaklas#t@ kaymakam. Yan@nda duran muhtar@n ku- lag~@na eg~ildi: [Elimizde 20-30 boru var. Onlar@ ko%y ko%y dolas#- t@r@yorum. Liste is#i tamam olan ko%yde is#i bitince borular@ bas#ka ko%ye yolluyorum. Bu Kars#@ mahelle- ye b@rak@n borular@. Listeyi doldurunca haber et de bas#ka bir ko%ye ald@ral@m. Ne yapars@n, emir demi- ri kesiyor, boruyu gezdirtiyor...] Cipin kap@s@n@ kapayacag~@ s@rada usulca ekledi: [Go%nlu%nu% go%ru%ru%m muhtar, hele bak go%r...] UZATMAL@ 1960 Nisan@n@n son gu%nu%... Sanki memlekette- ki yas bu%tu%n ag~@rl@g~@yla Bu%yu%kk@s#la ko%yu%ne yu%klen- mis#. Bir ko%pek sesi duymak, ku%llu%kte es#inen bir ta- vuk go%rmek bile mu%mku%n olmad@ ko%yu% gec#@p de o%tebas#taki okula varana dek. Okula var@nca iyice kendini go%sterdi bu yas. O%g~renci devam@ azalm@s#, hele k@z o%g~renciler el etek c#ekmis# okuldan. Kara kara du%s#u%nu%r o%g~retmen Mehmet. [Gemilerin mi batt@ Karadeniz'de Mehmet?] [Gemilerle birlikte umutlar@m da.] [Ne oldu sana?] [Karakoldaki onbas#@ya sorun.] [Ne yapt@ sana onbas#@?] < P 150.> [Emrimden c#@kmayacaks@n dedi.] [Emri ne?] [O%nce k@zlar@n yakas@n@ b@rakmak. Halk o%yle istiyormus#. Oysam hakl@n bo%yle bir isteg~i falan yok. Yukardan emir var diye halk@ kand@ran o. K@z lar@n yakas@n@ b@rakd@ktan bas#ka erkek o%g~rencile- rin de arkas@n@ aramayacakm@s#@m. Bu kadarla kal- sa...] [Dahas@ m@ var?] dedim. [Evet, dahas@ var ki nas@l,] dedi. [Saat 9 ol- madan okulun kap@s@n@ ac#mayacak, saat 15'ten son- ra da hemen okulu kapayacakm@s#@m. Bas#@ bos# ola- rak deg~il, karakolun emirlerine go%re hareket ede- cekmis#im...] [Peki, uydun mu bunlara?] [Uydum zorunlu olarak. S@k@ emir var, al@r@m as#ag~@ diyor. Bas#@na bela* u%stu%ne bela* ac#ar@m. Mapus- lara att@r@r@m, o%mru%n boyunca c#@karamayacag~@n bir la*net halkas@ takar@m boyuna...] Okulun nesine bakacaks@n bu s#artlar ic#inde, o%g~- rencilerin nesine bakacaks@n... [Karakola kadar gidelim,] dedim. [Ben gitmem,] dedi. Sonunda zorla raz@ oldu. Yaln@z bir s#art@ vard@, o kooperatif muhasibinin oturdug~u bo%lmede kala- cak, onbas#@n@n yan@na ben tek olarak girecektim. Kap@da bekleyen no%betc#i jandarma kimi arad@- g~@m@z@, ne is#imiz oldug~unu sordu uzun uzun. Onba- s#@yla go%ru%s#mek istedig~imi so%yledim. [Is#i var!] de- di. Go%ru%s#mem gerektig~ini, bir haber vermesini rica ettim. [Kimsin?] dedi. Cep takvimi aras@nda bu- lunan birkac# kart@m vard@, onlardan birini verdim, uzun uzun anlatmaktansa. Go%tu%rdu%. Neden sonra < P 151.> bas#ka bie er geldi, bes# on dakika sonra kabul edile- ceg~imi so%yledi. Bekledik ve al@nd@k. Bie hollu% ve do%rt odal@ genis# bir yap@yd@ girdi- g~imiz. Sag~dan ikisini erler kullan@yorlard@. Soldan birincisinde kooperatif muhasibi, ikincisinde onba- s#@ vard@. Onbas#@n@n bulundug~u oday@ parmaklar@y- la go%sterdikten sonra erlerden biri kog~us#a, biri de d@s#ar@ya no%bet yerine gitti. Mehmetse hemen koope- ratif k@sm@na kayd@. Onbas#@n@n kap@s@n@ vurup bekledim. [Gel!] dedi sertc#e. Girdim. Evraklar@n darmadag~@n dolup tas#t@g~@ masas@n@n c#eversinde do%rt sandalya vard@. Odan@n taban@na do%ku%lmu%s# iri c#ak@llar ad@m atma- ya bile engel oluyorlard@. Ag~@r ag~@r var@p elimi uzat- t@m. Yu%zu%ne yar@ bakar yar@ bakamaz bir tav@rla lu%t- fen ald@ elimi. To%renin sonuna kadar olag~an gitme- sini istiyordum ama, kendimi yeniden tan@tt@g~@m halde bir s#ey so%yledig~i yoktu. U%stelik yoldan gel- mis#tim, kap@da beklemis#tim, kafam da karmakar@- s#@kt@ bu buhranl@ gu%nlerde. Oturmam gerekti. Otur demeyince is#in olag~an yu%ru%mesini bozdum ve otur- dum sandalyan@n birini c#ekerek. Du%s#u%nu%n, Tahkikat Komisyonu kurulmus#, beni de cay@r cay@r ar@yor Forum'daki yaz@lar@m ic#in. Is- tanbul ve Ankara'da s@k@ yo%netim kuruldu. Genc#ler meydanlarda bar bar bag~@r@yorlar hu%rriyet diye di- ye. Faku%ltelerin duvarlar@ kurs#unlan@yor, genc#ler o%ldu%ru%lu%yor. Bu%tu%n bunlar@ du%n aks#am Ankara'dan ilc#eye gelenlerden ve radyodaki bildirilerden o%g~ren- mis# olarak ko%ye gelmis#im. Ayd@n genc#lerden c#og~u- nun evi bark@ terkedip Anadolu'da bilinmedik yer- lere kac#t@g~@n@ biliyorum. Bunun yan@nda okullarda c#ocuk kalmam@s#, onbas#@ o%g~retmeni c#oktan sindir- mis#... Ayakta duracak hal kal@r m@ bende? < P 152.> [Ad@n@z@ o%g~renebilir miyim onbas#@m?] Herhalde durgunlug~u bo%ylece bozabilirim diye du%s#u%nu%yorum. Ses yok kars#@da. [Insanlar@n ad@n@ o%g~renmeden hitabetmek zor oluyor da...] dedim. Insafa geldi: [Denizli'denim, ad@m Nevzat,] dedi. C#ok s#u%ku%r, c#ok s#u%ku%r, dedim ona kars#@ da. Okula gelmis#tim deyince o%g~retmenlig~imde kars#@las#- t@g~@m onbas#@lar c#ag~@r@s#@m yapt@ kafamda. Borucu karakolunda Cafer Onbas#@. Gelveri'de Eyu%p Onba- s#@... Neydi o gu%nler. Bu%tu%n o%g~retmenlerin c#ekisi bir galiba, u%stelik sonunun ne zaman geleceg~i be- lirsiz bu c#ekilerin, dedim kendi kendime. [Evet...] dedi. [C#ocuklar azalm@s#, k@z hic# yok...] dedim. [Emir var!] dedi. [Ne emri?] [S@k@ kontrol emri. So%yleneni, dinleneni, oku- nan@, yaz@lan@, gelis#i - gidis#i, her s#eyi...] [Okulla ne ilgisi var?] [Bak, gizli olmasa emri sana okuyuverirdim. Tu%rk k@zlar@n@ Amerikal@ erkeklere pes#kes# c#ekiyor hu%ku*met diye propaganda yap@l@yormus#. Kap@ gibi gizli emir var elimde. Pes#es# c#ektiler diyeni yaka- layacag~@m. Dediklerimi her kim tutmazsa bu mad- deden yakalar ve [genel]e tellerim arkadas#.] [Iyi ama k@zlar@n gelmemesi, okulun gec# ac#@l@p erken kapanmas@...] Pes#es# c#ekmekle ne ilgisi vard@ bunlar@n, de- mek istedig~imi anlad@. [Laubalilik tehlikelidir,] dedi. [Kontrol bo%yle < P 153.> olur. Umumi yerleri erken dag~@tacaks@n, f@s@lt@ya f@r- sat vermeyeceksin. Faku%lteleri bile dag~@tacaklar.] Olaylardan dog~ru du%ru%st haberli olmayan ko%y- lu% ve ko%yu%n o%g~retmeni k@sk@vrak bag~lanm@s#t@. Ham- di Sancar imzas@yla Tahkikat Komisyonundan uzat- mal@ Nevzat'a kadar uzanan emir, Bu%yu%kk@s#@a o%g~ret- meninin, halk@n@n ensesinde boza pis#iriyordu. Gelmesin bir daha o gu%nler, gelmesin, an@lmas@ bile kafa bozmaya yetiyor... BAY DO%NDU% BELES# On y@l o%nceydi. Sanki ko%ylerin sersefil kalma- s@ndan sorumlu benmis#im gibi t@k@ld@g~@m mapus dam@ndan c#@kt@g~@m bir may@s gu%nu%. C#eyerek as@rl@k iktidar@n deg~is#mesini sag~layan sec#ime onu%c# gu%n var. Aks#amu%stu% bir cip geldi ko%ye. Ilc#ede yobazl@- g~@n tekkesini kurmakla kalmayarak milletin ilig~ini de soran bir ag~an@n og~lu var cipte. Babas@ yataktan c#@kam@yormus# da, onun yerine og~lu yapacakm@s# propaganday@. Halk nas@l olsa tan@yormus#. Bu og~- lan@n yan@nda, son on y@l boyunca tu%rlu% renklere girmis#, en son olarak bizim ilc#ede pinekledig~i halde radyo dan@s#ma kurulunda u%ye go%sterilerek binlerin u%stu%nde ayl@k alm@s# olan Hac@hasan Efendi... Bir de bayan. Fevzi C#akmak'@n yeg~eni olurmus# so%zde. Bi- risi babas@n@n yobazl@g~@n@, birisi C#akmak'la akraba oldug~unu, o%teki de eski saylavlardan birinin og~lu oldug~unu ac#@klayarak, oy dilendiler... So%ylevleri bitince, partilerini ko%yde temsil etmeye adam ara- d@lar. [Ben partinizin bas#kan@ olurum!] dedi birisi. Herkes parmag~@n@ @s@racakt@ nerdeyse: Bu adam < P 154.> en eski partinin bas#kan@yd@. Iktidara gec#mesi mu%m- ku%n olan ikinci partinin de bas#kanl@g~@ u%zerindeydi. S#imdi u%c#u%ncu% bir partinin bas#kanl@g~@na sahip ol- mak istiyordu... Anlatt@k durumu particilere. [Kendisi isterse neden olmas@n, belki de o%te- kileri b@rak@r, bizi tutar,] dediler. Bay Do%ndu%: [Siz bana bakmay@n, o%nu%mu%zdeki gu%nlerde son karar@m@ vereceg~im. Burada benden bas#kas@ parti is#lerinden anlamaz, sizin propagandan@z@ yapamaz,] diyordu. Gerc#ekten, onu%c# gu%n sonra son karar@n@ verdi, iktidara gelen partinin ocak bas#kan@ oldu. K@ll@ c#ar@g~@n u%stu%ne o%nce bol pac#al@ pantolon giydi. Alay konusu olmaya ald@rmad@. Sonra silin- dir s#apka, sonra gu%nes# go%zlu%g~u%, bisiklet... Derken kendini kabul ettirdi. Bir su%re ald@lar bunu, ilc#ede partinin gel-git ayak adam@ yap@p maas# verdiler. Bir bak@ma particilik staji go%sterdiler. Ondan sonra ko%ye sal@verdiler. Bay Do%ndu% Beles#'in gemi az@ya al- mas@ ko%ye do%nmesiyle bas#lar is#te. Yaln@z kendi ko%- yu%ne satsa cakas@n@, gene neyse denir. C#evre ko%yle- rin de on y@l tad@n@ kac#@rd@. Hangi ko%yde du%g~u%n dernek olsa, Beles# c#ag~@r@- lacak. C#ag~@rmazsan@z, go%rur hesab@n@z@. Bekc#ilerini, partililerini, c#@kar sag~lamaya so%z verdiklerini alma- y@nca da gitmez. Kendisi at u%stu%nde, o%tekiler mutla- ka yaya olacak. Kimi o%nu%nde gidecek, kimi ard@n- da. Biraz@ da sag~@nda solunda. Olunca bo%yle olma- l@ym@s#. Du%gu%n sahibi yar@ yolda davzul zurnayla kar- s#@lar. Bunu gelenek yapt@ on y@lda. Ko%ye baraj yapt@racag~@m diye u%c# ko%yden bin- lerce lira toplay@p ilc#eden kaymakam, ilden vali < P 155.> bas#ta olmak u%zere otobu%sler dolusu adam@ ko%ye getirdi ziyafete. So%ylevler, so%ylevler... Zaten yerle bir olan ko%y, utanc@ndan iyice ku%c#u%ldu%, go%ru%nmez oldu... Onun tek du%s#u%ncesi, gelenlerin yan@nda ol- dug~u kadar ko%ylu%lerinin yan@nda da kendini yu%ksek go%stermekti. Kim getirbilmis# valiyi ayag~@na, bu suu%stu% ko%ylu%leri var olal@? Muhtarl@g~@ da u%stu%ne ald@ sonradan. Cumhurbas#kan@ demis# ki Dinar'da [Art@k ko%ylu%lerimiz. Sipahiocag~@ sigaras@ ic#iyorlar, bana takdim ettiler.] Bunu duymus# Beles#. [Du%nya- da en ko%tu% s#ey, bir adam@n bu%yu%klerini yalan c#@- karamas@d@r, ben ve bu%tu%n demokratlar o adam ol- mad@g~@m@zdan, Sipahiocag~@ bulundurmak, gelen bu%- yu%klerimize uzatmak, vazifemizder...] diyordu. Oda- s@n@n dolab@ raf@ bu tu%r s@garayla doldu. Yukarda bitecek bir santim is#i olan gelip onun kap@s@n@ c#al@- yordu. Ne is# olsa keskin bir b@c#ak gibi kesiyordu. Bu, keskin, ayn@ zamanda m@knat@sl@ b@c#ag~@n c#evre- sindeki ko%yluler, kum taneleri gibi yap@s#m@s#lar, b@- c#aktan ayr@lam@yorlard@... Kumlar@n ayr@lmamas@ ic#in baz@ gayretler de go%sterilmeli deg~il miydi? Bunu sezdig~i ic#in, ko%ylu%- leri en c#ok sevindericek is#ler aramaya bas#lad@. Ilk anda okul ve o%g~retmen geldi akl@na. O%g~retmen Na- z@m Y@ld@r@m, bir sabah ko%y bekc#isini kars#@s@nda buldu: [Beles# Efendi birazdan okulu teftis#e gelecek, ona go%re haz@rlan, benden so%ylemesi...] Naz@m homurdana dursun, Beles# geldi saat do- kuz olmadan. C#al@m, kurum tamd@. Art@k ne k@ll@ c#ar@k, ne eski pu%sku% giysi... [Teftis#e haz@r m@s@n?] [Sen benim mu%ffetis#im misin?] [Sade mu%fettis# olsam, o%p bas#@na koy. Ben se- < P 156.> nin her s#eyinim be!] diyordu. Bakanl@k emrine al@n- m@s#, Dan@s#tay'dan karar c#@kartacag~@m diye su%ru%n- mu%s#, su%rgu%nlere gitmis#, yollarda c#ocuklar@ hastala- n@p o%lmu%s#, Naz@m Y@ld@r@m'@n. Kargan@n eline du%s#- mu%s# bir kartala benziyordu. Bir duvar as#@r@ evdeki hasta kar@s@n@ du%s#u%ndu%, bos# cebini kurcalad@. C#ev- renin kral@n@ derslig~e almaktan bas#ka c#are bula- mad@. C#ocuklar f@rlay@p ayakland@lar ic#eri girince. Iki c#ocug~u alfabe okuttu. Iki kere u%c# kac# eder diye bir c#ocug~a ezber hesap sordu. Is#in go%steris#indeydi. [Aferin Naz@m efendi!] dedi, c#@kmaya haz@rla- n@rken. [O dedig~im k@zlar@ getirmemiss#in. Bu em- rime eyi dikkat et. K@z c#ocug~u basmayacak buraya. Mu%slu%manl@k denen bir s#ey vard@r, hepsinin me- mesi kabard@ be...] K@zlar@ o%nledi o%nlemesine ya, og~lanlardan da gelen do%rt go%nu%llu%den bas#kas@ deg~ildi... Bu teftis#le 27 May@s 1960 tarihi aras@nda iki hafta vard@. Bu iki hafta biter bitmez, istifa bayra- g~@n@ c#ekti Beles#. C#ekmekle kal@r mp, ilk olarak bas#- kanl@g~@n@ yapt@g~@ en eski partiye gec#mesi de ayn@ gu%nde oldu. Bucak mu%du%rlu%g~u%nden bir yaz@ geld@: [Muhtar- l@k mu%hru%nu o%g~retmene teslim edip gelsin, ifadesi al@nacak] s#eklinde. Tu%rkmen'in Yusuf'u buldurup cevap yazd@rd@: [Benim mu%du%rlu%kle ilgim yok. Parti bas#kan@ olmad@g~@m gibi gay@t@m bile yok partiye, ben bas#ka partideyim. Ancak, Cemal Pas#a emir verirse mu%h- ru% veririm.] Mu%du%ru%n @srar@ kars#@s@nda boyuna direniyor- du: [Bes# gu%n izin ver ondan sonra teslim edeyim. Insan on senede al@s#t@g~@ bir s#eyi birden verirse du%- < P 157.> s#er bay@l@r. Mekteplerde bunu okutmad@lar m@ size. ben cahil bas#@m@nan bunlar@ o%g~rendim...] Ad@n@n anlam@n@ tamamlamak ic#in Zafer gaze- tesi okumuyor diye y@llard@r bas#@na is#ler ac#t@g~@ o%g~- retmene kos#tu: [Ag~z@n@ yedig~im hocam, bu senin gazeteyi her geldig~inde bana ver okuduktan sonra. Ver de Tu%rkmen'in og~luna iyice okuduyum ezdire ezdire.] KIRIK YABA Ekecik ko%ylu%lerinin [Ali bek] dedikleri bu a- adm, Istanbullu oldug~u halde iki buc#uk y@l Aksa- rayl@ olarak gec#indi. So%zde ailesi Aksaray'@n Uzart@k ko%yu%ndenmis#. Balkan savas#@ s@ralar@nda dedesi bu- radan c#@k@p M@s@r'a gitmis# so%zde. Bu%tu%n bu hika*- yeler, 1957 sec#imlerinden bir hafta o%nce ortaya c#@kt@. Ondan o%nce Banka Genel Mu%du%ru% olan Ali Berk'in nereli oldug~unu kimse bilmez, kendi de bil- dirmezdi. Sec#imi kazan@p da [bakan] olunca, Ak- saray'dan iki kis#i buna akraba c#@kt@. Ahmet-Cevat Emmiog~ullar@ denen bu akrabalar, Aksaray halk@na kan kusturdular iki buc#uk y@l. Kaymakam emirle- rinde, belediye emirlerinde elbirlig~i ederek bir de [Berk Ko%yu%] ad@yla modern bir ko%y kurdular. Uzar- t@k ko%yu% buraya tas#@nacak. Ali Bey de art@k ger- c#ekten bural@ olacakt@. S#u memlektin k@rk bin ko%- yu% var. Her birine yirmi milyon lira harcayabilir miyiz harcayamaz m@y@z diye du%s#u%nmeden o%rnek ko%y yapmaya kalkmalar@ gu%lu%nc#tu%. Bu parayla bir c#ok Tu%rk ko%yu%ne uygarl@g~@n olanaklar@ ulas#t@r@labi- lirdi oysa. Ama Menderes gibi bir hovardan@n kur- dug~u hu%ku*metin Onar@m bakan@ndan da bu hovar- dal@ktan bas#ka ne beklenebilirdi?.. Ilk is# de Ah- met Emmiog~lu adl@ akrabas@n@ iki bin lira ayl@kla bu ko%ye bekc#i yapmak oldu. Ahmet'in Ankara'ya ac#- t@g~@ bir telefon, dag~lar@ du%z etmeye, istedig~ine iste- dig~i kadar kredi sag~lamaya yetiyordu... Bo%ylece, k@s# ortas@nda o%g~retmenler u%c#er bes#er Yozgatlara, Yah- yal@lara su%ru%lmeye bas#lad@. Bu arada Emmiog~ulla- r@, yag~lar@yla zor kavrulan bir aile olmaktan c#@k@p, iki benzin tankerine, iki benzin istasyonuna, yedek parc#a mag~azas@na ve iki apartmana kavus#uverdiler. Masallardaki [Arap] durumuna gelmis#ti. Ahmet'le Cevat. Nas@l iki c#o%pu% birbirine su%rtu%nce ortaya c#@k@veren Arap saniyede olmayacak zorluklar@ c#o%- zu%mleyiverirse bunlardan iki sat@rl@k pusula al@p An- kara'ya gidenlerin is#i de saniyesinde du%zeliyordu. Ali Beyin bir telefonuyla, valinin ilde, kaymakam@n ilc#ede yapmayacaklar@ is# yoktu. Bir Bakan deg~il. Aksaray'@n koruyucusuydu so%zde. Aksaray'@ il yapt@- g~@n@ bag~@ra bag~@ra so%ylu%yordu ortada fol yokken. Bizim ko%ylu%lerin de Ali Bey'den bir dilekleri vard@: Ko%yu% bucak yapt@rmak istiyorlard@. Bunun ic#in Ankara'ya gidiyorlar, [Siz ko%yu%nu%zde o%teki par- tileri kapay@n, ko%yu%nu%zu% bucak yapay@m. Hu%ku*met olarak karar@m@z var: Bizden olana hizmet, bizden olmayana, zu%lmet...] kars#@l@g~@n@ al@yorlard@. Dedig~i- ni yapt@klar@ halde ko%y gene bucak olmad@. Acaba bir hata m@ ettik diye u%zu%lmeye, yeniden go%ze gir- mek ic#in f@rsat kollamaya bas#lad@lar. Ama, aldat@l- malar@ndan o%tu%ru% k@zanlar da vard@ ko%yde. Bu y@l Yass@ada'ya gitmeden o%nce, bas#bakan@n Konya'ya geleceg~i gu%nlerde Aksaray'a, bu arada bi- zim Gelveri bucag~@na geldi. Halk@ Konya'ya kars#@- lay@c@ olarak kamyonlar dolusu yollamakt@ gelme- sinin sebebi. Onun Gelveri'ye gittig~ini duyan ko%ylu%-

lerim toptan yola du%s#tu%ler ve do%nu%s# yolunda kar- s#@lad@lar ko%ye getirmek ic#in. Hems#ericilik anlay@s#@ ic#inde onu konuk yap@p ag~@rlayacaklard@. Bir hata etmis#lerse, o%zu%r dileyeceklerdi. Ali Bey, do%nu%s#te as@k bir suratla [is#im acele] diyerek gec#mek istediyse de, Icrac@ Yusuf'un bir emriyle ko%ylu%lerim yola yat@verdiler ve yolunu kes- tiler. Bas#ka gidecek yol olmay@nca. Ko%ye geldiler. Y@k@k halkodas@n@n o%nu%ude toplan@ld@. Haz@rla- nan yemeg~e buyur edildig~inde, [Hem karn@m tok, hem sizin yemeg~inizi yemem, ne zaman bu ko%yde benim partim kazan@rsa o zaman yemg~inizi yerim,] dedi ve hemen so%ylevine gec#ti. Aksaray'a baraj ya- pacag~@n@, Merinos c#iftlig~i kuracag~@n@, Aksaraya me- mur evleri yapt@racag~@n@, Aksaray'@n il olma kanu- nunun c#@kmak u%zere oldug~unu so%yledi. Il olup da ne olacakt@ bilmem, y@llard@r c#og~u da bunun gibi konusarak oy toplam@s#lard@. Derdimiz bitti de il olmak m@ kalm@s#t@? Ama bunlar, derdimizin bundan ibaret oldug~unu san@yorlard@. Kendini ko%ylu% go%ste- rip, u%stelik ko%yu% bilmiyordu. Kendini ko%ylu% go%ster- me hastal@g~@ da son zamanlar@n bir hastal@g~@yd@... Bu arada o, konuyu deg~is#tirmis#ti. Diyordu ki: [Mu- haliflerimiz, yani sizin sec#tig~iniz o%teki partinin mil- letvekilleri, bas#vekilime tel c#ekerek, Aksaray ko%y- lerinde kurakl@k, dolay@siyle ac#l@k oldug~unu bildir- mis#ler. Bu yaland@r arkadas#lar. Aksaray bu memle- ketin bug~day depolar@ndan biridir. Bolluk ak@yor ko%ylerinden... Bunu b@rakal@m. Dediklerimi tuttu- g~unuz takdirde, istedikleriniz yerine geiecek. Bu- cak olmak istedig~inizi biliyorum, bas#ka derdiniz, is- teg~iniz var m@?] Eski muhtar Idris hemen so%ze kar@s#t@: [Tah@l s#ey... Gaz s#ey. P@rt@ s#ey...] diye kekele-

yerek pahal@l@ktan so%z etmeye bas#lad@. Bir yandan gu%lu%msu%yordu. Ali Bey'in kas#lar@ c#at@ld@, ag~z@ndaki yeni yakt@- g~@ pu%royu yere att@ can@n@n s@k@nt@s@ndan: [S@r@tma!] diye o%fkelendi Idris'e. Idris s@r@tarak su%rdu%rdu% konus#mas@n@: [Pulluk b@c#ag~@ s#ey. Urbal@k s#ey... Kar@lar s#ey...] [Ne s#ey be!] [Yani pahal@ ditor beyim,] diye Honnuk Dede ac#@klama yapt@ araya girip. [Kar@lar dedi ya?] Idris susmus#, s@r@t@yordu. Ali Bey'in yu%zu% iyice vahs#iles#mis#ti. Ko%ylu%ler de art@k bucak olma iste- g~inden vazgec#mis# gibi gu%lu%msu%yorland@ herife kar- s#@. O da ku%c#u%ldu%kc#e ku%c#u%lu%yordu... Ac#@klamay@ ya- pan Honnuk Dede so%zu%nu% kesmeden konus#tu: [Beyim, kar@lar demesi s#u ki, Emelikan@lara bizim Angaradag~@ kar@lar@ s#ey ettiriyormus#sunuz da ondan. Deneylerin vabal@ boynuna olsun, esir mi olduk gayr@, sayenizde? Kemal Pas#an@n, devrinde var m@yd@ bu gavurlar? Kar@lar@m@z@ s#ey ediyorlar m@yd@?] Ali Beyin yu%zu% vahs#ilig~in dorug~una c#@km@s#t@. Ag~z@n@ b@c#ak ac#m@yordu. Bir katilin kana tutularak o%ldu%rdu%g~u% adam@n yan@ndan ayr@lmamas@ gibi ayr@l@p uzaklas#may@ da du%s#u%emiyordu. Neden sonra kendine geldi. [S#o- fo%r!] diye bag~@rd@. S#ofo%r, Kadillag~@n kornas@n@ c#al- d@, gaza basarak bir hamlede kalabal@g~@ yar@p efen- disine ulas#t@. Ali Bey arabaya binmeye c#al@s#@rken, Honnuk zafer kazanm@s# bir hindi kabar@kl@g~@yla ve hakl@lar@n kuvvetli sesiyle konus#uyordu: [Acemi tosun gibi bu adam be. Boyundurug~a kos#ay@m dedin mi k@c# at@yor, kag~n@n@n tahtas@na s@-

c#@yor. Ben seni hep c#imenliklerde otlatacak deyilim ki hay og~lum, gu%nu% gelince kag~n@ya kos#up yu%k ta- s#@tacag~@m. Sen Emeliken taksisine binmis#sin kac# para eder, biz burada k@r@k yabaynan eski harman savuruyoruz...] 27 MAYIS 27 May@s Cuma sabah@ s#afak so%kmeden ko%yu%n gu%neyine birikmis#ti ko%ylu%. Burada bir sec#im yap@l- d@ktan sonra ilc#eye, yani Aksaray'a harket edilecek- ti. Aksaray'dan da Konya'ya gidilecek, Eskis#ehir'den gelecek Bas#bakan kars#@lanacakt@. Bekleme geciktikc#e gecikmis#, gu%nes# bir adam boyu yu%kselmis#ti. Ko%yu%n Imam@ Sadir Hocay@ yol u%stu%nde bekletmemek ic#in yak@nda bulunan evine M@r@l'@n kar@s@ c#g~@rd@. M@r@l'@n og~lu Polatl@'da s#ofo%r- lu%k yapt@g~@, kazanc@ ve go%rgu%su% yerinde oldug~u ic#in evde radyo da var. Hac#c#a Nine saati ge- lince ac#@yor radyoyu. Radyoda, her zamanki c#alg@- lar, her zamanki konus#malar gerc#i yok ama, yeni so%ylenenler de imama bir s#ey so%ylemiyor. Radyo is#te, ic#inde konus#an da ho%ku%met... Eh istedig~ini so%yler... Hem oturuyor imam, hem radyo dinliyor. Hac#c#a Nine de bir s#ey anlam@yor zaten. Mustafa Geceyatmaz'@n tu%rku% okudug~u zamanlar d@s#@nda hic# bir yay@n@ can kulag~@yla dinlemez, dinlese de anla- maz Hac#c#a Nine. [Mustafam kac# gu%ndu%r radyonun ic#inde tu%rku% c#ag~@rm@yor] diye merakland@g~@ndan ac#ar durur. Saat sekizlerde Aksaray'a dog~ru yu%ru%yor kala- bal@k. Hababam de babam var@yorlar ilc#eye. Cog~

laki sokag~@n@n giris#inde jandarma c#@k@yor kalabal@- g~@n o%nu%ne. [Do%nu%ze ko%yu%nu%ze...] diyor. Ama anlam@yorlar. Biz Bas#bakan@ kars#@lamak ic#in Konya'ya gideceg~iz, nas@l kesersin yolumuzu?] diyorlar. Bas#bakan yar- d@mc@s@ Medeni* Berk, gu%nlerdir haz@rlam@s# bu gidi- s#u... Imam asas@ynan, c#iftc#i mesesiynen dedikleri gibi imam@yla, muhtar@yla, bekc#isiyle.. du%s#u%yorlar yola. Bizimkilere c#ok zor anlat@yorlar ordunun ida- reyi ele alm@s# oldug~unu. Yar@ inan@r yar@ inanmaz do%nu%yorlar gerisin geri. O%g~retmen C#ezik de, onlar ko%yden uzaklas#t@kla- r@nda radyosundan o%g~reniyor durumu. Adam kos#tu- ruyor gidenlertin ard@ndan ama c#oktan gitmis#ler. Do%nu%p geldiklerinde anlat@yor, anlat@yor radyodan dinlediklerini. Sonunda radyoyu belediye binas@na go%tu%ru%p, bas#@na y@g~@l@yorlar. [Anlamayacak ne var s#u la*flarda Sadir emmi?] diyorlar, radyonun bas#@nda sabah dinledin de gene bizi yollara du%s#u%rdu%n ...] [Ne bileyim ho%ku%mat la*f@n@n ne dedig~ini,] di- yor Sadir Hoca. Durum iyiden iyiye kavrand@ktan sonrad@r ki sevinc# bas#l@yor. Art@k radyolar hic# kapan@myor. Ga- zete getirtmek ic#in ilc#eye o%zel adam yollan@yor. Radyodan ve gazetelerden millet iradesinin ve mil- let mal@n@n ne kadar ko%tu%ye kullan@ld@g~@, milltin, ayd@n@yla, ordusuyla ve genc#lig~iyle, maddi* - manevi* bu%tu%n varl@g~@yla uc#urumun tam kenar@na go%tu%ru%l- du%g~u% o%g~reniliyor, C#ezik taraf@ndan ac#klan@yor. Het- kesin ag~z@ ac#@k kal@yor o%g~renilenler kars#@s@nda Bir hu%ku%metin bu kadar yolsuzuluk yapabilece- g~ine, yoldan bu kadar sapabileceg~ine inanm@yor halk. Devrilenler, halktaki [hu%ku%mete inanma] a-

l@s#kanl@g~@na dayanarak halk@ bu kadar aldatabil- meyi becermis#ler anlas#@n. Diyorlar ki: [Ho%ku%mete gu%ven derler bir s#ey vard@r. Nerden bilirdik bas#@m@zdakilerin es#kiya olduklar@n@? Bu gu% venimizden faydalanarak var@m@z@ yog~umuzu c#al@p c#@pm@s#lar...] Bu yaz@y@ yazd@g~@m gu%nle 27 May@s aras@nda tam u%c# buc#uk ay var. Bu zaman ic#inde sanki as@k suratlar yeniden hayat buldu, yas#l@lar genc#les#ti. Dinmeyen bir sevinc# var. Kendilerine, ordular@na ve genc#lig~e son- suz bir gu%ven bas#lad@ art@k. Kara bulutlar@n go%kyu%- zu%nden s@yr@l@s#@ gibi milletle bir olmayanlar@n bas#@- m@zdan s@yr@l@s#lar@d@r ko%ylu%yu% sevindiren. [Ordu can@m@z@, mal@m@z@, @rz@m@z@, namusumu- zu kurtard@,] diyorlar da bas#ka bir s#ey demiyorlar. Ko%yu%n o%g~retmeni ise uc#uyor: [Beni de ordu kurtard@. C#u%nku%, duydug~um, du%- s#u%ndu%g~u%m gibi gerc#eg~i ko%ylu%me anlatam@yordum, bu bir suc# say@l@yordu. Bugu%n art@k, bask@ idaresini ku- ranlar@n ve yu%ru%tenlerin memleket bu%nyesinde ac#t@k- lar@ yaralar@ korkmadan des#mek, halka anlatmak mu%mku%n. Tek dileg~im, bas#@m@zda bulunanlar@n eski- lerin du%s#tu%g~u% hatalara du%s#memesi, bask@ yoluna sapmamas@ ve hu%rriyetin gu%nlu%k konug~umuz deg~il evimizin bir bireyi olarak kalmas@d@r...] Diyor. S#unlar@ da ekliyor: [Bir gu%n, Anayasan@n c#ig~nenmesinden dog~acak ko%tu%lu%kleri anlatt@m. Anlatabilmis# olmal@yd@m ki, ko%ylu%lerim hepten [vay anas@n@] diyerek hayretleri- ni belirttiler. Eski demokratlardan Hu%seyin C#avus# bile ne dedi bak: [Anay@ c#ig~neyip gec#enden bir ko%tu%- lu%k beklenir, hay@rl@ bir is# c#@kmaz o%ylelerinden.] Ko%ylu%lerim, gec#mis# olsun size de. O gu%n bu ida-

re deg~is#meseydi, Konya c#o%llerinde bas#@n@za neler gelecekti. Gidis#inizin ad@ Bas#bakan kars#@lamak ola- cakt@, ama iktidarda kalabilmeleri ic#in size neler vapt@racaklard@ kimbilir. Belki de asker urbas@ giy- dirip halka ates# edecektiniz ya da polis urbas@ giye- rek halka cop sallayacakt@n@z. Siz, vatandas#l@k hak- lar@ elinden al@nm@s#, efendilerin istedig~i yere su%ru% su%ru% go%tu%rebildig~i, isterse kendisini kars#@las#t@g~@ is- terse o%fkelendig~i, o%ldu%rttu%g~u%... Bir kalabal@kt@n@z c#u%nku% onlarca... onlar rfendi bizler ko%leleriydik, k@- saca. Hepimize, hepimize gec%mis# olsun... MU%DU%R GELDI [Mu%du%r gelecek! Herkes kap@n@n o%nu%nu% su%pu%r- su%n! Kimin kap@s@n@n o%nu% su%pu%ru%lmezse ona ceza- y@ nakdiye yaz@lacak, duyduk duymad@k demeyin ha!.. diyordu tellal c#ag~@ran... Tella*l@ duydug~umuzda Hu%seyin C#avus#un oda- s@nday@k. Ko%r usturay@ bilemekle ug~ras#an Hu%seyin C#avus#: [Mu%du%rlu%k de iyi s#ey hee?] dedi. O%g~retmen C#ezik: [Iyi s#ey ya ne bellediydin!] diye kars#@lad@. Cenesini yukar@ kald@rd@ bizim Emmiog~lu Mus- tafa: [Hic# mi bir s#ey go%rmediniz be! mu%du%r- lu%k iyi s#eymis#. Olmaz olsun, d@s#@ seni, ic#i beni yakar.] Bunu so%yleyen Emmiog~lu kooperatif muhasibi oldug~undan, ic#erde bulunanlar dikkat kesildi. Dik- kati bos#a savmak istemeyen Emmiog~lu so%zu%nu% su%r- du%rdu% k@sa bir aral@ktan sonra: [Mu%du%rluk falan ama, olunca vali olmal@ insan,

dosta du%s#mana kars#@. Bak@n size olmus# bir s#ey an- latay@m: Aksaray'dan o%tede Incesu ko%yu% var ya, is#- te o ko%yde bir adam var, ad@ Cumali. Haya*l haya*l u%stu%ne kurar bir gu%n, o kurmay- la o%ku%zleri o&nu%ne katarak tohumu yu%kler, c#ift su%rmeye gider. Aradan aylar gec#er, bahar gelir. Lakin gezmeye gidenlerden biri, Cumali'nin tarla- s@nda bir buc#uk evlek yerin bos# kald@g~@n@ go%ru%r. Tar- lar@n ortas@nda ekin bitmemis#. Gelince so%yler. Cu- mali'nin akl@ bas#@na gelir alt@ aydan sonra, der ki o adama [Ben o gu%n Nig~de valisiydim...] [Tohum ekmeyi unutmus# demek.] [Valilik bu kolay m@?] Demeye bas#lad@lar. Hu%seyin C#avus# mu%du%ru%n kay@r@c@s@yd@ nedense: [Sen mu%du%r ol da arkadas#, arkas@n@ m@h getirir, gu%n gelir vali de olursun. Ne demis# Memek usta, birbirine kavus#mayan yas# tahtalar@ yan yana c#ak@p da kap@ yaparken?] [Ne demis#?] dedi biri. [Meraklanma m@sa emmi arkas@n@ m@k getirir, demis#. Ondan sonrac@g~@ma, m@k@ yandan dayay@p da vurunca tahtalar@ kavus#turmus# birbirine.] Onbas#@ m@ mu%du%ru%n emrinde mu%du%r mu% onba- s#@n@n emrinde konusunu da tart@s#t@ktan sora c#@kt@k. Oda kap@s@n@n yu%ksek yerinden Alanyurt ko%yu%nu%n du%z yoluna bak@nca, mu%du%ru% kars#@lamaya giden ka- labal@k go%ru%nu%yordu. Kimi buldularsa yola c#@kar- m@s#lar belediye ilis#kinleri... Yan@nda iki jandarmayla geldi mu%du%r. O%nu%ne s@ralan@p el s@k@s#t@k. Genc# bir arkadas#, 27 May@stan o%nce Ankara'n@n Hu%rriyet Meydan@nda toplanmala- ra, yu%ru%yu%s#lere kat@lm@s#. Go%kmus# bombalar

at@ld@kc#a. Sonunda Zir kamp@na da go%- tu%ru%lmu%s#. Bunlar@ ayak u%stu% anlatt@ktan sonra o%g~retmen evine, pardon belediye binas@na gittik. Demis#tim ya o%g~retmen evini belediye binas@ yapt@lar, bizim o%g~- retmen eysiz kald@. Tonuc# baba devrinde bu evler de yap@lmasa ne yaparlard@ kimbilir. Belediyede bir yemek yedikten sonra ko%yu%n ic#ini gezmeye c#@kt@k. [M@nt@kam@ tan@mam gerek. Bu geziyi bunun ic#in yap@yorum. Buradan Ag~ac#l@'ya gec#eceg~im,] di- yordu mu%du%r. Kad@nlar veryans@n ediyorlar, kap@- lar@n o%nlerini temizleyeceg~iz diye tozu dumana ka- t@yorlard@. Uc#maya zaten haz@r tozlar ortal@g~@ allak bullak ediyordu. Temizlemek ic#in ug~ras#anlar deg~ir- men tozcusuna benzemis#ler. yerden al@p kendilerine bulam@s#lar. Temizlik deg~il, du%pislig~i des#ip kar@s#t@rmakt@ bu. Ben beni bileli bo%yle yap@l@r. Ne zaman bir mu%du%r gelse, onbas#@ gelse, vali kayma- kam la*f@ duyulsa c#ag~@r@l@r bu tella*l, bu pislikler de des#ilir olag~an olarak... Memleketi tan@mayanlara, memleketin mese- lelerini bilmeyen ve yaln@z kendi zevklerini, c#@kar- lar@n@ du%s#u%nenlere kars#@ Ankara'da ac#@lan devrim bayrag~@n@n bir ucundan tutarak kat@lm@s# olan genc# mu%du%r, sokaklar@n temizlenmekte oldug~unu go%rdu%k- c#e seviniyordu. [Ne c#al@s#kan halk@ var buralar@n! Durmak dinlenmek bilmiyorlar. Pislig~e hic# katlan- m@yorlar bak@n, herkes kendi m@nt@kas@n@ temizli- yor,] diyordu. [Ben de seviniyorum bu m@nt@kaya du%s#u%g~u%me...] Ko%yu%n alt yan@na uzand@k harman yerlerine dog~ru. Yolumuz @rmag~@n k@y@s@ndan gibiyordu. Sa- g~@m@zda so%g~u%t ag~ac#lar@ toz ic#inde kalm@s# sebzeler. Ko%y de as#ag~@dan yukar@ bak@nca aktas#lardan yap@l-

m@s# evleriyle ko%tu% go%ru%nmu%yordu hani.. Bir sag~@na bakt@, bir soluna bakt@ genc# mu%du%r. Hayretini be- lirtmekten kendini alamad@: [Orta Anadoluda bo%yle ko%y ha!] Do%nu%p belediyeye gittik yeniden. Gene [k@sa bir istirahat@ mu%teakip] Ag~ac#l@ ko%ye ug~urlad@k. [Ko%yu%nu%zu% c#ok beg~endim, c#ok beg~endim ko%- yu%nu%zu%,] diyordu genc# bucak mu%du%ru%mu%z, gider- ken... DEVRIM PROPAGANDASI Muhtar Feyyaz'@n ast@g~@ ast@k kestig~i kestikti 27 May@s'tan o%nce. Kanunmus# devletmis#, mahkemey- mis#... Hic# birinin gereg~i kalmam@s#t@ Feyyaz'@n saye- sinde. Kara Salih kirec# yak@p satmakla gec#iniyor su%z gelis#i. Ama Kara Salih tarafs@z kalm@s#, hic# bir partiyle ilgisi yok. Olur mu bu, olmaz Feyyaz'a go%re. Ne devirdir bu? Demokrat Partiye yaz@lmak ve ra- hat etmek dururken ne uyus#ukluktur bu? C#ag~@r@yor Kirec#c#i Salih'i: [Ne kadar kirec# yakt@n?] [Bin kilo gelir, bu kez az yakt@m.] [Kac#tan satacaks@n?] [Yu%z u%stu%nden.] [Satamazs@n.] [Neden?] [partiye kayd@n@ yapt@rmad@g~@ndan?] [Ama...] [Yok bunun amas@. Ya partiye kayd@n@ yapt@r@r kireci istedig~in fiyata satars@n ya da kireci elliden yukar@ satmayacaks@n. Ben emir veriyorum. Bili-

yorsun benim emrim demirin kertig~idir. Uymad@- g~@nda bas#@na gelecekleri bilirsin...] Ne yapars@n Kara Salih? Ac# m@ o%ldu%rsu%n evdeki- leri? Peki diyor Feyyaz'@n partisine kayd@n@ yapt@r@- yor. S@ra geliyor Hu%seyin O%zsu o%g~retmene. Hu%seyin O%zsu ko%yu%n o%g~retmeni. Partisi martisi yok. Ama olur mu o%yle s#ey. Ya Demokratlar@n kahvesinde otu- racaks@n ya da hesab@n@ go%ru%r. S#emdinli'ye su%rdu%ru%- ru%m, diyor Feyyaz. Hele Halkc#@lar@n kahvesinin o%nu%nden gec#meye go%r, yand@g~@n@n resmidir... Feyyaz@n yasak ettig~i kahvenin o%nu%nden gec#emi- yor Hu%seyin o%g~retmen. U%stelik su%reli getirttig~i Cumhuriyet gazetesini okumaktan da c#ekinir hale getiriliyor. Bu da kulag~@na iletiliyor c#u%nku%. Ya Za- fer okursun ya da hic# bir s#ey okumazs@n deniyor. Bu ko%y Mug~la'ya yak@n bu%yu%k bir ko%ydu%r. Ko%yu%n postac@s@ Osman Ag~a, gazeteleri getirdig~inde o%g~ret- menle go%z go%ze geliyor. C#evrede korkulacak adam- lar, yani Feyyaz@n adamlar@ yoksa [sok cebime] di- yor Osman ag~a da ad@ ic#ine k@vr@lm@s# gazeteleri ce- bine sokuyor. C#evresinde haberciler varsa, c#enesiy- le evden tarafa go%tu%rmesi ic#in is#aret veriyor. Gaze- te eve gidiyor ve gece okunuyor... Benim gittig~imde Hu%seyin, Akis Kim, Forum gibi dergilere y@llard@r hasret c#ektig~ini, fakat getirip okuman@n en az@ndan su%rgu%n pahas@na olacag~@n@ bildig~i ic#in bunu go%zu%ne alamad@g~@n@ so%yledi. Yerles- mis#ti buraya c#u%nku%. Bir kalbur c#ocukla su%ru%lmek du%nyadan ko%ku%nu%n so%ku%lmesi gibi geliyordu ona. [Bir dileg~im var sizden,] dedi. [Bu dedig~im dergileri bana postayla yollayamaz m@s@n? Ama c#ok s@k@ sarman@z gerekir. Ic#inde ne oldug~unu kimse go%rmesin. Bir kac# kat kal@n ka*g~@n sar@n o%nce, tut-

kal@n@ bol su%ru%n, kimse ac#amas@n. U%stu%nden ko%r du%- g~umle sag~lam ip bag~larsan@z daha garantili olur...] Do%ndu%g~u%mde dedig~ini yapacag~@ma so%z verdim. Bu devrin k@sa su%rmesi ic#in ikimizin fedai olmas@ yetse, c#ekinmeden ortaya at@lacakt@k. Dertles#irken so%zu% mu%fettis#ine getirdi O%zsu. [Ah dostum] dedi, [Kravat takmazs@n, pariye faydan olmaz, ne yapa- y@m ben seni deyip dururdu mu%fettis%im. Evime ko- nuk ald@m. Tabancas@n@, para cu%zdan@n@ ve dolma- kalemini yast@g~@n@n alt@na yerles#tirdi iyince. Hic# gu%- veni yoktu bana. Sonunda da bir zay@f dayand@ ra- pora. Resmen partinin propagandas@n@ yapt@ durdu. Sonunda da Konya Milli Eg~itim Mu%du%ru% oldu. Bel- ki tan@rs@n can@m ad@ R@za Gu%rel...] Bu c#ekilerin ard@ndan geldi 27 May@s. Sonra da yap@lan devrimin halka anlat@lmas@ ic#in propagan- dalar bas#lad@. Hu%seyin bana tel c#ekecek olmus# [ar- t@k s@k@ sarma] diye. Meseleyi bilmeyen posta me- mur lar@ bas#ka anlamlar c#@kararak telgraf@ almam@s#- lar. Almazlarsa almas@nlar, Eline gec#enleri sak@nca- s@z okuyor ya, yetiyor ona. Ama bu da uzun su%rme- di diyor Hu%seyin: [Gec#enlerde bir ku%me adam geldi devrimi yay- maya. Eski demokratlardan bir ag~an@n evine indiler. Ayran ic#tiler, yemek yediler. Sonra da ag~an@n bahc#e- sini gezdiler. Gezmelerini, yemelerini aramazd@m. As@l bana dokunan ne oldu biliyor musun?: Elime yeni gelen gazeteyi kar@s#t@r@yordum, propaganda ku%- mesinde bulunan bir bayan o anda so%ylev c#ekiyordu. Istanbul yolculug~unda bilmem ne gec#mis# bas#@ndan onu anlat@yordu. Benden de go&zu%nu% kesmemis# anla- s#@lan. [Ne yapiyorsun o%g~retmen efendi?] dedi. [Gazete okuyorum,] dedim.

[Sana go%steririm devrim propagandas@n@ din- lemiyorsun.] Kad@na kendimi, c#ektiklerimi, du%s#u%ndu%klerimi anlatmaya kalk@s#t@m ama, gu%ru%ltu%ye getirdi, dinle- medi. Ne du%n ne de bugu%n bir s@k@nt@ c#eksinler san- mam o ve inun gibiler. Kabak gene benim bas#@m- da patlad@. Bu olaydan cesaret alan bucak mu%du%ru%, demokratt@r, vatan cephesine kay@tl@yd@ diye beni Verimli ko%yu% muhtar@n@ arac@ yaparak s#ika*yet et- tirmis#. Hay@rl@s@ bakal@m. Her s#ey deg~is#iyor, bizim yaz@g@m@z deg~is#miyor.. Bense gu%nlerdir [bu gu%zel ko%ye es#imle gezme- ye geleceg~im ayr@ca] diyerek ayr@lan o kad@n@ du%s#u%- nu%yorum.] Sen du%s#u%nmeye yine du%s#u%n O%zsu! Ama y@lmak yok ha. 27 May@s@ bas#ard@k diye her s#ey tamam oldu sayamay@z. O kad@n gibi du%s#u%nenlerle, o dev- rimle bag~das#mayan c#@karc@ anlay@s#@n temsilcileriy- le her zaman savas#mak zorunday@z. Savas# durma- m@s#t@r, durmayacakt@r... Bir yandan halk eg~itimi, eg~itim seferberlig~i so%zu% ederken bir yandan da okutmama seferberlig~ini yu%ru%tmu%s# olanlar@n boru- su o%tmeyecektir art@k.. IREYIS Ko%ye belediye kuruldu, u%nu% bu%yu%du%. Ko%yu%n k@- y@s@na as@l@ teneke bile yeni deg~is#iklig~i haber veri- yor: [Su%ratli vesaiti nakliye kullan@lmas@ cezay@ mu%stelzimdir.] Okuldan ayr@ yap@lm@s# olan o%g~ret- men evi belediye bunas@ oldu, oraya yerles#tiler. Bir- kac# y@ld@r belediye bas#kanl@g~@n@ Ali Ag~a yap@yordu. 27 May@stan sonra, ilc#edeki o%zel idare memurlar@n-

dan birini bas#kan olarak yollad@llar. O da ireyisli- g~ini tam go%stermeye bas#lad@. Belediye meclisi dag~@- t@l@nca ortada bir muhasiple iki zab@ta memuru ve bir de odac@ kald@g~@ndan, ireyis ko%yu%n bu%tu%n idare- sini ele ald@. Belediye binas@n@n bir odas@na att@ ka- pag-@, bas#lad@ kafay@ c#ekmeye. Halktan, zab@talardan biri g@k diyecek olsa [al@r@m as#ag~@] diyor. Kimse ses edemiyor. C#evresinde f@r@l f@r@l do%nu%yorlar ister is- temez. Hele odac@ Ali'ye dur tu%nek yok. Kos# Ali m@s@r getir bahc#eden, kos# yumurta getir, kos# yog~urt bul gel... Ireyis beslenecek. Koskoca ireyis bugu%ne bu- gu%n. Ireyis de deg~il adam, Osmanl@ memurlar@ndan nas@lsa kalm@s# birisi, her davran@s#@yla... Bir kuzuyu iki saatta, bir koc#u gu%nde bitiriyormus#... Ko%ylu%ler dertleniyorlar. Olacakt@ da bo%yle mi olacakt@, diyorlar. Bu ko%yde adam yok muydu? Hay- di bu%tu%n ko%yu% bir yana b@rak@n, ko%yu%n aslan gibi burda dog~ma bu%yu%me Enstitu% mektebini bitirmis# Bas#o%g~retmeni ne gu%ne duruyor? Zab@talar da, odac@ da bo%yle du%s#u%nu%yor. Bunlar@n bo%yle du%s#u%ndu%klerini de Ireyis biliyor. Bunun u%stu%ne bas#lad@ herkesin dirlig~ini bozmaya. O%nce zab@ta memurlar@n@ has#lad@. Haz@m sen s#u is#- de deg~il bu is#de c#al@s#acaks@n Abdullah sen s#u is#de deg~il bu is#de c#al@s#acaks@n. Belediyenin avlu duvar@ u%stu%ne de beton bal@ks@rt@ yapt@rmaya bas#lad@. Ya- p@lan kuru kayma bir duvar@n u%stu%ne bu masraf@n yap@lmas@n@ ko%ylu%ler, belediye ilis#kinleri dog~ru bul- mad@lar. Bu, usulen yap@lm@s# bir duvard@r, dediler. U%stelik tutumlu davran@lmas@ icin emir de var- d@, bu da hat@rlat@ld@. Ama o bir despot, devrimin ne oldug~unu anlayamam@s# bir et ve kemik y@g~@n@... [C#ekin, kum c#ekin, bu is# olacak, benim de eserim kalacak. Bir insan bir is#in bas#@na vard@ m@ orada

damgas@n@ b@rakmal@, s#u is#i de falanca zaman falan- ca yapt@, dedirtmeli,] diyordu. [S#imdi beg~enmese- niz de sonunda takdir edeceksiniz yapt@g~@m is#leri...] Kaymakamlara, valilere yak@nmaya gittiler, fayda yok. Bir yandan ireyis odac@ Ali'yi kos#turu- yor, sepetlere yumurtalar, m@s@rlar doluyor, evinin es#ig~ine kadar go%tu%ru%lu%yor ilc#eye. C#ocuklar@n@ geti- rip sal@yor ortaya [do%v lan, vur lan] diye k@s#k@rt@- yor, ko%y c#ocuklar@n@n u%stu%ne. Ireyisin c#ocug~u bile bas#ka oluyor vessela*m. Bunu ben de bo%ylece o%g~ren- mis# oldum. Kuvvetlerini ireyisden ald@klar@ ic#in ko%y c#ocuklar@n@ kac#@r@yorlad@. As@rl@k zorbal@k,as@l@k so%mu%ru%cu%lu%k, ne oldug~u, ne ettig~i belirsiz bir kim- senin kis#ilig~inde su%ru%p gidiyor kan@s@ uyan@yor in- sanda. Bu%tc#ede bulunan paralar@ eritmek ic#in de epey yer aram@s#a beniyordu. Hani ins#aata devam anla- y@s#@... Kap@lar@n pencelerin d@s#@na telli kepenk yapt@r@p boyad@. Masalara cam getirtti. Sanki ko%y is#li bir ev, belediye binas@ da bu eve as@lm@s# Picas- so'num bir tablosuydu... Sonra, ilc#edeki is#i de devam ediyordu ireyisin. Her iki is#te de bir s#ey yapmad@g~@ halde aras@ra gi- dip geliyordu.. Bizim blimedig~imiz, anlamad@g~@m@z bir taraf var: Halka iyi o%rnek olmak, iyi o%rnek vermek. Bir devrim yapt@k. Devrimden sonra halk iyi o%rnekler go%rmek, sevinmek ister. Eskiyi aratacak tutumla- r@ b@rakmal@, b@rakmayanlar varsa b@rakt@rmal@, ya- ra nerdeyse kesip atmal@d@r. Soruyorum ko%ylu%lerime: [Kim tayin etti bu- nu?] [Bunlar kaymaml@g~a bakan yarbaya yalvar- d@lar, kendi is#lerini gu%c#lerini b@rakarak her biri bir

ko%ye dag~@ld@lar. Kendi kendilerini tayin ettiler de- sek de olur...] Ireyisin soyad@ Ileri ama, olmaz bo%yle gerici- lik, diyeceg~im ben yine. ART@K ERKEKC#E YAS#AYACAG~IZ D.P. eski bas#kan@ Hu%seyin c#avus# ku%lu%stu%r bir kamyon alm@s#. Her yan@ k@r@k do%ku%k. S#ofo%ru% de yok. Ama parti is#i kalmad@g~@ndan, her gu%n onu @r- mag~@n kenar@na go%tu%ru%p tepeden t@rnag~a y@k@yor. Evin o%nu%nden go%tu%ru%p getirmeyi de askerde s#ofo%r- lu%k o%g~renmis# olan du%kka*nc@ Remzi yap@yor. Bu gi- dis gelis#lerde u%stu%ne c#oluk c#ocuk binip gidiyoruz, s#ofo%ru%n oturacag~@ yer bozuk zaten. Orada bir yandan kamyon y@kan@yor, bir yan- dan konus#uyoruz so%g~u%du%n go%lgesinde. Kamyon ku- ruyana dek Hu%seyin C#avus# kendi y@kan@yor suda, kamyon kurudu mu yeniden bas#l@yor teneke teneke su serpmeye. Ama y@kad@kc#a rengi bozuluyor eski la*stiklerin, c#u%ru%k karoserin, boyas@z kapaklar@n... Bir gu%n o%g~leden aks#ama kadar sudan c#@kara- mad@k Hu%seyin c#avus#u. Giysileriyle suya yat@yor, kalk@yor, tu%rku%nu%n hic# ard@m kesemiyor sevincin- den. [Delirdi bu, delirdi,] diye Emmiog~lu. Remzi ko%ru%k c#ekiyor yang@na: [O delirmesin de kimler delirsin, adamlar@n@ Yass@ada'ya su%rdu%ler...] Hat@b@n Yusuf radyo dinlemis# anlas#@lan: [Gayr@ sec#im yok arkadas# m@kdarl@k ic#in, bele- diye ic#in... M@kdar@ ho%ku%met tayin edecek, radyo o%yle so%yledi,] diyor.

Hu%seyin C#avus#: [Parti Bas#kanl@g~@n@ kald@rd@lar yar@m erkek ol- dum, ko%y yerinden mikdar sec#imini kald@rd@lar tu%m erkek oldum. Sabahtan beri bos#una m@ sulara yat@- yorum Kara M@stafan@n cam@z@ gibi...] diyerek se- vincinin nedenini ac#@klamaya c#al@s#@yor. C#ezik tak@l@yor: [Erkeklig~i, gerc#ek erkeklig~i elden kac#@rd@n@z da s#imdi laf@ynan eg~leniyorsunuz.] [To%vbe de, to%vbeler olsun ic#imdekini so%ylemi- yorsam,] diyor C#avus#. [On y@l@r c#abalad@ bizim Yas- s@adac@lar da su memlekette k@s#@ kovup yaz@ getire- mediler bir tu%rlu%. Yaz@ getiremediktengilli gayr@ kim inan@rd@ onlara. D@mb@s# Nine bos#una so%ylemezdi: Gec# gelen yaza c#ok konus#an k@za, du%zensiz saza, he- men gu%len yu%ze, dayanag~@ olmayan so%ze, inanma diye... Bizim rahmetli parti tam D@mb@s# Ninenin so%yledig~i gibiydi. Ne inanacak yan@, ne tutacak ka- nad@ kalm@s#t@. Go%ru%nu%s#u% k@s# gu%nes#i gibiydi, buzlar@ eritip de memleketi sog~uktan kurtaramad@. Yu%zu% millete gu%lse de iltfatlar@ a*mir iltfatlar@ gibiydi, in- san@n ic#ine sinmezdi...] On y@ldan hatta* ondo%rt y@ldan beri o%zellikle se- c#im zamanlar@nda C#avus# geceli gu%ndu%zlu% c#@rp@n- malarm@ hat@rlatt@lar. Emmiog~lu: [Unuttun mu?] dedi, [sabaha kadar elinde Kur'- an@ kerimle ev ev dolas#@p da size oy veresi ic#in kitaba el bast@r@p millete su gibi yemin ettirdig~in gu%leri...] Yusuf: [Unuttun mu?] dedi, [Halkc@ya oy verenlerin horozlar@ yar@n kendini demokratlar@n kenefinde bilsin, dedig~in gu%nleri...]

Eski muhtar Ahmet: [Unuttun mu?] dedi, [Halkc@ya oy verenlerin kar@lar@n@n go%beg~inde yumurta kaynatacag~@z...] de- dig~in gu%nleri. [Beri bak@n,] dedi C#avus#, [bir adam@n kar@s@ du%- g~u%ne gitti mi onu bos#amak du%s#er, derdi rahmetli Sar@ Imam. Bos#anmazsa, duas@, orucu, namaz@ ka- bul edilmez. Eg~er ben avrad@ bos#amayd@m dedi- g~iniz dog~ruydu. Amma benimkiler Yass@adaya du%- g~u%ne gittiler, bana da bos#amak du%s#tu%. Nika*h@m@z imam nika*h@yd@ zaten. Bundangilli duam namaz@m kabul olacak. Beni buna go%re dinleyin...] @slanm@s# giysilerini suyun ic#indeki kamyonun u%stu%ne serdi, kendisi de bozuk s#ofo%r yerine c#@r@lc#@p- lak girip oturdu. O bize gu%lu%yor, biz ona gu%lu%yo- ruz. [Ay@p,] diyor Emmiog~lu. [S#u ko%yde adam@m di- ye gec#inirsin, f@karaya du%s#ku%ne ak@l dag~@rs@n, s#u halini go%ren...] So%zu%nu% kesiyor C#avus#: [Acele etme. Bana deli demekte acele etme. Benim bildig~im u%c# s#eyden baskas@nda acele etme dog~ru deg~il: Konug~a yemek getiremek- te, og~lan evermekte, namaz k@lmakta... S#inci anla- tacag~@m sana sevincimde hakl@ m@y@m haks@z m@- y@m: Bir oy ic#in Tavs@r@n M@sdava'ya, Salihin Ha- san'a yalvarmaktan kuryuldum mu kurtulmad@m m@? Bir oy ic#in ona buna o%lc#ek o%lc#ek arpa dag~@tmaktan kurtuldum mu kurtulmad@m m@? Yani ben erkek deg~il bir kar@yd@m. Kar@ gibi yas#@yordum. Yalvar@- yordum olur olmaza. La*f@m@n ipi sap@ yoktu. O za- manlar pes#ime du%s#s#u%ler diye go%steris#li yas#am@s#- sam, s#inci paydos hepsine birden. Art@k erkek gibi yas#ayacag~@m arkadas#. Ne deliyim, ne doluyum ben,

Allah@n 1960 senesinin 27 May@s@nda yeniden dog~- mus# bir kuluyum. Dilersem soyunmadan @rmag~a gi- rerim, dilersem Kurdav'@n Ali gibi c#@plak gezerim. Beg~enmeyen k@z@n@ vermesin oyunu da vermesin. Gayr@ nemi k@nayacaklar benim, sec#im yok, bir s#ey yok...] T@RMAN SORUNU Tarlada gu%nlerce yatan o%lu%yu% anlatan bir s#iiri var Yarg@c# Cemal K@rca'n@n. Cemil'in o%lu%su% koktuk- tan sonra gelenlerin go%steris# naz ve halktan uzak- l@klar@n@ c#ok gu%zel veren bu s#iirin bir yerinde der ki: Kaymakam@ doktoru Savc@s@, Ayag~@na kadar geldi, Uyan Cemil, ho%ku%met ayag~@na kadar geldi, Lan Cemil, uyan Cemil! Ho%ku%met gelince o%lu%su%nu%n bile ayag~a kalkma- s@ gerektig~ine inanan Cemilleri du%s#u%nmemek olmu- yor, bu do%rtlu%g~u okuyunca. Ama ne olsa s#air so%zu% yaland@r, demis#ler. Bunu Mehmet de dog~rulad@: Haber o%g~le u%stu% geldi ko%ye. Go%kbay@rda kan go%vdeyi go%tu%ru%yor, diye. Bir-iki kos#tuk. Kaburga- lar@ c#@km@s# bir c#ift kel o%ku%z boyundurukta kos#ulu duruyordu. Saban@n tutag~@ kana bulanm@s#t@. Tar- lan@n su%ru%lmedik yerinde upuzun yat@yordu Meh- met. Deli Velilerden kimse go%runmu%yordu ortalar- da. Is#lerini bitirip gitmis#ler hemen. [Olmaz olsun, olmaz olsun,] diye bag~@rmaya bas#lad@ Mehmet'in anas@ Senem kad@n. [Olmaz ol- sun, Go%kbay@r@n bi evlek k@r'@ yedi Memmed'imi. Aman@n, aman@n, ellerinde ku%ssu%k gibi mes#e odun-

lar@ynan birikmis#ler de iki s#ak etmis#ler Memmed'- imin bas#@n@...] Ag~l@yor, c#abal@yor, kucakl@yor, daha s@k@ kucakl@yor og~lunun o%lu%su%nu. [Bitenem benim,] diyor, [varsa su%rseydiler t@r- man@ Memmed'im, t@rnag~@n@ etmez senin. Al@ nesli ne, go%tic#i kadar yer. Ne ettiler de sana k@yd@lar h@- ra Memmedim...] Go%zu% yas#l@ o%teki kad@nlar da Mehmet'i b@rak@p Senem kad@na yan@yorlar. Yitirdig~i bitenesini do- g~urmak ve yas#atmak ic#in c#ektiklerini anlat@yorlar. Senem kad@n iki y@l Ter'e yatm@s# Mehmet'i edinmek ic#in. Edindikten sonra h@ra du%s#mu%s# Mehmet. On- mam@s# yani. Alm@s# Senem kad@n@ bir dert. Do%rt yol ag~z@na alt@nda ates# olmayan bir kazan kurmus#. Ka- zan@n alt@na bir c#o%p at@n da yavrumun can@ c#og~al- s@n diye yalvarm@s# gelene gec#ene. Is# c#@kmam@s# c#er- den c#o%pten. Kirli bir don bulmus#, k@z donu, gu%n- as#@r@ og~lan@ c#imdirir, bas#@na bu donu sararm@s#. Bu da fayda vermemis#. Ondan sonra kalm@s# ay'a salla- mak. Kan@n@n kar@s#mad@g~@, akraba du%s#meyen Selli'- nin kar@s@n@ c#ag~@r@p Mehmet'i verirler kucag~@na. Ay akas#amlad@g~@ bir gu%n tutar kollar@ndan, sallar. [Ya al, ya dirilt] diye Allaha nerdeyse kars#@ gelerek ya- p@lan bu sallama, bir hafta su%rmu%s#. Senem kad@n kar@s#@yor so%ze [Sallad@g~m@zdan sonra birez kendi- ne geldi. Bu sallama ay@rt yakas@yd@. Bo%yle yap@nca, ya alacak, ya da onu iyiles#tirecek... Almas@ndan korkmam@z bos#aym@s#, iyilik verdi...] Go%kbay@rda kafas@ k@r@lana dek yirmibes# yas# ya- s#ayan Mehmet'in her damla kan@ nelere mal olmus#, nelikle kazan@lm@s#...[Ay'a sallad@g~@m@zda bir buc#uk yas#@ndayd@. Az tombullas#@nca ko%y meydan@na c#@ka- r@p tezekle tartt@k. Iki ah@r tezeg~ini c#@r@lc#@plak ag~- d@r@rsa korkumuz dinecek. Nerde ag~d@rs@n iki te- zeg~i? Birem birem say kaburgalar@n@...] Gelenler ag~layanlar... Ag~@t yak@yor kad@nlar, o%lc#u%lu% uyakl@ hayk@r@yor- lar. En c#ok da, Senem kad@n@n bin gu%c#lu%kle bu%yu%t- tu%g~u% og~lunu yitirdikten sonra yaln@zl@g~a nas@l kat- lanacag~@na ag~l@yorlar. Anlas#@l@yor ki, bu%tu%n ko%y c#o- cuklar@ gibi, bak@ms@zl@g~@n, kimsesizlig~in, ila*c#s@zl@- g~@n, doktorsuzlug~un, bunun ikisi buralara ayak bas- mad@g~@ ic#in bos# inan@slar@n elinde, daha dog~rusu, bos# inan@s#lar@n elinde c#aresiz b@rak@lm@s# anac@g~@n@n yu%mu%s#.. Sallav'@n kar@s@ da anlat@yor: [Bu Memmet ne c#ektirdi bize,] diyor. [Allaha bo%yu%klu%k varma- s@n, ko%ylu%nu%n go%zu%ne bakmaya bas#lad@k o%lsa, diye. Iyolacak yaraya melhem kars#@ geldi. Kara K@z@n. Memmet gibi h@ra du%s#mu%s# @smay@l@ o%ldu%. Ona kaz@lan yeni mezerin ic#ine yat@r@p c#o%vdu%rmesini bekledik. Bas#@na birikdik de go%zu%ne bakd@k durduk bir c#o%vdu%rse diye. C#o%vdu%rdu% mu% ic#inin dertleri hep- ten do%ku%lecek, gu%n gibi ortaya c#@kacakt@. Ha gu- zum, de guzum derken c#o%vdu%rdu%. Rahmetli c#ocuk, o gu%ndu%r bu gu%ndu%r ag~r@ s@z@ c#ekti amma h@ral@k- tan kurtulduydu..] Hika*yenin o%nu% uzun ama, arkas@ k@sa. Kara @s- may@l'@n yeni mezar@na c#o%vdu%rerek kazand@g~@ yirmi- bes# y@ll@k o%mru%nu% Mehmet, Go%kbay@rdaki t@rmanda ac#@lan bir saban c#izgisi yer ug~runa, Deli Vilerin eli mes#elileri o%nu%nde verdi. Verdi de c#ilesi bitti mi? Ne gezer. S#air so%zu% elbette yaland@r. Ho%ku%met o%y- le her zaman insan@n ayag~@na gelir mi? S#ehire ha- berci ta du%n gittig~i halde gelen giden yok. Kara @s- may@l'@n mezar@na c#o%vdu%rmek var ama, sonunda or- tada kalmak da var. [Ulan Memet, yat Memet,] di- yorum ic#imden, [Ho%kumetin ne zaman geleceg~i bel- li olmaz, ug~runa o%ldu%g~u%n bir c#izgi toprag~@ olsun sulas@n kanlar@n!] Cemal K@rca yalan so%ylemiyor ama yanl@s#@ var: Ho%ku%metin can@ s@k@l@rsa gelmez de... Og~lunu ortalardan kald@rsa da og~lunun kopil- lerini bag~r@na bir bassa teselli bulacak Senem ka- d@n. Kendini avutacak belki. Onlar@n da h@ra du%s#- mek olas@l@g~@ var ne yaz@k. Sonra, onlar@ doyurmak ic#in gene toprak ister, gene t@rman su%ru%lu%r, kafalar gider gene. Neler ister bunun bo%yle su%ru%p git- memesi analar@n yu%reg~ine inmemesi ic#in. Bugu%ne dek uyan@k ana babadan yoksun b@rak@- lan kopiller, h@ra du%s#memek ic#in bak@m isterler, a- dam olmak ic#in okul... Hak hukuk... Ne edip edip yazg@lar@n@n ko%kten deg~is#tirilmesini!.. S#u Anadolu'num yu%zy@llard@r c#o%zumlenmemis# toprak sorunlari sizi bekliyor say@n M.B.K. u%yeleri. Toprak ne zaman pla*nlanacak, Memmetler ne za- man kurtulacaklar go%tici kadar toprak ug~runa bir- birini yemekten?.. OLURDU, OLMAZD@ Aylardan Ag~ustos, gu%nlerden cuma. Ekinini harman@n@n@ b@rakan camiye geldi. O%nceden duyurul- dug~u ic#in iyi bir haf@z@n geldig~i, kus#luk vakti dol- du cami. Mevcut toza toprag~a harman yerinden ge- lenler de kar@s#@nca caminin havas@ tam o%lc#u%su%nu% buldu. Temizlik denen s#eyi kim aram@s# ki buralar- da! Kimsenin go%zu% go%rmu%yor havada uc#us#anlar@. Yeni haf@z c#@km@s# olan ondo%rt yas#@ndaki c#ocug~un go%zleri hic# kimseyi go%rmu%yor art@k. O gec#mis# kar- s#@ya, konus%uyor: [Bir kere,] diyor. [Kur'an Tu%kc#e okunamaz. Bizler bugu%n gerc#i bas#ka dille konus#uyoruz, ama esas soyumuzun dilinden hic# kimse bizi uzaklas#t@- ramaz. Siz sabredin, bir gu%n gelecek bu%tu%n c#ocuk- lar@m@z, bu%tu%n millet o%g~renecek. Ana dilimiz, peygamberimiz Sala*llahi* Vesellem efendimi- zin konus#tug~u Kur'an dilidir..] Boyuna sallan@yor konus#urken, dinleyenler de kapal@ go%zleri, dikkat kesilmis# kulaklar@yla sallan@- yorlar. C#ocuk ara s@ra toplulug~u kontrol ederek de- vam ediyor: [Eskiden var m@yd@ Kur'an okuyup yetis#en? Ba- k@n ben Ko%yunden Ag~ac#l@'ya gittim, eski ba- kan Medeni* Beyin bir emriyle ac#@lan mektebe gir- dim, Arabiyeyi kavrad@m... Benim gibi kac# tane var. Bu bir nimettir. Nimetin k@ymetini bilmek ge- rektir.] Kur'an konusunu hallettikten sonra cog~rafya dersine gec#ti. Neler neler o%g~renmis#ler meg~er. Hem de su gibi ezberlemis# so%yleyeceg~i so%zleri. [Sar@ o%ku%z,] dedi, bir su%re durdu orada. [Sar@ o%ku%zu%n kars#@s@nda bu%velek vard@r bir tane. Bu bu%- veleg~in akl@n@n ipi Allah@n elindedir. Allah bo%yle kars#@m@za c#@k@p da parmag~@n@ go%zu%mu%ze sokmaz. O, ne yerdedir ne go%ktedir, ne sag~dad@r, ne soldad@r ama her yerde eli, her yerde go%zu% ve kulag~@ vard@r. Isterse bir pireye bir yorgan@ da yakar. Diyelim ki bir ko%yde adam@n biri namaz k@lm@yor, oruc# tutmu- yor. Nas@l versin onun cezas@n@? O bilir nas@l vere- ceg~ini: Bu%veleg~in ak@l ipine bir dokunur, bu%velek de sar@ o%ku%ze bir go%ru%ndu% mu%, hic# bir s#ey yapmasa bi- le sar@ o%ku%z, hic# deg~ilse ayag~@n@n yerini deg~is#tirir ondan sonra da bir gu%nahka*r yu%zu%nden o ko%y gu%m- bu%r gu%mbu%r batar. Neden her yerde birden olmu- yor zelzele? Onun ic#in, aram@zda gu%nahka*rlar@ ya- s#atmayal@m, oruc# tutmayan, abdest al@p namaz k@l- mayanlar@n yu%zu%ne bakmayal@m...] Namaz vakti geldig~inde kafalar da o%g~u%t yu%ku%- nu% doldurmus#tu nerdeyse. Ama c#ocuk haf@z@n so%zu% bitmemis#ti. Belki unu- tur diye, vaktin gec#mekte oldug~unu, ezan@n da okun- dug~unu hat@rlatt@ birsi o%nden. [Beni bir daha nerde bulacaks@n@z, vaaz@m bit- sin de ondan sonra k@lal@m namaz@,] dedi. [S#eer- lerde ald@ yu%ru%du%. Beyaz ayakkab@ ve parlak elbise giyiyorlar. Bunlar ka*fir icad@ olup katiyen mu%slu%- manlar@n giymesi caiz deg~ildir. Bunu bo%ylece bil- mis% olun. Ondan sonrac@g~@ma, yirmi-yirmibes# yas#- na geldikleri halde sakal b@rakmayanlar go%ru%yo- rum. Bunu peygamberimiz efendimiz bag~@s#lamaz. Allah da affetmez.] Du%nya is#terinin gec#ici oldug~undan, o%te du%nya- ya hizmette kusur etmemek gerektig~inden uzun uzun konus#tu daha, o%rnekler vererek. Ard@ndan na- maz@ da k@ld@rd@. Camiden c#@k@ld@g~@nda c#ocug~a hayranl@g~@n@ belir- terek ve o%g~u%lerini dog~rulay@p birbirine yineleyerek dag~@lmaya bas#lad@ millet. Ben de Remzi'nin du%kka*- n@na dog~ru yu%ru%du%m. Du%kka*na girerken, birkac# gu%ndu%r kap@larda go%rdu%g~u%m el kadar ka*g~@d@ o ka- p@da da yap@s#m@s# go%rdu%m. Merak edip okudum: [Tu%rkiye Cumhuriyeti Milli* Birlik Komitesinin 35 numaral@ teblig~i: Vicdan hu%rriyetinin hazinesi olan mukaddes dinimizin irticai* ve siyasi* cereyanlara a*let edilmeden saf ve lekesiz kalmas@ Milli* Birlik Komitesinin en bu%yu%k emelidir. Vatandas#lar@m@z@n din hakk@ndaki inan@s# ve iba- detlerine ne kanun ve ne zor kuvvetiyle mu%daha- le edilemez. Bu maksatla, s#unu kesin olarak belirtmek iste- riz ki, baz@ tes#ekku%l ve s#ah@slar taraf@ndan yap@lan ezan ve Kur'an@ Kerimin Tu%rkc#e okutulmas@ mec- buriyeti gibi vatandas#lar@m@z@n zihinlerinde yanl@s# kanaatlar uyand@racak istidattaki beyan, tefsir ve propagandalar, hic# bir suretle Milli* Birlik Komite- sinin fikirlerini ifade edemez.. Milli* Birlik Komitesi] S#u basit gerc#eg~i k@saca saptad@ktan sonra so%zu% uzatman@n gereg~i yok deg~il mi?.. AYSEL Aysel'in yu%zu% sapsar@. Go%zleri c#apakl@. Elinde, ayag~@nda kir kat kat... Aysel dokuz yas#@nda. Dog~ru du%ru%st konus#am@yor henu%z. Hem bog~az@ndan has- ta, sesi az c#@k@yor, hem de baz@ harflere dili do%nmu%- yor. C,R,J gibi bir c#ok harfler yer alm@yor so%z- cu%klerinde. Aysel'in dog~dug~u ko%y dag~ar@n ar@nda. Du%nya- dan ilis#ig~ini kesmis# bir durumda. Aysel iyiles#mek ister, [tohtur] ve [elec#] ayak basmam@s# buralara. Aysel'in silsilesi go%memis# bunlar@. O%ksu%ru%g~u% ne edip de atlatmak gerektig~ini ag~an@n [iradu%yu%su%nde annad@rlarken] bir c#ala duymus# babas@. Ama ku- laktan gec#irmis#. Gec#irmese de uygulayacak durumu yok. S#imdi Aysel'i iyiles#tirmek ic#in ne gerekliyse yap@yorlar. Gu%zel yarat@lm@s# bir k@zd@r Aysel. Anas@n@n ba- bas@n@n da [biteneleri]. Bundan o%nce sekiz c#ocuk daha dog~urmus#ur anas@. Yelin uc#urup selin su%ru%k- ledig~ine benzer bir s#ekilde hepsi de Aysel kadar olamadan [Allah@n sevgilisi olmus#lar.] Bu dokuzun- cuyu ne yap@p yap@p yas#atmak isteg~indeler. Yas#lar@ elliye dayanm@s#, ne olur ne olmaz, bundan sonra da Allahtan c#ocuk isteyecek yu%zleri olamaz... Herhalde bunu bag~@s#latmal@. Allaha gu%venirken, bir yandan da onu iyiles#tirici yollara bas#vurmal@. Ne etmeli? Allah baba, verdiklerinin hepsini alarak kulunun elini bo%g~ru%nde koymaktan tad almaz herhalde. Bun- lar@n bas#@na gelenlerde kulog~lunun da eli olmal@. Kimler okuyup u%fledi de c#ocug~u bu duruma getir- di kimseler bilmez. U%fu%ru%kle c#ocug~un yas#ama yolla- r@n@ t@kayan kim olursa olsun, bu sihri bozmal@. Dedelerimiz nice denemelerden gec#ireren yararl@ ol- dug~unda karar k@ld@klar@, iyiles#tiren yollar b@rak- m@s#lard@r. Ozan istedig~i kadar uyakl@ alt@l@klar so%y- lesin: K@s# aylar@ boyunca Ecel k@yd@ c#og~muza S#ubat hasatla gec#ti Mart ay@ dert ay@ Kan kusmay@ o%g~retti Anam@za og~lumuza diye. Her gelen Allahtand@r Aysel'in dog~ug~u c#ev- reye. Bo%yle de olsa eli kolu bag~l@ durmamal@, diye- rek S#aban Ag~aya gitti Aysel'in babas@. Ah@rdaki at gu%bresi y@g~@n@ndan birgu%n yararlanmak dileg~inde bulundu. Sonra c#ocug~u al@p ag~an@n ah@r@na go%turdu%. Go%rsu%nlerdi c#ocug~un bog~az@m s@kan, dilini bag~l@yan, can@n@ almaya c#al@s#an gizli du%s#manlar. Gu%bre y@g~@n@n@ iyice c#ig~nedikten sonra, ortas@n- dan bir delik ac#t@ Aysel'in gec#eceg~i kadar. Ayselcik iki bu%klu%m olup delikten o%teyana gec#ti. * Zemheri bitti, [gu%cu%k] de bitti. Ko%yde o%ren ol- maya yu%z tutmus# bir okul var ama u%c# y@ld@r o%g~ret- men yok. Aysel, art@k s#iltesinin ic#inden c#@kam@yacak kadar gu%c#su%zdu%r. Koms#u ko%yden ikiyu%z kilo bug~- daya getirilmis# olan sakal@ bag~r@n@ o%rten Haf@z'@ namazl@k derslerine de gidemez olmus#tur. Haste olan, derse gidemeyen salt Aysel deg~il u%stelik. Ko%- yu%n c#ocuklar@ c#og~unlukla perperis#an. aks#am birkac# kez kalabal@k gider mezarl@g~a. Ko%y odas@nda oturarak gu%nleri o%ldu%rmekte olanlar@ ates# almps#t@r. Ivedi bir care buldu yeni haf@z: Art@k gu%bre y@g~@n@- n@ delerek c#ocuklar@ o%teyana gec#irmekte is# kalma- d@. Haf@z'@n sal@k verdig~i gibi c#ocuklar@ u%stu%ste u%c# cuma deg~irmene go%tu%recekler. Deg~irmenin bu%tu%n c#al@s#ma s#eklini inceden inceye c#ocuklara go%sterdik- ten sonra, deg~irmen tas#@ do%nmekteyken, usulca c#o- cuk ellerini tas#a deg~direcek. San@ld@g~@na go%re, de- g~irmende c#ocug~un k@smeti artar, bu k@smetten ya- rarlanabilmesi ic#in o%mru% de uzarm@s#.. U%c# cuma de- g~irmene gitme is#ini tamamlayanlar, ah@ra go%tu%ru%- lecek, orada hayvanlardan birinin yem yedig~i yere bag~lanacak, ah@r su%pu%rgesiyle de u%c# kez c#ocug~un beline vurulacak. Yerleri tertemiz su%pu%ren su%pu%r- ge onlar@n hastal@g~@n@ da do%ker indirirmis# [Allah@n inayetiyle.] Aysel'in yas#@tlar@ yolunda gidip geli- yorlar ya da ah@rda su%pu%rge vurunuyorlar. Aysel ise onlar@n aras@ndan ayr@ld@ gec#enlerde. Aysel ne s#e hittir ne ama onun tatl@ go%ru%ntu%su%nu% unut- mam olanak d@s#@d@r. Dag~lar@n ard@ndaki yak@nlar@ bir yana, Aysel'in gidis#inden kimsenin haberi yok. Yas#@tlar@ndan kac#@ onun yolundan gidecek, o da bilinmez. Ben de Aysel'in gittig~ini bildirmek istedim, o kadar... BEBEK DAVASI Bes# y@l oluyor Behice evleneli. Bu zaman ic#in- de do%rut c#ocug~u oldu. Oldu da ne oldu sanki? Elin- de bir tek Manis# k@z@ kald@. O%tekiler ancak dog~du- lar, Behice'nin can@n@-kan@n@ al@p gittiler. Sog~ukmus#, s@cakm@s# ald@rm@yor, evin dam@nda oturan anam@n yan@na b@rak@p b@rak@p gidiyordu Manis#'i. Aks#amla- ra dek inleyip duruyordu o da o%ksu%ru%g~u%n elinden. Bes# yas#@na bast@g~@ halde ayakta duram@yor, emek- leyerek yeni du%s#mu%s# tavuk pislikerine ulas#@yor, el- lerini bulayarak ag~z@na go%tu%ru%yordu... Yaz@ bo%yle gec#irdik, birararada. Behice gene iki canl@yd@ o zaman, gebeydi yani. Ocak bekleyecek, dosta du%s#mana kars#@ arka olacak bir og~lan bekli- yorlard@. Ku%c#u%k go%nu%le ku%c#u%k istek. Su%tlu% kec#inin og~lag~@ deg~ildi ki S#ah gibi tahta oturacak prens bek- lesin.. S#imdi gu%z. Behice zamaman@n@ doldurmus#, bir gece sanc@ duymaya bas#lam@s#. Ocaktaki samanlar@ u%fleye u%fleye bas#uc#lar@ndaki bezir c#@ras@n@ al@p yak- t@ktan sonra kocas@, karanl@k ko%yu%n karanl@k so- kaklar@nda ebe aramaya c#@km@s#. Ebe dedikse, s#u okul bitirmis# c#ocug~un nas@l al@n@p nas@l paklana- cag~@n@ iyi ko%tu% o%g~renmis#ler deg~il aranan ebe. Ne gezer burada o%yle s#ey. Sonra, gereg~i ne buralar ic#in ebenin? Kalk@nma, ilerleme, yu%kselme, gelis#me, du%nya ile yar@s#ma... La*flar@ nemize yetmiyor?.. Bun- lar gelmis# ya ayag~@m@za kadar... U%c#-do%rt kocakar@y@ uyand@rm@s#, bunlardan Gu%l- bahar'@n go%nlu%nu% edip getirmis# Behice'nin kocas@. Budakl@ bir c#al@ odunu gibi batan, kaya sertlig~in- deki elleriyle is#e giris#mis# ebemiz... Gu%nlerdir kim- bilir nelere dokunmus# olan, her ald@g~@n@ u%stu%nde tu- tu%nde tutan eller, c#ocug~u ald@ktan sonra, aks#ama- dek bir mahalleyi dolas#an pasl@ makas@ tutup go%- beg~ini de kesiyor... Ebe makas ararken onu bulup gelen evin erkeg~i de go%beg~i bag~layacak ip aram@s# bo%rtu%nu%n bo%ceg~in yuva yapt@g~@ yerden bulmus# bir parc#a. Is#te bu iple bag~lam@s#lar go%beg~i, kesmeden o%nce... Sonra? Ebe gitmis# evine. Kalanlarda bu%yu%k bir sevinc#, beklediklerine kavus#tular. Kavus#tular ama, bunun yas#amas@ ic#in, daha du%nyaya geldig~i andan itibaren en az@ndan neler yap@lmas@ gerekir, is#in o taraf@n@ du%s#u%nmezler. Koskoca Allah varken, yas#a- mas@ ic#in bu bebeg~i du%nyaya salarken onlara ne kal@r du%s#u%necek? Ne kadar yas#ayacaksa c#oktaaan amel defterinin birinci sayas@na yazm@s#t@r o, di- yorlar. Bulduklar@ c#aputlar@n aras@na sar@yorlar. Ne ila*c, ne ona benzer bir s#ey var elde. Aranm@yor, aransa zaten bulunmaz. Sabah olunca h@s@m akraba duyup kutlamaya geliyorlar. Bulamac#, c#orba dolu taslar ellerde... Fakat, saatlar gec#tikce c#ocukda bir bitkinlik bas#l@- yor. Tela*s# evden c#@k@p mahalleyi sar@yor. Gene mi go%steris# yap@yor s#u Allah dede? Bir gu%nden fazla yas#atmayacak m@ bunu gene? Aks#amu%stu% kat@las#- maya bas#l@yor c#ocug~un vu#cudu. Bir arada bulup o halleriyle s#ehir yoluna c#@k@yorlar: Doktora yetis#ti- rip kurtaracaklar c#ocug~u. Var@nca sog~uk bir so%z doktordan [zaman@ gec#mis# tetanos olmus# c#ocuk, kurtaramay@z...] Gitmis# o%ylece, o%teki ko%ye. Gidenler gidiyor, bos# kal@yor analar@n kucag~@. O%nce Allaha gu%ven, kac# y@l o%mur bic#mis#se o kadar yas#at@r, u%styan@ bos#tur de Sonra gene bir sars@lma olsun gu%veninde; kald@r, her tu%rlu% gu%c#lu%g~u% go%ze alarak doktora go%tu%r, s#eh- re. Bu kez de zaman@ gec#mis# olsun.. Ve Tas#l@ko%y dolsun c#ocuklarla. C#ocuk dog~ura dog~ura hal kal- mam@s# analarda. U%flesen uc#acaklar cans@zl@ktan. Yu%rekleri yan@k, cig~erleri delik... S#o%yle bir aras#t@r- d@m, en az c#ocuk dog~uran kad@n yedi c#ocuk dog~ur- mus#. On, onbes# dog~uranlar var. Ama ellerinde kac#@ kalm@s#, o taraf@n@ sormay@n. Dog~umda o%lenler, dog~- duktan sonraki u%c-bes# y@l ic#inde her tu%rlu% hastal@k- tan o%lenlerin toplam@na bedel oluyor, hesaplan@nca. Bu dog~arken o%lmede de tetanos bas# rolu% oynuyor. Sonrakilerin o%lu%m sebebini saymaya ise bas#gele- meyiz. K@zam@k, bog~maca, ishal, c#ic#ek... Hem saya- m@yorum, hem saymak bir fayda sag~lamayacak. Saya saya sekizcik ettiklerine do%ner bu is# gi- de gide. Bir milletin en bu%yu%k serveti nu%fustur der- ler. Bugu%nlerde yine say@lacag~@z. Say@lal@m bakal@m. Bana kal@rsa, o%te du%nyaya dog~arken gidenleri de saymal@ ko%ylerde, yu%zu%mu%z ak m@ kara m@, meyda- na c#@kar o zaman. Bu%tu%n hastal@klar, bu%tu%n ilkellik- ler u%s#u%mu%s# ko%ylu%nu%n bas#@na. Buna kars#@l@k olarak oraya hic# bir s#ey yollayam@yoruz. Doktorlug~u dev- letles#tirelim diyoruz, la*fta kal@yor, s#unu yapal@m diyoruz, la*fta kal@yor. Ondan sonra da siyaset has tal@g~@na tutulup, adamlardan oy toplama yollar@ ar@yoruz. Onlar@ kurtarmaya deg~il, kendimizi kur- tarmaya c#abal@yoruz. Onlar tetanoza, k@zam@g~a, sat- l@cana yaklan@rken o%tekiler koltug~a @s@n@p sandalya hastal@g~@na yakalan@yorlar. Bunun u%stu%ne, memle- kette yarat@lacak birlik de yarat@lam@yor, iki kutup halinde kal@yor memleket. Ankara Hastanesinde @n- giliz hems#irelerin bin bir titizlig~iyle dog~um yapan- lar@ go%ru%p de bu%tu%n memleketi o%yle sanmayal@m. Be- hiceleri du%s#u%nelim. Behiceleri! Ve s#u so%ylevlere, s#irin go%rtu%nme gayretlerine son verelim art@k. O gurbete kimseler gitmiyor. Hic# deg~ilse ko%y k@zlar@- n@ al@p ebe yetis#tirelim.. Doktorlar@ ila*c#lar@ onlara dog~ru go%tu%relim, yu%zyu%ze gelelim, ne olur?. S@K@ DUR C#EZIK --[Bizim Ko%y]u%n o%g~retmenine -- Son mektubunda gene Said-i Ku%rdiden so%z et- tig~ine ve onunla ilgili gazete haberlerini yorumla- d@g~@na go%re, k@s# da olsa gazetelerini ko%ye getirtebi- liyorsun demektir. Bu durum beni c#ok sevindiri- yor. Dileg~imiz, bu%tu%n ko%y o%g~retmenlerimizin de si- zin gibi, yeni yay@nlar@ ve gu%nlu%k gazeteleri izleye- rek yurt ve du%nya olaylar@yla bag~lar@n@ koparma- malar@d@r. O%g~retmenin, ko%ylu%su%ne ve ulusuna ya- rarl@ olabilmesinin ilk s#art@ budur. Sizi engelleyen birc#ok olaylar@, s#artlar@ yak@ndan bildig~im ic#in, dip- diri ayakta durus#unuzu ve gerc#eklere sald@r@s#@n@z@ hayranl@kla kars#@l@yorum. Burada birlikte c#al@s#t@- g~@m@z ko%y o%g~retmeni arkadas#lar@n durumu da si- zinki gibi. I!c#eye gidenin gazetesiz, dergisiz gelme- mesini gelenek haline getiren ko%yler var. Getirilen yay@n@ ko%y odas@nda birlikte okuyup dinliyorlar. Bu, y@llard@r o%ziedig~imiz, belirtilerini go%rdu%g~u%mu%z iyi davran@s#laedan biri. Yarat@c@lar@ ve o%derleri de o%g~retmen arkadas#lar. Ko%ylerin o%teki is#leriyle bir- likte posta is#leri de sag~lam du%zene kavus#uncaya dek bas#ka c#@kar yol yok. Go%zu%ne c#arpt@ m@ bilmem, devrimlere sald@r@lar@n c#ok oldug~u bu gu%nlerde, Bursa'n@n bir ko%yu%nde halk Atatu%rk'u%n Nutku'nu okuyormus# her gece. Bunun da o%nderi o ko%yu%n o%g~- retmenidir san@r@m. So%zu% dag~@tmadan mektubunuza gec#elim. Diyor- sunuz ki: [Said-i Ku%rdi* ile ilgili soruya profeso%rle- r@mizin verdig~i cevaplar@ da merakla okudum ga- ze@ede. K@r@k umutlar@m bir daha k@r@ld@. Onlara ve onlar@n ilmi* cesaretlerine gu%veneceg~iz de ic#imiz, vatan@m@z@n geleceg~i ic#in rahat edecek ha? C#ok uzak c#ok!] Mektubun bu k@sm@ bana c#ok s#ey du%s#u%ndu%rdu%. Bir kere s#unu so%yleyeyim, salt ilim adamlar@ o%yle davranm@yor bir ulusal olay, bir geri ak@m kars#@s@n- da. Toplum olarak o%yleyizdir. Bo%yle durumlarda en korkusuz davranan, yazan, so%lyeyen gene baz@ bilim adamlar@m@zd@r. Bes# parmag~@n hespi ayn@ boyda deg~ilse ne yapal@m. Niye bo%yleyiz acaba? Dog~uluyuz bir kere. Du%s#u%nu%s#u%mu%z, analay@s#@m@z, go%ru%s#u%mu%z, tutumumuzla dog~uluyuz. Kafam@z@ yor- maktansa c#@kar@m@z@ kovalamak daha c#ok is#imize geliyor. Duyduklar@m@za, hem de duyduklar@m@z@n is#imize gelen yanlar@na inan@verip huzura kavus#u- yoruz. Ondan o%teye go%zlerimiz bir s#ey go%rmu%yor. Kal@n kal@n perdeler go%zlerimizde. Gec#enlerde do%rt stajyer mu%fettis# geldi bulundug~um ilc#eye. Do%rt ay kurs go%ru%p mu%fettis# olacak arkadas#lardan. Uygula- ma yapmaya gelmis#lerde. Sakarya, Bolu, Bal@kesir. Antalya dolaylar@nda o%g~retmenlik yapm@s#lar. [Ku- lak dolgusu] ile gec#inenlerden duya duya b@kt@g~@m soruyu onlar da kars#@ma c#@karmas@nlar m@? [Kita- b@n@zda anlatt@klar@n@z gerc#ek mi?] Bunlar hic# mi toprag~a basmad@lar, geldikleri c#evreyle hic# mi ilgi- lenmediler? Bolu'dan gelen oradaki dag~lar@n yu%ce- sine. Bal@kesir'den gelen go%kyu%zu%nden zeytin dal- lar@na Antalya'dan gelen Beydag~lar@n@n duman@na m@ bakt@ hepten? Inan@lacak is# deg~il. [Okudunuz mu?] dedim, [Is#ittik. Ama o zaman o%yleyse bile s#imdi deg~is#mis#tir deg~il mi?] dediler. Evet, herkes o%yle diyor: [S#imdi deg~is#mis#tir.] Bu inan@s#ta Nursi*'n@n c#evresine, Kaplan'@n be- resine kars#@ c#@kacak olabilir mi? Oysa bura- s@ Koc#hisar, bizim ko%yu%n yeri Aksaray. Yanyana iki ilc#enin ko%yleri. Buras@ nas@lsa oras@ da o%yle. Onlar ic#inde bulunduklar@ c#evreye bakm@yorlar. Baksalar go%rmu%yorlar, go%seler inanm@yorlar. Duydug~una m@ inan@yorsun, go%rdu%g~u%n ko%ye mi? Bu%tu%n mesele bu- rada. San@r@m gec#en yaz sen de bo%yle bir ku%me ile kars#@las#t@n ko%yde: Koyu c#ay@r@ go%lgelen so%g~u%tlerin alt@nda ic#mekte olan doktor yarg@c#, savc@lar: [S#u gu%zel manzaral@, zengin ko%yu% du%nyaya kars@ rezil etti...] demis#ler hani. Ko%ylu%lerimiz de ister istemez bas# sallam@s#lar. Kafalar@n@n duman@ yu%kseldikc#e so%zleri ku%fre do%nmu%s#. O anda k@rac# y@lan@ gibi dog~- rulup da [Makal'@n ko%yu%nde Makal'a dil uzatamaz- s@n@z! Siz ne bilirsiniz ko%yu%. Sizce ko%y, s#u z@kk@m- land@g~@n@z rak@, yog~urt ve yumurta demektir..] di- yerek bir daha ac#mamas@na ag~@zlar@n@ t@kam@s#s@n. Ko%ye geld ig~imde bunu Asiye'nin Haz@m anla- t@rken go%lerim yas#arm@s#t@. Sensen duymad@m, sa- na sormad@m ama, seni kucaklad@g~@mda sag~ yana- g~@ndan o%pu%s#u%m o%zlemdense sol yanag~@ndan o%pu%s#u%m bu c#@k@s#@nla ilgiliydi. O zaman go%zu%mden du%s#en damlalar, inan ve umut damlalar@yd@... Kac# yo%netici ya da go%revli savus#urduk bu so%z- lerin benzerini so%yleyen. Sen de c#ok go%rdu%n bo%yle konus#anlar@, ben de. Hele ko%ye gelince bir c#al@m bir kurum gelir bunlara. Hasandag~@n@ c#ak@l diye a- tarlar. Nas@l olsa yu%zy@llard@r dinlemis# ko%ylu%. Bir Kursi* C#ezik c#@kmam@s# kars#@lar@na. Ama s#imdiden sonra yurdun her bucag~@nda olmasa da c#ok yerin- de bir C#ezik c#@kacakt@r. Is#in en ac@ yan@, bu so%zlerin ko%yu&n ic#inde so%y- lenmis# olmas@d@r. Bu kadar go%zu% kapl@, yu%reg~i sag@r olus#lar@na ag~lasak, yaras#@r... Ama az da olsa, bunlara kars#@ duran gerc#ek ayd@nlar@m@z da yok deg~il. Onlar yu%zu%nden umutluyuz. Bin deli du%s#- mana bir ak@ll@ dost yeter demis# atalar. Sonra sen, senin gibi arkadas#lar... Ald@g~@n@z eg~itimle perc#inlenen karakteriniz her gu%c#lu%g~u% yenmeye yetecektir. S@k@ durun, s@k@! S@k@ durun dedim de akl@ma geldi: Eski Dev- let Bas#kanlar@m@zdan Ino%nu% Trabzon'a gittig~inde, Trabzonlu Bakan ve o%teki saylaylar, devlet bas#ka- n@yla halk@n dog~rundan dog~ruya kars#@las#mamas@ ic"in ug~as#@p dururlarm@s#. Isterlermis# ki, so%ylenecek bir dert varsa o%nce biz duyal@m, bizim su%zecimizden gec#sin... Bir yandan gideceg~i ilc#elere haber uc#u- rurlarm@s# yollarda y@k@k ko%pru% falan varsa gece gu%ndu%z c#al@s#@p hemen onar@lmas@ ic#in... Vali ug~- ras#@rm@s# programa al@nan go%zal@c@ yerleri go%sterip ovu%mek ic#in. Adam iki arada bir derede kalm@s#. Oysa onun is#i halkla. C#evres#indekilerin is#i go%ste- ris#le... Bas#an@n c#evresindekiler de kendisi gibi du%s#u%nebilselerdi C#ezik, o gu%nden bu yana belki kurtulurduk bu hastal@ktan... Neyse, bu arada Bas#kan, [program d@s#@ bir yer gezmek istiyorum!] der ve hastaneye gider. Kos#us#malar falan... Ne bas# doktor, ne o%tekiler, o satte hastanede olmala- r@ gerekenlerden birisi bile yok. Derde derman ic#in bir sag~l@k c#avus#u c#ikar gelenlerin kars#@s@na. O gez- dirir Bas#kan@. Ayr@l@rken onu kutlar bas%kan. S#o%yle der s@r- t@n@ oks#ayarak: [S@k@ dur aslan@m, her devirde, her yerde senin omuzlar@na sarm@s#lard@r is#i...] Yu%klemeseler iyi ama yu%klu%yorlar C#ezik. Is#in dalgas@n@, so%ylevini yu%ru%tmek duruken niye yu%kle- mesinler? Durumumuz sag~l@k c#avus#unun durumu- na benzemiyor mu? Ama dayanacag~@z. [Fakir'in bakanl@k emrine al@n@s#@n@ okuyunca du%s#u%ndu%klerimi yazamam, ancak yaz gelince siz- lere koyu c#ay@rda so%yleyebilirim,] diyorsun. Dog~ru. Yazamazs@n, so%yleyemezsin. Bizim ko%yu%n c#ay@rl@g~@ Forum Meydan@ gibidir. Sakla, hic# deg~ilse istedi- g~imiz gibi konus#uruz orada yaz gelince. Gec#enler- de Forum dergisinde c#@kan [Ay@n P@s@r@kl@g~@] ya- z@s@n@ okursan, p@s@r@klardan Fakir'in de neler c#ek- tig~ini go%ru%su%n. Dert hepimizin dedi. Mektubum uzad@ ama, bir mesele daha ac#ma- dan edemiyeceg~im sana: Aman kardes#im, bugu%nlerde geri bir adam tak- ma adla bir c#@kard@. Senin, benim okudug~u- muz Ko%y Enstitu%lerine iler tutar yan@ olmayan if- tiralar atmaya yelteniyor. K@zlar@n erkeklerle bir- likte okumas@, halk tu%rku%lerinin so%ylenmesi... so%z- de ahla*ka ayk@r@ym@s#. Bo%yle olunca da bu is#i ya- p@p c#atanlar suc#luymus#. Bu geri ve gericilerin ken- di c#ocuklar@ nerelerde okur bilirsin. K@z, og~lan kar@s#@k kolej ve faku%ltelerde. Sonra da Avrupa pla*jlar@na... Danslar@n@ toplant@lar@n@ da kat, [sos- yete] c#@ks@n ortaya. Bu halk@n tu%rku%su%nu% so%ylemek, omuz omuza yas#ad@g~@m@z hayatta birlikte okumak nas@l suc# olur o%yleyse, diyeceksin. Olur kardes#im. Asl@nda ahla*k@n, ulus ve vatan sevgisinin la*f@ndan o%tesini bilmeyenler, bir de devrimleri c#ig~neme f@r- sat@n@ elde ettiler mi, so%ylemeyecekleri, yapmaya- caklar@ yoktur. Ko%ylunu%n okumamas@, uyanmama- s@ onlar@n yarar@nad@r. Bunu ac#@k ac#@k so%yliyeme- dikleri ic#in, ko%y c#ocuklar@n@ okutmak isteyenlere ve onlar@n okuduklar@ yerlere c#amur atarak erek- lerine varmak istiyorlar. Alavere dalavere, Ku%rt Mehmet no%bete. Aman s@k@ dur! Bunu neden yaz@yorum sana? Cami va@zlar@na bu kitaptan birer tane dag~@t@ld@g~@n@ duydum. Ko%- yu%n tek @s#@g~@ olan enstitu%lu% o%g~retmenin kars#@s@na s#imdiye kadar c#@kard@klar@ gu%c#lu%kler, f@rlatt@klar@ iftiralar yetmiyormus# gibi, s#imdi de va@z hocas@n@ c#@kar@yorlar. Bu kitaptan o%nce de va@zlar@n bu ko- nuda neler so%ylediklerini bilirsin. Ne yapabildiler? Hic#. Gene bir s#ey yapamayacaklar. Ko%ylu% bu la*f- lara, bu iftiralara doydu c#oktan. Okul yapt@rabili- yorlar m@, o%g~retmen var m@? Ondan haber versin- ler ko%ylu%ye, deg~il mi? Onlara kars#@ ne yapacag~@n@ da bilirsin sen. Be- nim yazmam, haber vermek ic#in. Haks@z ve yersiz olarak Ahmet Sungur ve ar- kadas#lar@n@n bakanl@k emrine al@n@s#lar@ da ayr@ bir dert. Hem onlar@n durumu, hem onlar@n o%g~ret- mensiz kalan s@n@flar@ du%s#u%ndu%ru%yor insan@. Han- gisini desem bitmez kardes#im. [Ku%c#u%k Pas#a] roman@ piyasada yok. Isteg~ini yerine getiremedig~im ic#in u%zgu%nu%m. Yine yazar@m. S#imdilik hos#c#a kal... 1 Mart 1960